Capcom’un en karlı serilerinden olan Resident Evil, 2012’de yeni üyeleriyle bir bir karışmıza çıkıyor. Operation Raccoon City, bunlar arasında online oynanışa odaklı olarak işleyen tek yeni Resident Evil oyunu. Aslında benzer bir düşünce, yıllar evvel Outbreak serisiyle PS2’de denenmiş, ancak bu deneme başarılı olmamıştı. Şimdi ise, projenin arkasında SOCOM serisinden tanıdığımız Slant Six Games var. Yine de Resident Evil hayranlarının içi pek rahat değil. Zira Slant Six Games, seriyle daha önce alakası olan bir firma değil, aynı zamanda Sony platformları dışında da daha önce bir projede çalışmamış. Capcom desteğiyle bakalım bu projede neler yapacak.
Resident Evil: Raccoon City, PC, PS3 ve X360 platformları için 23 Mart’ta Avrupa’da satışa sunulacak. Dolayısıyla tam sürüm oyunu oynamak için daha vaktimiz var, ancak bu sırada gelin, elimize ulaşan ön inceleme sürümünde ne gibi detaylar var, birlikte bakalım.
Yine sana geldim garip şehir
Operation Raccoon City’de senaryo modu ve dört kişiye online Co-Op bulunuyor. Menülerde gezindiğimizde galeri başlığı, en iyiler sıralama listesi ve kendi karakterlerimize ait istatistik tablolarının bulunduğu menü gibi başlıklar mevcut. Deneme sürümünde online modunu oynayamadığımız için, biz de senaryo modunda saatlerimizi harcadık.
Operation Raccoon City’de Resident Evil 2 ve Resident Evil 3’ün arasındaki bir dönemdeyiz. T-Virüs giderek yayılmakta, işler giderek içinden çıkılmaz bir hal almaktadır. Biz de bu senaryoya, USS (Umbrella Güvenlik Servisi) timine mensup bir karakteri seçerek dahil oluyoruz. Campaing seçeneğini işaretleyip, karakter seçim ekranına geldiğimizde, bizi dört karakter karşılıyor: Spectre, Beltway, Bertha ve Vector. Her birinin kullandığı silahlar ve yetenekleri farklı. Örneğin Spectre, bir keskin nişancı. Arkada kalarak takımı koruyabiliyor. Beltway ile Bombacı Mülayim misali patlayıcılarla ilgileniyoruz. Bertha sağlıkla, Vector da gizlilikle ilgileniyor. Birini seçiyor ve haritaya adım atıyoruz. Karşılaşacağımız pek çok farklı düşman tipi olsa da, yapacaklarımız genel olarak aynı; mıntıka temizliği!
Aç kollarını bana
Ekip bir araya toplanınca, minik bir konuşma gerçekleşiyor ve sonrasında harekete geçiyor. Peki konuşmayı kim yapıyor dersiniz? Resident Evil’ın sevilen karakterlerinden Hunk! An itibarıyla ekibimizin başındaki kişi o. Tabii daha sonra neler olur, bilinmez. Daha fazla tahminlerle ilgilenmeden yola çıkıyor ve öldürmeye başlıyoruz. Evvela öldürdüklerimiz, zombi değil. Nasıl biz bir ekipsek ve kaosu bir an evvel durdurmaya çalışıyorsak, bizi durdurmak isteyen başkaları da var. Dolayısıyla hem onlara, hem de zombilere karşı savaşmak zorundayız.
Oyunun ilk dakikalarında kapalı mekanlarda taban tepiyoruz. TPS bakış açısıyla ilerlerken, bir objenin arkasına geçtiğimizde otomatik olarak siper alabiliyor, istersek sadece elimizi dışarı çıkarak ateş edebiliyoruz. Kullanabileceğimiz bir büyük bir de küçük silah oluyor ilk başta. Sol alt köşede yer alan mini envantere, sağlık spreyi, bomba ve panzehir yerleştirebiliyoruz. Tabii ki tüm bunları, etraftan bulmamız gerekiyor.
Baktığımızda takım arasındaki iletişimin pek de üst düzey ve heyecanlı olduğu söylenemez. Herkes birlikte hareket ediyor, olabildiğince düşman öldürmeye çalışıyor, ancak zaman zaman yapay zeka gerçekten saçmalıyor. Düşmanların arasına bir anda dalmak, hemen önünde biri varken saldırmadan geri dönmek gibi durumlarla birkaç kez karşılaştım.
Temizle, temizle, temizle
Mekan temizliği yaptıktan sonra, ekibimiz arasında yine ufak bir sohbet gerçekleşiyor ve bu kez yeni noktaya doğru hareket ediyoruz. İlerledikçe düşmanlarımızın çeşitlendiğine şahit oluyoruz. Bir yanda silahlı askerler, diğer yanda zombiler, bir diğer yanda ise güçlü yaratıklar. Bazen hepsiyle birlikte hareket etmeli, bazen de hiç vakit kaybetmeden kaçmalıyız. Bu tamamen oyuncunun seçimine sunulmuş durumda. Ancak her ne kadar çok düşman öldürürseniz ve bunu headshot gibi başarılı şekilde yaparsanız, elde edeceğiniz XP tecrübe puanı da o kadar fazla olacaktır. Peki ne işe yarıyor bu puanlar?
Her bölümün sonunda karakter seçim menüsüne geri dönebiliyoruz ve burada istersek başka bir karakterle de hikayeye devam edebiliyoruz. Ekranın sağ üst köşesinde XP puanımız, yani paramız yer alıyor. Bu puan karşılığında karakterimizin özelliklerini geliştirebiliyor, kullandığı silahları ve ekipmanları değiştirebiliyoruz. İlk etapta kilitli olan birçok özellik, elde ettiğimiz puanlar neticesinde bir bir açılıyor. Daha iyi bir zırh alabilir, daha güçlü bir tüfekle yola koyulabilirsiniz.
Grafikler, sesler nasıl?
Daha önce Resident Evil oyunlarını oynadıysanız bilirsiniz, ana menüye geldiğinizde mutlaka gizemli bir ses “Resident Evil” diye konuşur. Benzer bir yöntem Operation Raccoon City’de de var. Üstte de bahsettiğim gibi takım içi iletişim az olduğu için sinematik bir etki bırakmadı bende. Müzik yönünden de pek memnun olmadım “ön inceleme sürümü” itibarıyla.
Yapımın grafikleri ise, yer yer güzel, yer yer kötü. Karakter tasarımları fena değil. Oyunun başlarında kapalı mekanlardan çıkıp, Raccoon sokaklarına adım atmak için sabırsızlanıyordum. Çıktığımda gördüğüm tablo kötü değildi. Karanlık, yıkık dökük sokaklar, her tarafta zombiler, alevler, kısacası eski Resident Evil atmosferini yansıtan bir tabloyla karşılaştım, ki bu da Resident Evil severleri mutlu edecektir.
Sonuca gelirsek, “ön inceleme sürümü” itibarıyla Resident Evil: Raccoon City’nin senaryo modunu pek beğendimi söyleyemeyeceğim. Özellikle düz ilerleyişi ve sinematik bir etki bırakmayışı sebebiyle hoşnut olmadım. Ancak şunu da hemen belirtmem gerekiyor ki bu oyun, özellikle online Co-Op seven kullanıcılar için ilaç gibi gelecektir. Çünkü hem yapımcının künyesi, hem de bu oyunun ana amacı itibarıyla “online oynanış” ön planda duruyor. Tabii tam sürüm satışa sunulduğunda, bu ön inceleme sürümündeki bazı hatalarla da karşılaşmayacağımızı düşünüyorum.