Klasik bir şekilde Karayip Korsanları’ndan veya ne bileyim o kilişeleşmiş korsan repliklerinden bahsetmeden konuya dalayım mı bu sefer? Cidden, her yazı için bir giriş yapıp oyun konusuna o şekilde geçmek şart mı? Çünkü bu yazımızda eleştirimize maruz kalan Risen 2: Dark Waters inanılır gibi değil. Fikirler çok güzel, sanatın gerektirdiği, el işini mecbur kılan alanlar çok iyi hazırlanmış lakin teknik açıdan inanılmaz düşük bir oyunla karşı karşıyayız. O yüzden iznizile ben bir an önce konuya giriyorum ki bu oyun sistemimden çabucak çıksın.
Arrrh!!!
Risen 2: DarkWaters, merakla beklediğim oyundu ve ne yazık ki merakla beklediğim pek çok oyun gibi beni hayal kırıklığına uğrattı. Herşeyden önce oyunun animasyonları sanki 2005’ten kalmış gibi gözüküyor ki bu inanılmaz derece sinir bozucu bir durum, özellikle oyunun daha başında Patty’nin konuşurken yaptığı o aptalca el kol hareketleri beni ciddi anlamda oyundan soğuttu. Diğer karakterler de yine Patty kadar berbat animasyonlara sahip. Bunun yanında karakter modellemesi de ilk çağdan kalma olmasa bile üzerine fazla bir katkı yapıldığını söyleyemeyeceğim.
Diyaloglar, o kadar donuk ve o kadar basit ki bazen sessiz bir oyun yapsalarmış daha iyi olurmuş diye düşünüyorsunuz, fakat diyalogları etkileyici derecede olmsa da bazı karakterler oldukça iyi düşünülmüş ve garip kişilikler yerleştirilmiş. Bu da biraz olsun oyundaki diyaloglara hava katabiliyor.
Hoş, diyaloglara laf etsek de açıkası Risen 2’de ses namına duyabileceğiniz neredeyse tek şey onlar çünkü ben Risen 2’nin oynanışı boyunca fazla müziğe rastlamadım. İlk sinematik de (ki ona da sinematik diyebilirsek) çalan müzik haricinde oyunda ben fazla müzik duyamadım. Hatta ayarlar kısmını kontrol edip acaba sorun bende mi diye bile düşündüm fakat hayır, sorun oyunun kendisinde. Oyunda hiçbir şekilde sizi tatmin edecek bir müzik duyamıyorsunuz. Bir adadaki ormanda gezerken, kolonide dolaşırken veya savaşırken müzikal anlamda hep sessizlik hakim. Tamam çevre sesleri, savaş sesleri, silahların patlaması ve kılış sesleri oldukça güzel ve tatmin edici şekilde hazırlanmış ancak işin içinde müzik olmayınca atmosfer de bir şekilde kayboluyor bu da bir gerçek.
Ahooy!
Nitekim oyundaki teknik konunun yanında oynanış konusunda da oldukça ilginç şeylerle karşılştım. Şimdi Risen2’yi açık düny bir RPG oyunu olarak düşünebiliriz; nitekim karakter geliştirme, tecrübe kazanma, yetenek öğrenme hatta kelime oyunu yapma gibi özellikler mevcut. Her açık dünya oyununda da olduğu (ya da olması gerektiği) gibi geniş haritalara ve mekanlara sahip. Bir görev aldığınızda haritanın diğer ucuna gidip orada görevi tamamlamalı ve geriye dönmelisiniz. Bu sırada da yolda karşılaştığınız diğer yaratıklarla savaşıp, diğer NPC’lerden görevler alıp olay döngüsünü bir şekilde sağlamalsınız. İşte Risen 2 bu konuda size hiç yardımcı olmuyor. Neden mi? Anlatayım.
Öncelikle yeni bir yere geldiğinizde o bölgenin haritası sizin emanetinizde olmadığından bir harita bulmak zorundasınız. Bu güzel birşey, sonuçta oyunlardaki genel sistemin aksine harita muhabettini bu derece gerçeğe dayandırmak hoş olmuş lakin o gerçeklik kısmı keşke orada kalsaymış. Bölgede keşfettiğiniz yerler haritada işaretleniyor ve siz de o noktalara Fast Travel yapabilyorsunuz ki bu da açık dünya oyunlarda büyük kolaylık, dolayısı ile harita konusunda ikinci güzel nokta. Fakat harita konusundaki tek bir kötü nokta neredeyse bu iki güzel noktanın varlığını ortadan kaldırıyor. O da şu ki; görevlerin yerleri haritada gözükmüyor. Bir görev alıyorsunuz, diyelim ki “şu 5 grog’u git askerlere ver” tarzında. Siz o sırada görev vericiden görevi alırken dediklerini okumadınız ve grog’ları neredeki askerlere vereceğinizi bilemediniz. Etrafta pek çok asker mevcut. İşte bu durumda haritada bir işaretin olması bir hayli önemli. Kaldı ki bu sadece bu kadar basit görevlerde değil pek çoğunda böyle.
Üstelik RPG oyunlarında olmazsa olmaz diyaloglardan “hacı ben ne yapacaktım ya bir daha desene” seçeneği maalesef kaşınıza çıkmıyor, hal böyle olunca da insan çoğuz zaman pişman oluyor aldığı alacağı göreve.
Sistemin bu şekilde olması aslında Pirhana Bytes oyunlarında yeni birşey değil. Gothic’de de bu tarz bir durum söz konusuydu. Pekala, kabul ediyorum. Bu olay, işi gerçekçiliğe oldukça yakınlaştırıyor. Sonuçta koskoca mekanlarda tek başınıza dolanarak görevlere denk gelmek veya keşiflerde bulunmak güzel bir mantk ve keşiflerde bulunduğunuz için oyunun sizi ödüllendirmesi de teşvik edici ancak bir zaman sonra sizleri sıkacağı da kesin. Fakat şu da bir diğer gerçek ki yeni oyunda ilk oyun kadar geniş alanlar bulamayacaksınız. Zaten ana harita adalara bölündüğü için keşfedilecek yerlerde de makul bir düşüş söz konusu.
Ohh kaptan!
Oyunun teknik tarafı için yukarıda pek iyi konuşmamış olsam da yine de genel çevre tasarımlarının güzel olduğunu söylemem gerekir. Tropik iklim, ada jungle’larının o bilinmezliği veya o koloni havası olabildiğince yansıtılmaya çalışılmış.
Savaş sistemi de oldukça basit ve kolay geliştirilmiş. İlk silahınız kılıç iken ikinci silahınız tabanca, kum, hindistan cevizi gibi şeyler olabilyor. Elbette ki en kuvettlisi tabanca veya diğer ateşli silahlar, lakin diğerlerini kullanmak da oldukça eğlenceli.
Dinamik bir dövüş sistemine sahip Risen 2’de savaşlar çok da kolay sayılmaz. Nitekim etrafta savaşabileceğiniz çoğu insan veya yaratık sizin denginiz ya da sizden güçlüler. Bu durumda açıkçası ilk başlarda savaşmak için fazla heveslenmiyorsunuz. Genelde jungle’larda vahşi hayvanlarla savaşırken ileride büyülü yaratıklar gelmeye başlıyor ve olaylar ondan sonra daha da çetrefilli hale geliyor. Savaş sisteminin dinamikliği de bazen başınıza bela olabiliyor. Karakterimiz bir düşman ile savaşırken bir anda arkasından geçen farklı bri düşmana dönüp ona saldırmaya devam edebiliyor.
Karakter ekranında 5 ana yeteneğiniz bulunuyor. Blades, Firearms, Toughness, Cunning ve Voodo. İsimlerinden de çıkartabileceğiniz gibi bunlar sizin kılıç, ateşli silahlar, fiziksel güç, kurazlık ve büyü yeteneklerinizi temisl ediyor. Görevler yapıp düşmanlar öldürdükçe kazandığınız Glory puanlarını bu kısımlarda harcıyorsunuz. Skills kısmında ise bu baş özelliklerinizin alt sekmeleri bulunuyor. Bunları da etraftaki NPC’lerden öğrendiğiniz yeteneklerle arttırabiliyorsunuz.
Piranha Bytes’ın yaptığı iyi şeylerden bir tanesi olan Crafting sistemi Risen 2’de de olabildiğince devam ediyor. Ateşli silahlardan yiyecek ve içki hazırlamaya kadar pek çok şey mevcut ve bir şekilde sizleri oylamayı başarıyor.
Kara göründü
Kısacası Risen 2: Dark Waters mantık olarak çok güzel düşünülmüş ancak maalesef teknik açıdan yetersiz kalmış bir oyun olmuş. Oyunun çevre tasarımları sizleri atmosfere sokarken animasyonlar ve diyloglardaki yetersizlikler sizi soğutabiliyor, ara sıra çıkan hatalar veya elinizde meşale ile suya ayak basar basmaz meşalenizin sönüp elinizden düşmesi ve bir daha alınaması gibi saçma şeyler, çevre ve savaş seslerinin yanında müziklerin neredeyse yok derece olması da yaraya tuz basar nitelikte.
Dolayısı ile o fantastik dünylardan sıkılıp bir de korsan RPG’si oynayayım diye düşünürseniz Risen 2’yi deneyebilirsiniz, ancak sakın büyük umutlara kapılmayın yoksa pişman olursunuz