İncelemeyi yazmadan önce büyük bir ön yargı ile ‘’acaba Need for Speed Hot Pursuit’in ya da geçen sene piyasada yerini alan Most Wanted’ın incelemelerini kopyalayıp, üzerinde az buçuk değişiklik yapıp, Need for Speed Rivals incelemesi olarak sunsam mı’’ diye düşündüm bir an.
Şimdi Need for Speed Rivals evrenine girmeden önce kısaca oyunun duyuruluş tarihine odaklanayım. Oyunun duyurulacağı zamanlarda serinin yeni adının ‘’Need for Speed Underground’’ olacağı dedikodusu çıkmıştı ve birçok yerde de ‘’Underground’’ olacak diye listelenmişti. Bu çok endişe verici bir durumdu. Yani yepyeni bir Underground oyununa karşı değilim. Olmasını deliler gibi isterim ama bana 2003 ve 2004’deki Underground’ı verebilecekler miydi? Hatta onlardan daha iyisini yapabilecekler miydi? İşte bu çok önemliydi.
Geçtiğimiz sene yeni Most Wanted geliyor diye oldukça sevindik ama oyun duyurulduktan sonra gelen ilk bilgileri, ilk görüntüleri ve ilk videoları gördükten sonra o heyecana elveda demek zorunda kaldık. Sadece oyunun adı Most Wanted’dı. 2005’in efsane Most Wanted’ı ile yakından ve uzaktan alakası yoktu. Keşke geliştiricisi Criterion Games, Burnout olarak seriye devam etseydi. Burnout: Most Wanted deseydi gerçekten tapardım o oyuna ama sadece ve sadece 2005’teki Most Wanted’ın adına lekeden başka bir şey getirmedi. O Most Wanted’a hiç ‘’Need for Speed’’ demiyorum o konuya girersem işin işinden hiç çıkamayacağım. 2007’deki ProStreet’ten beri büyük bir hayal kırıklığındayım. Aradan altı sene geçmesine rağmen devasa bir burukluk var.
Neyse ki yeni Need for Speed’in adı beklendiği gibi Underground olmadı. Rivals olarak piyasadaki yerini aldı. Bu sebepten dolayı kendilerine ufak bir artı verebiliriz. Criterion Games’in sonradan dağılması ve Ghost adlı ekibe geçen üyelerle yeniden yapılandırılan geliştirici grup, fena bir iş çıkartmamış aslına bakarsanız.
Sizin yorumlarınızı takip ettiğimde: ‘’Artık Need for Speed alan mı kaldı? Artık Need for Speed serisine para veren mi var? Artık Need for Speed serisi eskisi gibi mi? Artık şu seri niye batmadı?’’tadında serzenişleri çok görüyordum. Aslında buna ben de deliler gibi katılmaktayım.
Düşünüyorum da: BMW, Mercedes hatta bu oyunda yıllar sonra gelen Ferrari gibi markalar oyuna geldiği ve sponsor olduğu sürece serinin yok olması çok zor. Bir de bu seri ne kadar hayal kırıklıklarıyla dolu olsa da; Need for Speed bitmesi, toparla kendini EA!
#DirenNeedforSpeed
Oyunun diskini taktıktan sonra güzel bir biçimde, Need for Speed Rivals’ın sanatsal çalışması pardon menüsü karşımıza çıkıyor ve iki seçenekten biri ile başlıyoruz. Polis misin? Yoksa sokak yarışçısı mısın? Polis araçlarına olan sempatim yüzünden hemen polis olmayı tercih ettim.(Pis aynasız -M.G) Hot Pursuit’te olan olay gibi aracımı seçtikten sonra belirli bölgede polis olarak başladım ve sokak yarışçılarının peşine düştüm. Hot Pursuit dozunda aldığımız gazla oyuna devam ediyoruz. Sokak yarışçılarını yakalamak ve araçlarını mahvetmek için var gücümüzle aracımızı sürmek ve kendimize zarar vermeden saldırmamız gerekiyor. “SP” yani “Speed Points” puanı kazanıp, gereken puan ile belirtilen yere geri dönmemiz gerekiyor.
Bu puan oyunda kullandığımız para oluyor. İlk aşamada iki aracı yakaladım. Bir aracı ise saldırarak mahvettim. Daha sonra mecburi olarak sokak yarışçısı moduna başladım. İki modu da denemek mecburi.
Oyun başında pek araç yok bu sebeple sarı Porche’yi seçin. İlk başlayanlar içinde en iyi araç o. Yarışa başladım ve geçen sene Medal of Honor Warfighter oyuncularını etkileyen, Linkin Park’ın Castle of Glass’ın remiksi çalmaya başladı. Bir an ‘’bunun burada ne işi var’’ demeye kalmadan ‘’haa EA işte’’ dedim ve devam ettim. O remix bu oyunun soundtracklerine özel yapılmış ve oldukça keyifli bir tat veriyor.. Bazen oyunlarda aradığım en büyük özellik müzik olabiliyor. Castle of Glass’in bu remiksi beni gayet etkiledi, hatta şu an bu incelemeyi yazarken o müziği dinliyorum.
Oyundaki sesler daha da güzel olmuş, kalitesi artmış. Ses sistemleri bağlı olan konsollarda mükemmel bir araç sesi çıkacağına eminim. Araç modellemeleri de oldukça detaylı ve yaptığınız kazalarda gerçek bir araç kazası gibi. Hani insanı bıktırmayan basit animasyonlar, kazalar, çarpışmalar yok. Bir nevi çarpışma hissini bu oyunda yaşıyorsunuz. O yüzden en çokta polisi seçiyorum. Yani sokak yarışçılarının peşine o karizmatik araçlarla düşüp, o lüks spor araçlarına çarpmak oldukça etkileyici. Virajlarda da araçları uçurumdan düşürmek mükemmel. Bazen gazımı alamayıp, sivil araçlara saldırdığım da oldu. Parçalanma efektleri gerçekten inanılmaz.
Araçların kontrol mekanizması Hot Pursuit ve geçen seneki Most Wanted ile aynı. Redview County bölgesini kontrol altına almak isteyen polis ise görevinin başında. Eski Need for Speed oyunlarına oranla, haritayı açmak için bol bol yarış yapmanız gerekmiyor. Zaten oyunda da hikaye modu olmayınca, haritadan istediğiniz görevi seçip oradaki göreve odaklanıyorsunuz.
Most Wanted’da bizlerle birlikte olan “Easy Drive” menüsü bu oyunda da yer edinmiş. Garajlar ise yarışçıların tek sığınakları. Araç değişimi, modifikasyon ve ek özellikler ekleme gibi işlemler yalnızca buradan yapılıyor. Level atlama sistemi çok daha kolaylaştırılmış. Garaj içerisinde üç liste bulunuyor. Bu liste içerisinde yer alan görevleri tamamladıktan sonra garaja dönüş yaptığınızda yeni seviyeye atlıyorsunuz. Liste isimleri yarışçılar için “Race”,”Pursuit” ve “Drive” şeklinde ayrılıyor. Ona göre yarış tarzınızı seçiyorsunuz. Yarış için Race, kovalamaca için Pursuit, sürücülük için Drive.
Listedekileri tamamlayıp garaja döndüğünüzde ise yeni level’a geçiyorsunuz dedim, bunun sonucunda, yeni özellikler ve yeni bir araç açılıyor. Yarışçı olarak oynadığınızda açılan aracı öncelikle satın almanız gerekiyor. Polislerde ise tam donanımlı araçlar açık. İstediğinizi seçmek sizin elinizde.
Oyunda üç ayrı mod var. Yarış, zamana karşı mücadele, kovalamaca ve poliscilik odaklılar. Oyun içerisindeki gezintilerde ise Redview County şehri içerisinde bulunan diğer yarışçılar ile o an kapışabiliyorsunuz. Polissen hemen yarışçıların peşine düşebiliyorsunuz.
Araçların dış görünüşünü değiştirme odağı artık kalkmış durumda. Ön, arka tampon, kaput, spoiler ve diğer eklentilerden yok. Renklendirme olarak, renk değişikliği ve desenler mümkün. Bunun arasına bir de plakayı özelleştirme seçeneği eklenmiş. Arkadaki plakaya istediğinizi yazabiliyorsunuz. Örnek olarak ‘’Ghost’’ yazısını isterseniz ‘’Merlin’’ yapabilirsiniz. Sıradan bir özellik ama oraya sizin verdiğiniz isim, oyunu oynarken daha hoş oluyor.
Çok Daha Fazla Hıza İhtiyacın Var…
Modifiye sırasında dış özellikler, performans gelişimi haricinde pek önemli olmuyor. Araçlarınızın bakımını sürekli kontrol etmeniz ve performansını geliştirmeniz lazım. Araç dayanıklığı, hız yükseltmesi, yol tutuşu, nitro gibi yükseltmeler yapılabiliyor. Yine SP harcamaları yaparken, her seferinde araba alın. Çünkü aracın bakımı ve gelişimi pahalı oluyor. Gideri fazla yani.
Oyun içerisinde değişkenlik gösteren, göstergeler ve ayrıcalıklar var. Ayardan değişebilen radar göstergesi, radarın üzerindeki checkpoint bilgilendirmesi ve toplam kat ettiğiniz km yol gözüküyor. Kimisinde de belli değil. Sağ alt köşede mph/kmh gibi göstergeler klasik Need for Speed’de gördüklerimizden. Diğer göstergeler de aynı ama radar konumu değişkenlik gösteriyor. Ve oyun içerisinde kazandığınız SP durumu da sizi hem olumlu, hem olumsuz olarak etkileyecek en önemli faktör.
İster polis olun, isterseniz yarışçı, “Pursuit Tech” özelliklerinden yalnızca iki tanesi bir araca yüklenebiliyor.
“EMP” teknolojisi önünüzde yer alan bir araca kilitlenerek elektronik sisteminin kısa bir süreliğine devre dışı kalmasını sağlıyor.
“Stun Mine” eklentisi ile aracınızın arka tarafından yere manyetik bir mayın atabiliyorsunuz. Bu sayede rakibinizi veya peşinizdeki polisin yavaşlaması ve kontrolü kaybetmesine sebep oluyorsunuz.
‘’Jammer’’ teknolojisi ise sinyal bozucu olarak ekleniyor.
“Shock Wave” özelliği ise aracınızın ortasından dört bir yana yüksek bir enerji patlaması yaparak yakınınızdaki araçlara zarar verdiği gibi epey uzağa atıyor.
“Turbo” ise aralarında en güçlüsü. Yarışlarda işe yaradığı gibi polislerden kaçmak için de ideal. Normal turbolardan kat kat ileri bir teknoloji.
Oyun Battlefield 4’ün grafik motoru FrostBite 3 ile üretilmiş. Ne güzeldir ki Need for Speed The Run’da Battlefield 3 çıktığı zaman FrostBite 2 ile üretilmişti. Bu senenin Rivals’ı gerçekten FrostBite 3’ün nimetlerinden yararlanmış. Battlefield 4’ü düşündüğümüzde, o yağmurlu havalar, o fırtınalı havalar, o akşamları kapalı hava, Need for Speed Rivals’ta daha muhteşem. Özellikle yağmurlu bir havada yarış sırasında, kararan hava ile gündüzden geçişi yaşamak çok iyi. Oyunu oynanış olarak sevdim. Hikaye modu olmaması ise gerçekten üzücü bir durum.
Alınmalı mı? Alınmamalı mı?
Need for Speed serisi genelinde bulunan araçların hepsinin sadece Need for Speed’de kullanılabileceğini düşünürsek (isim hakları, sponsorluk ve buna benzer nedenler yüzünden), alternatifi olmadığı sürece, NFS oynamaya devam edeceğiz gibi.
Aslında Need for Speed Rivals kaliteli bir oyun olmuş ama hikaye modunun olmaması büyük hayal kırıklığı. Kimine göre ise hikaye modu gereksiz. Genel takipçi kitlesine bakınca, keşke olsaydı dedirtiyor. Ayrıca oyun başında uzunca saatler harcatmayı başarıyor.
Bağımlılık yaratabildiğine göre olmuş demek mümkün. Özellikle polis araçlarının ve seneler sonra Ferrari’lerin dahil olması ile birlikte daha hoş bir oyun olmuş. Geçen seneki Need for Speed Most Wanted vakasından sonra, özellikle şu an geçen sonbahar ve kış mevsiminde sürekli yağmurlu olan oyun içi havada ve gerçek dünyadaki havada, sıcacık evlerinizde sizi rahat ettirecek ve eğlendirecek yapım. Hikaye modunun olmamasını saymazsak, bu sefer olmuş. Çokta mükemmel olmamış ama…
Son olarak belirtelim ki Need for Speed oyunlarında uzun zamandır güzel bir hikaye göremedik. Gelecek yaz çıkacak Need for Speed’in filmi ise hikayesi ile Fast and Furious’a rakip olacak düzeyde görünüyor.