Yıllardır hep aynı fikiri savurum: video oyunları zararlı değildir. Ancak… İşte asıl sorun bu “ancak” kelimesinden sonra başlıyor. Her şeyde olduğu gibi oyunlarda da bir sınır olması gerektiğine inanıyorum. Bugün bunun üzerine konuşmayacağım. Bizi delilik seviyesine taşıyan, rüyalarımıza giren yapımlardan bahsedeceğim.
Manyak olmayabiliriz ancak pek normal de değiliz
Her oyunun kendine has bir derecelendirmesi var. Bunlar genç oyuncu arkadaşlarımızı korumak için getirilmiş standartlar. Derecelendirme doğru yapıldığı sürece de sonuna kadar uyulması gerektiğine inanıyorum. Ancak kimi oyunlar var ki derecelendirmesi en üst seviyede yapılmış olsa da aklı yerinde olan insanların bile sınırlarını zorlayabiliyor.
Oyun sektöründe her geçen gün yeni firmalar ortaya çıktıkça sektörde kalıcı yer alabilme şansı da iyice zorlaşıyor. Oyununuzun tanıtımını ne kadar çok yaparsanız yapın, yatırımınızın karşılığını almak daha zor bir hale geliyor. Biz oyuncular için iyi bir durum olsa da (daha doyurucu yapımlara sahip olabilme açısından), firmalar için zorlayıcı oluyor. Bu sebeple geliştiriciler de farklı yönlere başvuruyorlar. İç gıcıklakmak da bunların başında geliyor. Hiç beklemediğiniz bir anca yapmanız gereken bir hamle, hem oyuna hem de oyunlara bakış açınızı değiştirebiliyor.
Hepimizin keyifle oynadığı oyundan nefret ettiği bir an olmuştur. Benim de oldu elbette. Oyunu hiç beklemeden silmeme sebep olan sahneler hala aklıma geldikçe sinirlerimi bozuyor. Ancak düşünmeden de edemiyorum “Acaba o görevi tamamlasam ne olacaktı?”. Yine de tekrar oyunu yükleyemiyorum. Kalıcı hasar bırakmış demek ki.
Heavy Rain’i oynadıysanız konusunu bilirsiniz. Basitçe anlatmak gerekirse Origami Katili olarak bilinen kişinin son kurbanlarını kurtarabilmek içn zamana karşı verdiğimiz yarışı konu alıyor diyebilirim. Oldukça etkileyici sahneleri olan gerilim türündeki oyunda bir sahne vardı ki hala gözlerimin önünden gitmiyor. Katilin direktiflerinden biri olan elimizin parmağını kesme görevi… Testere, makas vs ile parmağınızı çatır çatır kesiyordunuz. Bu sahne hala sinirlerimi bozar. Hiç beklemeden çıkpbir daha da girmediğim oyunlardan biri olmuştu.
Bu örnekler arttırılabilir. Özellikle Mortal Kombat serilerinin Fatality sahneleri de çok sinir bozucu olmuştur benim için. Grafiklerin bu kadar gelişmediği dönemlerde biraz daha katlanabilir olsa da yeni teknolojiler ile bir nebze pisliğini çıkarttı firmalar. Hatta bunları övünür bir şekilde oyunun tanıtımında ortaya çıkartıp fragmanlaştırıyorlar bile.
Tabii işin bir de diğer yönü var. Bunlardan keyif alanlar. Kusura bakmayın ama hiç sizin yanınızda olamayacağım. Dead Space 2’deki göz ameliyatı sahnesinden keyif alıyorsanız yeniden bir düşünün derim.
Sanal bir dünyada geçiyor olsa da bazı oyunlardaki sahneleri gerçekten iç gıcıklayıcı ve gereğinden fazla abartılmış buluyorum. Sizlerin de bu örneklerde olduğu gibi “sinir bozucu” sahnelerden dolayı terk ettiğiniz oyunlar olmuştur. Bunu sadece şiddet olarak düşünmeyin. Kafamıza uymayan bir çok farklı bileşen oluyor. Yorumlarda bizler ile paylaşarak içinizi dökebilir, rahatlayabilirsiniz. Elbette terbiye sınırlarını bozmadan. 🙂