Örümcek-Adam: Örümcek Evreninde

Şimdiden uyarayım. Yazıda tat kaçıran ayrıntı olmayacak. Ama yine de herşeyi filmde görmek istiyorum diyen hassas okuyucu-izleyicilerdenseniz, yazımdaki bazı bilgiler spoilera biraz yakın olabilir.

Spider-Man deyince ilk akla hangi isim geliyor? Stan Lee mi? Tamam doğru soru yanlış oldu. Spider-Man deyince ikinci olarak akla hangi isim geliyor? Peter Parker mı?  Spider-Man için çekilen filmleri ve Avengers serisini takip ediyorsanız, ancak Spider-Man çizgi romanlarına o kadar da hakim değilseniz, cevap Peter Parker olabilir. Miles Morales ismi ise, çizgi roman takipçilerinin ve Marvel evrenine hakim okuyucuların bildiği, kimisinin uyuz olduğu, Marvel evrenine göz ucuyla bakanların ise, yeni Spider-Man bu siyahi çocuk muymuş şimdi, Ne alaka? dediği bir karakter. Ben de Miles Morales’e uzaktan bakanlar arasındaydım, Spider-Man Peter Parker’dır diyenlerdendim. Bu filme kadar. Örümcek-Adam: Örümcek Evreninde (Spider-Man: Into the Spider-Verse) yeni Spider-Man, Miles Morales’i hiç tanımayanların tanıtıyor, tanıyıp uyuz olanlara ise karakteri sevdiriyor.

Örümcek-Adam: Örümcek Evreninde İnceleme

Yapımcılığını Sony Pictures’in üstlendiği, yönetmen koltuğunu ise, Bob Persichetti, Peter Ramsey ve Rodney Rothman gibi isimlerin paylaştığı Örümcek-Adam: Örümcek Evreninde, bizim bildiğimiz, klasik Spider-Man hikayesine başka bir bakış açısı getiriyor. Filmin odağına oturtulan karakter Peter Parker değil. Henüz daha lise öğrencisi olan, siyahi polis bir babaya ve hemşire latin bir anneye sahip olan adeta kültür harmanı ergen Miles Morales filmin odak noktası. Bilenler biliyor, bilmeyenler ise spoiler içeren kısıma gelirsek, Miles’ın dünyasında Örümcek-Adam olan Peter Parker ölür. Spider-Man’in evi New-York ve tüm dünya Spider-Man’in ölümünün yasını tutarken, neyse ki “karma” dünyanın Spider-Man’siz kalmasına izin vermeyecektir. Henüz daha ergen olduğu her halinden belli olan, rap müzik dinleyen ve Peter Parker’ın aksine okulunda da popüler bir tip olan Miles Morales, bir takım olaylar sonrasında radyoaktif bir örümcek tarafından ısırılır. Ancak bu sefer işler klasik Spider-Man filmlerinden, çizgi romanlarından, çizgi filmlerinden alışkın olduğumuz gibi ilerlemiyor.

Miles Morales, Spider-Man‘e dönüşme, yeteneklerinin kullanma konusunda, selefi Peter Parker gibi çok da istekli değildir. Daha  çocuk olan Miles, insanüstü yeteneklerini kontrol edemez, sorumluluğun altına girmekten kaçınır. Ancak Miles’ın yardımına beklenmedik bir isim koşacaktır. Peter PArker’ın kendisi. Ancak başka bir evrenden gelen, bambaşka bir hikayeye sahip olan, hatta göbeği olan Mary Jane ile evlenmiş ve boşanmış olan başka bir Peter Parker, Spider-Man’liği yeni yetme Spider-Man Miles’a öğretmeye çalışacaktır. Şimdi daha fazla ayrıntı vermeden şunu söyleyebilirim ki Spider-Man: Into the Spider-Verse’de hem Miles karakteri, hem de diğer yan karakterler çok başarılı resmedilmiş. Miles‘ın hayatı, hikayesi ne çok uzatılmış, ne de üstünkörü anlatılmış. Olay örgüsü muazzam kurgulanmış. Zaman zaman özellikle filmin ortasında tempo olması gerekenden biraz fazla düşmüş olsa da, karakterin düşüşü ve yükselişi klişeleri göze çok sokmadan başarılı bir şekilde yansıtılmış. Animasyon kalitesinin üst düzey olduğu Spider-Man: Into the Spider-Verse, gerçekten başarılı bir yönetmenlik işi. Kamera açıları, sahneler, çizgiromanlara selam çakan iki boytulu kareler, filmi adeta bir görsel şölene dönüştürüyor.  Spider-Man evrenine yapılan göndermeler, hatta önceki filmlere yapılan göndermeler oldukça eğlenceli. Filmde sık sık gülümsediğiniz sahne var. Hem Marvel evreniyle, hem de Spider-Man klişeleriyle de dalga geçebilen bir film Örümcek-Adam: Örümcek Evreninde (Spider-Man: Into the Spider-Verse)


Animasyon kalitesinin yanında, filmde kullanılan müziklerin de oldukça başarılı bulduğumu söyleyebilirim ÖrümcekAdam ve Rap müziği birbiriyle bağdaştıramamış olsam da, doğru şarkı doğru yerde kullanıldığında, tarzı ne olursa olsun, etki yaratmayı başarıyor. Rap müzik de bu filme yakışmış doğrusu. Seslendirme sanatçıları da filmde oldukça iyi bir iş çıkartmış. Özellikle de Nicolas Cage’in performansı, reyiz büyük adamsın dedirtti.

Yan karakterlerin oldukça iyi çizildiğinden bahsetmiştim. Öyle ki filmden çıktıktan sonra filmde yer alan bazı karakterlerin figürleri çıksa da alsam dedim kendi kendime. Hele bir karakter vardı ki, -burası spoiler olabilir- nasıl o sevimli bir karakter tasarımıdır. Domuz Spider-Man, tasarımıyla resmen sevimlilik abidesi olmuş. Domuz Spider-Man dışında, Nicolas Cage abimizin oldukça karizmatik ve başarılı bir şekilde seslendirdiği, Spider-Man Noir’de ayrı bir filmi çıksa izlenir, ayrı bir oyunu olsa oynanır dedirtecek kadar başarılı resmedilmiş. Gelecekten gelen ve Animelere selam çakan Spider-Man de filmin en eğlenceli karakterlerindendi. Örümcek-Adam: Örümcek Evreninde yan karakterleri sevdirme konusunda muazzam bir iş çıkartmış.

 Örümcek-Adam: Örümcek Evreninde yönetmenliğin ve animasyon kalitesinin oldukça ön plana çıktığı, temposu, esprili anlatımı, duygusallık düzeyi ve vermek istediği mesajı yerinde ayarlanmış çok çok başarılı bir film. Sadece bir Spider-Man filmi olarak değil, sinema filmi olarak da başarılı bir film.  Örümcek-Adam: Örümcek Evreninde “aman çizgi film işte” denerek geçilebilecek basit film kesinlikle değil. Görsel sanatın iyi kullanıldığında ne kadar etkileyici olabileceğini ispatlayan da bir yapım. Öyle ki Spider-Man animasyon filmlerden devam etsin bile dedirtti. Miles kendini sevdirdi. Bu Örümcek-Adam evreni kendini merak ettirdi. 14 Aralık‘ta vizyona girecek olan  Örümcek-Adam: Örümcek Evreninde aile ile de izlenebilecek bir film. Bir not, gördüğüm en eğlenceli after creditslerden biri sizi bekliyor. Credits ekranı bitmeden kesinlikle yerinizden kalkmayın.

Exit mobile version