Son incelediğimiz MTV oyunu Jackass the Game ardından, bir MTV klasiği daha
olan Pimp My Ride televizyon şovunun oyununu masaya yatırıyoruz. Külüstür
hurdalardan şaheser araçlar meydana getiren şov, çoğumuzun merakla izlediği bir
yapım. Bir hurdanın evrimine yaptığımız tanıklık boyunca istenildiği takdirde
neler yapılabildiği görülüyor adeta. Tabi ki kendi eski aracınızı sanayi ye
götürüp aynı şekli almasını beklemek biraz yanlış olacaktır. Bu hem araç
üzerinde çalışacak kadronun muhtemelen toplanamayacağı, toplansa da gerekli
bütçenin yeni bir arabadan fazla tutacağı açısından ülkemizde ne yazık ki pek
mümkün olmayan bir durum. Bizler en iyisi şovu izlemeye devam edelim.
Hurda yığını
Açıkçası Pimp My Ride için iyi şeyler söylemek mümkün olmayacak. Yapımın diğer
konsol versiyonlarının kötü olduğunu duyduysanız ya da okuduysanız, henüz hiçbir
şey görmemişsiniz demektir. Zira PSP için port edilen oyun, PS2 versiyonundan
çok daha kötü bir halde karşımıza çıkıyor. Eutechnyx tarafından yapılan ve
Activision tarafından yayınlanan Pimp My Ride (PMR), genellikle iyi işler
çıkartan Activision’ın tarihinde çıkartmış olduğu en kötü oyunlar arasındaki
yerini altın harflerle yazıyor. Pimp adlı şehirde geçen oyunu, modifiye edilmiş
araçlar cenneti olarak tanımlamak da mümkün. Zaten herhangi bir hikayenin
bulunmadığını belirtmeye bile gerek yok. Sürekli bir döngü içinde devam eden
oyun boyunca ne yazık ki araçlar özgür bir şekilde geliştirmek de mümkün değil.
Size verilen görevlerle sınırlı olduğunuz yapı boyunca, önceden belirlenmiş
parçaları toplama görevi ise bize verilmiş. Yani daha çok ayak işlerine
baktığımız dahi söylenebilir. Araç kontrollerinin ise insana adeta saç
yoldurtacak kadar başarısız olduğu söylenebilir. Aracı yolda tutmak bir yana,
birden bire kontrolden çıkmak, Spin atmak ya da tekerleklerin yere yapışmış
olması gibi çılgınca aksiyonlar yaşamak mümkün.
Sözde geliştirdiğimiz araçlar için tabi ki paraya ihtiyacımız var; zira
malzemeler haliyle bedava alınmıyor. Para kazanmak ise daha çok mini oyunlar ile
gerçekleşiyor. Ancak onlardan da hayır beklememek gerek. Örneğin Ghost Riding
olarak anılan, ancak araç sürmekle yakından uzaktan ilgisi olamayan aktivitede
buton kombinasyonları ile Hip-hop danslar yapıyoruz. Karakterimiz önce araçtan
çıkıyor, sonrada çalkalamaya başlıyor! Gerçekten tam bir rezillik. Kazandığımız
paralar ile on beş farklı parça satıcısına giderek toplamda yüz parçayı satın
alabiliyoruz. Farklı fiyatlara sahip parçalardan bütçemiz dâhilinde alışveriş
yapmak mümkün. Yarışmak ise yapımda nasıl olduysa eklenmesi unutulmayan
beceriksiz kısımlardan biri daha.
Para kazandık, yarış yaptık, hurdaları şekle soktuk. Şimdi sıra yarattığımız
şaheser (!) ile tura çıkmakta. Ancak yalnız tura çıkmak, zira araç etrafında
dans etmek dışında yapabileceğimiz başka herhangi bir aktivite yok. Ya şehirde
tur atacaksınız ya da dans edeceksiniz, seçim sizin. Teknik açıdan
yaklaştığımızda PS2’den daha kötü görülen grafikler, PSP tarihinin en düşük
Frame rate oranları, kabus kontroller, bir dakikayı bulabilen yüklemeler ve
başarısız seslerin hepsinin bir araya geldiği başka bir yapım daha önce
görmemiştim. Muhtemelen de uzunca bir süre daha görebileceğimi sanmıyorum. Pimp
My Ride, yalnızca isminden ibaret olan ve hiçbir şekilde oynanabilirlik vaat
etmeyen bir yapım olmuş. Gördüğünüz yerde koşarak kaçmanız önemle tavsiye
olunur.