Çocukluğumuzda bildiğimiz, izlediğimiz birçok yapım vardır. Şimdi çocuk deyince aklınızda farklı bir yargı oluşmasın, ne de olsa gençlik her yaşta, her insanın başına gelen güzel bir deneyim.
Gelin sizinle 1988 yılına dönelim. O tarihlerde Rambo gibi bir yapım, birçok insanın hayran olduğu bir filmdi. Şimdilerde o tarz filmlere sadece gülümseyerek bakıyoruz ve keşke öyle kalsaydı diye sesleniyorum buradan sevgili Teyon‘a.
O kadar çok dillendirdik ki “yapmayın, etmeyin” diye, ne yazık ki sesimizi duyuramadık ve Reef Entertainment da bizi dinlemeyerek Rambo: The Video Game ile karşımıza çıktı. Aslında sadece denedi desek, daha doğru bir tabir olur.
Rambo: The Video Game diye bir isim duyduğumda, ilk hissettiklerim korkunç bir ürpertiden ibaretti. Genel olarak filmlerden ortaya çıkan video oyunlarından pek hoşlanmıyorum, zira sonunu bildiğim oyunlar pek ilgimi çekmez. Rambo: The Video Game için de aynı şeyleri hissetmiştim, eminim aranızda benim gibi hissedenler vardır.
80’lerin çocuğu olarak uğradığım hayal kırıklığını anlatamam. Hani bazı oyunların grafiklerinin ne kadar kötü ancak hikayesinin ne kadar mükemmel olduğunu bilirsiniz öyle değil mi? Rambo: The Video Game iki taraftan da eksi almayı başardı.
Yerden yere vurmadan önce
Rambo: The Video Game; First Blood, Rambo: First Blood Part II ve Rambo III filmlerini tek pakette sunuyor. Filmlerdeki sahneleri birebir yaşamak, Rambo sevenler için en büyük artı. Hatta belki tek artı bile olabilir. Müzikleri ve yaşadığımız dakikaları bir arada tuttuğumuzda, ister istemez kendimizi filmi tekrar izliyormuş gibi hissedebiliyoruz ancak gelin görün ki ses kalitesi gerçekten kötü.
Geliştirici ekip on-rail türünü olduğu gibi almış, yani el atmayı hiç düşünmemiş. Sanıyorum ki kafalarında “Rambo’ya haksızlık olur, hiç ellemeyelim biz bu haline” diye bir düşünce geçmiş. Bu durum bir iş gelişigüzel nasıl yapılırın bir örneği aslında.
Oynanış nerede?
Rambo: The Video Game sadece grafik ve müzik bakımından değil, oynanış konusunda da korkunç deneyimler yaşamamızı sağlıyor. Hani yıl olmuş 2014, Rambo’nun kendisini yönetsek en azından az biraz tatmin olurduk. Karakterimizi yönetememeyi geçtim, dahası gittiği her yolu da oyunun kendisi seçiyor. Kullandığımız tuş sayısı da bir o kadar az.
“Bir yerlere gidiyoruz ama hayırlısı” demekten öteye geçemiyoruz. Karakoldan kaçıyoruz, dibimizde Rambo bıçağı çıkıveriyor. Ormanda saklanmaya çalışıyoruz ancak W, A, S, D’den daha farklı tuş kombinasyonlarına geçemiyoruz bile.
Bitsede gitsek…
Kısacası Rambo: The Video Game, zamanınızın
daha önemli olduğunu hatırlatan bir oyundan öteye geçememiş. Co-op modu
olsa bile, yapımcı firma orada da bir şekilde batırmayı başarmış.
Yanımızda biri var, en azından onu yönetiriz diye düşünmeyin. Öyle bir
şey yok aslında, kandırmışlar bizi.
Firmanın co-op’tan anladığı; tek bir ekrana ekstradan bir hedefcik koymak.
En iyisi filmi izleyip, kendinizi bu kabustan kurtarın. Filmleri, bu oyundan çok daha başarılı.