Codemasters’ın ünlü yarış oyunu Toca Racer Driver’ın devamı niteliğinde Race
Driver: Grid’in PlayStation 3 için 962 MB büyüklüğünde demosu yayınlandı. Kısa
bir zaman önce gösterilen ilk resimleri gerçekten harikaydı, ancak indirdiğimiz
demoda ne yazık ki beklenen görüntülerlerle karşılaştığımızı söyleyemeyeceğim.
Oyun Colin McRae Dirt’te kullanılan Neon grafik motorunu kullanıyor. Daha
doğrusu bu motorun biraz gelişmiş versiyonu diyebiliriz. Fakat bu gelişmiş
versiyonun oyun içinde görsel olarak çok da artısını görmek mümkün değil.
Giriş
Demoya girdiğimizde ilk önce profil bölümü karşılıyor bizi, orada kendi
profilimizi yarattıktan sonra menü geliyor. Menüde Grid World, Time Trial ve
Multiplayer olarak oynanabilir seçenekler mevcut. Grid World’e girdiğimizde üç
farklı yarış ve araç görüyoruz. İlk olarak, BMW 320SI ile yarış pistinde 20 araç
yarışıyoruz, ikinci seçenek ise Nissan Silvia ile Drift yapıyoruz ve son olarak
Ford Mustang GT-R Concept araçla San Francisco sokaklarına gidiyoruz. Yarışlara
girdiğimizde ilk önce Race Options seçeneği çıkıyor. Bu seçeneklerde Difficulty,
Pro Mode ve kamera ayarları var. Ayrıca oyuna hafif simülasyon tadı vermek
içinde Driver Assists ayarları eklenerek, buradan TCS, Transmission, Braking
asist ve Stabilty Control ayarlarını yapabiliyoruz. Mutlaka tam sürümde bu
ayarlar daha fazla sayıda olacaktır.
Oyuna başladığımızda oynanabilirliğin oldukça arcade bir oynanışta olduğunu
hemen fark ediyorsunuz. Need for Speed serilerindeki gibi yüksek hızlarda viraj
dönebiliyoruz. Yani oyunun oldukça kolay bir oynanışı var. Ama dikkat çeken
kısım oyundaki başarılı hasar sistemi. Yarışırken aracınızı tamamen parçalanmış
bir şekilde görebilirsiniz, her ne kadar gerçekçi bir hasar sistemi olmasa da
oldukça iyi gözüküyor. Ayrıca aracınız hasar aldıkça motor, süspansiyon,
direksiyon aksı gibi yerleri etkiliyor ve buda yarış esnasında zorluğu
arttırıyor. Aynı şekilde rakipleriniz de bu hasar sisteminden etkileniyor ve
yarış dışı da kalabiliyorlar. Bunun dışında kaza geçiren araçlardan düşün
parçalarda düştüğü yerde kalıyor. Yani bir sonraki tur o parçalara çarpıp
kontrolünüzü kaybedebilirsiniz. Bu konuda gerçekten başarılı bulduğumu
söylemeliyim. Son olarak oyunda kokpit kamerası da dahil olmak üzere bir çok
farklı kamera açısı mevcut.Oynanış hem kolay hem de zevkli. Ancak görsel olarak aynı şeyleri söylemek pek
mümkün değil. En azından Dirt’ün görselliğinden biraz uzaklaşabilirdi, ama hemen
hemen aynı grafiklerde çıktı karşımıza Race Driver: GRID. Dirt’e oranla HDR bu
oyunda daha az uygulanmış, iyide olmuş. Aynı şekilde araç modellemeleri de biraz
daha iyi, fakat hayranlıkla bakamıyorsunuz. Gran Turismo 5 Prolouge
grafiklerinden sonra gerçekten bir yarış oyununda iyi grafik beklemek çok zor
bir hale geldi. Ayrıca oyundaki kokpit kamerası oyunun kalitesine yakışmayacak
cinsten, açıkçası direksiyon, kollar, döşemeler vs… yapmacık duruyor. Ayrıca
kokpit kamerasından bakarken animasyonlarında çok kötü olduğunu görebiliyoruz,
özellikle pilotun hareketleri çok kötü, en basiti direksiyon çevirirken hangi
hızda olursa olsun kol hareketlerinin aynı tempoda olması kokpit kamerasının
çekiciliğini yitiriyor. Bunun dışında teknik olarak AA, AF gibi eksiklikler pek
yok, gayet başarılı olmuş.
Bitiş çizgisi
Son olarak oyunun bana göre en kötü kısmı olan seslerden bahsetmek istiyorum.
Şahsen uzun zamandır bu kadar kötü sesleri olan oyun görmemiştim. İlk olarak,
araçlardaki sesleri hiç başarılı değil, her vites devri aynı sesi çıkartıyor,
aracın, motorun gücünü hissedemiyorsunuz. Ayrıca oyundaki araçların sesleri de
birbirine çok benziyor. Ford Mustang ve BMW arasında büyük ses farkı olması
gerekirken, hemen hemen benzer sesler çıkıyor, bu da oynanışı pek zevkli bir
hale getirmiyor. Bir de kaza esnasında çıkan sesler var ki rezalet diyebilirim.
Nasıl, hangi hızda ve nereden çarparsanız çarpın, çarpışma sesleri hem aynı
şekilde çıkıyor hem de cam kırılma sesinden farkı yok. Üstüne üstlük büyük bir
kaza olmuş hissi uyandırmıyor. Bu yüzden sesler hakikaten hiç iyi değil.
Uzun lafın kısası, arcade oyunlar seven kişilerin belki orijinal olarak değil
de, takas yoluyla bir şekilde deneyebileceği bir oyun olmuş Grid, ama illa
oynanması gereken bir oyun mu, bence hayır. Midnight Club gibi arcade yarış
türünün gerçekten başarılı bir örneği varken, bu kulvarda pek de dikkat çekici
bir oyun değil.