E3 2015’te birçok oyun duyurulmuş, heyecandan ne yapacağımızı şaşırmıştık. Final Fantasy VII Remake olsun, Dark Souls 3 olsun, Horizon: Zero Dawn olsun, Dishonored 2 olsun, bu oyunlar hepimizi heyecanlandırmıştı. Ancak, aralarında bir oyun sadece belli bir oyuncu kitlesini mutlu edip, şaşırtmıştı. Bu oyun, Yu Suzuki’nin yazıp, geliştirdiği Shenmue 3’tü. Shenmue 3’ün geliştirilmesi için kickstarter üzerinden kampanya başlatan Yu Suzuki’nin hedefi 2 milyon dolardı. Kısa sürede 2 milyon dolara ulaşan Shenmue 3’ün kampanyası durmak bilmedi ve kampanyanın bitimine kadar 70 binden fazla katılımcıya sahip olarak yaklaşık olarak 6.33 milyon dolar topladı. Kickstarter tarihinin en fazla desteklenen projelerinden biri olan Shenmue nasıl bir seriydi? Ne hakkındaydı ve oyun sektöründe ne gibi bir önemi vardı? Bugün, yazacağım bu makale ile bu soruların hepsini yanıtlamaya çalışarak, sizleri 1999 yılına götüreceğim.
Yu Suzuki’nin yarattığı ve yapımcılığını üstlendiği Shenmue, 1999 yılında Sega Dreamcast için piyasaya sürülmüştü. Sega AM2 ekibinin geliştirdiği Shenmue, bizlere açık dünya-aksiyon-macera türünde bir oynanışı sunuyordu. Ancak, Shenmue sadece açık dünyası ile sınırlı değildi. Şöyle düşünün, yıl 1999 ve daha GTA III bile piyasaya sürülmemişken açık dünyaya sahip, 3D bir oyun oynuyorsunuz. Kısacası, Shenmue’nun oynanışı, önemi hakkında uzun, uzun konuşmadan önce sizlere Ryo Hazuki’yi tanıtmak istiyorum.
‘Geleneksel Çin sineması’ tadında tasarlanan Shenmue, bizleri Ryo Hazuki ile tanıştırıyordu. Uzak doğu dövüş sanatı ile ilgilenen Ryo, ailesinin Dojo’suna döner. Ryo, babası Iwao’nun Lan Di isimli bir Çin’li uzak doğu dövüş ustası ile tartışmasına tanık olur. Lan Di, ‘Ejderha Aynası’ isimli gizemli esere sahip olmak ister, ancak ne için kullanmak istediğini bizlerle paylaşmaz. Ryo’yu öldürmekle tehdit eden Lan Di, Iwao’dan Ejderha Aynası’nın yerini öğrenir, ancak öğrendiği gibi Iwao’yu öldürerek Dojo’yu terk eder. Babasını kaybeden Ryo, içindeki duygularını alevlendirerek Lan Di’den intikam almaya yemin eder ve böylelikle Shenmue destanımız da başlamış olur.
Görsel açıdan zamanının fazlasıyla önünde olan Shenmue, oynanışı, görselleri ve içeriği ile birçok açık dünya oyununa ilham kaynağı olmuştur. Bunun sebebi ise Shenmue’nun sahip olduğu kendine has özelliklerdi. 3D açık dünya’ya sahip olan Shenmue’da amacımız, Lan Di’nin kimliğini araştırmak ve de Dojo’da gerçekleşen olayların tanıklarını bulmaktı. Bunun için de Ryo, Yokosuka kentinde dolaşarak yerel halk ile konuşur, ve görevleri yerine getirerek bilgiler edinirdi. Shenmue’nun açık dünyasında ipuçlarını bularak kendimize bir yol çizecek, incelediğimiz objelerde Lan Di’nin kimliğini ve hangi amaçla Ejderha Aynası’nı istediğini bulacağız.
3D dövüş sistemine sahip olan Shenmue’da, karakterimiz uzak doğu dövüş sanatları ile düşmanlarına karşı koyabiliyor. Sega’nın geliştirdiği Virtua Fighter’ın mekaniklerine benzer oynanışa sahip olan Shenmue’nun belki de en can alıcı özelliği ise ‘quick time event’lere sahip olmasıydı. 1999’dan bahsediyorum arkadaşlar, God of War ile hepimizin aşina olduğu ve sevdiği quick time event’ler 2000’li yılların ortalarında bizlerin karşısına tam anlamıyla çıkarken, Shenmue yıllar önce bunu başarmış ve oyuna sektörüne katmıştı. Böylelikle Shenmue’nun oynanışının, God of War’ı etkilediği de ise bir başka nokta. Ryo, Yokosuka kentinde karşılaştığı çocuklarla top oynarken, en basit şekilde karşımıza çıkan quick time event’ler ile başarılı olabiliyor ve top oynayabiliyorduk. Shenmue’nun quick time event’lerinden etkilenen Santa Monica’da yıllar sonra Kratos’un destansı macerasında pek çok zaman bu öğeleri kullanmıştı.
Elbette, Shenmue’nun bu kadar detaylı ve ‘yaşayan’ bir dünyaya sahip olmasının kötü yanları da vardı. Bu kötü yanlardan en büyüğü ise oyunun aşırı maliyetli olmasıydı. 70 milyon dolardan daha fazla bir maliyete sahip olan Shenmue, zamanının en ses getiren oyunlarından biriydi. Shenmue’nun, sadece Dreamcast için piyasaya sürülmüş olması ise Sega’nın en büyük hatası olduğunu rahatça söyleyebiliriz. Günümüz oyun sektöründe, 70 milyon dolarlık maliyeti olan bir oyun, eğer konsol şirketleri ile anlaşmadıysa neredeyse her platforma gelerek her oyuncu tipi için satışa sunulur. Sega’nın bu hatasından dolayı Yu Suzuki bitirmek istediği Shenmue efsanesine yıllarca kavuşamamıştı. Zamanının en maliyetli oyunu olan Shenmue, 2011 yılında ancak 47 milyon dolar gelir elde edebildi. Elde edilen bu gelir, Shenmue II’nin geliştirilmesinde kullanıldı, ancak Sega Shenmue’nun durumundan memnun değildi. 1.2 milyon satan Shenmue, Dreamcast’in en çok satan dördüncü oyunu olsa da, oyunun sadece bir konsol için geliştirilmesi büyük bir hataydı. Böylelikle Shenmue, açık dünya oyunlar arasında hak ettiği yere asla gelemedi.
Gerçekten yaşayan, canlı olan bir dünyaya sahip olan Shenmue, bizlere derin detaylara sahip bir oynanışı sunuyordu. Gündüz/gece değişimine sahip olan Shenmue’da dükkanların belirli açılış ve kapanış saatleri olmasıyla birlikte, Yokosuka otobüsleri de birer zaman çizelgesine sahipti. Oyunun kendine özgü zamanına dikkat eden bu öğeler asla şaşmayarak, kendi çizelgeleri içinde uyumlu bir şekilde yer alırdı. Gün içinde belirli zaman iznine sahip olan Ryo, bu zaman içerisinde yemek yiyebilir, ses kasetlerini dinleyebilir, mini oyunlar oynayabilir (bu minigamelerin çoğu arcade oyunlardır) ve de quick time event olaylarına tanık olabilir. Bu Arcade oyunlar içerisinde Sega’nın geliştirdiği Hang-On ve Space Harrier isimli oyunlar mevcuttu. Ayrıca, Shenmue’nun hikayesinde ilerledikçe ana karakterimiz Ryo yarı zamanlı işe dahi başlayabiliyor. Öte yandan, Shenmue 2’de kumar oynayarak, bilek güreşi yaparak hatta sokak dövüşüne katılarak da para kazanabiliyoruz.
Her iki Shenmue oyununda da babasının cinayetini araştıran ve toplamda 4 oyun olarak tasarlanan Shenmue, bizleri Yokosuka kentinden Hong Kong’a, ardından da Guillen’in açık dünyasına götürüyor. Shenmue’nun sahip olduğu başarılı öğelerden bir diğeri ise serinin birinci oyunundaki kayıt dosyalarımızı, ikinci oyuna aktarabilmemizdi. Oyunun sadece Dreamcast versiyonunda olan bu özellikle ile karakterimiz Ryo, ilk oyundaki sahip olduğu parası ve dövüş sanatları hareketleri ile yoluna devam edebiliyordu.
Bizleri gerçekten Yokosuka kentinde yaşatan Shenmue’da, günlük yaptığımız çoğu etkinliği yapabiliyoruz. Havanın kararması, hatta gece olması ile uyuyabiliyor, sabah erkenden kalkıp tek başımıza uzak doğu dövüş sanat yeteneklerimiz üzerinde çalışabiliyor, kısacası Ryo’nun kendisi olabiliyoruz. Shenmue’da hem Ryo’nun günlük yaşamını canlandırırken, hem de Lan Di’yi arayacak, hava kararınca da gün batımını yüzünde hisseden Ryo’yu evine yollayabiliyoruz.
Yu Suzuki’in bu kadar başarılı bir oyun yapmasının aslında sebebi, Sega’da yıllarca çalışan deneyimli bir oyun geliştirici olması olarak yorumlayabiliriz. Hang-On, Out Run ve Virtua Fighter gibi arcade oyunların geliştiricisi olan Yu Suzuki, yıllarca rol yapma oyunlarını araştırdığının ve oyuncuların gerçekten yaşayabileceği bir oyunu tasarlamanın hayalini kurduğunun altını çiziyor. Shenmue’nun atası olarak görülen ve Sega Saturn için piyasaya sürülen The Old Man and the Peach Tree, Shenmue’nun zeminini oluşturan bir oyundu. Taro isimli bir genci oynadığımız The Old Man and the Peach Tree’de amacımız, uzak doğu dövüş ustası olan Luoyang’ı bulmaktır. Taro, bu oyunda yaşlı bir adamla tanışır ve tanıştığı bu yaşlı adam, dövüş ustasının nerede olduğunu bildiğini söyler. Bilgi karşılığında Taro’dan şeftali isteyen bu yaşlı adam belli bir süre sonra Taro’dan sabrı için teşekkür eder ve kendisinin usta olduğunu söyleyerek Taro’yu eğitmeye başlar.
E3 2015’te duyurulan Shenmue 3 için bu yüzden heyecanlandığımız belirtmeden edemeyeceğim. Yu Suzuki’nin başarılı oyunu Shenmue, sadece Sega Dreamcast’e çıkmasından dolayı hedeflediği kitleye ulaşamayarak beklediği geliri elde edememişti. Hatta, elde edemediği ile kalmayarak, oyunun mekanikleri 2005 yılında piyasaya yine Sega tarafından sürülen Yakuza için kullanıldı. Zaten tahmin edeceğiniz gibi, Shenmue’nun oynanışına fazlasıyla benzeyen bir yapıya sahip olan Yakuza fazlasıyla beğenilmiş ve seriyi devam ettirmişti. Hatta Sleeping Dogs’un atmosfer olarak Shenmue’yu andırdığını söylersek de, pek yanılmış da olmayız.
Shenmue’nun başarılı bir oyun olup, gelir elde edemesinin bir diğer sebebi ise oyunun GTA gibi oyunlara oranla çok daha barışçıl olup, hayat simülasyonu türünde olmasıydı. Hepimizin oynadığı GTA serisi, bizlere yıkım ve şiddet açısından sonsuz özgürlük verirken, Shenmue’nun verdiği bu özgürlük günlük yaşam tadındaydı. Aslına bakarsanız, bu durum Shenmue ve GTA’yı farklı kulvarlara yerleştiriyordu ve iki oyunun içerik olarak kıyaslanmasını da pek doğru kılmıyordu. Her ne kadar GTA geliştirdiği açık dünya yapısını ve üçüncül şahıs kamera yapısını Shenmue’ya borçlu olsa da, Yu Suzuki ve Ryo’nun kaderi GTA kadar parlak olamadı.
Eğer siz de açık dünya oyunlarının hayranıysanız, Shenmue’yu bir şekilde oynayın, oynatın. İsterseniz Dreamcast üzerinden, isterseniz de emülatör üzerinden hiç fark etmez, ama Shenmue’yu oynayın ve Ryo ile tanışın, asla pişman olmayacaksınız. Kimi ne göre Yu Suzuki çağının çok ötesinde bir oyun yaparak büyük bir hata yaptı ve oyunun maliyetinin altından kalkamadı, ama çoğu oyuncuya göre de birçok açık dünya oyununun, hatta aksiyon oyununa ilham vererek oyun sektörünün gelişmesinde büyük bir rol oynadı. Her iki durumda da Shenmue’nun ve Yu Suzuki’nin oyun sektörüne ve oyunlara etkisinin büyüklüğü ve önemi tartışılamaz. Yu Suzuki’ye buradan bir kez daha teşekkür ediyor ve Shenmue 3 haberleri için sabırla bekliyoruz.