Sentinel: Descendants in Time
Son yıllarda Adventure türünde pek fazla oyun çıkmamaya başladı. Senede bir kaç tane yapımla karşılaştığımız için aradan çoğunlukla kaliteli oyun çıkmıyor. Halbuki yıllar önce; makinalarımızın disket sürücüleri, örümcek ağı bağlamadan önce firmalar sıklıkla bu türe hizmet ediyorlardı. Sonrasında teknoloji geliştikçe insanlar yaşamlarını kolaylaştıracak ürünlerle tanıştılar. Bunun beraberinde hayat çok hızlı akmaya başladı. Kolay tüketilen herşey kullanılırken, uğraşıp zaman harcamak gibi kelimeler tarih olmaya başladı. Çünkü yıllar insanlara sabırsızlık gibi bir çok özellik kattı. Böylelikle macera türündeki oyunlar, birbirinden zorlu bulmacaları yüzünden tercih edilmemeye başlandı. Half Life gibi bir oyun varken, kim isterdi ki bir dolu komplike bulmacayla uğraşıp, ilerleme kaydedemeyince de monitörün karşısında baş ağrısı çekmek…
Gerçeği bulmamız gerekiyor
The Adventure Company ismi macera oyunları dalında sık sık karşımıza çıkıyor. Kendini Adventure’a adamış bir grup maceraperest’in kurduğu firma, sadece bu türe hizmet ediyor. Öyle ki Sentinel: Descendants in Time’da da imzaları bulunuyor.
Kısaca yapımın hikayesi şöyle: Tastan isimli medeniyet yıllar önce yok edilir. En önemli özellikleri olan Tastan mağaralarında, bir inanca göre çok değerli hazineler bulunmaktadır. Fakat bunlar bildiğimiz hazinlerden çok farklıdır! Sözü edilen hazineler teknolojiye meydan okuyacak türdendir! Bize düşen, Beni adındaki karakteri kullanıp gerçeği bulmaya çalışmak.
Hikaye basit olmasına karşın insanda merak duygusu uyandırıyor. Bu hisse bağlı olarak heyacan duymanız da muhtemel. New Game’e tıklayıp oyunu açtığınızda, karşınıza Tomb 35 adında, oldukça şık bir atmosfere sahip geniş bir mağara geliyor. Grafiklerin ortamla çok uyumlu olduğunu söylemek zorundayım. Zaten Tomb 35’in mistik bir havası var. Böylesine etkileyici bir ortam oyuncuyu adeta içine çekiyor. Bu yüzden atmosfer oldukça iyi görünüyor.
Kısa bir süre ilerledikten sonra karşınıza bir hologram çıkacak. Güzel bir halı üzerinde, genellikle koltukta oturan hoş bir bayan, oldukça uzun süren bir konuşmaya imza atıyor. Alışın, çünkü oyun boyunca sıkça karşılaşacaksınız. Sentinels’de gitmemiz gereken yer ekranda hayal meyal görebileceğiniz bir ok işaretiyle görüntüleniyor. Böylelikle ortamdaki gerçekçilik kendini korumuş. Gerçekten iyi düşünülmüş ama bazı yerlerde ok işaretini bulmak için ekrana iyice yapışmak zorunda kalıyorsunuz.
Fazla zorluk oyuncuyu usandırır
Oyuna başlamanızın üzerinden henüz 1 saat geçmesine karşın, oldukça sağlam bulmacalar birbiri ardına geliyor. Hatta bazıları fazlasıyla zor. Gerçi “zor” kavramı görecelidir fakat Sentinels’i oynayınca bana hak vereceksiniz. Adeta saç baş yolduran, oyun boyunca 20’ye yakın bulmaca var. Aslında her bulmacanın kolaylıkla çözülememesi güzel. Fakat şunun bir ortasını bulsalardı, Sentinels oyun piyasasında çok daha önemli yerlere gelebilirdi. Bence yapımın en büyük eksisi bu zor bulmacalar olmuş. Hatta ilk bölümlerde karşılaştığımız bir köprü bulmacacı var ki; inanın ya saatler harcayacaksınız ya da takdiri ilahi bir şekilde kısa sürede çözeceksiniz. Burada amaç karşıda duran köprüyü açmak. Fakat önümüzde 4 panel var. Bunların her birinde 8 adet şalter mevcut. Her bir panelde sadece 1 şalteri kullanarak köprüyü aktif hale getirmemiz gerekiyor. Kaç ihtimalli olduğunu buyrun siz düşünün…
Yapımın bir başka eksisi de kullanılabilecek nesnelerin üzerine geldiğimizde, imleçimizin hiç bir değişikliğe uğramaması. Böylelikle nelerin kullanılabileceğini bilemediğimizden dolayı, o çok güzel tasarlanmış 3 boyutlu mekanlarda dört dönüyoruz.
Sentinels’i bitirene kadar birbirinden görkemli 8 adet dünyada dolanmak zorundayız. Birinci şahıs gözünden oynadığımız oyunda çok az sayıda tuş kombinasyonu mevcut. Böylelikle kolay oynanış vadediliyor. Fakat ne mümkün! Her adımda bir bulmaca! Genel olarak bakıldığında eğer sıkı bir Adventure fanatiği değilseniz, bu oyun sizi çok fazla zorlayacaktır. Buna bağlı olarak sinirlenmeniz de olası. Buna karşın türün müdavimlerindenseniz, en azından P3 800 Mhz, 128 MB RAM ve DirectX 8.1 destekli 64 MB’lik bir makinanız varsa, Sentinels’i denemenizde fayda var. Oyuna dalıp gerçek hayatı unutmayın…