Birkaç türü birleştiren oyunlar son zamanlarda artmaya başladı. Aslında bu
patlama bundan birkaç sene önce ortaya çıktı. Daha önce de iki türü birleştiren
yapımlar olabiliyordu, ancak bu durumda olan oyunların sayısı fazla değildi. Son
yıllarda bu durum iyice değişmeye başladı. Onlar, bunlar, şunlar derken(Türkçe
dersine döndü) bir çok irili ufaklı yapım elime geçti. Bazıları oldukça kötüydü,
bazıları ise elle tutulur cinstendi; hatta bazıları süperdi. Bundan 2 sene önce
birincisi çıkan Spellforce harika bir dönüş yapmaya hazırlanıyor. Daha atletik
ve vücut yapmış olarak karşımıza çıkacak.
Bilinen gerçekler
İlk oyuna göre biraz daha değişikliğe gidilmiş durumda. Birincinin iki türü
birleştir formülü, Spellforce 2’de aynen devam ediyor. Yine kahramanımızı seçip
RPG gibi etrafta dolanıp yaratık temizleyeceğiz. Deneyim puanı kazanıp bir güzel
seviye atlayacağız. İlk oyunda başladığınız zaman belli bir süre, RPG gibi
ilerleyip sonradan stratejiye dönüyordu. Yapımcılar bu işi çok iyi kotarmıştı,
oyunculara bu değişiklik ile zevkli bir oynanış sağlanıyordu. İkinci oyunda ilki
gibi olacak, mekanizmanın dişlileri değiştirilmemiş. Zaten yapımcılar neden
çalışan bir sistemi bozsunlar ki. RPG olarak başlayıp yine karakterimiz ile
belli bir süre ilerleyecek ve arkasından stratejiye gireceğiz. Bilinenleri yine
tekrar edip işleyeceğiz. Ancak yapıya ayrılan süre bir hayli kısaltılmış durumda
karşımıza gelecek. Kısaca özel işçi artık piyasada yer almayacak.
Teknik anlamda ince bir işçilik ile yapım karşımıza geliyor. İlk Spellforce,
sistemimizi bir hayli kastırıyordu. 9600 XT ekran kartı olan bir makineyi bazı
yerlerde sarsmıştı. 2 yıl öncesi için sağlam grafiklere sahipti ve o zaman için
iyi sayılan bazı ekran kartlarını belirliyordu. İkinci yapımda aslında ondan
aşağı kalır vaziyette değil. Poligonları daha arttırılmış ve yüz ifadeleri çok
daha belirgin olacak modellemeler geliyor. Zoom çaktığımız zaman bir ork’un
suratındaki nefret çizgileri belirgin olacak. Yalnız yapımcılar ayrıntılarda en
çok surat ve vücudun ana hatlarını ortaya çıkaracaklar. Fazla ayrıntı içermeyen
el ve ayak gibi bazı ufak yerlerden kesecekler. Bunların poligonlarını alıp
surat gibi ayrıntılı yerlere koyacaklar. Bir nevi aslında estetik operasyon, bir
yerden kesip diğerine yapıştırılıyor. Çevre animasyonları, kaplamalar vb… herşey
kaliteli olacak ve sistemi kasmayacak. Yakına veya uzağa kamerayı aldığımız her
zamanda kaliteli bir görüntü karşımızda olacak.
In Flames
Görüntü ve ses birdir, televizyon dilinde her ikisi de önemlidir. Seslerde
görüntülerden aşağı kalmadan, kulaklarımızda yuvarlanacak. Savaşan ve ölen
birimlerin çığlıklarını duyacağız. Ayrıntılar dikkatli bir şekilde hazırlanıyor.
Oyun içinde bizim Single Player olarak oynadığımız zamanlara ait kısımda üç adet
ırk beliriyor. Elf, Cüce ve İnsanlar genel olarak isimlerini ezbere bildiğimiz,
hatta beynimize kazılan bu üç ırkın birbirinden ayrı özelliği bulunuyor. Elfler
büyülerine, insanlar Paladin’lerine ve Cüceler ise kendilerine güveniyor. Kısaca
hepsinin arkası gayet sağlam ve belalılar. Hangisini alırsak avantajı ve
dezavantajı olacak. İlk oyunda bazı yerlerde denge olayı sapıtıyordu ki, ikinci
oyunda bu hata yer almayacak. Multiplayer’a dönersek Elf, insan, ve cücelere
artı olarak Trol, Ork ve barbar ırkıda, yönetebileceğimiz ırklar arasında yer
alacak. Şimdi saydığım bu ırkların tek kişilik senaryoda olmadığını tekrar
belirtiyorum. İşte bir artı daha arkasından geliyor, bu sefer ister Single veya
Multiplayer olsun iki şekilde de yönetemeyeceğimiz üç adet ırk daha bulunuyor.
Tamamen bunlar bilgisayar kontrolünde olacak ve özelliklerini kıskanabileceğimiz
ırklar olacaklar. Darkelf, Gargoyl ve gölge savaşçıları olarak
isimlendirilmişler. Gruplandırma yaparsak her zaman kontrolde olan, yarı
kontrolde olan ve hiç olmayan olarak 3 ayrı küme yapabiliriz.
Only For The Weak
Run olayı artık savaşlarda yer almıyor, aman kahramanım öldü gidip canlandırayım
diye içinizden geçirmeyin. Single Player esnasında avatar ölürse görevi de
kaybedebileceğiz. Artık onlara cicili bicili bakmamız gerekecek. İstediğimiz
yerlere ışınlanarak gideceğiz, bu teknolojiyi Uzay Yolu’ndan iyi biliriz. İlk
oyundaki Teleporter’lar artık belediye tarafından yıkılıyor ve bizde
ışınlanıyoruz.
Spellforce 2’de ilk oyundan sonra meydana gelen olaylar konu alınıyor. Kötülük
su yüzüne çıkacak, biz de durduracağız. Türlü entrikaların olacağı söyleniyor.
Bunların yanına artık taktik çeşitliliği yapacak geliştirilmiş, yapay zekayı da
sokalım, gerisi kalbur üstü gitsin. Yapay zekanın ilkinden çok daha iyi olacağı
ve bizleri zorlu anların bekleyeceği açıklanıyor. Hadi hayırlısı deyip
bekliyoruz.
Spellforce’un birincisi gayet sağlam bir oyundu, iki türü birleştirip bize
zevkli anlar yaşatmıştı. Ek görev paketi ile iyice tavana vurmuştu. Şimdi
ikincisi geliyor ve ikincisinin de bir hit olacağını tahmin etmek hiçte zor
değil. Kısaca eğer çok çok batırmazlarsa, Spellforce 2 harika bir oyun olacak.