Yarış tutkunlarının vazgeçilmez oyunu Need for Speed serisi tüm hızıyla devam
ediyor. Underground ile zirve yapan firma, genel olarak baktığımızda ProStreet’e
kadar düşüş eğrisi gösteriyor. EA hızlı koşup gücünü çabuk mu tüketti? Yoksa
ProStreet’te bu durumu düzeltebilecek mi?
Need for Speed ProStreet, diğer konsollardan yaklaşık üç aylık bir gecikme ile
piyasaya çıktı. Ancak bu süre, yapımın diğer versiyonlarından daha farklı bir
içerik ya da gelişme göstermesi ile kendini açıklamıyor. Aksine, sanki el
çabukluğu ile hazırlanmışlık ve bir oldu bitti izlenimi uyandırıyor. Ana menüde
önceki NFS oyunlarından görmeye alışık olduğumuz modlar bulunuyor: Quick Race,
Career, Multiplayer. Yapımın direği sayabileceğimiz kariyer modu dahi belki de
şimdiye kadar gördüğümüz en boş içeriğe sahip. Amacımız, toz yutan şoförlükten
şöhret basamaklarının en üstüne uzanan yolda önümüze çıkanı geçmek. Bir profil
yarattıktan sonra paramızın elverdiği 3-4 arabadan birini seçiyoruz. Ardından
yapımda ilk kez karşımıza çıkan yardım seviyesi seçeneği çıkıyor. Seviyelerin
farkı, aracı yolda tutmak ve viraj gibi yerlerde otomatik fren desteği oluyor.
Açıkçası en yüksek yardım seviyesinde, aracı sizin kullandığınız pek söylenemez.
Daha ziyade siz sürekli gaza basıyor ve dönüşlerde sağa ya da sola kırıyorsunuz.
PSP işlemcisi sizin yerinize düşünüyor ve gerekli yerde fren ve dönüş açısını
ayarlıyor. Adeta geleceğin arabası, peki siz bunu istiyor musunuz? En düşük
yardım seviyesinde ise araç adeta dokunsanız fırlayacak gibi davranıyor. Buda
olmadı! Siz en iyisi orta dereceli yardım seviyesini seçin; belki en iyisi
olduğu için değil ama en ideali o olduğu için. Yardım seviyesi dışında birde
sürücü puanımız var. Başta çaylak seviyesinde iken hasar oranı ve sürücülük
kabiliyetimize göre bu puan yükselip alçalabiliyor.
Bir devin çöküşü
ProStreet’de Knockout, Speed Trap, Circuit ve Time Attack’ta yarışabiliyoruz.
Bununla birlikte herhangi bir yarış olmadığı gibi Drag da yapımda yer almıyor.
32 farklı lisanslı aracın yer aldığı oyun, her zamanki gibi yarışı kazanmakla
elde edilen para ve geliştirmeler içeriyor. Yalnız bu defa para kazanmamızda
destek sistemi de etkin rol oynuyor. Zira seçilen yardım seviyesi doğrultusunda
kazanılan para değişiyor. Bu da yeni araç ve Upgrade alımlarında etkisini
gösteriyor. Bunun dışında araçlar hasar alıyor ve tamirleri için nakit
gerekiyor. Hasar alan araç, yarış esnasında kullanımına doğruda etki ediyor. Bu
nedenle hasarlı bir araçla yarışa katılıp kazanmak olanaksız gibi bir şey.
Yapımda sürücü yardım seviyesi dışında bir destek ünitesi daha bulunuyor. Yol
üzerinde hızlanmanız ve frenleme noktalarınızı gösteren renkli oklar. Bu oklar
aynı zamanda, yol üzerinde takip etmeniz gereken en iyi sürüş rotasını da
belirtiyor. Zira en iyi dönüş açıları bu oklar üzerinden gidildiğinde
yapılabiliyor. Tabii ki bu pratikte kalıyor. Çünkü dönmeniz gereken açıya fazla
hızlı girdiyseniz sonuç, sizlere şarampol oluyor. Okların bir diğer eksi yönü
de, görüş açınızı büyük ölçüde kapatması. Haliyle görmediğiniz bir kasise
bodoslama girmek şaşırtıcı bir sonuç değil. Bu kadar çok yardımcı ünitenin
konmasının tek açıklaması olabilir, kötü kontroller. Her ne kadar yardım
ünitelerinin konmasının amacı bu gibi görünse de, destekten çok köstek oldukları
aşikâr. Grafikler açısından baktığımızda da durum pek iç açıcı değil. Zira araç
ve çevre modellemeleri PSP’de ki evvel NFS versiyonlarından bile kötü. Sesler ve
müzikler bakımından oyun, aşağı yukarı her zamanki seviyede olduğu söylenebilir.
Ad-hoc ve Wireless üzerinden Multiplayer desteği olduğunu da unutmadan
belirtelim. Üzülerek söylüyorum ki ProStreet, PSP’de Need for Speed severleri
hayal kırıklığına uğratıyor. Piyasada bu kadar kaliteli yarış oyunu varken, çok
iyi bir geçmişi olan yapımın bu duruma düşmesi çok kötü olmuş. Ancak seriyi
takip eden fanlarına tavsiye edilebilir.