Bir oyun nasıl olmalı?
Bu hafta Mert Günhan’ın işlerinin yoğunluğu dolayısıyla, tekrar bendeniz Özgür Yıldız, bölümü ele geçireceğim ve bir oyunun nasıl olması gerektiği konusundaki düşüncelerimi siz sevgili okurlarımızla paylaşacağım.
Oyun Akademisi’nin bu haftaki bölümü için böyle bir konuyu seçmemin nedeni, ofiste son dönemde sıkça oynadığımız ve oldukça eğlendiğimiz Surgeon Simulator 2013. Surgeon Simulator 2013, geçtiğimiz dönemde ülkemizde de düzenlenen Global Game Jam etkinliğinde ortaya çıkan ilginç bir oyun. Global Game Jam’de oyun geliştirici takımlara 48 saatte bir oyun hazırlamaları gerektiği belirtiliyor ve bu süre bitince, oyunların tammalanmış olması gerekiyor. Surgeon Simulator 2013, 48 saatte ortaya çıkan bir oyun. Oyunu internet üzerinden oynamak mümkün. Tek gereken ise Unity Web Player’ın bilgisayarınızda kurulmuş olması. Bundan sonra siteye girerek operasyonlarınıza başlayabiliyorsunuz.
Surgeon Simulator 2013, aslında ciddi simülasyon oyunlarından oldukça uzak bir noktada bulunuyor. Oyundaki karakterin sadece sol elini, kolunu ve parmaklarını kontrol ederek, bir hastaya kalp nakli yapmaya çalışıyorsunuz. Aletleri kullanarak bu ameliyatı gerçekleştirmeniz gerekiyor. Ancak oyun o kadar zor ki, elinize aldığınız çekiçle hastanın kaburga kemiklerini dağıtabiliyor, akciğerini elinize alıp başka bir tarafa fırlatabiliyorsunuz. Yani kalp naklini yapabilmek neredeyse imkânsız.
Peki neden oldukça zor bir oyun, bu kadar eğlenceli olabiliyor? Sorunun cevabı oyunun amacı değil, oynanışında gizli. Günümüzde oyunlar, genellikle amaçlarını eğlenceli hale sokmaya çalışarak oyuncuları elde edebileceklerini düşünüyorlar. Bu da eğlenmek için, oyunda verilen görevleri tamamlamanız gerektiği anlamına geliyor.
Oyun şirketleri bu amaçları –dolayısıyla oyunu- daha da eğlenceli kılabilmek için, “Achievement” ya da bizim başarım dediğimiz kavramları oyunlara dâhil etmeye başladılar. Bunun ilk örneklerini Valve’ın Steam platformunda, PlayStation 3’ün Trophy özelliğinde, Xbox Live’da ve World of Warcraft’ta gördük. Böylelikle oyuncular, oyunu bitirmiş olsalar da, sadece bu başarımları tamamlayabilmek için, oyunu tekrar tekrar oynar oldu. Fakat oyuncular bu durumdan memnun mu? Sadece bir başarım açabilmek için, bir oyunu defalarca oynamak ne kadar eğlenceli?
Bir çay koyayım en iyisi
Surgeon Simulator 2013’ü gördüğünüzde fark edeceksiniz ki oyunların asıl amacı sizi eğlendirmek olmalı. Amaç başarımları açmak olmamalı. Bu durum emin olun “Atari” dönemi olarak adlandırdığımız zamanlarda oldukça farklıydı.
Saatlerce “atari”nin başından ayrılmamak, arkadaşlarla birlikte oynandığında daha da eğlenceli oluyordu. Bizim neslimiz için bir tür sosyalleşme, bir tür kaynaşma kaynağıydı “atari”ler.
Zaman geçti ve oyunlarla büyüyen nesil profesyonelleştikçe, oyunlar da profesyonelleşti. Oyunlar profesyonel bir hal alınca, oyunların amaçları da profesyonel bir hal almaya başladı. Bir anda oyunu ölmeden bitirmek, “Hadi bir bölüm sen bir bölüm ben oynayayım”dan daha önemli oldu. Bu da ister istemez oyunların ruhlarını öldürmeye başladı.
Surgeon Simulator 2013’ü geliştirenleri biraz da bu yüzden tebrik etmek gerekiyor. Sadece onları değil, Minecraft, Terraria ve daha birçok bağımsız oyunları yapanları tebrik etmeli. Çünkü bu yapımcılar oyunlarının nasıl biteceğine değil, oyunların nasıl oynanacağına daha çok önem veriyorlar. Yani “oynanış” bu yeni ve bağımsız geliştiricilerin yeni amacı.
Bu yüzden bağımsız yapım oyunlara özellikle Steam ve Kickstarter gibi platformlar üzerinden verilen destekler, bu geliştiricilerin daha da çoğalmasına ön ayak oluyor.
Şahsi görüşüm, eğer gerçek anlamda bir oyuncuysanız, harçlığınızın veya kazandığınız paranın bir bölümünü bu tür yapımlara harcamanız, en azından emeğin karşılığını vermenizi sağlayacak. Bağımsız yapımları destekleyelim, çünkü onlar “oyun”un geleceği.