Satoru Iwata’yu anıyoruz!

Satoru Iwata’yı bazılarımız isim olarak bilmese bile Nintendo’nun sunumlarından büyük ihtimal sima olarak tanıyoruz. Lakin çocukluğumuzu neşelendiren oyunların bir çoğunun fikri ve tasarımı kendisinden çıkmıştır.

Şöyle diyelim ki Super Mario Bros. Pokemon ve daha nice oyunları tasarlamıştır kendisi, ayrıca bunları Nintendo’da değil, HAL’da çalışırken yapmıştır.

Bu sebeple Satoru sadece Nintendo ve oyun sektöründe örnek alınması gereken biri değil, gündelik hayatımızda da örnek alabilecğimiz, iş hayatından dersler çıkarabileceğimiz biridir.

Birkaç tane sözünden bahsetmek istiyorum;

“İş hayatımda yöneticiyim. Düşüncelerimde ise bir oyun yapımcısıyım.
Ancak kalbimde bir oyuncuyum.”

Demin bahsettiğim üzere kendisi de bunun farkındaydı. Hayatınızı tek bir konuya yoğunlaştırmak zorunda değilsiniz, Satoru Nintendo’da CEO idi ancak oyun yapımcılığını bırakmadı, fikirleriyle firmayı destekledi. Kalbindeki oyunculuk ruhuyla ise fikirlerini besledi.

“We do not run from risk. We run to it. We are taking the risk to move beyond the boundaries of the game industry to reach new players and current players.”

“Riskten kaçmıyoruz, riske doğru koşuyoruz. Risk alıyoruz çünkü oyun endüstrisinin sınırlarının ötesine, yeni ve mevcut oyunculara ulaşmaya çalışıyoruz.”

Türkçesi çok etkileyici olmasa bile, ana fikir daima etkiliyor insanı. Nintendo bir çok batı firmasının aksine hem kendi kökenine sahip çıkıp, global ekonomide yerini korumayı başaran nadir firmalardandır. Bunu ise Satoru’ya borçlu olduklarını söylemekten çekinmiyorum.

“Above all, video games are meant to just be one thing: Fun for everyone.”

“Her şeyin dışında oyunlar sadece bir şey ifade etmeli: Herkes için eğlence.”

Bir başka sözünde kendimizi teknoloji firması olarak değil, oyun firması olarak görüyoruz tarzı bir cümle kullanmıştı. Bu sözüyle onu desteklemiş oluyor. Sektöre hakim diğer firmalar gibi onlarca DLC çıkarıp oyuncuları sömürme peşinde değildi Satoru Iwata, Nintendo’da ise bunu deniyordu. Umarız çoğu firma bundan ders alıyordur, oyunların denildiği üzere bir amacı var, o da eğlenmek. Başka ne olabilir ki cidden?

“In our business, too often people with a fresh idea don’t have a chance. I believe if Tetris were presented today, here is what the producer would be told: Go back give me more levels give me better graphics give me cinematics and you’re probably going to need a movie license to sell that idea to the public.”


“Bizim işimizde taze fikri olan çok az insanın şansı vardır. Inanıyorum ki eğer Tetris günümüzde ortaya çıksaydı, yapımcıya büyük ihtimal “Bana daha fazla bölüm ver! Bana daha güzel grafikler ver! Bana sinematikler ver!” denilirdi.”

Bütün sözleri birbirini destekliyor abimizin gerçekten. Kendisi ise söylediği her sözü günlük hayatında uygulayan biriydi. Oyunlarda önemli olanın eğlence olduğunu söylediğinden anlayabiliriz. Gerçekten bu kadar önemli mi grafikler? Minecraft bu yüzden mi devrim yarattı? Fallout serisi bu yüzden mi hala oynanabiliyor?

Zamanında önemsiz miydi grafikler, yani koskoca bir nesil zorla, sıkılarak mı Tetris oynayarak büyüdü arkadaşlar? Grafik önemsiz demiyorum, diyemem. Ancak nice oyunlar var grafiksiz ama aylarca hatta yıllarca sıkmıyor, nice oyunlar var –isim vermiyorum- sadece grafik, açıp izleyin yani..

“If we continue down the same path as we have in the past, people may become tired of gaming.”

“Eğer geçmişte gittiğimiz yoldan gitmeye devam edersek, insanlar oynamaktan sıkılabilir.”

Satoru bu sözünde ise Ubisoft’dan bahsediyor. Abimiz durumun gidişatını görmüş, Nintendo’da çalıştığı yıllarda ise asla önceki oyunun aynısını piyasaya sürmemekte kararlı davranmıştır. Ubisoft ise suçunun cezasını geçen seneki satışlarını bu sene %72 düşürerek ödemiştir. Nintendo ise dünyada en fazla satan konsola sahip bir firmadır. Kıyası kafanızda yapabilirsiniz.

Exit mobile version