Birkaç ay önce demo incelemesini yaptığımız Ninja Gaiden Sigma hakkında çok büyük umutlar beslediğimizi ifade etmiştik. Nihayet oyun piyasaya sürüldü, hem de hiçbir konuda bizi hayal kırıklığına uğratmayacak şekilde. PlayStation 3 almak için sebep arayanlar ve bahane olarak “Adam gibi oyun yok” diyenler artık bilsin ki, ‘adam gibi oyun’ artık piyasada!
Ninjalığın Kitabını Yazan Adam: Ryu Hayabusa
Oyunun başında ne bir video, ne de açıklayıcı bilgi veriliyor. Aynı demoda olduğu gibi paldır küldür adam kesmeye başlıyoruz. Üstelik üzerimizde o parlak siyah deri kumaş değil, normal ve mor bir Ninja kıyafeti var. İlk bölümleri bitirip Murai Usta ile güçlerimizi karşılaştırdıktan sonra, “İyi ki demo ile yetinmeyip orijinal oyunu da almışım” dedirten kısmı başlıyor işin. Sabredip bir bölüm daha amaçsızca adam kestikten ve zorlu boss’a karşı (aslında ok ve yay kullandığınızda pek de zor sayılmaz) mücadele verdikten sonra, esas düşmanımız ve esas hikâyemizle karşılaşıyoruz. Asırlardır Hayabusa Ninja Klanı’nın koruduğu Kara Ejderha Kılıcı (Dark Dragon Blade), Vigoor İmparatorluğu’nun zalim yöneticisi tarafından çalınır ve Hayabusa köyü yakılıp yağmalanır. Komşularının, hısım akrabalarının ve hatta göz koyduğu manavın kızı Leyla’nın kılıçtan geçirildiğini göre Ryu ise, intikam yemini ederek bir hava gemisiyle Vigoor yollarına düşer. Burada birkaç kaliteli video izleyip hikâye hakkında bazı detaylar öğreniyoruz. Ayrıca demoda giydiğimiz afili kıyafete de kavuşuyoruz. Gerçek macera da birbirinden zorlu düşmanlar ve nefes kesen hareketlerle esas buradan sonra başlıyor.
Ninja Gaiden Sigma’nın grafik anlamda zenginliğini tartışmaya gerek yok. Oyun gerçek anlamda bir görsel şölen sunuyor. Karakter modellemeleri, hem Ryu’nun hem de düşmanların, fazlasıyla detaylı. Boss’larla savaşırken çektiğiniz zorluk hiçbir zaman sizi yıldırmıyor. Çünkü hepsi o kadar gerçekçi ve kötülük dolu görünüyor ki, “Dünyadan bir pislik eksilsin!” gazıyla vurdukça vuruyorsunuz. Çevre tasarımları da aynı şekilde çok iyi; kimi zaman Orta Çağ Japonya’sında, kimi zaman bir şehir merkezinde kendinizi manzaranın güzelliğine kaptırabiliyorsunuz. Tek sorun, karakter modellemelerinin çok daha fazla özenli yapılmış olması. Bu nedenle karakterler bazen bulundukları çevreden o kadar fazla detaylı oluyor ki, özellikle ara videolarda Ryu ve düşmanlar ortama sonradan monte edilmiş gibi görünüyor (teknik olarak gerçek bu olsa da). Bazı videolarda canınız bu yüzden sıkılabilir, ancak bu oyunun geneli içinde minicik bir detay gibi kalıyor. Şöyle kallavi bir Ninpo çekip etrafınıza koruyucu alev topları oluşturun ve havada iz bırakan birkaç kılıç combosu yapın, bakalım bu detay farkı aklınıza gelecek mi?Hem sesleri hem de altyazıyı ister Japonca, ister İngilizce olarak ayarlayabiliyorsunuz. Eğer benim gibi bir anime delisiyseniz, tavsiyem seslendirmeleri Japonca, altyazıyı da İngilizce ayarlamanız. Böylece uzun soluklu bu oyundan dev bir anime tadı alabilirsiniz. Seslendirmeler iki dilde de hayli başarılı, ancak Japonca olanı elbette daha doğal ve görüntülerle daha oturaklı. Müzikler de keza aynı şekilde, ortama uyumlu ve çoğunlukla içinizdeki Bruce Lee’yi tetikleyecek türden.
Ninja Olunmaz Ninja Doğulur
Bir aksiyon oyunu olarak göz önünde bulundurulduğunda, Ninja Gaiden Sigma gerçekten bazen haddinden fazla aksiyon içeriyor. Kılıç şakırtıları, bitmek bilmeyen, akıllı ve sizi terletecek türden düşmanlar, saz arkadaşlarıyla birlikte sizi öldürmeye kararlı görünen boss’lar ve aralarda çözmeniz gereken bulmacalar, oyunlardan bekleyebileceğiniz her şeyi önünüze sunuyor. Böylesine soluk soluğa bir maceranın da üstesinden ancak Ryu Hayabusa gibi sıkı bir Ninja gelebilir zaten. Adamımız gerçekten çok kıvrak ve çevik. Demonun aksine, oyuna başladığınızda birçok teknik ve silaha sahip değilsiniz. Sadece Dragon Sword’unuz var ve o da ilk seviyesinde. Sağlık barınız da demodakinin neredeyse yarısı kadar. Etrafta bulduğunuz eşyalar ve adam öldürdükçe topladığınız sarı esanslar karşılığı yapacağınız alışverişler sayesinde hem silahlarınızın gücünü artırabilir hem de yeni teknik ve Ninpo güçleri alabilirsiniz. Bu arada Ninja Gaiden Sigma’da, Xbox’taki orijinal oyuna ekleme olarak çift katanadan oluşan Dragon’s Claw and Tiger’s Fang adlı silahınız bulunuyor. Ancak hem defansta açıklıklar bırakması, hem de nazaran daha kullanışsız combolar içermesi nedeniyle pek tercih etmedik biz (yani ben ve dayımın oğlu). Dragon Sword, hem daha oyunun başlarından itibaren güçlendirilebilmesi, hem de daha kullanışlı combolarıyla her zaman tercihimiz oldu. Yine de görüntü itibarıyla yakaladığı görkem tartışılmaz. Biraz karizma yapmak için birkaç tur oynayabilirsiniz ancak boss’larda kullanmak pek akıllıca değil.
Hatırlayacağınız üzere orijinal oyun çok zordu, hatta en ünlü olduğu yanlardan biri de zorluğuydu. PlayStation 3’e çıkan bu versiyon da hayli zorlayıcı. Ancak birkaç ufak yöntemle bu zorluğu sinir bozucu olmaktan eğlenceli olmaya çevirmişler. Neredeyse her boss’tan önce kayıt imkânı bulunuyor. Ayrıca öldürdüğünüz düşmanlardan çıkan esanslar sizin o anki durumunuza göre değişiyor. Örneğin hakkınız iyice azaldığında, sağlığınızı dolduracak olan mavi esanslardan çıkıyor. Ya da boss savaşı yaklaştıysa, Ninpo gücünüzü dolduran Ki esansı çıkıyor. Ayrıca sağlık paketleri, nazaran daha bol bulunuyor ve Talisman of Birth gibi, sağlık barınız tamamen boşaldığında, sorgusuz sualsiz otomatik olarak dolduran tılsımlar var. Yani rakipleri yine güçlü, ama bu sefer siz de her zamankinden daha güçlüsünüz.Başarılı bir Ninja olmanın kilit noktası korunma almak. Tuş dizilimi varsayılan olarak gayet düzgün, değiştirme ihtiyacı hissetmedik. L1 tuşuyla alabildiğiniz korunma pozisyonunu kullanmadan ilk bölümü bile bitirmeniz mümkün değil. Sürekli bir şekilde korunacak, sıyrılacak, zıplayacak ve kontra atak yapacaksınız. Kontra atağı ikinci boss’tan sonra alıyorsunuz. Bir diğer hareket de X + Kare tuşlarına basarak yaptığınız rakibin direkt olarak üstüne uçma hamlesi. Bunu, oyunun hemen başlarında aldığınız bir teknik ile birleştirdiğinizde, oyunda en çok kullanacağınız atak Kare + X ile sıçrayıp düşmanın üstüne gelince Üçgen tuşuna basarak yaptığınız kesme hareketi olacak. Bu hamle hem görsel olarak çok şık, hem bu şekilde öldürdüğünüz kişilerden daha büyük esans düşüyor, hem de zorlu durumlardan (örneğin birçok düşman tarafından kuşatıldığında, ki bunun çok fazla karşı karşıya kalacaksınız) sıyrılıp uzağa kaçmanızı sağlıyor. Gerçekten de oyundaki kilit ataklardan biri. Zamanla öğreneceğiniz diğer teknikler de elbette çok işe yarıyor ve hepsi farklı amaçlara hizmet ediyor. İyi bir Ninja olmak için bunların hepsinde ustalaşmanızda fayda var.
Rachel ile ilgili olan bölümlere gelecek olursak; her ne kadar kıyafeti ve hareketleriyle iç gıcıklasa da, Ryu ile kıyaslandığında oynanışı pek eğlenceli değil. Tek silahı ve tek Ninpo’su var. Yani Rachel’ı sadece oyunun bonus materyallerinden biri olarak görmenizde fayda var, aksi takdirde hayal kırıklığına uğramanız mümkün.
Ninja Gaiden Sigma, tek cümleyle kendinizi iyi hissettirecek bir oyun. PS3’ün kablosuz kontrolörü sayesinde, gaza gelip evin içinde uçup kaçmaya başladığınızda kablolara takılıp kalmıyorsunuz (bölüm aralarında adrenalinden mekik ve şnav çekenler, birleşip parti kuralım). Çok derin ve hiç sıkmayan oynanışı, dişli rakipleri, karizmatik ve akılda kalıcı karakterleri ve sürükleyici öyküsü ile, hem aksiyon oyunlarını hem de Ninja temasını sevenler için harika bir deneyim olabilir. Hatta yazının başında belirttiğimiz gibi, oyunsuzluktan yakınan PlayStation 3 sahiplerinin ve sahip adaylarının kaçırmaması gereken bir oyun.