Geçtiğimiz hafta Need for Speed’i erkenden denemek isteyenler ya da hata testi yapmak isteyenler için Kapalı bir Beta düzenlendi. Son dönemlerde Beta programlarının birer Demo niteliğinde olduğunu düşünürsek, Need for Speed diğer Beta programlarına nazaran (özellikle PC’de Battlefront betası, ya da Arkham Knight’ın çıkış sürümü) hatasız çıkmayı başarmıştı. Oyunu PS4 üzerinde deneyimleme şansım oldu, ilk izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Öncelikle değinmem gereken ilk durum oyunun genel yapısı olmalı.
Genel yapısına serinin akılda kalan yapımlarını oynamış kişiler kolaylıkla alışacaktır. Özellikle Underground serisini deneyimlemiş iseniz, oyuna yabancılık çekmeyecek, hatta serinin o eski tadını alabileceksiniz.
Grafik kısmına bir geçiş yapmamız gerekecek olursa; grafikleri PS4’de gayet başarılı. Frostbite 3’ün gücünü görebiliyoruz. Ancak o tanıtımlarda gördüğünüz ya da oyundan grafikler olarak lanse edilen resimlerdeki gibi bir şey beklemeyin, alakası yok, özellikle gece vaktinde hava karardığında AA eksikliği ortaya çıkıyor. Onun dışında yeni nesil olarak değerlendirebileceğimiz bir grafik yapısı yer alıyor. Efektler ve yıkım motoru başarılı diyebiliriz.
Need for Speed yarış oyunlarında en fazla dikkati çeken hava durumu (yağmur vs.) ve yansımalarda Project CARS ve DRIVECLUB (özellikle yağmur ve kar) başarılı olamasa da yine de başarılı, hissiyatı yansıtıyor.
Oynanış olarak en başta bahsettiğim üzere serinin önceki oyunlarını aratmayacak güzellikte. Araçların yarattığı farkları kolaylıkla hissedebiliyorsunuz, oyun çıktığında nasıl bir fark olur bilemiyorum ancak oyunun ilk bölümünde bizden önceden belirlenmiş 3 adet araba arasından seçim yapmamızı istiyor. Ben Subaru BRZ 2014’ü seçtim, pek memnun kalmadığımı belirtmek isterim, yol tutuşu ve hızlanması biraz vasat kalmış gibi geldi, ilk 2 yarışta da yenildim. Diğerleri hakkında ise bilgim yok ancak büyük ihtimalle hepsi aynı seviyeye çekilmiştir, yenilmeye mahkûm muyuz bilemiyorum, tekrar deneme şansım olmadı ve Beta sürecinden medya paylaşımı yasak olduğu için de diğer arkadaşların ne yaptığı hakkında bilgi sahibi olamadım.
Sinematik olarak ise gerçek medyalar kullanılmış. Yani yarışı bitirip ara sahneye girdiğinizde daha önceden kameraya alınmış gerçek kişiler sizlerle konuşuyor, temasta bulunuyor. Bazı noktalarda ise oyun ve gerçeklik arasında geçişler bulunuyor, örneğin ilk yarıştan sonra sizden araç seçmenizi isteyen ekran gerçek film üzerine bindirilmiş araç grafiklerinden oluşuyor, Beta sebebiyle araçlar Back To The Future’dan fırlamış gibi havada duruyorlardı ancak yine de ufak hata düzeltmeleri ile çok başarılı bir geçiş yapılabilir. İlerleyen görevlerde de böyle birleşmeler görebileceğimizi düşünüyorum. Lakin bu birleşmeler bir noktada insanı oyuna bağlıyor çünkü asıl oyunun da grafikleri güzel, sadece AA eksikliği ve tonlama farkları yer alıyor. Tonlama farklı ise bazı kişiler için başarılı olabilir, şahsen ben daha renkli tonları seviyorum yarış oyunlarında. (Forza serisinde olduğu gibi, özellikle Horizon.)
Daha önce Underground 2’de çizim üzerine seslenme olarak sunulmuştu. Yapımcı ofis (ofis diyorum çünkü EA Games’in emrindeki ufak bir grup), Rivals isimli yapım boyunca toplamda 15 dakikayı aşmayacak sinematik kullanmıştı ancak bu sefer başarılı olduklarını söylemekten çekinmiyorum. Karakterler ise başarılı bir süzgeçten geçirilmiş ve her karakterin oyunda bir amacı bulunuyor, yan karakter denilip geçilmemesi gerekiyor. En çok Amy ile haşır neşir olacağız gibi gözüküyor çünkü kendisi modifikasyon işlerimiz ile ilgileniyor.
Lafı geçmişken de oyunun en büyük özelliğinden bahsedelim, modifikasyonlar.
Oyunda mikro ödeme sistemi bulunmadığı için her şeyi oyun içinde kazanmanız gerekiyor, polis kovalamacası, etrafı yıkma, yarışlar, drift gibi etkinliklerden bir miktar puan kazanıp bunları araçlara ve modifikasyonlara harcayabiliyorsunuz. Modifikasyonlar ise Underground 2’deki kadar eğlenceli diyebilirim, bambaşka bir araç yaratıyoruz, şimdilik Kartal ve Doğan duyurulan araçlar arasında ne yazık ki yok. (Cihan üzülerek yazıya devam eder…)
Modifikasyonlar görsel ve performans olarak ikiye ayrılıyor. Görsel olarak bazı eklemeler serinin önceki oyunlarında olduğu üzere performansa da katkıda bulunuyor. Örneğin araca ‘spoiler’ eklemek bazı seviyeleri arttırıp, azaltabiliyor.
Oyunda 5 tane aracımız olabiliyor ve bu araçları istediğimiz gibi şekillendirebiliyoruz. İlerleyen zamanlarda yeni garajlar eklenir mi bilmiyorum, 5 tane araç bazı kişiler için yeterli olmayabilir.
Bakış/Kamera açısı olarak ise oyun benim açımdan sınıfta kalıyor. Özellikle yarış anında etrafa bakmak için sağ kontrol kısmına ufak bir dokunmamda aracın yan kısımlarına doğru hızlı bir geçiş yapıyor. Daha hafif ve sakin bir geçiş olmalıydı, yarışta konsantrasyon kaybı için çok başarısız bir görüş sistemi var. Ancak bu da çözülemeyecek bir sorun değil, Beta’da yer alan bu sistem çıkışa kadar düzeltilebilir. Tekrardan belirtmek de isterim ben alışık olduğum için bu sistemi başarısız buldum, çünkü görüş açısı her kesime hitap etmesi gereken bir şey. FIFA serisinde bile yükseklik ayarı yapabiliyorken bu kadar hareketli bir oyunda olmaması üzücü. Özellikle dönüşlerde kamera açısı ile oynayan biriyseniz eminim sizi de rahatsız edecektir.
Oyunun ilk dakikalarını da betimlemek gerekirse (NDA var, yoksa video/görsel paylaşırdık bolca);Teaser tanıtımında gördüğümüz kovalamacayı görüyoruz, ardından polisleri ekiyoruz. Spike bizimle konuşmak için cama geliyor, standart bir Need for Speed başlangıç anı, polis sirenlerini duyan lanet olası afro saçlı Meksikalı eleman ‘I’m Out!’ diyip tüyüyor, kendisini ilerleyen bölümlerde görür müyüz bilmiyorum. Her neyse Spike kendini tanıtıyor ve acaaaaayip yarıştığımızı söylüyor, bize bir broşür veriyor, seni büyük isimlerle tanıştırabilirim, mekân burası, beni bul adım Garavel diyor ve araca binip o da tüyüyor. Sonra haritamız açılıyor ve mekâna doğru yol alıyoruz, ilk defa oyuna dâhil olduğumuz kısım burası. Sonrasında külüstür aracımızla mekâna varıyoruz, söylemem gerek ki bekleme ekranı neredeyse yok gibi, saniyelik bir ekran geliyor ve ardından sinematiğe geçiyoruz. Tam içeri girerken bilmiyorum ben mi çok kıl oluyorum böyle anlara, arada böyle yavaşlıyor ekran, etraftan bazı insanları seçiyor gözümüz, ilerleyen görevlerde karşılaşacağımız insanlar olabilir. Spike bizi dostlarıyla ya da dost sandıklarıyla tanıştırıyor işte. Ardından en başta bahsettiğim 3 araba seçtiğimiz yere geliyoruz, DeLorean DMC-12’yi seçersek saatte 88 mil yaptığımızda ile önceki oyunlara dönebileceğimizi söylüyorlar. 3 araçtan birini seçip sıradaki mekâna yarışıyoruz. Mekânda Amy ve Spike bizi Emanuel (hayır, o değil, unutun onu, bu başka biri) ile tanıştırıyor, umursamaz tavırları ile kızlardan öpücük alıyor ve Spike’ın omurgasını kırıyor. Ardından çok sinematiğe girdik, hadi mekândan ayrılalım, oyuncu da sıkılmasın, yemek yiyeceğimiz yere kadar yarışalım, sona kalan dona kalır, hesabı öder deyip yine yarışıyoruz. Hesabı her türlü Spike ödüyor. Ardından Manu (bana Manu de, kızlar böyle seviyor ciciş dediği için) bizi sonra arayacağını söylüyor. Amy ile buluşmak için ilk mekâna geri dönüyoruz, burada Amy bize ana fikrini aşılıyor, “her şeyi kullanabilirsin, kullanma demiyorum, ama aldığın yere bırak!” diyor. Sonra daha önceden seçtiğimiz araca modifiye seçeneklerini sunuyor, tabi birçoğu kapalı ve fark ettiğim üzere çoğu Amy’nin bize vereceği görevler ile açılıyor. Modifiye ise yukarıda da bahsettiğim üzere puanlar ile yapılıyor, o ana kadar sinematik aralarında sürdüğümüz kadarıyla ne kadar kazandıysak harcıyor ya da sonraya saklıyoruz. Mekandan ayrıldıktan sonra ise…