Neverwinter Nights

Hikaye :

Karanlığın içinde siluetleri seçilemeyen dört savaşçı, aralarında birazdan çıkartacakları şenlik hakkında konuşuyorlardı. Diğer grup üyelerine göre daha iri olan ve sarı uzun saçlarını arkasında toplamış olan savaşçı büyük baltasını iki eli arasında kavrarken grubun hırsızına baktı. “Kapıyı aç gerisi kolay ufaklık” dedi, alaycı fakat sevecen bir tavırla. Ellerini iri kıyım savaşçının göremeyeceği bir hızla hareketlendirip kemerinden gerekli aletleri çıkarırken hoşnutsuzluğunu kaba bir üslupla dile getirdi genç hobbit. Savaşçı buçukluğu kızdırmış yani amacına ulaşmıştı.Onu tanıyan herkes gibi o da bu sevimli hobbiti severdi. İçinden bu ufaklığın canlı kalması için dua etti ve grubun diğer elemanlarına baktı. Önce kızıl saçları hafif rüzgarla yüzünün önünde uçuşan genç elf kadınına baktı. Bir eliyle okunu, diğer eliyle kocasının yaralı bacağını tutuyordu. Adamın esmer tenine şefkatle dokundu ve kulağına adamı rahatlattığı belli olan bir şeyler fısıldadı. İri kıyım savaşçı diğer ikisine bu kez garipseyerek baktı. Daha rahibin önünde evlilik yeminlerini ettikleri bir haftayı bulmamıştı fakat şimdiden birbirlerine sanki tek bir parçaymışçasına kenetlenmişlerdi. İçinden tekrar dua etti. Fakat bu kez unuttuğu kendi ve sonra da bu iki sevgili için. 

Karanlığın içinden sessiz adımlarla önce genç hobbit yaklaştı ana kapıya. O yaklaşırken genç kadın yayını gerdi ve okunu yayından bıraktı. İlk attığı ok hedefini daha bulmamışken ikinci oku elf çevikliği ile yayın ağzına sürmüştü bile. Kapının önündeki iki nöbetçi boğazlarına saplanan okla yere düşerken, hobbit geniş ağızlığı kapıları açmaya başladı. Kapının üzerinde ki iki kilitte kolaylıkla açılmıştı. Hatta fazla kolay. Geniş ağızlı kapılar ardına dek açıldığında bu işin olması gerekenden daha kolay bir hal almasında ki laneti şimdi hayıflanmalarla anlamıştı genç hobbit. Kapının arkasında duran iblisleri, şeytanları, ve iskelet savaşçıları gördü korkudan nutku tutularak. Elinde ki maymuncuğu istem dışı yere düşürerek gerisin geri koşmaya başladı. Düşmanın iblisleri de ona doğru…

Çarpışma korkunçtu. Elf kadını ırkının verdiği uzak mesafeleri görme yeteneğini kullanarak bu küçük bir cehennem ordusu büyüklüğündeki grubu kapı açılır açılmaz görmüş ve yayına iki ok sürmüştü. Bunu gören iki savaşçı da kılıçlarını çekmiş hazır bekliyorlardı. Elf kadının kocası olan siyah saçlı savaşçı başının dönmeye başladığını hissetti. Öğle güneşinde yaptıkları savaşta bacağında açılan yara onu yavaşça öldürüyordu. Tanrısının yanına bir kaç iblis başı ile gitmek isteyen savaşçı bu amaçla kendini toparlamaya çalışsa da ilk düşman saldırısını savuştururken oldukça zorlandı. İri kıyım dostunun arkasında elf kadınının önünde durarak en azından varlığının bir işe yaramasını umdu. Öyle de oldu…

Savaşçının yaralı bedenine bir ok isabet etti. Buna neredeyse sevindi çünkü amacı karısının önünde durup canlı bir duvar oluşturmaktı. Düşman hızla yaklaşırken grubun asıl hedefi olan kara cüppeli rahip iblislerinin ardından büyülü sözler söyleyerek kendini belli etmişti. Sesi ormanın derinliklerindeki her çeşit canlıyı rahatsız etmiş ve onların birbirlerine karışan sesleri ile şenliğe katılmasını sağlamıştı. Rahip sözlerini bitirdiğinde geniş bir kuyu ağzı büyüklüğündeki bir ateş topu grubun tam ortasına düştü. Genç hobbit hemen öldü. Uzun sarı saçlı savaşçı yanarak ve dayanılmaz acılar içerisinde çıldırdı ve ölmeden birkaç iblis başı aldı. Bu ne acılarını dindirdi ne de yaşam süresini uzattı. Elf kadını yerde hareketsiz yatıyor fakat hala nefes alıyordu. Kadının eşi gözyaşları ve belirsiz bir delilik ile kadının yanına koştu. Önce elf dilinde daha sonra ise ortak lisanda onu sevdiğini haykırdı. Kadının gözünden damlayan tek damla yaş ile birlikte bedeninden ruhunun da ayrılmasına engel olamadı. Adam önce ağladı, sonra gözleri anlamsızlığa büründü ve aklı deliliğin esiri oldu. Ayağa kaktı. Bir eline kılıç diğer eline ise savaş baltasını alıp tanrısına onları diğer dünya da birleştirmesi için yalvardı ve ölmüş babasının adıyla beraberinde götürebileceği kadar iblisi de götürerek ruhunu gökyüzüne bıraktı…

Aynı anda bilgisayarının başında oturan İstanbul’ lu genç ekrana bir mesaj yazdı.
“Bu sefer daha adil davranacağına söz vermiştin” dedi. Oyun yöneticisi (DM) cevap yazdı. “Benim oyunlarım zordur genç savaşçı” dedi alaycı bir üslupla. Ülkenin dört bir yanından grubu oluşturan gençlerde bu inanılmaz zorlukta ki oyun için oyun yöneticisine kızgınlıklarını bildirdiler. Sonra savaşçının elf ırkından gelen karısını oynayan İzmir’ li genç kız söze karıştı “Ne olursa olsun oyun çok güzeldi. Teşekkürler”. Bu takdir değeri taşıyan mesajı gören ve Kocaeli şehrinden oyunu hazırlayıp internetteki arkadaşları ile paylaşan oyun yöneticisi kıza “Oyunu beğendiğine sevindim. Bir kaç hafta sonrası için yeni bir oyun hazırlayacağım. Hepinize oyunun zamanını e-mail ile bildireceğim. Haftaya görüşürüz arkadaşlar” dedi ve yeni oyunu için farklı bir senaryo düşünmek amacıyla sıcak bir bardak çay doldurup klavyenin başına geçti. 

Üç hafta kadar sonra Antalya ve Ankara’ dan katılan iki yeni oyuncu ile grup altı kişi olmuş ve oyun yöneticisinin uzun uğraşlar fakat keyif ile hazırladığı yeni oyununu oynamak için birbirlerine şans dileyip rollerine büründüler…YENİ BİR OYUN, YENİ BİR FİKİR…
FRP… Modern dünyanın içinde bir kaçış umudu. İnsanların dostları ile buluşup gündelik yaşamlarındaki stres ve sorunlarından kısa bir süreliğine uzaklaşmalarına yarayan ve sosyalliği ön planda tutan bir araç. Bir zar takımı ve 4-5 kişilik bir arkadaş grubu ile geçmiş yılların“Banker Kaçtı” sı ya da bugünün “Monopoly” sine benzeyen fakat onlardan daha detaylı ve daha atmosferik bir masa başı oyunu. En azından bugüne kadar biz öyle biliyorduk. Fakat yapımcılığını Bioware’ in dağıtımcılığını ise Infogrames’ in yapacağı ve firmalar tarafından verilen çıkış tarihlerine güvenmeyerek 2002 yılı içersinde çıkmasını beklediğimiz “NeverWinter Nights” ( yazının geri kalanında adı “ NWN “ olarak geçecektir ) adlı oyun FRP yi bilgisayar ekranlarına tam anlamıyla taşımaya kararlı. Multiplayer (çoklu oyuncu) oynanan oyunlar için bir dönüm noktası olarak bilgisayar oyun tarihindeki yerini şimdiden sağlama almış gözüken oyun için elimize ulaşan bilgiler gerçekten umutlanmamız ve heyecanlanmamız için bizi oldukça teşvik ediyor. Şimdi giriş yazısından ufak ipuçlarını aldınız ve kafanızda neden bu oyunun bu kadar önemli olduğuna dair belli bir fikir oluşmuştur herhalde. Neyse ben sizi merakta bırakmadan “ NWN “ ın ön inceleme yazısına başlayayım. 

Oyunun teknik detaylarından önce bu oyunu asıl önemli yapan unsura yani multiplayer ortamında oyunculara yaşatmak istediklerine bir göz atalım. Arkadaşlarınızla birlikte internet üzerinden “Oyun Yöneticisinin” (Dungeon Master/ yazının geri kalanında “DM“ olarak geçecektir) oyun cd si içinde gelecek olan “Toolset“ ile birlikte yarattığı dünyada 64 kişiye kadar birlikte oynama seçeneğiniz olacak. Tabii hazır haritalarda da iblislere karşı savaşabilirsiniz. Bu oyunu oynarken de AD&D nin 3rd Edition kurallarına sadık kalacak ve tıpkı bir masa üstü FRP si oynarken ki gibi bir grup oluşturacak, karakter sınıfınızı (savaşçı, büyücü vb…) , ırkınızı ya da dış görünüşünüzü seçip tüm bir grup ile birlikte “DM” in hazırladığı dünyada karşınıza çıkan engelleri aşacak, güvenli bir yerde kamp kurup ateş yakıp dinlenecek ve karakterinize oyun ilerledikçe tecrübe puanı kazandırıp seviye atlattıracaksınız. Tüm bunları yaparken de gruptaki arkadaşlarınızla iletişim kurup hayati kararlar verecek ya da sadece canınız sıkılırsa biraz muhabbet edip, birazdan önünüze çıkmasını beklediğiniz orc savaşçılarının aptallığı üzerine birkaç fıkra anlatacaksınız. Siz yaratılan dünyayı keşfederken DM’ iniz de tıpkı masa üstü FRP sinde olduğu gibi başınızda duracak ve hem hakem olacak hem de bir Storyteller (hikaye anlatıcısı) görevi üstlenecek. Ayrıca kaçınız denemiştir bilmiyorum ama masa üstü FRP sinde çift DM kontrolünde iki ayrı masada bir çok oyuncu birlikte oynar ve bunun verdiği keyif üst düzeyidr. İşte “NWN” içinde böyle bir seçenek olacak ve farklı serverlar dan birden fazla DM ile oldukça büyük dünyalar yaratılıp oyuncu sayısı ikiye belki de üçe katlanacak ve eğer yapımcılar oyunun bu çoklu oyuncu desteğinde başarılı olurlarsa bunun ne kadar heyecan verici olacağı konusunda sanıyorum ki hayal gücümüz bizi yanıltmaz. 

YALNIZ KURT…
Tüm bu çoklu oyuncu seçeneklerini bir kenara bırakır ve oyunun tek kişilik oyunda size ne sunacağını merak ediyorsanız hiç merak etmeyin. En azından “ Single Player “ modunun bugüne kadar gördüğümüz bir çok oyundan ( Baldur’s Gate 1-2, İcewind Dale, Diablo 1-2 gibi… ) çok daha iyi olup başyapıt mertebesine gireceği konusunda ben şahsen kuşkulu olsam da bizi hayal kırıklığına uğratmayacağı kesin. Oyun gerçekten uzun yıllardır yapım aşamasında ve yapımcılar “Single Player” moduna da oldukça önem verdiklerini belirtiyorlar. Oyunda yine belli bir amacınız ve sonunda yok etmeniz ya da ele geçirmeniz gereken bir şeyler olacak. Fakat tıpkı Fallout 1 ve 2 deki gibi bu amaca ulaşmak için sırayla verilmiş görevleri yapmak gibi bir mecburiyetiniz olmayacak. Böyle sıradan bir oynanışın yerine isterseniz birkaç şehre uğrayıp istediğiniz bilgileri alıp oyunun sonuna ilerleyebilir ya da daha mantıklısı oyunun içinde ne kadar köy, kasaba ve şehir varsa oraya uğrayıp tüm görevleri bitirir ve görevlerden aldığınız tecrübe puanları ile yönettiğiniz karakteri çok iyi bir seviyeye getirmiş bir oyuncu olarak oyunun sonunda yapmanız gerekeni rahatlıkla yapabilirsiniz. Ayrıca oyunun içinde tıpkı Diablo 2deki gibi ana karakterinizden başka kimseyi yönetemeyecek fakat yanınıza yol arkadaşları alabileceksiniz. Bu sayede hem oyunda gerektiğinde sırtınızı verebileceğiniz bir silah arkadaşınız olacak hem de karanlık zindanlarda yalnız başınıza titrek bir şekilde kılıç sallamayacaksınız. 

Tüm bu söylediklerini yapmak için yapımcı firma iki boyutlu bir grafik motorunu yeterli görmemiş. Oyunda üç boyutlu ve temelini MDK 2 nin grafik motorundan alan “ Omen “ grafik motoru tercih edilmiş. Oyunun yayınlanan demo görüntülerinden gördüğümüz kadarı ile bu grafik motorundan yapımcılar çok iyi yararlanmış. Mekan ve karakter modellemeleri şahane olmuş. Patlama ve büyü efektleri de göz alıcı. Genel olarak bilgisayarlarımızı ne kadar zorlar bilinmez ama hala almadıysanız artık bir üç boyutlu ekran kartı alın ve bellek miktarını da 256 Mb’ a ulaştırıp bu oyunu rahat oynamayı ancak o zaman hayal edin. Tabii güçlü bir işlemciye ihtiyaç duyacağınızı da sadece screenshotlara bile bakarak anlayabilirsiniz. 

Sonuç olarak “NWN” bilgisayar oyun tarihinde bugüne kadar eşine rastlanmamış derecede ki ilginç fikirleri ve masa üstü FRP sini evimizdeki bilgisayar ekranlarına getirip farklı bir tecrübe yaşatmayı amaçladığından dolayı gerçekten beklemeye ve çıktığında ise almaya değer bir oyun olacak gibi gözüküyor. Yalnız şunu unutmamak lazım ki yapımcı firmanın vaat ettikleri oldukça değerli ve yapılıp dengesinin kurulması zor şeyler. Fakat kesinlikle imkansız değil. Sizi bilmem ama CRPG oyunları için yeni bir çığır açılacak ve bizde bunun tam ortasında durup keyfini çıkaracağız gibi bir düşünceye kapılmamın yersiz olmadığını düşünüyorum.

Exit mobile version