Pro Evolution Soccer 2011

Kısa süre önce PES 2011’den bahsettiğim ön inceleme yazımı sizlere sunmuştum. Bahsedilen özellikler gerçekten ilgi uyandırıcıydı. Hele “binden fazla animasyon ekleyeceğiz” denildiğinde, bu kez farklı şeylerin olacağını düşünmüştüm. Bakalım an itibariyle düşüncelerime karşılık bulabilmiş miyim?

Sınırsız Özgürlük parolasıyla yola çıkan PES 2011, bu sene ne yapacak? Kimleri aldı, kimleri elden çıkardı, hangi bölgelerde takviyelere gitti, hangi konularda kan kaybetti? İşte oyunun ön inceleme (henüz tamamlanmamış hali) sürümüyle karşınızdayız. Günlerdir ofiste yaptığımız karşılıklı ve heyecanı sönük, ama sinir seviyesi yüksek maçlar sonucunda, yapımın şimdiki son halini değerlendiriyoruz…

Oyunu PS3’e takıp açtığımızda, bizi şaşırtan ilk özellik, menülerin tamamen Türkçe olmasıydı. Evet, biz bunu gördüğümüzde, henüz “PES 2011’de Türkçe desteği olacak” duyurusu yapılmamıştı. Hemen menülerde gezinmeye başladık; dostluk maçı, efsane ol (Become A Legend), lig, Uefa Şampiyonlar Ligi, Uefa Avrupa Ligi, Copa Santander Libertadores gibi seçeneklerimiz var. Dostluk maçını seçiyoruz ve stadyumdayız.

Ve maç başlıyor

Ofis geleneği, ilk olarak üst seviye takımları seçmedik ve Umman ile Suudi Arabistan’ı karşı karşıya getirdik. Ardından Real Madrid, Barcelona, Manchester United, Inter ve Milan gibi dünya devlerini ofisimizde ağırladık. İlk izlenimlerimiz, PES 2011’in bir önceki oyuna göre daha hızlı bir yapıda olduğuydu. 2010’da top kontrolü zorlayıcıydı ve çoğu kez kullanıcıyı canından bezdirebiliyordu. 2011’de ise, daha akıcı bir oynanış var. Ani dönüşler detaylı. Paslar ve ara pasların hızı, pas tuşuna basılı tuttuğunuz süreye göre hesaplanıyor. Bunu da ekranın alt köşesinde beliren hız barından takip edebiliyorsunuz.

Pas demişken, bu konuyla devam edelim. Oyuncular, kesinlikle adam adama pas atmıyor. Paslar, hedef olarak belirlenen oyuncunun 1-2 metre önüne doğru gönderiliyor. Tabii ki attığınız pasın hız seviyesi de buna doğrudan etki ediyor. Pas atıldığını gören oyuncu da, topa ulaşana kadar belli bir efor sarfediyor ve topla buluştuğunda hızını kaybetmeden kaleye doğru yol alabiliyor. Kulağa hoş gelen bir özellik, ancak ön inceleme sürümü itibariyle pek de işlevsel değil. Bazı hata ve kısıtlamalar var.

Orta sahadasınız ve önünüzde kısa aralıklarla dağılmış olarak dört adamınız var diyelim. Bazen verilen ara paslar, direkt adreslerine gidiyor, başka kimse bu toplara dokunamıyor. Topu ortadan çok hafifçe yuvarlıyoruz. Böylece 4 adamımızdan herhangi biri, hatta rakip savunma oyuncuları da bu topa rahatlıkla sahip olabilir, ama sanki topun etrafında görünmez bir duvar var. Ayaklarının ucunun yanından geçmesine rağmen herkes otobüs bekler gibi duruyor, top bir adamın ayağına gelince de define bulmuş gibi onun üzerine saldırıyorlar. Buna “sınırsız özgürlük” dememiz, ön inceleme sürümü itibariyle mümkün değil.

İkili mücadeleler, ilginçlikler zinciri olarak adını değiştiriyor. Kafa kafaya çarpışıp dengesi bozulmayanlar mı dersiniz, suratına son süratle gelen topa rağmen sendelemeden yoluna devam eden futbolcular mı dersiniz, çelme yedikten sonra dim dik yola devam eden, ama 2 saniye sonra birden takla atıp da yerde kıvrananlar mı dersiniz, 4 kişinin bir adama saldırması, ama yine de o adamdan topu alamaması mı dersiniz, ne derseniz deyin, ön inceleme sürümünde görülüyor ki PES 2011 için daha çok çalışılması gerekiyor (özellikle de yapay zekâ üzerine).

Şutt ve top caddede

Gelelim şutlara. Top fiziklerinin henüz rayına tam olarak oturmadığını düşünüyorum. Çünkü kimi zaman mermi gibi, ama uzaya giden şutlar, kimi zaman da sinek vızıltısı gibi, ama 90’a giden toplarla karşılaşabiliyorsunuz. Hayır, bu durum oyuncu veya takımlara göre değişmiyor. Bu yaşananları Messi bile yapabiliyor. Yeri gelmişken şu örneği de vermek istiyorum: Ben hayatımda, kendi kale önünden arkası dönükken topa çok sert vurup da karşı kalenin tribünlerine top atan bir oyuncu görmedim. Bu pozisyon yaşandığında ofiste “Hami Mandıralı geri mi döndü” sesleri yankılanıyordu.

Kalecileri unuttum mu sandınız, hiç unutur muyum? Bu kez çoğu topa açılıyor, o eski oyunlardaki gibi kale çizgisinin önünde beklemiyorlar. Ama bu çıkışlar biraz abartıya kaçabiliyor. Auta çıkan bir topa panter uçusu yapmak, pek akıl kârı olmasa gerek. Üstelik kale ile arasında uzun bir mesafe olmasına rağmen. Yine kendi adamından sekip de aheste aheste kornere doğru yol alan topu da tutmadan seyretmek, fazlasıyla ilginç. Gördüğüm kadarıyla kaleci animasyonlarında pek de önemli bir değişiklik yok.

Hatırlayın, eski PES oyunlarında kambur ve robotsu koşuşlara sahip futbolcular olurdu. Konami bu durumu PES 2011’de iyileştirmeyi başarmış. Artık daha gerçekçi koşuyor, daha iyi ani dönüşler yapıyor, daha iyi şut vuruşları çıkarabiliyorlar. Yine de bu hep böyle devam etmiyor. Animasyon geçişleri sırasında basit atlamalar söz konusu. Az evvel de söz ettim; bir oyuncu faule maruz kalıyor, koşmaya devam ediyor,  ama aniden kendini yerde kıvranırken buluyor. Bu esnada düşüş animasyonunu görmüyoruz. Ayaktayken bir anda yere mıknatısla çivileniyor sanki.

Lisanslar

PES 2011’de lig ve takım lisansı namına bu yıl da pek bir şey beklememek gerekiyor. Az evvel bahsettiğimiz lisanslı turnuvalara İtalya, Hollanda ve İspanya gibi ligleri ekleyebiliriz. Söz takımlardan açılmışken, oyunumuzun ön inceleme sürümünde Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray da yer alıyor. Dikkat çekici olarak Beşiktaş’ın armasının altında “Kartal Yuvası” ibaresi bulunuyor.

Türk takımlarıyla yaptığımız maçlarda, şimdiye kadar hep siyah kramponlarla gördüğümüz Alex’in beyaz ayakkabılar tercih ettiğini, acılar içindeki yüz ifadesiyle nam salan Guiza’nın da gülümseyen yüz ifadesini gördük. Henüz kadroların güncel olmadığını, transfer olmalarına rağmen bazı oyuncuların hâlâ eski takımlarında kaldıklarına da şahit olduk. Tabii ki tam sürüm itibariyle bu tür sıkıntılar giderilecektir.

Master League ve Become A Legend

Sıfırdan bir oyuncu yaratarak yıldızlaşmaya çalıştığımız Become A Legend modu, PES 2011’de de bizlerle. Arkamıza aldığımız menajerler aracılığıyla, ismimizin kısa sürede duyulmasını sağlayabiliriz. Tabii ki iyi bir futbol oynayarak. Adamımızı geliştirirken, hangi yönünün ağır basacağına karar vermemiz gerekiyor. Bitirici, çok yönlü, iyi pas atan, iyi press yapan veya defansif yönden çok güçlü bir oyuncu profili oluşturabiliyoruz. Sonrasında yapacağımız maçlarda da bu özelliklerimiz ağır basıyor ve teklifler kaçınılmaz oluyor.

Özellikle transferler konusunda menajerinizi, maçlar konusunda da antrenörünüzü dinlemelisiniz. Antrenörler, maçın gidişatına göre karar değişikliğine gidebiliyor. Atak futbol oynatırken, bir anda savunma futboluna geçiş yapabiliyorlar. Bu değişiklik sırasında da oyun donuyor ve sizin yapmanız gerekenler ekranda beliriyor. Ekstra pas yapmanız veya sadece belirli bir oyuncuya sürekli olarak pas vermeniz istenebilir.

Master League’e adım attığımızda ise, sadece maçlarla değil, klübümüzün sponsorlarıyla, alacak-verecekleriyle, yetenek avcılarıyla olan ilişkilerimizle, kısacası her şeyle ilgilenmek zorundayız. Takımı hem bir teknik direktör, hem futbolcu, hem de yönetici olarak idare ediyoruz. Oyunun Türkçeleştirilmesi, Master League modunda birçok kullanıcının işine yarayacaktır.

Bir maç takvimine sahibiz. Antrenman günlerimiz ve maç günlerimiz ayrı ayrı gösteriliyor. Dolayısıyla maç olmayan günlerde bol bol idman yapılması gerekiyor. Bunlar çeşitlendirilmiş; serbest atış çalışabilir, defansif oynayabilir, şut çalışmaları yapabilir ya da kontra atağa yönelik futbol için hazırlıklar yapabilirsiniz. İdmanları arttırdıkça tecrübe puanınız da otomatikman artıyor ve maçlara hazır hale geliyorsunuz.

Tabii ki bu sıralarda klübünüz için birçok önemli gelişme yaşanıyor. Yetenek avcıları sizin için futbolcular buluyor ve size tavsiye ediyor. Siz de onlara teklif verebilir ve kararı için bekleyişe geçebilirsiniz. Diğer klüplerden de hızlı olmalısınız, çünkü o oyuncuyu başkaları da istiyor olabilir. Yeni oyuncu alıp kadromu güçlendireyim derken, eldekileri de ihmal etmemek, morallerini yüksek tutmak gerekir. Moralin en önemli kaynağı da para, paranın en önemli kaynağı da sponsordur.

Sadece futbolcularınız değil, klüp doktoru, hatta temizlik görevlisinin bile aylık alacağı maaşları ödemelisiniz. Eğer ödemezseniz bir şeyler ters gidiyor demektir. Acilen para bulmalısınız. Peki, bu nasıl oluyor? Kadronuzda düşünmediğiniz futbolcuları satışa çıkarabilir, gelen parayla borçlarınızı kapatabilirsiniz. Sponsor gelirleri de çok önemli tabii ki. Siz başarılı oldukça size yeni reklam anlaşmaları gelecektir. Satılan biletleri de unutmayalım. Bunların da artışı, sizin üst üste alacağınız galibiyetlere bağlı. Maç kazandıkça taraftarlar takımlarını desteklemeye devam edecek ve maç sonu hasılatı olarak kasanıza hatrı sayılır paralar girecektir. Bu bölüme son olarak, genç takımı da ekleyelim. Alt yapıdan yetişen genç oyuncularla geleceğe yönelik yatırımlar yapabilirsiniz.

Görseller, sesler

Ön inceleme sürümü olarak PES 2011’in graifkleri iyi değil. AA eksikliği fazlasıyla göze çarpıyor. Ayrıca tasarımlar da pek detaylı değil. Çoğu futbolcunun tasarımı, eski oyundakilerle hemen hemen aynı. Stadyum ve çim tasarımları için söyleyecek pek bir şey yok, eskiden nasılsa, yine öyleler. Taraftarlar kartonlardan farksız. Dolayısıyla atmosfere etkileri çok çok az. Maç başlangıçlarında ekrana gelen donuk resimler de olmamış. Sesler için de iyi şeyler söyleyemeyeceğim. Spiker sözcüklerinden, tribün seslerine kadar hemen her şey aynı.

Sonuç

Sonuç olarak PES 2011’in durumu şu an için pek parlak değil. Ön inceleme sürümündeki hatalar bir bir görülüp düzeltilmeli. Aksi halde Konami’nin başı çok ağrıyacaktır. Hatalarda yapılacak olan iyileştirmeler, özellikle kullanıcıların Master League’e yönelmelerini sağlayacaktır. Zira bence oyunun en iddialı başlığı bu.

Exit mobile version