Yapımcılar, 5 dakikalık “Lakers – Celtics maçı”ndan oluşan tanıtımlarında genel olarak üç şeyden bahsettiler: Oynanışa getirilen yenilikler (koşma şekli yani “dribbling” artık yeni bir yönteme sahip), sunumdan ve cilalamadan. Cilalama derken anladığınız üzere, oyundaki eksikleri giderme ve güzelleştirme üzerine çalışmalardan söz ediliyor. Sunum başlığı altında anlatılanlar ise, kamera açıları ve oyuna bakış şekillerimiz. Bunun yanı sıra artık oyuncuların sahaya otobüsleriyle gelişlerini, koridorda soyunma odalarına yürüyüşlerini kapsıyor. Ritim tutarak ve parmaklarını şaklatarak gelen Lebron, hiç de fena bir enstantane olmaz.
Oyundaki renklerden bir diğeri de 2K Games’in, TNT kanalında ve NBA’in canlı yayınlarında çalışmış yapımcılardan da kadrosuna katması. Bu da oyundaki “replay” sunumlarından çekim türlerine kadar ustalığın yansıması olarak bize geri dönüyor. Bire bir top kontrolünü sağlayan değişmiş ve gelişmiş seçenekler, yeni animasyon ve karakter tasarımlarıyla gelen gerçekçilik artık daha bir ön plana çıkıyor. Artık küçük adamlar olması gerektiği gibi, herkesin omuzları Hulk gibi değil. Hava kontrolü de artık dinamik oyun yapısına uygun olarak etkileşimli ve kontrollü.
Kontrolsüz güç, güç değildir
Tahmin edeceğiniz üzere Michael Jordan sadece kapak mankeni olmaya gelmiyor. Her ne kadar E3’te açıklamamış olsalar da, MJ tek başına oyunu almak için yeter koşul olabilecek. NBA 2K11’de Jordan’ın birbirinden unutulmaz 10 farklı tarihi maçına tanıklık etmekten öte, o maçları kendi ellerimizle tekrar çizeceğiz. Her maçın amacı birbirinden farklı olurken, tarih tekerrürden ibaret hesabı, minimum olarak bir başarı çizgimiz olacak. Örneğin 98’deki (yaşı tutmayanların bile bilmesi gereken), Jordan’ın son anda topu kaparak 5 saniye kala attığı basket ile takımına kupayı ve Phil amcaya yüzüğünü kazandıran efsane Jazz – Chicago finalindeki amacımız; en az 45 sayı atmak, 4 top çalmak ve oyunu kazanmak olacak (diğer bir deyişle ve bilinen adıyla “Michael’ın son dansı”).
Merak edenler için kalan 9 tanesini kısaca sıradaki sayfada yazıyorum:
İşte MJ’in parlak yolundaki unutulmaması gereken maceralarından oyuna dahil edilenler:
1-) The Arrival: Jordan, açık ara favori gösterilen Celtics karşısında 63 sayıyla ağırlığını koyar
Tarih: 20 Nisan 1986 – Play-off mücadelesi 2. Maçı
Amaç: 63+ sayı atmak, %50+ yüzdeyle oynamak ve maçı kazanmak
2-) 69 Points: Bu kez Jordan, Cleveland’in play-off hayalini attığı 69 sayıyla karartıyor
Tarih: 28 Mart 1990 – Sezon içi maç
Amaç: 69+ sayı atmak, %50+ yüzdeyle oynamak ve maçı kazanmak
3-) Shootout: Jordan ve Dominique Wilkins birbirleriyle tüm zamanların en çok sayısını atma üzerine yarışıyorlar.
Tarih: 1990 sezonundaki bir Hawks maçı.
Amaç: Dominique’ten fazla sayı atmak, onu 25 sayının altında tutmak ve oyunu kazanmak
4-) Bad Boys: Jordan Pistons’a ve tüm dünyaya hiçbir defansif stratejinin kendisini çok uzun tutamayacağını kanıtladı
Tarih: 26 Mayıs 1990
Amaç: 47+ sayı atmak ve oyunu kazanmak (savunma çok sert olacak)
5-) 1991 NBA Finals: Jordan ilk maçın ardından kendisinden şüphe edenleri finallerde Lakers’ı ezerek susturdu
Tarih: 2 Haziran-12 Haziran 1991
Amaç: 31.0+ ortalamayla oynamak (kalan final maçlarında), %55+ yüzdeyle oynamak ve seriyi kazanmak
6-) The Shrug: Ciddiyetini belli etmek için, Jordan finallerin ilk maçının ilk yarısını domine eder.
Tarih: 3 Haziran 1992
Amaç: İlk yarıda 35+ sayı atmak, yine ilk yarıda 6+ üç sayılık basket atmak, Drexler’ı 20 sayının altında tutmak ve oyunu kazanmak
7-) Double Nickel: Jordan Knicks’i koparmaya ve unutulmaz pasıyla hafızalara kazınmaya gelir
Tarih: 18 Mart 1995
Amaç: 55+ sayı atmak, %55+ yüzdeyle oynamak ve oyunu kazanmak.
😎 Father’s Day Victory: MJ bu kez de dördüncü şampiyonluğunun en az birincisi kadar benzersiz olduğunu kanıtlar
Tarih: 16 Haziran 1996, Finallerine 6. Oyunu (Bulls 4-2 yendi)
Amaç: 22+ sayı atmak, 9+ ribaunt almak ve oyunu kazanmak
9-) The Flu Game: Çok çok hasta olmasına rağmen maça çıkar, ağırlığını koyar, rakiplerini ezer ve son saniye basketiyle maçı kazandırır.
Tarih: 11 Haziran 1997, finallerine 6. Maçı (seri 7. Maça kalır)
Amaç: 38+ sayı atmak, 7+ ribaunt almak ve oyunu kazanmak
Bunlara ek olarak oyuncular Chicago Bulls takımının 85-86, 89-90, 90-91, 94-95, 95-96, 96-97 ve 97-98 sezonlarındaki takımlarını kontrol edebilecekler.
Yeni oyunda neler olsun? Neleri geliştirsinler?
“Futbol” gibi haksız rekabet sayılacak ölçüde popüler bir başlığın oyunları olan Fifa veya PES’i saymazsak, NBA serisinin son on senede diğer rakiplerine oranla ne kadar dominant olduğunu fark edememek imkânsız. Yine de bu demek değildir ki bu oyun kusursuz. Hâlâ birkaç küçük, az biraz da büyük denebilecek sorunlar mevcut. My Player (Kendi oyuncum) modu her ne kadar seriye büyük katkı sağladıysa da zımparalanmalı ve cilalanmalı. NBA 2K10 gibi güzel bir oyun için bile hala geliştirilecek bir şeyler vardır.
Mesela smaç basmak. O kadar rahat ki, bir oyunda 80 sayının 40’ı çok rahat potada sallanmalı sayılardan oluşabiliyor. D. Wilkins’in efsanevi hareketlerinden olan “Değirmen Smaç” hareketi bile şaka gibi artık. Günlük hayatta da takip edenler bilir ki, böyle smaçlar özel anlar yaratır ve kana pompalanan adrenalin gibidir. Ama aynı maçta 20 tane görünce de esprisi yok.
Diğer yandan offline olarak oynarken bile karşımıza çıkan FPS sorunu ve bunun yarattığı laglanma sorunu. İnsaf yahu, bilgisayar oyunculuğunun geldiği bu noktada böyle bir sorunu da çözebilirsiniz değil mi? 60 FPS sabit olması bu kadar zor olmasa gerek. Zaten çevrimiçi oynanırken, açıkları kullanılarak atılan sayılardan bahsetmiyorum bile.
Oynanış tarzında da değişikliğe gidilebilir. Bu tür oyunlar ne olursa olsun hardcore oyuncudan çok arada bir girip eğlenme amacıyla tek maç atıp çıkan oyuncuya sahiptir. Artık “göz koordinasyonu” gerektiren ve dikkate dayalı oyun yapısı birçok oyuncuya zor gelebilir. Eskiden iyiydi, sadece koşma pas şut gibi temel seçeneklere dayalı varyasyonlarla taktiksel olarak saldırı yapıyorduk. Şimdi ise istediğimizi yaptırmak için bazen animasyonlara takılıyor, ekstradan birkaç saniye kaybediyor veya sıkışıp kalabiliyoruz bile. Seçtiğiniz oyuncunun üzerinde tam kontrolünüzün olmaması hissi pek tatmin edici olmayabiliyor.
Bir de o seyirciler yahu. Nerden bakarsanız bakın size doğru bakan iki boyutlu “atış poligonu hedefi” kılıklı tiplerden baydık. Baydık ya. En azından sezon içi maçındaki aynı heyecanla play-off finali seyretmesinler. Veyahut arada bir seyircilere yakınlaştırılsın ve pankartlar, maymun gibi dans eden seyirciler görelim.
NBA All-Star hafta sonu adam gibi olsun, smaç yarışmasına yeni bir kaç ekleme gelsin de hep aynı hareketleri dönüp dolaşıp tekrarlamayalım. 3 sayı yarışması veya beceri yarışması bir şeye benzesin. Karakter yaratma biraz daha basitleştirilsin. Mesela, kendi forma tasarımımız veya kendi stadımız olsun. Olmaz mı? Bal gibi olur. Ee, hâlâ oyun gelişebilir miymiş? Kesinlikle. Peki, bunlar yapılırsa verilen emeğe değer ve oyun daha eğlenceli olur mu? Su götürmez.
MJ’in 86’daki Play-off maçında attığı 63 sayıdan sonra Larry Bird: “Tanrı, Michael Jordan olarak kılık değiştirmiş.”
NBA 2K11 Xbox360, Nintende Wii, PS3 ve PC’ye çıkacak. 5 Ekim’de piyasaya sürüş tarihi olarak belirlenmiş durumda. 2K Games cephesinde savaşın şekli iyice boyut kazanmış gibi görünüyor. Son yılların en başarılı spor simülasyonu serilerinden NBA 2K serisinin son yapımı (ve geçen senenin tüm platformlar dahil en çok satan basketbol oyunu) olan NBA 2K11, Michael Jordan gibi tarihi bir devi ve onun efsanevi maçlarını kontrol etme şansını kullanıcılara bahşederek kaliteyi bir sonraki seviyeye taşımış durumda. Artık NBA serisinin üzerinde hiç olmadığı kadar başarı baskısı var.