Geçtiğimiz hafta LucasArts’ın kapandığına dair oldukça üzücü bir haber almıştık. Özellikle Disney’in Star Wars’u satın alması ile birlikte küçüklüğünü LucasArts’ın türlü macera oyunlarına kaptıran milyonlarca insan üzüntüden kahrolmuştu.
Peki ama neden bu kadar üzüldük, Lucasfilm’in Walt Disney Company tarafından satın alınması oyun dünyasında bu kadar yankı uyandırmamışken LucasArts’ın gidişi neden bizleri bu kadar etkiledi?
1982 yılının Mayıs ayında Lucasfilm’in alt kolu olarak kurulan LucasArts konusunda George Lucas bu ihtiyacın şirketinin farklı eğlence sektörlerine dağılma isteğinden çıktığını söylemiştir. Atari ile ortaklaşıp oyunlar üretmeye başlayan şirket, kuruluşundan 2 sene sonra çıkarttığı oyunları Ballblazer ve Rescue on Fractalus! ile gelmiş geçmiş en hızlı korsanlama hikayelerinden birisinin konusu oldu.
İlk etapta Atari 5200 için Lucasfilm Games adı altında çıkartılan oyunlar, asıl çıkış tarihinden aylar önce insanların disketlerinde dolanmaktaydı. Bu oyunlardan sonra Lucasfilm’in sonraki iki oyunu Koronis Rift ve The Eidolon idi. Bu oyunların hepsi farklı dağıtım şirketi tarafından dağıtılırken, Lucasfilm Games tarafından geliştirilip dağıtılan ilk oyun efsanevi macera oyunu Maniac Mansion idi.
1990 Yılında firmanın kendi içinde yeniden organize olmasıyla LucasArts Entertainment Company adını alan oluşum, Industrial Light & Magic ve Skywalker Sound ile birleşip, LucasArts’ın ve Lucas Digital’in resmi oyun departmanı olmuştur. 1993 Yılında ise ilk Star Wars temalı oyununu geliştirmiştir.
Macera türünde ilk oyununu 1986 yılında Labyrinth ile çıkartan efsanevi firma, Maniac Mansion ile SCUMM’ı bizim hayatımıza sokmuştur. Zak McKracken and the Alien Mindbenders, Indiana Jones and the Last Crusade, LOOM ve 1990 yılında gelmiş geçmiş en iyi oyunlardan birisi olan The Secret of Monkey Island ile gönüllere taht kuran firma, daha sonra bu serileri devam ettirip bizleri sevindirmiştir.
Bütün bu saydığım oyunlar, benim yaşlarımda olan çoğu oyuncunun çocukluğunu tanımlayan oyunlar. Full Throttle olsun, Monkey Island olsun, Sam & Max veya Grim Fandango dediğimde çocuğumuz çok ama çok güzel anılara sahibiz, işte bu sebeple LucasArts’ın kapanışı bizleri çok üzdü. Çünkü bunu çocukluğumuza yapılan bir ihanet olarak gördük.
Fakat bu kadar üzülmemize gerek olmadığını söylemek istiyorum. LucasArts sadece oyun yapmayı bıraktı, zaten uzun süredir eski beklediğimiz lezzette oyunları yapmıyordu, macera türünde Monkey Island serisini geri getiren firma LucasArts değil Telltale idi hatırlarsanız.
Peki ama şimdi ne olacak? LucasArts kapanmış olabilir fakat lisansları duruyor, bu demek oluyor ki Telltale Games gibi yapımcılar o lisansları satın alıp sevdiğimiz serilerin yeni oyunlarını yapabilirler. Gelecekte bir Full Throttle, bir LOOM oyunu görmemiz hala mümkün, umudunuzu kaybetmeyin!
Peki ama biz LucasArts’ın hangi oyunlarını seviyoruz dersiniz? Ofiste dönen LucasArts muhabbetlerini sizden saklamak olmazdı, işte Merlin ekibinin en sevdiği LucasArts oyunları;
Murat Halilbeyoğlu
Biliyorum çoğunuzun aklına LucasArts denildiğinde ilk gelen oyun Monkey Island olur elbette. Açıkçası Özgür ile benzer zevkleri paylaştığımız için ben de buraya Curse of Monkey Island’ı yazacağım. Seriye ilk olarak bu oyunla başlamış olmanın verdiği hevesin de katkısı ile Guybrush ve onun muhteşem korsanlık hikayesi beni benden almıştır. Öte yandan Grim Fandango, Sam & Max gibi diğer şaheserleri de unutmamak lazım.
Ceyda Doğan
Çılgınlar gibi Star Wars oynayan ve filmlerini, kitaplarını deliler gibi ezberleyen bir yığın insan vardır aranızda. LucasArts’ın oyun dünyasına kattığı, LEGO Star Wars da bunlardan biri. Yıl 2005, platform ise PS2; hayatımda oynadığım en eğlenceli LEGO oyunudur benim gözümde. LEGO Star Wars’dan sonra çıkan herhangi bir LEGO oyununa pek ısınamadım. Sanıyorum ki Star Wars söz konusu olduğunda, ben de o çılgınların arasında yer alıyorum. LEGO’ların mimikleri, SW evrenindeki halleri ve hele de maceralarını farklı konseptlerle oyunsevere sunması; tam da LucasArts’tan beklenen bir hareketti. Güç seninle olsun LucasArts. Seni özleyeceğiz.
Cem Süer:
Jedi Knight: Dark Forces 2
90’ların Star Wars tutkunu ve Jedi olmaya kafayı takmış gençlerine bu oyun ilaç gibi gelmişti. Dark Forces’ta ajan olarak gördüğümüz Kyle Katarn’ın gönül gözü bu oyunda açılıyor ve Jedi’lığa adım atıyor. Teknik olarak getirdiği yenilikleri geçersek ara videoların gerçek oyuncularla hazırlanması oyunun en büyük artılarından biriydi. Multiplayer desteği sayesinde LAN’dan yaptığımız ışın kılıcı düelloları ve ünlü Star Wars filmlerinin RP’lerini unutmam mümkün değil. Jedi Knight, Rebel Assult serisi ve diğer Star Wars oyunlarının en büyük artılarını tek potada eritmişti. Üstelik, oyunda Jedi ya da Dark Jedi olma seçenekleri de bulunuyordu. 1997 yılındaki Star Wars klasik üçleme özel versiyonları sinemada gösterimdeyken oyun fanatikleri o uzaktaki evrene götürdü. LucasArts’ın FPS, TPS ve Star Wars oyunları için çığır açan bu yapımından sonra yavaş yavaş karanlık çağ başladı diyebiliriz. Jedi Knight 2 ve ek paketi gibi duran Jedi Academy’den sonra serinin bitmesi sonra da LucasArts’ın can çekişmeye başlaması üzücüydü.
Özgür Yıldız
Curse of Monkey Island: Defalarca bitirdim bu oyunu. O zamanlar orijinal oyun alma imkanı bir yana, Curse of Monkey Island’ın orijinalini bulmak imkansızdı. Haliyle ses dosyaları silinmiş bir toplama CD’den oynamak zorunda kalmıştım. Defalarca bitirdim dedim, bu defalar o kadar eğlenceliydi ki. Bilgisayarın başına oturur, sadece uyumak ve yemek yemek için -ki bazen yemeği de bilgisayarın başında yerdim- kalkardım. Guybrush karakteri o kadar içime işlemiş durumda ki, o karakterin sadece bir grup insan için önemli olduğunu bilmek bile mutluluk veriyor insana. Belki de Monkey Island serisinin ve karakterlerinin bu kadar orijinal ve oyunun hakkını veren kişiler için önemli olmasıdır bunun nedeni. LucasArts kapanmış olsa da, Monkey Island’ı yaratan ekip dağılmış olsa da, eminim günün birinde tekrar Guybrush Threepwood’la karşılaşacağımıza ve bizi “cesur bir korsan” olduğuna inandırmaya çalışacağına adım gibi eminim.
BJA
O çok sevdiğin çiçeklerin yanında, dokuzuncu alt dünyada huzur içinde yat Calavera. Biz de geleceğiz yanına en kısa sürede…