Kızıl gökyüzü şafaktan süzülüyordu. Güneş henüz bulutların arasından yeni
yeni gözükmeye başlamıştı ki, birden tenlerimiz cayır cayır yanmaya başladı.
Günlerdir üsse dönmemiştik. Dört gündür sabaha karşı başlayan Sovyet
baskınlarında çok ağır kayıplar verdik. En son görev için bu köye geldiğimizde,
bulunduğumuz bölükte tanıdığım beş arkadaş vardı. İkisi ilk gün çatışmada öldü,
bir tanesi üçüncü gün Sovyet keskin nişancısı tarafından avlandı, diğer ikisini
de bu sabah kendi ellerimle gömdüm. Suratlar yabancı… fakat hepimizin sağ
omzunda aynı bayrağın simgesi yer alıyordu. Kimse konuşmuyor, herkes olduğu
noktada direkt karşıya, ufuk çizgisinde belirecek herhangi bir hareketliliği
kolluyordu. Çehrelerden düşen endişe ve korku, ben dahil herkese ölümün çok
yakın olduğunu hissettiriyordu. Akıllarda tek bir soru vardı; “Bugün hangimiz
ölecek?” Evet… Bugün piyango hangimize çıkacaktı acaba? İlk günü hatırlıyorum,
200 kişiden fazlaydık. Şimdi ise 20 kişi bile değiliz… Sanırım Sovyetlerin
yürüyen kale tankları, balina helikopterleri ve şövalye askerleri akın akın
gelmeye devam edecek. Parmaklarım durmaksızın tetiğe basmaktan nasır tutmuş
vaziyette. Öleceğimizi biliyoruz ama emirler apaçık ortada… Ve şimdi beşinci
sabahtayız… Akşam olduğu zaman beni kim gömecek
acaba, hiçbir fikrim yok?..
2001 senesi, biz oyuncular için akıllara kazınmış bir tarih. Askere genç yaşta
gidip, savaşın ne kadar acımasız bir durum olduğunu kendi gözlerimizle
görmüştük. Tabii ki de Operation Flashpoint: Cold War Crisis’den bahsediyorum.
Soğuk savaş dönemini konu alan efsane yapım, birçok yüksek merci tarafından
senenin yapımı olarak seçilmişti. O gün bugündür, hâlâ sistemimde kurulu olan bu
güzide yapımı ara sıra açar oynarım. Dönemin en kapsamlı yapımı olan Operation
Flashpoint (OPF), ileriki dönemlerde diğer bütün oyunlara yol gösterecekti.
Ancak onun izinden giden hiçbir yapım, OPF’nin bütün özelliklerini aynı anda
içinde barındıramıyordu. Gerek gerçekçi oyun stili, gerek yapay zekası ve gerek
devasa haritası ile bugüne kadar, günümüz yapımlarının arasından bile sıyrılmayı
başarabilmiş bir isimden bahsediyoruz. Kullanılabilir araçları ve tamamı ile
gerçek askeri teçhizatları sayesinde, Amerikan Ordusu tarafından simülasyon
programına girebilmeyi başarmıştır.
“Operation Flashpoint: Dragon Rising, oynanış dışında görsel olarak da geliştirilmiş. Yayınlanan ekran görüntülerinde grafikler başarılı duruyor.”
Bilindiği gibi Codemasters ve Bohemia firmaları, aralarındaki problemler
sebebiyle ortak iş yürütme projelerine son vermişti. Açıkta kalan OPF’nin isim
hakkını Codemasters aldıktan sonra, yapımın geliştirilmesine de aynı firma devam
etti. Bohemia ise devam oyunu niteliğinde Armed Assault (ArmA) adlı oyunu
yapmaya başladı. ArmA çıktığı zamanlar OPF’nin devamı gibi gözüktüğü için, yoğun
ilgiyle karşılandı. İlk yapımın tamamen taklidi ve sadece grafik açısından
gelişmiş bir sürümünü karşımızda görmüştük. Bu da bizi Operation Flashpoint:
Dragon Rising’i beklememize yol açmıştı. Bohemia, bir özür niteliğinde Armed
Assault 2’yi geliştire dursun, biz gözlerimizi OPF:DR’ye diktik. Bakalım
beklentilerimize değecek mi? Sahi, askerliği özledim desem yalan olmaz.
Çin rahat durmuyor
Yapımın konusu yine yakın gelecekte olabilecek bir savaş teorisinden oluşuyor.
Rusya, petrol rezervi için Japonya’nın sahil şehri olan Skira’ya bir askeri
birlik çıkarıyor. Bu harekattan haberdar olan Çin ise Rusların tepesine binerek,
bu fırsatla tüm adayı işgale başlıyor. Zor durumda kalan Ruslar ise ABD’ye ve
NATO’ya yardım çağrısında bulunuyor.
Kullanılabilir araç yelpazesi oyunda yine geniş tutulmuş. Günümüz Çin, NATO, ABD
ve Rusya ordularında bulunan temel hava, kara ve deniz araçları yapımda yer
alıyor. Yine ilkindeki gibi kara birlikleri sınıflara ayrılmış vaziyette. Silah
seçenekleri ise oyunda çeşitlilik gösteren bir diğer unsur. Yapımda bulunan
orduların tüm araç ve gereçleri için Codemasters bizzat ülke ordularından emekli
uzman subaylar getirmiş. Ayrıca tüm silahlar gerçek hayattaki ile birebir
tasarlanmış. Mermi balistik bilgileri ise yapımın içersinde yer alan orduların
balistik sistemi ile aynı.Karanlığın yerini güneşe vermesi
Teknik açıdan OPF:DR’ye bakarsak, grafiklerde en son Codemasters oyunlarında da
gözümüze çarpan Ego Engine’in kullanıldığını görüyoruz. Yapım, yeni nesil
oyunlara kaplama ve modelleme konusunda yön verebilecek grafiklere sahip.
Güneşin yaprakların arasından sıyrılarak, ışın demetleriyle yeryüzüne düşmesi,
ekranlarımızda güzel manzaralar oluşmasına sebep olacak. Gökyüzü ve bulutlar
için yüksek poligonlu render sistemi kullanılmış. Bu da demek oluyor ki, bizi
mükemmel bir gökyüzü tablosu bekliyor.
Yeryüzü ve kara detayları için inanılmaz derecede emek sarf edilmiş. Toprak
detayları, bu yapımda en göz yaşartıcı unsurlardan bir tanesi. Dağılabilen,
parçalanabilen ve toz haline gelebilen arazi yapısı, oyundaki en takdir
edilebilecek öğelerden sadece biri. Patlamalarda oluşan efektler ve toprağın toz
bulutuna dönüşme anını saniye saniye izleyebileceğiz. Çevrede yanmaya başlayan
objelerin ilk etapta islenmesi ve daha sonrasında kül olması detayı da bir diğer
güzel ayrıntı. Yapımcı firma, şiddetli çatışmaların yaşandığı bölümlerde, ağır
bombardımanın hemen ardından, yaklaşık 20-25 dakika boyunca gitmeyen bir toz
bulutundan bahsediyor. OPF:DR, grafiksel açıdan son yılların en doyurucu oyunu
olma olasılığı yüksek bir yapım.
İlk yapımdaki diğer bir güzel özellik ise, gece gündüz zaman diliminin
olmasıydı. Şafak vakti başlayan operasyonlar epey uzun sürüyordu ve güneşin
doğumunu çatışmanın ortasında izleyebiliyorduk. Yeni oyunla birlikte bu özellik
daha da geliştirilmiş gibi duruyor. Hava şartlarına göre gece gündüz geçişleri
oyundaki en büyük görsel şölenlerden bir diğeri. Güneş’in ve Ay’ın su üzerindeki
yansımaları, yapımcıların en iddialı oldukları nokta.
Kulakları sağır edici patlamalar
Sesler, yapımı bir çıta daha yükseğe taşıyan diğer bir teknik unsur. Silah
sesleri, gerçek hayattaki ile aynı. Yapımcıların dediğine göre, elimizde
surround destekli çok kaliteli bir ses sistemi varsa, kulaklarımız bayram
edecek. İşitsel efektlerde de oyun çok ileri gitmiş, hatta abartmış(!)
“Önceki oyunda olduğu gibi yine birçok aracı kullanabilme imkanımız olacak.”
Kuşkusuz işitsel açıdan alabileceğimiz en büyük zevk, surround destekli ses
sistemlerinden gelecek. Böylece arkamızdan gelen bir füze yanımızdan hızlıca yol
aldıktan sonra, kulağımızın dibinden geçmiş gibi olacak. Uzak çevrelerde devam
eden çatışmaların arazide yankılanması da sesler açısından bizi tatmin edecek
gibi gözüküyor. Patlama efektleri de kulağımızın pasını silecek cinsten olmuş.
Eğer kaliteli bir kulaklığa sahipseniz, düşen bombalarda sağır olabilme
olasılığınız yüksek.
İşaretimi bekleyin!
Oynanabilirlik açısından OPF: DR, ilk yapıma göre biraz daha değişiklik
göstermiş. Operation Flashpoint: Cold War Crisis’e nazaran daha basit bir
oynanışa sahip. Bu aslında biz OPF tutkunlarını üzecek cinsten bir özellik.
Bekleyip görmek en doğru seçim olacak gibi gözüküyor. Bu yeniliğe şimdiden karar
vermek doğru olmaz fakat oynanışı etkileyecek yürüme, koşma, zıplama ve sürünme
gibi animasyonların basitleşmesi, OPF fenomeninde ne kadar yenilik gibi önümüze
çıksa da, yapımcıların oynadığı en büyük kumar gibi gözüküyor.
Çoklu oyuncu modunda ise devrim yaratacak özellikler yapımda hemen göze çarpan
diğer bir unsur. 32 oyuncuya kadar destek veren, 256 npc asker takımıyla büyük
meydan savaşları verebileceğiz. Ayrıca 8 kişiye kadar Single-Campaign CO-OP
özelliği de yapımda bulunacak.
Vuruş hissi oyunda en yüksek seviyede tutulan başka bir güzel unsur. Nişan alma
güçlülüğü, ateş ettiğinizde silahınızın verdiği tepki ve düşman vurabilme
zorluğu yine tam tadında olmuş. OPF: DR, tam bir askeri simülasyon olma yolunda
kendinden emin adımlarla ilerliyor. Bu yaz elimize geçecek olan yapım için
sabırsızlanmamak elde değil.