Oyun İncelemeleri

Need For Speed: Payback

Oyun dünyası için Need For Speed’in yeri bir başkadır. Bir çoğumuzu araba yarışları ile tanıştıran NFS serisinin ilk oyunu daha dün oynamış gibi gözümde canlanır. Dışarıdan 3 boyutlu grafikleri, kokpitte ise 2 boyutlu kokpiti ile bizlere o zamanlar için rüyalarımızı süsleyen araçları kullanma imkanı sağlamış, belki de bir neslin araba kültürünü oluşturmuştur. 2. Oyunu ile de hepimizi yıllarca ekran başına bağlayan seri, zaman içerisinde gelişerek Underground ve Most Wanted ile zirve yapmıştı. 

Dünyadaki modifiye araç kültürünün de yaygınlaşmasına etki edecek kadar büyük bir başarı elde eden NFS, Most Wanted’dan sonra Carbon ile başarısını sürdürmüş olsa da, sonraki oyunları ile bir türlü oyunculara bekleneni sunamamıştı. Pro Street ve Shift ile kısmen simülasyon tarafına kayan seri, oyuncular tarafından beğenilmemiş, daha sonra gelen oyunlar ile de yine beklentilerin altında kalmıştı. Bu beklentilerin en büyüğü ise Underground 2’de ki detaylı modifiye imkanının sonraki oyunlarda bulunmaması, hikaye anlamında da bizleri Most Wanted kadar etkileyememesiydi. Şahsen The Run hariç tüm NFS oyunlarını oynamış ve bitirmiş biri olarak, 2015 yılında çıkan ve seriyi yeniden canlandırma iddiası taşıyan Need For Speed’den çok umutluydum, ancak o umutlarımız da çevirimiçi arenaya fazla dalınması sonucu kısmen hayal kırıklığı ile sonuçlanmıştı.

EA ise elindeki bu altın yumurtlayan tavuğu tamamen kaybetmemek için seriye iki yıllık bir ara verme kararı aldı. Bunun sonucunda ise karşımıza iki yıllık bir çalışmanın ürünü olan Need For Speed: Payback çıktı. Tanıtım videolarında buram buram Hızlı ve Öfkeli kokan yapım, grafikleri ve teması ile bizleri meraklandırmayı başardı. Ancak şahsi olarak bu Hızlı ve Öfkeli kokan yapımlar, NFS gibi aslında bu film serisinin bile çıkmasına vesile olan, ilham kaynağı bir oyun için yakışmamış dedirtti bana. Çünkü NFS bir film hissi vermek zorunda olan bir yapım değil, yarış ve otomobil ruhunu vermek zorunda olan bir yapım bana göre. Modifiye kısmı ise bu ruhun çok  büyük bir bölümünü oluşturuyor. Önceki Need For Speed’lerin en çok eleştirilen kısmı da bu modifiye bölümünün oyundan neredeyse tamamen çıkarılmasıydı. 2015 yılında gelen NFS ile bu sorun kısmen çözülmüş gibi gözükse de, yine de yeterli seviyede değildi. Payback’de durum değişmiş mi? Gelin birlikte inceleyelim.

Öncelikle oyunun hikayesinden bahsetmek istiyorum. Klasik bir sokak yarışçısı olarak başladığımız oyunda, oyundaki dostlarımız ile çıktığımız çılgın bir olay sonrasında dibi boyluyoruz. NFS Most Wanted’daki gibi bir çöküş ile karşı karşıya kalıyoruz denilebilir. Spoiler vermek istemediğim için olayın mümkün olduğunca üstünden geçeceğim ancak hikaye tarafında beni NFS: Most Wanted’daki kadar etkileyen bir durum oluşmadı. Karakterler de oldukça soğuk ve yapay bir his uyandırıyor. Dallayıp budaklamaya gerek olmadan net bir şekilde söyleyebilirim ki hikaye bakımında oyun beklentilerinizi karşılayamayacak gibi gözüküyor. Oyun boyunca hafızamda kalan hikaye anlamında tek bir sahne bile mevcut değil.

Hikayeyi geçip oynanışa gelmek istiyorum. Hepimizin de malumu olduğu gibi Need For Speed tamamen arcade mekanikler üzerine kurulu bir oyun. Şahsen simülasyon yarışlara da ciddi ilgim olduğu için aradaki farkı çok net bir şekilde biliyorum. NFS’nin oynanış türü her ne kadar arcade olsa da, eğlenceli ve görünüş olarak tok bir oynanış sunmalı. Bu durumu NFS Underground 2 ve Most Wanted’da görmüştük. Bu iki oyun da tamamen arcade mekanikler üzerine kurulu olmuş olsa da, oynarken tok bir hissiyat veriyorlardı. Payback’de ise bu hissiyatı alamadım. Sanki araç yol üzerinde tekerler yardımı ile değil de, kayarak gidiyormuş gibi bir hissiyat uyandırdı. Tamamen araç kullanmak üzerine yapılan bir oyunda araç kullanmanın zevkli olmaması ise malesef affedilecek bir durum değil. Sürüş dinamikleri bakımından NFS kadar olmasa da yine de arcade bir deneyim sunan Forza Horizon 3, NFS Payback’den çok daha fazla eğlence vadediyor. Araçlara yaptığımız modifiyelerin oyuna yansıması ise başarılı olmuş. Bir parça taktığınızda aracınız gerçekten hızlanıyor ve bunu hissediyorsunuz, fakat oyunda yol tutuşu için hiçbir modifiye imkanı bulunmaması, hatta ve hatta araçlarda yol tutuşunu gösteren bir gösterge bile olmaması, benim için en büyük hayal kırıklığı oldu. Hızdan daha çok yol tutuşuna önem veren bir oyuncu olarak, Payback’in bunu tamamen es geçmesi büyük bir hayal kırıklığı.

Oyundaki modifiye tarafına biraz daha detaylıca girişmek istiyorum. Oyundaki modifiye yarış sonlarında rastgele kazandığınız kartları aracınıza takmanızla çalışıyor. Bu sistem tıpkı Ubisoft’un The Crew’da kullandığı sisteme benziyor. Tam olarak aracınızın hangi özelliğini arttırmak istediğiniz her zaman seçme imkanınız yok. Her yarış sonunda 3 adet kapalı kart arasından seçip yapıyor ve rastgele bir kart kazanıyorsunuz. Ancak oyunda kazandığınız paralar ile de kart satın almanız mümkün. Satın aldığınız kartlarda istediğiniz parçaları seçebiliyorsunuz. Ayrıca parçalar da farklı markalara ayrılmış. Örneğin hem turbo, hem nitro hem de frenleri aynı markadan alırsanız, ekstra bir bonus kazanabiliyorsunuz. Bu markaları ya da parçaları ayrı ayrı seçmeniz mümkün. Ancak 3 farklı özellik içerisinde yalnızca birini kesinleştirebilmeniz, işin içerisine yine şans faktörünü sokuyor. Bu durum aslında Ghost Games’in oyunu daha fazla oynamamız veya küçük ödemeler satın almamız için yaptığı bir hile olarak gösterilebilir. Ve evet, oyun içerisinde kart paketlerini gerçek para ile satın alabiliyorsunuz.

Görsel modifiye tarafında ise yine bir Underground beklemeyin derim. Ancak neredeyse her bölgede 3-5 farklı tipte parçalar bulunabiliyor. Hemen hemen her aracı az çok zevkinize uygun halde modifiye etme imkanına sahipsiniz. Boya tarafında da kendi istediğiniz tarzı yaratabilmeniz için yeterli imkanlar mevcut. Ayrıca diğer kullanıcıların da hazırladığı boya ve kaplamaları direkt olarak indirip uygulayabilmeniz güzel bir detay olmuş.

Oyundaki araçların sayısı ise yeterli seviyede denilebilir. Tabii ki NFS’yi kalkıp Forza ile kapıştırmak gibi bir yanlışa giremeyiz. Sonuçta NFS modifiye üzerine kurulu bir oyun. Ancak eski oyunlara nazar oyun içerisinde klasik, yolda görebileceğimiz araçlara yeteri kadar yer verilmiş olması bir artı olarak karşımıza çıkıyor. Oyundaki araç sayısının ise şimdiye kadar NFS oyunlarında görebileceğiniz en yüksek sayıda, oyunda tamı tamına 78 adet araç bulunuyor. Serinin en efsane oyunu olarak görülen Underground 2’de bu sayı 31’di. Ayrıca Payback’te otomobiller haricinde arazi araçları ve klasik araçlar da mevcut. Bu da farklı tip araçları sevenler için büyük bir artı olmuş.
Çoklu oyuncu tarafında ise oyunda büyük bir yenilik yok. Hızlı bir şekilde çoklu oyuncu menüsünden yarış seçip oyuna dalabiliyorsunuz. Ancak ve ancak 2015’deki NFS’de bulunan ve Payback’de kaldırılan bir durum var. Serbest bir şekilde çoklu oyuncu mod’unda dolaşamıyorsunuz. Bu özellik oyunun tanıtım sayfasında var olarak gösterilmesine rağmen daha sonra oyundan kaldırılmış. Konu hakkında EA forumlarında hali hazırda büyük bir isyan söz konusu. Ghost Games bu isyana karşı yakında bu özelliği oyuna ekler mi göreceğiz, ancak eklemezse işler ciddi şekilde kızışabilir.

Grafik tarafında ise oyun DICE tarafından geliştirilen ve Battlefield, Battlefront, Mass Effect gibi oyunlarda da kullanılan FrostBite motorunu kullanıyor. FrostBite motoru özellikle ışıklandırmalar tarafında güzel işler başarıyor. Çizim mesafesi, gölgelendirmeler, kaplamalar da kaliteli. Ancak fizik tarafında ise motorun yarış oyunları için uygun olup olmadığı tartışılır. Oynanış ve sürüş haricinde, aracın süspansiyon efektleri ne yazık ki yeterli seviyede değil. Özellikle toprak yolda giderken aracın sanki sanal bir şekilde toprak üzerinde gittiğini düşünüyorsunuz. Bu konuda bir yarış oyunu olmayan GTA V bile daha başarılı diyebilirim.

Sesler ve müzikler tarafında ise oyun bekleneni veriyor. Ancak Underground veya Most Wanted’daki gibi efsane olmuş müzikler beklemeyin. Ancak bu tip oyunlarda müziğin sesini direk kısan biri olarak böyle bir ihtiyaç yaşamadım. Sesler ise araç motor seslerinde beklediğimi veremedi özellikle modifiye ettiğim parçaların, örnek vermek gerekirse turbonun sesini duymadım. Bu da bu konuda eksiklikler olduğunun bir göstergesi.

Uzun lafın kısası Need For Speed: Payback, iki yıllık aranın sonrasında bizlere beklediğimiz NFS ile geri döndürmüyor. Grafikler ve araç sayısı yeterli olsa da, keyifsiz sürüş, aşırı klişe hikaye, oyundan tamamen kaldırılmış yol tutuşu özelliği, performans modifiye kısmının şansa dayalı olması, kaldırılan çoklu oyuncu serbest gezme özelliği derken oyun ne yazık ki vasat bir oyun olarak karşımıza çıkıyor. Eğer büyük bir NFS hayranıysanız oyunu satın alabilirsiniz, ancak değilseniz ve sadece arcade bir  yarış oyunu arıyorsanız, en azından güzel bir indirim beklemenizde fayda var.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu