Saboteur

Yapımcılar açıklamalarında, “Amacımız ne Call of Duty ne de Medal of Honor’a
yeni bir rakip çıkarmak değil.” diyor. Son yılların en popüler, ama en başarısız
örneklerine sahne olan konusu 2. Dünya Savaşı. Pandemic Studios, yeni projesi
Saboteur’u oluşturan iki önemli unsuru sinematik bir görsellikle birleştirecek,
daha önce yapılmamış bir oyuna imza atmak düşüncesinde. Konu, yeni bir “İkinci
Dünya Savaşı” temasını barındırsa da bu kez endişe edilecek bir durum yok gibi
gözüküyor.

Bir asker değil, intikam almak isteyen bir adam!

İkinci Dünya Savaşı sırasında işgal altında olan Paris’te yaşam mücadelesi veren
İrlandalı bir göçmen var. Yöneteceğimiz ana karakterin adı Sean. Çok sevdiği
arkadaşları, Naziler tarafından öldürülünce Sean, intikam için yemin ediyor. O,
aslında sıradan bir insan ve bir asker değil. Yapımcıların deyimiyle savaşta,
sadece arka planda kalan bir olay. Sean için “Yanlış zamanda, yanlış yerde olan
bir adam” yakıştırması uygun görülebilir. Amacı intikam almak olsa da, bir
bakıma öldürdüğü Nazi askerlerinin sonucu olarak, aslında Müttefik kuvvetlere
yardımda da bulunan biri. Yine yapımcıların dediğine göre “Bu, savaş zamanındaki
bir adamın kendi hikayesi.”

TPS bakış açısına sahip olacak Saboteur’da, Paris sokaklarında görevlere
koşacak, istersek aylak aylak gezebilecek, istersek de bazı karakterlerle
konuşarak yeni görevler üstlenebileceğiz. Kimi zaman bazı görevleri
tamamlayabilmek için çeşitli araçlar kullanmamız gerekebilecek. Yöneteceğimiz
karakter, bir asker değil ve doğal olarak silahlar üzerine büyük yetenekleri de
yok. Bu yüzden düşmanlarına gizlice yaklaşarak öldürmesi gerekiyor. Bu, oyunun
gizlilik yönünü gösteriyor. Kimi zaman da mecbur kalındığında tekme tokat
kavgaya tutuşacağız. Assasin’s Creed ve yeni çıkacak Splinter Cell 5’te de
olduğu gibi kalabalık arasına karışarak ilerlemek, izimizi kaybettirmek için
gerekli olacak. Ayrıca görev yaptıkça, Sean’ın özellikleri gelişebilecek. Zaten
interaktif olarak tasarlanan bir şehirde, elde ettiğimiz yeni özellikleri
uygulayabileceğiz.

Renkler ve işaretler

Saboteur’un dikkat çekici önemli özelliklerinden birisi de grafikleri. Daha
doğrusu görsel efektleri. Oyunda kullanılan siyah ve beyaz tonlardaki görsellik,
kırmızı renkle fark edilebilir bir hal alıyor. Yapımcı Phil Hong bu konuda, Sin
City filminden etkilendiklerini belirtiyor. Biraz sinematik bir etki, biraz
çizgi roman tarzı bir oyun hazırlamak. Şöyle düşünün. Şehirde Nazi işgali
altında olan bölgeler, umutsuzluk ve karamsarlık havasına bürünmüş “Siyah-beyaz”
görsellerle kendisini belli edecek. Bu da Sean’e yapması gerekeni için yol
gösterecek. Bölgedeki askerler temizlendiğinde oyundaki hayat, normal seyrine
dönecek ve siyah-beyaz renk tonları kaybolacak. Oyunun grafiklerinin çok ileri
bir düzeyde olduğunu söylemek çok güç, ama “Siyah-beyaz” tonlardaki görseller
gerçekten güzel. Ek olarak Saboteur, dönemin müzik anlayışına uygun melodilerle
süslenecek. Multiplayer olarak herhangi net bir durum şu anlık söz konusu değil.
Yapımcıların şu an için söyledikleri oldukça güzel özellikler. 2008 yılı sonunda
tamamlanması beklenen Saboteur, PS3 ve Xbox 360 için hazırlanıyor.

Exit mobile version