Silent Hill: Homecoming

“Yazı için Orçun Çavuşoğlu’na teşekkür ederiz.”

Kesin olarak yapım aşamasına geçmeden önce, Silent Hill serisinin, akıbeti
sürüsüne bereket söylentiye maruz kalan ilk ve şu anlık tek üyesi Silent Hill :
Homecoming’tir. Silent Hill 4: The Room’un çıkmasına yaklaşık bir hafta kala,
“Konami firması tarafından, Silent Hill 5’in yapımına başlandığını ve oyunun
“Silent Hill 5 : Shadows Of The Past” adıyla Playstation 2 için çıkartılacağı”
söylentisi bir anda ortalığa dökülüverdi. Doğal olarak Playstation 2
kullanıcıları, bu duruma fazlasıyla sevinmişlerdi. Ancak, bu sevinç çok fazla
sürmedi. Yapımcı firmadan gelen haberde, Silent Hill 5 için “Shadows Of The Past”
takısının düşünülmediğini ve oyun için yeni nesil oyun konsollarının düşünüldüğü
söyleniyordu. Bu açıklayıcı haberin ardından, Silent Hill cephesi, fazla olmasa
da bir süreliğine sessizliğe büründü.

Sessizlik ardından

Kısa bir süre sonra, o zamanlar yayın hayatına devam etmekte olan Silent Evil
sitesinde yer alan bir bilgi, Silent Hill 5 ile ilgiliydi. Oyunumuz, Silent Hill
2’ye eşdeğer bir yapıda olacaktı. İntihara kalkışıp hastaneye düşen bir adamın
hikayesinin anlatılacağı ve Silent Hill 5’in, Silent Hill 2’nin devamı olacağı
yazılıydı. Verilen bu ufak bilgiyi, uzun süreli bir sessizlik takip etti. Silent
Hill cephesinden ses seda çıkmıyordu… Yoksa, adı geçen sitede yazılı olan bilgi
asılsız mıydı? Kafalarda bu tip bir düşünce dolaşırken, bir anda Silent Hill
Origins’in yapım aşamasında olduğu ve oyunun PSP platformu için geliştirilmekte
olduğu duyuruldu. Bu haberin ardından, doğal olarak Silent Hill cephesi yeniden
hareketlenmeye başlamıştı…

Duyuruyla eş zamanlı olarak, Silent Hill 5 ile ilgili bir takım söylentiler de
yine ortalığa dökülüverdi… Öyle ki, oyunun konusu, intiharın eşiğinden dönen ve
Silent Hill 2’nin ana karakteri James Sunderland’ın yakını olduğu iddia edilen
bir adamın hikayesini anlatacaktı… Kahramanımız, intiharın eşiğinden dönüp
hastaneye düşmüş olacak ve hastanenin başhekimi tarafından tedavi altına
alınacaktı. Tedavi bitiminden sonra taburcu edilen kahramanımız, hastaneden
çıktıktan sonra, dışarıdaki insanlarda bir gariplik olduğunu fark edecekti.
Bunun üzerine başhekimin yanına dönecek ve kasabadaki insanlardaki garipliğin
nedenini sormasıyla oyun başlayacaktı. Tabi bu bilgi, beraberinde, serinin
beşinci oyununda, yeni nesil konsolların güçlerinin de etkisiyle kasabadaki
sisin kalkacağı ve seri genelinde ilk defa Silent Hill kasabasını normal haliyle
görebilme şansına erişeceğimiz söylentilerini de getirmişti! Kasabada yaşayan
diğer insanları da görme şansına erişerek, aslında yalnız olmadığımızı fark
edecektik! Silent Hill kasabası “yaşayan bir kasaba” olacak ve gündüz vakti her
şey normalken, güneş battıktan sonra alternatif duruma geçmesiyle ortalık bir
anda cehenneme dönecekti…Tüm bu söylentiler güncelliğini sürdürmeye ve bir yandan da kafaları
karıştırmaya devam ederken, bir oyun dergisinde yer alan Silent Hill 5 ile
ilgili bir yazı ise hayli ilginçti. Öyle ki, yazıda anlatılana göre, Silent Hill
5’te akli dengesi tam anlamıyla yerinde olmayan bayan bir karakteri
yönetecektik… Ana karakterin adı verilememiş olsa da, oyunun bir akıl
hastanesinde başlayacağı ve konu itibarıyla da Silent Hill 2’nin devamı olacağı
yazılıydı. Aynı Silent Hill 3’te ilk Silent Hill oyununun konu olarak son
bulduğu gibi, Silent Hill 5’te de Silent Hill 2’nin konu olarak son bulacaktı.
Bu noktada, hemen akıllara yönetilecek olan karakterin Silent Hill 2’den
tanıdığımız Laura olabileceği gelmişti, ama yazının dayanak noktası olmadığı
için her şey havada kalmıştı.

Söylentiler

Kikizo sitesinde Akira Yamaoka ve Masahi Tsuboyama ile yapılan röportaj
sırasında, Silent Hill 5’in de adı geçmişti ve konuyla ilgili olarak Kikizo
tarafından yöneltilen soruya, Akira Yamaoka, “Silent Hill 5’i Wii konsoluna özel
yapma düşüncesi içindeyiz, bu konuda Nintendo Wii’nin kontrolleri bize ilginç
geldi ve üzerinde düşünüp, neler yapabileceğimize karar verdik” diyerek cevap
vermişti. Buna bakarak, tahminimizce, Nunchuk ile ana karakteri yönetecektik.
WiiMote ile de aksiyona girecek, Wooden Plank veya Steel Pipe’ı
savurabilecektik. Düşünmesi bile heyecan vericiydi… Sanki yaratıkla kapışan biz
olacaktık… Tabi bunun yanında WiiMote’u aynı zamanda el fenerini kontrol etmek
için de kullanabilecektik. Yani, kumandayı nereye çevirirsek, ana karakter de el
fenerini eş zamanlı olarak o tarafa doğru tutacaktı. Oyunumuz gerçekçilik
kazanacaktı bir bakıma. Tabi grafiksel kalite konusunda aynı şeyi söylemek
zordu; çünkü, Wii teknik açıdan PlayStation 3 ve Xbox 360 kadar güçlü değildi…
Ama, eğer oyun için grafiksel kaliteyi görmezden gelebileceğimiz kadar sağlam
bir atmosfer oluşturulacaksa, grafiksel kalite kimin umurunda olabilirdi ki?
Sonuçta Silent Hill grafiksel olarak değil, konu ve atmosfer olarak öne çıkan
bir oyundu…

Tahminen 2005 yılının sonlarına doğru, “Evil Unleashed” sitesine yansıyan bir
haberde, Silent Hill 5’in Xbox 360 platformuna özel olarak geliştirileceği ve
2006 yılının yaz aylarında piyasada olacağının yazılı olması, bir anda ortalığı
karıştırmaya yetmiş de artmıştı. Ancak, bu durum, Team Silent’ın dağıldı
haberiyle birlikte tamamıyla ortadan kalkmıştı… Team Silent, yani Silent Hill
serisinden sorumlu olan grup dağılmıştı! Bu haber, Silent Hill fanatikleri için
sesinin sonu anlamına gelmekteydi. Bu dağılma haberinin üzerine, Konami
firmasının, oyunun adını değiştirerek başka bir isimle (Muhtemelen Shadows Of
The Past olacaktı) çıkartabileceği, ama oyunun geçtiği mekanın yine Silent Hill
kasabası olacağıyla ilgili yeni bir söylenti ortaya çıkmıştı. Ancak, oyunun
Silent Hill 2’nin devamı olacağı söylentisi hala güncelliğini korumakta ve
hikaye sırasında Flashback (geçmişi anımsatma) sisteminin sık sık kullanılacağı
söylenmekteydi. Mesela, Rosewater Park’ta dolaştığımız sırada James ile Mary’nin
Toluca Lake’i seyredişlerinden kısa süreli bir sahne veya Silent Hill 2’yi
oynarken, Pyramid Head’in James’i kovaladığı mekanları ziyaret ettiğimizde, o
sahnelerden kısa süreli alıntılar görmek gibi… Bu arada, tüm bunlar
tartışılırken, Climax’in yapımını sürdürdüğü Silent Hill Origins’in, Silent Hill
5 olarak düşünüldüğü ve bu şekilde Silent Hill serisinin noktalanacağı
söylentisi ortaya çıkmış, ama söylentinin asılsız olduğunun anlaşılması çok uzun
sürmemişti…En sonunda Silent Hill 5, Star Wars, The Matrix, Indiana Jones ve Buffy the
Vampire Slayer oyunlarının yapımcısı olan The Collective firması (Sonradan Shiny
Entertainment ile birleşip Double Helix olacaktı) tarafından resmen yapım
sürecine girmesiyle, hem serinin fanatiklerinin derin bir nefes almasına, hem de
tüm söylentilerin son bulmasına neden olmuştu. Bu arada Silent Hill 5’in Silent
Hill 2’nin devamı olacağı, kesin olarak netlik kazanmıştı.

Yapım süreci

Oyunun yapımının The Collective’e geçmesiyle birlikte serinin fanatikleri
tarafından Silent Hill 5 ilgili yeni bilgiler bekleniyordu ki, E3 2007’de ilk
video yayınlandı. Bu ilk video belki hiçbir şey anlatmıyor olsa da, oyunun yapım
sürecinde olduğunu onaylıyordu. Geri planda olan ve oyunun ana karakteri
olduğuna inandığımız bir adamın konuşması duyuluyordu. Ses tonuna bakılırsa, bir
şekilde bir cinayet işlemiş, ama bunu elinde olmadan yapmış veya yapmaya
zorlanmış gibi bir ruh halindeydi. İlk videonun yayınlandığı E3 fuarını takip
eden Temmuz ayı içerisinde, Silent Hill 5 için ilk iki ekran görüntüsü
yayınlandı. Bu ekran görüntüleri de pek bir şey ifade etmeseler de, serinin
fanatikleri olan bizleri iyiden iyiye umutlandırmıştı; çünkü, sürüsüne bereket
söylentiye sahne olan Silent Hill serisinin beşinci oyunu, çalkantılı bir
dönemin ardından nihayet The Collective limanına demir atabilmişti…

Ağustos ayı içerisinde ise, oyunun konusu netlik kazandı… 22 yaşındaki Alex
Shephard isimli eski bir askeri yönetecektik. Alex, bir görev sırasında gazi
olup hastanede tedavi altına alınmıştı. Tedavi sırasında küçük kardeşi
Joshua’nın kayıp olduğuna dair imgelemler görmeye başlayan kahramanımız, bu
imgelemler üzerine tedavi sonrası Silent Hill kasabasına komşu olan Shepherd’s
Glen kasabasındaki evine dönüp, Joshua’ya neler olduğunu öğrenmeye çalışacaktı.
Ancak, Shepherd’s Glen’e geldiğinde, kasabanın bıraktığı gibi değil de sislerin
içine gömülmüş olduğunu ve kardeşinin de gerçekten kayıp olduğunu görür. Hatta
yalnızca kardeşi değil, babası da kayıptır. Annesi de, neredeyse konuşma
yetisini kaybetmiştir. Elini çabuk tutup kardeşinin izini sürmeye başlayan Alex,
kendisini bir anda Silent Hill kasabasının boş sokaklarında bulur…

E3 2007 videosunu, ekran görüntülerini ve oyunun konusunu takiben, Eylül ayı
içerisinde geliştirici firma tarafından yayımlanan üç oynanış videosundan Silent
Hill 5’in neye benzeyeceği az biraz belli olmuştu. Alternatif dünyalar ve cep
fenerimiz yine bizimleydiler. Bunlara bakarak, statik radyomuzun ve mekan
haritalarımızın da yine bizlerle olacağını tahmin etmek zor değildi. Silent Hill
3 ve 4’ten hatırladığımız ağzı kanlı tavşanımız ve tekerlekli sandalyelerimiz de
oyundaki yerlerini almışlardı. Videoları izlerken dikkatimizden kaçmayan
ayrıntılardan bir kaçı da, ana karakterin, serinin önceki oyunlarının aksine
Silent Hill 5’te kapıların kollarını tutabiliyor ve camı kırık olan
pencerelerden içeri atlayabiliyor olmasıydı. Ayrıca, artık alternatif dünyalara
ne serinin önceki oyunlarındaki gibi ara videoyla, ne de Origins’teki gibi
aynaların yardımıyla değil, oyunu oynarken gerçek zamanlı olarak geçebilecektik.
Yani, ortalıkta gezinirken bir anda dolaştığımız mekan (serinin önceki
oyunlarındaki gibi araya video girmeden veya Silent Hill Origins’teki gibi
herhangi bir aynayı kullanmadan) kan revan içinde kalabilecekti. Bu arada,
serinin vazgeçilmezi olan ama Silent Hill 4’te seriye ihanet eden hemşirelerimiz
tekrar bizlerle birlikte, hatta daha da seksiydiler… Yalnız bu sefer, Silent
Hill 2 ve 3’dekilerin aksine ilk Silent Hill oyunundakiler gibi ellerinde
bıçakla dolaşmaktaydılar.Bu ön bilgilendirmelerden sonra yabancı sitelere verilen bazı ince detaylardan
öğrendiğimiz kadarıyla;

-Silent Hill 5’te Havok motorunun en son sürümü kullanılacaktı. Yani, artık
çevreyle etkileşimimiz maksimum düzeyde olacaktı. Etrafımızda gördüğümüz
masalara, sandalyelere vs… çarptığımızda, çarptığımız nesnenin büyüklüğüne göre
sürüklenişi veya yere devrilişi aynı gerçek hayattaki gibi olacaktı. Tabi bu da
yaratıklara karşı yerimizi belli edecekti.

-Yaratıklar sahip oldukları gelişmiş yapay zeka sayesinde bize ulaşabilmek için
her yolu deneyeceklerdi.

-Havok fizik motorunun etkisi sadece çevredeki eşyalara değil, kasabayı kaplayan
sis bulutuna da yansıyacaktı… Demir borumuzu sisin içinde savurduğumuzda, sis
bulutu da buna göre tepki verecekti.

-Alex’in askeri altyapısı, yaratıklarla olan savaşlarımıza da yansıyacak ve
yaratıklarla olan savaşlar da olabildiğince sert geçecekti.

-Yaratıkların da en gerçekçi şekilde hareket edebilmesi açısından sadece
karakterler için değil, yaratıklar için de Motion Capture teknolojisi
kullanılmaktaydı.

-Oyun boyunca yanımızdan ayrılmayacak olacak olan cep fenerimizin, bu sefer,
sadece ortalığı aydınlatmakla kalmayıp, daha çok yardımı dokunacaktı. Öyle ki,
bazı bulmacaları çözmemize yardımcı olmasının yanı sıra, ışığa duyarlı olan
yaratıklar da cep fenerimizin kapalı olduğu zamanlarda bizi bulamayacaklardı
(aynı Silent Hill filminde olduğu gibi).

-Resident Evil 4, God Of War 1 ve 2, Tomb Raider : Legend, Heavenly Sword ve
Uncharted : Drake’s Fortune oyunlarında olduğu gibi Silent Hill 5’te de oyun
boyunca kılavuz tuşlarla aksiyona girebilme, bulmacaları çözebilme imkanımız
olacaktı. Bu durum, her ne kadar genel anlamda bir yenilik olmasa da, Silent
Hill serisi açısından baktığımızda “yenilik” olarak adlandırılabilirdi.

Detaylar

Zaman içinde yayımlanan yeni ekran görüntüleri, röportajlar ve haberler
birbirini kovalarken, Nisan ayının sonlarına doğru Konami firması tarafından
yapılan açıklama ile oyunumuzun adı Silent Hill : Homecoming olmuş ve çıkış
tarihi Eylül 2008 olarak saptanmıştı. Bu haber, biz Silent Hill fanatiklerini
heyecanlandırırken, aynı gün yayımlanan üç oyun içi video da bizi epey parça
sarsmıştı; çünkü, Alex’in dış görünüşü değişmişti! İlk yayımlanan videolar ve
ekran görüntülerindeki Alex gitmiş, yerine bambaşka bir Alex gelmişti… Bunun
nedenini fanatikler olarak merak ediyorduk…

Neden bu tip bir değişime gidilmişti? Zaman içinde de bu sorumuzun cevabını
almıştık… Projede yer alan karakter tasarımcısı projeden ayrılmıştı ve bir daha
da yer almayacaktı. Alex tipi serinin fanatikleri tarafından yadırganmış ve kısa
sürede Silent Hill 5.net sitesi tarafından, eski Alex’i geri almak için imza
toplama kampanyası başlatılmıştı.Ana karakterin tipinin değişiminin yanı sıra,
hem yaratıklar, hem de karakterler için kullanılan Motion Capture teknolojine
dair herhangi bir etki görememiştik… Alex, deyim yerindeyse baston yutmuş gibi
kalıp halinde yürüyordu. Yoksa Motion Capture ile ilgili haber asılsız mıydı? Bu
3 video, kafalarda soru işaretleri oluşturmuştu yine… Karakter değişiminin
haricinde oynanılabilirlik adına az buçuk bir şeyler daha görebilme imkanına
kavuşmuştuk… Artık kahramanımız, Nathan Drake (U.D.F) ve Lara Croft gibi
platformların uçlarına tutunabiliyor ve kendisini yukarı çekebiliyor veya
aşağıya atabiliyordu. Kafalarda soru işaretleri bırakan noktalardan sonra,
oynanılabilirlik adına gördüğümüz bu ayrıntı da, bir nevi avuntu sayılırdı bizim
için…

Yapımcı firma tarafından verilen ekran görüntüleri içinde, belki de en ilginç
olanı, Alex Shepherd ile Silent Hill Origins’ten tanıdığımız Travis Grady’nin
aynı görüntüde yer almasıydı. Bu durum akıllarda fazlaca soru işareti
bırakmıştı. Zaman çizelgesi açısından baktığımızda, serinin ilk oyununun ana
karakterinin Silent Hill: Homecoming’te görünmesinin nedeni, genel olarak
konunun toparlanma çabası içinde olunduğuna bir işaret olabilir miydi? Ya da
Travis, Alex’e, Silent Hill kasabası ve onun geçmişinde meydana gelen olaylar
hakkında bilgiler vermeye mi çalışacaktı?

Mayıs ayı içerisinde yayınlanan 5 oynanış videosu ve sürüsüne bereket ekran
görüntüsüne bakılırsa, Silent Hill 5.net sitesinin başlatmış olduğu imza
kampanyası bir işe yaramıştı. Öyle ki, yapımcı firma eski Alex’i bir parça da
olsa geri getirmişti. Saç tasarımı değişmiş ve ilk Alex’in saç tasarımıyla (renk
tonu hariç) neredeyse aynı olmuştu. Ayrıca, grafik kalitesinde de bir takım
iyileştirmeler olmuştu.

Tüm bu bilgiler verilirken, Shiny Entertainment ile birleşen The Collective,
Double Helix adını almıştı… Bu oluşumdan sonra, baş tasarımcı, yani Jason Allen
ile yapılan röportajdan da Silent Hill: Homecoming ile ilgili birkaç ince
ayrıntıyı da öğrenme şansına ulaşmıştık… Mesela, artık oyunda bir savaş sistemi
olacaktı ve serinin önceki oyunlarındaki gibi başımız belaya girdiğinde,
olayları kontrol altına almak konusunda engellenmiş olmak yerine, aklımıza
gelebilecek olan çıkış yollarını kullanma imkanımız olacaktı. Ayrıca, Alex’in
görevi başındayken öğrendiği teknikleri oyun sırasında işimize yarayacaktı. Uzun
lafın kısası, Alex’in askeri alt yapısı yaratıklarla olan savaşımızda bize
yardımcı olacak ve başımız belaya girdiğinde durumu kontrol altına almamızı
sağlayacaktı. Bunların yanında, Silent Hill 2 ve 3’te bize sunulan aksiyon ve
bulmacalar için ayrı ayrı zorluk seçimi yapabilme özgürlüğümüz, Silent Hill,
Silent Hill 4 ve Silent Hill Origins’te de olduğu gibi Silent Hill:
Homecoming’de de elimizden alınmış durumdaydı. Sadece oyunun aksiyon kısmı için
zorluk derecesi seçimi yapabiliyorduk. Bulmacaların zorluğu, oyunun elindeydi.
Gerçi bu durum oyun açısından bir eksi sayılmayabilirdi…

Röportajın devamında, Jason Allen, oyuna getirecekleri yenilikleri, serinin
özünü bozmadan oyuna adapte etmeye çalıştıklarını ve serinin önceki oyunları
oynamış olan oyuncuları hayal kırıklığına uğratmama çabası içinde olduklarının
altını çizdi. Yani, hem oyuna yabancı olan oyuncular için Silent Hill:
Homecoming’i cazip hale getirmek, hem de var olan fanatikleri kaybetmemeyi
amaçlıyorlardı…Bu amaçla, serinin özüne sadık kalınarak getirilen yeniliklerin
içinde envanteri sistemi vardı. Envanteri sistemi, Silent Hill 4’teki gibi değil
de, eski alıştığımız düzende tasarlanmış, ama az biraz geliştirilmiş olduğu
söylendi. Buna göre yeni envanter sistemi, erişim kolaylığı, bir bakışta
yanımızda nelerin olduğunu görebilme ve ihtiyaç duyulan bütün maddeler için
yeteri kadar boşluk olacağı yönünde geliştirilmişti.

Eklentiler

Oyuna eklenen yeniliklere ek olarak, bir de “görev sistemi” olacaktı. Yalnız bu
“görev sistemi” sizi yanıltmasın; çünkü, bu sistem, nedenini veya sonucunu açık
etmeden, oyuncuya nerede olduğunu ve ne yapması gerektiğini hatırlatma
amacındaydı. Yani bir nevi anımsatıcı görevi görüyordu.

Silent Hill: Homecoming ile ilgili verilen bilgiler bunlarla da sınırlı değildi…
Oyunun ne kendi kendine şekillenen, ne de oyuncu tarafından şekillendirilebilen
bir yapıya sahip olacağı belirtilmişti. Mesela, bulunduğumuz mekandaki bir odaya
amacımız doğrultusunda girmek zorunda olmamızın yanında, mekandaki diğer odaları
da keyfimize göre ziyaret etme özgürlüğümüz olacaktı.

Shacknew adlı bir oyun sitesinin Jason Allen ile yaptığı röportaj sırasında,
oyunun 720p çözünürlükte açılacağını ve serinin önceki oyunlarındaki gibi,
klasik olarak oyunun birden fazla bitişe sahip olacağını da belirtilmişti…

Silent Hill: Homecoming ile ilgili röportajların ardı arkası kesilmiyordu…
Silent Hill 5.net’te yer alan bir takım bilgilere göre;

-Oyunun genelinin bir bulmaca gibi olacağı söyleniyordu. Bu durum, büyük
ihtimalle Alex’in kafasındaki soru işaretlerinin oluşmasına neden olan eksik
parçaların yerine oturması için bir çaba olarak düşünülebilirdi.

-Oyunun ilk birkaç saatinin de alıştırma bölümü olacağını ve bu kısımların
rüyadan ibaret olabileceği de yazılanlar arasındaydı. Oyundaki fizik sistemi ise
aynen güncelliğini korumakta ve fizik motoru olarak da Havok fizik motorunun en
güncel sürümü kullanılmaktaydı. Yani, Etrafımızda gördüğümüz masalara,
sandalyelere vs… çarptığımızda, çarptığımız nesnenin büyüklüğüne göre
sürüklenişi veya yere devrilişi aynı gerçek hayattaki gibi olacaktı. Tabi bu da
yaratıklara karşı yerimizi belli edecekti.

-Her silahın, her bir düşman için kendine özgü bir bitiriş hareketi olacaktı.

-Objelerle etkileşim ise hemen hemen Silent Hill 4’teki gibi olacaktı. Göze
çarpan ilginç bir obje olduğu zaman, (serinin eski oyunlarındaki gibi)
karakterimizin başı objeye doğru dönecekti ve sağ analog tuşu aşağıya doğru
çektiğimizde de, nesne birinci kişi için görüş açısına gelecekti.-Daha önceden ziyaret ettiğimiz bir mekanı tekrardan ziyaret etmeyi geri
çevirme. Yani ilgili odayla alakalı yapabileceğimiz her şeyi yaptıktan sonra
aynı odaya bir daha girmemize gerek olmayacağı için, karakterimiz o odaya
girmeyi geri çevirecek ve böylece de aynı odaya yanlışlıkla birden fazla kez
girmeyi önleyerek, bizim açımızdan vakit kaybına neden olmayacaktı,

Sürprizler

Belki de en bomba haber, GamesRadar sitesine yansıyan, oyunda Pyramid Head’in
görüneceğiyle ilgili olanıydı… Bildiğimiz gibi Pyramid Head, seri genelinde,
James’in bilinç altına özgü bir oluşumdu. Ancak, Konami firmasının, oyun
gazetecilerine verdiği özel konferansta, GamesRadar ekibi, Pyramid Head’i net
bir şekilde gördüklerini iddia ediyorlardı… Bu durumda, Pyramid Head Alex’e
neden dolayı görünecekti? Yoksa üst kısımlarda yazılı olan ama söylenti olarak
kabul edilen “Silent Hill 2’yi oynarken Pyramid Head’in James’i kovaladığı
mekanları ziyaret ettiğimizde, o sahnelerden kısa süreli alıntılar görmek” kısmı
doğru mu çıkacaktı? Belki evet, belki hayır, ama emin olduğumuz bir nokta var
ki, o da, bu söylentinin doğru olup olmadığını ancak oyun elimize geçtiğinde
anlayacağımızdı…

Haziran ayının son haftasına girerken yayınlanan iki adet oynanış videosunda
ise, Silent Hill: Homecoming’in yapımına yeni başlandığı zamanlarda sözü edilen
fizik motorunun etkilerini aynen gördük. Alex’in çarptığı taburenin ve
ameliyatla ilgili cihazın devrilişinin ne kadar gerçekçi bir şekilde ekrana
yansıdığını gördüğümüzde, fizik anlamında bize verilen sözün tutulduğuna emin
olmuştuk. Tabi göze hoş görünen kısım bununla da sınırlı değildi… Dar
aralıklardan ve normal seviyenin altında olan geçitlerden geçişler de epey hoş
olmuştu. Yan dönerek veya eğilerek geçebiliyorduk. Serinin önceki oyunlarına
göre oynanılabilirlik konusunda esnekti Homecoming, ama ileri ve geri doğru
yuvarlanma hareketleri biraz enteresan olmuştu. Neredeyse Lara Croft gibi
hareket ediyordu. Acaba Alex’in Lara Croft ile bir akrabalık bağı olabilir
miydi?

Videoların devamında, Alchemilla Hospital’ın koridorlarında dolaşırken, tepeden
düşen ceset, Silent Hill 3’e bir gönderme niteliği taşıyordu. Lakeside Amusement
Park’ta dolaşırken, Borely’s Haunted Mansion’ı gezerken, hiç beklemediğimiz bir
anda önümüze düşen o ceset, yüreğimizi ağzımıza getirmenin de ötesine geçip,
hoplamamıza neden olmuştu. Buna bakarak, Silent Hill: Homecoming’de de boş
bulunmamamız gerektiği mesajını tam anlamıyla almıştık. Kim bilir, bu tipte ne
sürprizler bekliyordu bizi?

Yaratıklarla olan mücadelemiz sırasında, belirli bir oranda darbe aldığımız
zaman artık Alex kolunu tutuyor, yürüyüşü değişiyordu. İnce olmasına rağmen hoş
bir detaydı ve oyuna biraz da olsa gerçekçilik katıyordu. Serinin eski
oyunlarında, sağlık durumumuz kırmızıda olsa bile yönettiğimiz karakter sanki
sağlık seviyesi yeşildeymiş gibi duruyordu (gerçi kalp atışları hızlanıyordu),
ama Homcoming’de, yaralandığımız zaman, üstede belirttiğim gibi, bunun etkisini
görebiliyordu. Toparlayacak olursak, umarız Double Helix ekibi, bu ilk Silent
Hill tecrübesinden alınlarının akıyla çıkarlar. Videolara bakacak olursak, öyle
görünüyor, ama aksi takdirde…

Exit mobile version