Oynanması Gereken Macera Oyunları’nın üçüncü bölümünde benim için bir klasik sayılan Woodruff and the Schnibble of Azimuth’u ele alacağız. 1994 yılında çıkan oyunun yapımcısı 2004 yılında kapanan Fransız Coktel Vision ve yayıncısı da macera oyunları dünyasında önemli bir yere sahip olan Sierra’dır.
Garip ama bağımlılık yapan içeriğinden yanı sıra Woodruff’u benim için özel yapan özelliklerinden birisi de ilk oynadığım macera oyunlarından birisi olması. Yanlış hatırlamıyorsam 1996 yılında Almanya’da aylık bir derginin verdiği Sierra CD’leri sayesinde tanışmıştım Woodruff’la. Çizgi film tadındaki grafikleri, trajikomik hikâyesi ve karakterleri ile oyunu çok sevmeme rağmen zorlu bulmacaları yüzünden o zamanlar bitirme fırsatını yakalayamamıştım. Tüm bu zorluklara rağmen oyunu tekrar tekrar oynamış ve internet ile beraber tam çözümler de boy göstermeye başlayınca nihayet takıldığım yerleri görüp, içten bir “haa” çekerek bitirivermiştim. Şu an bu satırları yazarken bile Woodruff’un sesi ve oyunun garip müzikleri hala kulaklarımda çınlamaktadır.
Az önce yazdığım gibi Woodruff and the Schnibble of Azimuth trajikomik bir içeriğe sahip. Yani oyunda bolca mizahi unsur var ama aslında birçoğu dramatik öğelere dayanıyor. Anlayacağınız gülüyoruz ağlanacak halimize 🙂
Her şey yaşanan son nükleer savaş ile başlıyor. Bu savaş yüzünden dünya yaşanamaz bir hal almıştır ve hayatta kalan insanlar yaşanabilen tek yer olan dünyanın merkezine sığınmıştır. Yeryüzündeki radyasyonun geçmesini beklemek yüzyıllar sürmüştür ancak nihayetinde yeryüzüne çıkma günü gelmiştir. Dünya artık çok farklıdır çünkü hemen her yer ormana dönüşmüştür. Bunun yanında insanı andıran ama uzun burunları, kulakları ve kuyrukları ile yeni bir ırk olan Bozook’lar da ortaya çıkmıştır. Barışçıl bir ırk olan Bozook’lar kralları ve “Chprotznog” adlı kadim bir nesneyi koruyan, yedi bilgeden oluşan konseyleri ile mutlu mesut yaşamaktadırlar. Yaptıklarından asla ders alamayan insanoğlu bu barışçıl yaratıklara savaş açar. “The Great Battle” yani Büyük Savaş adı verilen ve sadece bir gün süren bu savaş sonucu Bozook medeniyeti yerle bir edilmiş, birçok masum katledilmiş ve yağmalanmıştır. Buna kadim Chprotznog da dahildir. Hayatta kalan Bozook’lar köleleştirilmiş ve insanların yeni medeniyetlerini kurmalarında kullanılmıştır. İnsanlar Bozook’ları kullanarak kule misali devasa dikey şehirleri “Vlurxtrznbnaxl”ı inşa etmişlerdir. Rüzgâr enerjisi ile enerjisini karşılayan bu şehirde hemen sosyal ve kültürel sınıflar da oluşmaya başlamıştır. Zenginler en tepede, fakirler en altlarda yaşamaktadır. Bozook’lar da fakir insanlarla beraber baskı altında, beden gücü gerektiren işlerde çalışarak geçinimlerini sağlamaya çalışarak yaşamaya başlamışlardır.
Oyun, tüm bu anlattıklarımdan bir yüzyıl sonrasını ele alıyor. Devasa şehir hiç olmadığı kadar baskıcı bir rejimin kontrolündedir. Şehir hiç ortalıkta görünmeyen bir başkan ve yozlaşmış, ahlaksız, rüşvetçi, psikopat danışmanı BigWig (benim oynadığım Almanca sürümünde adı Obersack) tarafından yönetilmektedir. En alt katlarda yaşayan insanlar ve Bozook’lar arasındaki gerilim de iyice tavan yapmıştır ve Bozook’lar tarafından henüz bir harekete geçmemelerine rağmen yasadışı bir örgüt kurulmuştur.
Tüm bu yaşananların ortasında saygın bir bilim adamı olan Profesör Azimuth, hücrelerin yaşlanmasını manipüle eden çalışmaları ile ünlüdür. Azimuth, Bozook’lara karşı sempati beslemektedir ve sürekli haksız yere ezilmelerine daha fazla sessiz kalmamaya karar vermiştir. Yaptığı araştırmaları esnasında “Schnibble” adında, gerektiği zamanlar barış ve refah getiren gizemli bir varlığın efsanesini keşfeder. Doğal olarak çalışmalarını bu Schnibble üzerinde yoğunlaştırır. Dedikodu yayılır ve Schnibble efsanesi Bozook’ların kulağına gider. Profesör Azimuth onların gözünde bir ümit, bir kahramana dönüşür ama aynı dedikodu kötü kalpli BigWig’in de kulağına gider. BigWig de en küçük isyan – devrim hareketine bile olanak vermemek için bir gece vakti adamları ile beraber Profesör Azimuth’un ve evlat edindiği yarı insan yarı Bozook oğlu Woodruff’un evini basar.
Azimuth, BigWig eve girmeden birkaç saniye önce Wodruff’u saklamayı başarır ve akabinde BigWig evi basar. Azimuth vahşi bir şekilde kaçırılır ve BigWig, Woodruff’un belki de tek oyuncağı olan ayıcığını mermi manyağı yapar. Azimuth, Woodruff’u saklamadan önce kulaklık şeklindeki icadı “Viblefrotzer”i Woodruff’un kulaklarına takmayı başarmıştır ve bu alet sayesinde Woodruff birkaç saniye içinde on beş yıl yaşlanır. Artık Woodruff genç bir yetişkindir ve destansı macerasına hazırdır. Üvey babası Profesör Azimuth’u kurtaracak, ayıcığına yaptıklarından dolayı BigWig’den intikam alacaktır. Ve kafasında ise sürekli bir ses çınlamaktadır: Schnibble…
Bir anda yetişkin olan Woodruff ile atıldığımız macera, ciddi diyebileceğimiz konusuna rağmen mizahi bir şekilde ilerliyor. Garip görünümlü, tuhaf cümleler sarf eden karakterler, o zamanların filmlerine yapılan göndermeler ve Woodruff’un esprileri oyuna renk katıyor. Tam anlamıyla garip bir içeriğe sahip olan yapımın en başarılı yönlerinden birisi de grafikleri. Çıktığı dönem bakımından çözünürlüğü düşük ama Vlurxtrznbnaxl isimli garip şehir çok güzel tasvir edilmiş. Alt katların bataklıktan farksız olması ve Woodruff ile üst katlara çıkmaya başladıkça değişen insanlar ve çevre koşulları başarılı. Anlatmak istediğim, karşımızda bir taraftan yaşayan ama bir taraftan da baskıcı bir yönetim altında ezilmiş, boynu bükük bir şehir var ve çizgi film şeklinde grafikleri ile tüm bunlar güzel yansıtılmış. Oyunun müzikleri de içeriği kadar garip ama sınırlı sayıdalar. Yani sürekli aynı parçalar çalıyor. İlk başlarda tamam da ama bir müddet sonra monotonlaşıyorlar.
Woodruff and the Schinbble of Azimuth’un yine garip olmakla beraber en zorlayıcı yanı bulmacaları. Woodruff yetişkin bir insan olup kontrolleri ele aldığınızda elinizde ne yapmanıza gerektiğine dair hiçbir ipucu bulunmuyor. Doğal olarak ilk olarak gezinebilen mekânları keşfetmeye ve nesne toplamaya başlıyorsunuz. İlerledikçe daha fazla mekân açılıyor ki oyundaki mekân sayısı bir hayli fazla. Topladığınız nesnelerle de biraz aklınızı kullanarak, biraz da şansla sağda solda kullanmaya başlıyorsunuz ve oynadıkça yapacaklarınız şekillenmeye, karmaşık bir hal almaya başlıyor. Örneğin bir makineyi çalıştırmanız için Woodruff paraya ihtiyacı olduğunu söylüyor ve para bulmak için başka bir görev, o görevi yapmak için de başka bir görevi yapmayı başlıyorsunuz. Demek istediğim, yapılacak şey çok ama tam olarak net değil. Sürekli bir gezinme, sürekli bir araştırma içindesiniz. Bu yüzden de bir türlü oyunun başından ayrılamıyorsunuz. Şunu da yapayım, şurayı da gezeyim, şunu bir deneyeyim derken saatler akıp geçebiliyor. Kısacası oyun zor ama diğer taraftan sarıyor da. Şahsen benim Woodruff ile beraber saatlerce boş gezinmişliğim vardır.
1994 yapımı Woodruff and the Schnibble of Azimuth, nostaljik macera oyunlarının klasik örneklerinden ve her macera oyunu severe önerebileceğim bir yapım. Haftaya bir Türk klasiği olan Dedektif Fırtına ile devam edeceğiz.