Oyun İncelemeleri

Resident Evil: Operation Raccoon City – X360

Eski Resident Evil’ları özlüyorum, eğer bu eski kafalılıksa kabul ediyorum, eski kafalıyım. RE1/2/3’ten aldığım zevk bambaşkaydı. Seri kasvetli, korkutucuydu. Bir yandan zombilerle ve başka düşmanlarla uğraşırken, diğer yandan bulmacalar ayrı bir engeldi. Oynanış mekaniği ve diğer yönlerinin hepsi RE’yi RE yapan faktördü. Dördüncü oyundan sonra işler değişti, hatta fanlar artık dördün öncesi ve sonrası diye ikiye ayrılıyor.

Slant Six Games, serinin yeni akımıyla birlikte ortaya Resident Evil: Operation Raccoon City’i çıkardı. Benim gibi birçok fan oyuna ön yargılı davrandı ve hatta hayal kırıklığı olacak tahminleri yapıldı. Sonuç ne oldu? İşte hayal kırıklığı hikayesi burada başlıyor!


Operasyon tersine döndü

Operation Raccoon City, (Bundan sonra ORC kısaltmasıyla bahsedeceğim) RE2 ve RE3’le aynı zamanlarda geçiyor. Zaten hikaye de serinin bu iki efsane oyunundaki olaylar çerçevesini ele alıyor aslında. Yapımın ana menüsü RE5 gibi hazırlanmış. Klasik olarak tabii ki senaryo ve online seçenekler var.

Senaryoyu seçtikten sonra, Umbrella ekibi karşımıza geliyor. Ekibimiz kendi karakterimizle birlikte toplamda dört kişiyle sınırlı. Ancak oynayacağımız karakteri veya yanımızdakileri farklı karakterlerle değiştirme imkanımız var. Umbrella Security Service’te; Vector (Recon), Spectre (Surveillance), Lupo (Assault), Beltway (Demolition), Four Eyes (Field Scientist) ve Bertha (Medic) karakterleri var. Her birinin özellikleri ve sınıfları farklı. Ayrıca her karakter için pasif ve aktif yetenekler, ayrıca farklı silahlar var. Bunlar en başta kapalı, ama oyunu oynayıp bölümleri geçtikçe, tecrübe puanı kazanıp kilitli olanları açabiliyoruz. Bu noktaya kadar tüm işleyiş normal, ama oyuna girince durumlar değişiyor!

Omuz kamerası kullanan yapımda, karakterimiz otomatik olarak siper alıyor. Biri makineli veya daha farklı ağır bir silah olmak üzere, tabancayla birlikte yanımızda iki tür silah var. Ayrıca el bombaları, sağlık spreyi, panzehir de var. Sprey, bomba seçimi ok tuşlarına atanmış durumda ve en başta yanımızda sadece bomba var. Diğer geri kalanları ise çevreden buluyoruz. Ayrıca düşmanlardan düşen silahları da yerden alıp, kullanabiliyoruz. Bir de yakından bıçakla yardırma hareketleri var, bunlarla çoğu adamı biçebiliriz. Kapalı mekanda başlayan görevin ilk dakikalarında karşımıza silahlı diğer düşman kuvvetler çıkıyor, işte ilk sorun burada başlıyor. Oyunda silahlarda vuruş ve tokluk hissi yok. Birine ateş ederken, vuruş hissini veremiyor.

Oyuna girince insan çıkmak ister mi? Demek ki isteyebiliyormuş!

Aksiyon dolu bir oyun için ilk ofsayta düşen ORC, ilk dakikasından itibaren yapay zekanın da ne kadar alaycı olduğunu gösteriyor. Sakın akıllı düşmanlar beklemeyin, tam tersi zekadan yoksunlar. Rakip bir siperin arkasına saklanıyor, ama kendini ortaya çıkartıyor sürekli. Başka sipere geçme gibi bir girişimi yok. Diğer yandan keklik gibi duran modeller ayrı bir dava. Bomba attım, bomba deyip kaçmaya çalışan ve engele takılan birkaç örneğe rastgeldim.

Isırdığı insanları kendilerine çeviren zombiler zaten garibimler normalde de akıldan yoksundular, onları bu konuda es geçiyorum ama yapımcıların bu konuda bir handikabı var. Zombi modellemeleri hep aynı! Mesela karşımıza 6 tane zombi geldi diyelim. Bunlar ikişer ikişer aynı modeller, sadece birinin giysisi beyaz, diğerinin gri renkli. Hatta aynı renkte olmaları daha da çok denk geliyor. Tamam, çok sayıda ayrı ayrı model yapmak kolay değil kabul ediyorum. Ama hiç değilse modellemeyi biraz daha çeşitli tutsalardı da, sürekli aynı tiplere denk gelmeseydim. Bu kadar modelleme demişken, grafiklere değinmeden de olmaz.

Oyunda ana karakter modelleri güzel yapılmış. Oynanan karakterlerin ayrıntıları var. Daha önce sitede röportaj yaptığımız Rachel Lara, United States Special Ops’ta bir modellemeye görüntüsü ve sesi ile hayat vermiş. Bunlar iyi, ancak kaplamalar ne yazık ki iyi değil. Aynı tip düşmanlar da işin içine girince, görsellik atmosferi bozuyor. Ama ana karakter animasyonlarının ve ara sahnelerdeki animasyonların hoşuma gittiğini belirteyim.

Grafiksel olarak hatalara da denk geldim. Duvardan saldırı yapan yaratığı öldürünce, yarısı duvar içinde yarısı duvar dışında kaldı. Düşmanlardan bir tanesi Cüneyt Arkın’ın Yıkılmayan Adam filmindeki gibi ayakta öldü. Diğer bir tanesi ölürken, yerdeki taş parçasına takıldı, baya bir titreyerek ve Break dans yaparak diğer tarafı boyladı. Çevre tasarımına aslında özen gösterilmiş, mesela kapalı mekandan cehenneme dönen Raccoon City’e çıkınca ortalığın nasıl karışmış olduğu, mahvolmuş şehrin karanlık ve kasvetli halini görebiliyorsunuz. Ama işte iyi olmayan kaplamalar bazı yerlerde can sıkıcı olabiliyor.

Işınla beni Scotty

Yapımda ekip arkadaşlarımızın da belirli bir sağlığı var. Bu sağlık dibe vurabiliyor, buraya kadar gene tamam. Ancak yerden kaldırdığımız zaman “Işınla beni Scotty” modunda ışınlanma efektiyle geri dönmeleri komik olmuş. Mesela Saints Row: The Third’te yaralanıp yere düşen dostumuzu, karakterimiz elinden tutup kaldırırdı. Keşke bu oyunda da böyle yapsalarmış, ama olmamış. ORC’ta gideceğimiz yer ve yön hep belli. Zaten ekranda şuraya gidilecek diye işaret çıkıyor. Gelelim şu karakterlerimizin özel yeteneklerine. Tecrübe açılıp, yetenekleri açınca oyunun yüzeysel giden çatışmaları biraz daha hareketleniyor. Mesela Lupo’nın yakıcı mermileri var, diğer bir karakter görünmez olup rakiplere çaktırmadan saldırabiliyor. Tabii pasif yeteneklerin de yararını unutmamak gerekli, mesela daha iyi bir zırh bizim daha az hasar almamızı sağlıyor.

Sağ alt köşede yuvarlak barda sağlığımız var ve bununla birlikte gene yeteneklerin kullandığı bar da burada yer alıyor. Bu bar bitince belli bir süre sonra kendi kendine doluyor. Sağlık ve bar konusu açılmışken, zombilere karşı sağlığımıza dikkat etmemiz gerekli. Zira bu yaşayan ölüler bize virüs bulaştırabiliyor. Bu durumda sağlık barı maviye dönüyor ve belli bir zaman içinde eğer panzehiri kullanmazsak, görünüş bulanıklaşıyor ve biz de zombiye dönüyoruz. Bu yüzden yanınızda panzehirin olmasına dikkat edin derim.

ORC’un online yanını da es geçmeyelim. Yapım singleplayer dışında dört kişiye kadar co-op destekliyor. Ayrıca Umbrella Security Service takımı, United States Special Ops’a karşı savaşıyor. Bir de X360 sürümü için Nemesis modu duyurulmuştu. Bu modda hangi takım Nemesis’in kontrolünü ele geçirirse, diğerini öldürmeye çalışıyor.

Bir de ana senaryoya bağlı kalmadan oynanabilen Heroes modu var. Bu modda Leon S. Kennedy, Claire Redfield, Jill Valentine, Carlos Oliveira, Ada Wong, HUNK, Nicholai Ginovaef ve yeni bir karakter olan Lone Wolf karakterleri var. Karakterler iki gruba ayrılmış olarak (Umbrella Security Service ve United States Special Ops) birbirleriyle kapışıyor. Online modlar biraz daha zevkli singleplayer’a göre, ama nereye kadar götürebilir o da ayrı konu.

Slant Six Games bir daha operasyon yapmasın!

Açıkçası oyunun grafiklerini geçtim, ama sesler bir türlü bekleneni veremiyor. Takım içi iletişim az ve bazı diyaloglar sadece üstünden geçilip gidilmiş. Herhangi bir vurgu, tonlama yok. Soğuk, katı ve düzler. Müzikler de yanlış tonda kullanılmış resmen. Bir türlü ses yönünü yapımcılar oturtamamış.

Resident Evil’ın daha önce başka yan oyunları da çıktı, ama Resident Evil: Operation Raccoon City yan oyunlarda oynadığım en kötüsü. Oynanabilirlik, grafikler, ses efektleri yönü ve diğer noktalardan habire kan kaybediyor. Slant Six Games kötü bir projeye imza atmış. Açıkçası oyun dünyasının fenomeni ve efsanesi olan Resident Evil ismi bile yapımı kurtarmaya yetmiyor. Resident Evil: Operation Raccoon City’den bence uzak durun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu