Star Wars denildiği zaman aklınıza ilk olarak ne gelir? Tabii ki Jedi’lar.
Görünüşleri, duruşları ve konuşmalarıyla tam bir karizma sembolü olan bu
karakterler aynı zamanda ışın kılıçlarıyla da dövüş konusunda Star Wars
evreninin en yüksek rütbeli kahramanlarıdırlar. Star Wars üzerine yapılan
oyunları da bir kenara alır toplarsak genelde uzay maceralarını içeren
simülasyonlar ve çoğunlukla da Jedi’ların yaşamlarını anlatan ya da Jedi olmak
için çaba harcayan kahramanların hikayeleri anlatılır. Fakat durup düşündüğümüz
zaman hep kenara atılıp unutulmuş, üstelik evrenin en yüksek taktik becerisine
sahip askerleri yani İmparatorluk Komandoları hakkında bugüne değin hiçbir oyuna
rastlayamadığımızı görürüz. Garip ve uyduruk konulara sahip FPS’lerin gırla
gittiği bu piyasada Star Wars evrenini farklı bir gözden yansıtacak bir FPS
piyasayı alt üst edebilirdi. LucasArts biz oyuncuların sesini duydu ve Republic
Commando oyunu üzerinde çalışmaya başladı.
Geçtiğimiz ay içerisinde ilk oynanabilir demosu ile sevenlerinin karşısına çıkan
Republic Commando ekran görüntülerini izlemekten bıkan oyunculara ilaç gibi
geldi. Oyun öyle bir maceraya sürükledi ki bizi, tadı damağımızda kaldı ve çıkış
tarihini iple çeker olduk. Neyse ki LucasArts bizi fazla bekletmedi ve merakla
beklenen oyunlarını kısa sürede piyasaya sürdü.
Elite trooper kaskından dünya’ya bakmak
Star Wars: Episode II’i izlemiş olanların, filmin sonlarına doğru gördükleri
klon ordusunu ve onların üretiminin nasıl olduğunu bildikleri bir gerçek.
Republic Commando oyununa başladığımızda bizde bir klon askeri olduğumuzdan aynı
süreçten geçiyor ve kendi gözümüzden tüm gelişimimizi ve eğitimimizi kısaca
izliyoruz. Önce vücut gelişimimiz tamamlanıyor. Ardından teknik ve taktiksel
bilgiler ve son olarak da silah kullanımını öğrendikten sonra bir daha hiç
çıkartmayacağımız kaskımızı takıyoruz. Eğimini tamamlamış her klon askeri gibi
hiç sorgu sual dinlemeden hemen ilk görevimize çıkıyor ve üslerimizden gelen
emirlere uyarak görevleri tamamlamaya çalışıyoruz.
Duyurulduğu ilk günden itibaren FPS olacağı bilinen Republic Commando da,
sürekli olarak bir klon komandosunun kaskının ardından bakacak olma fikri
üzerine yoğunlaşıldı. Gerek ekran görüntülerinde gerekse yapılan ön
incelemelerde kendimizi gerçekten komando gibi hissettirecek olan bu “kask
sistemi” oyunun ilk göze çarpan yanı. Özellikle demo deneyimi olmayıp oyunu ilk
defa oynayanlar baştan bu kaskı yadırgayacaklar ve eğer düşük çözünürlükte
oynuyorlarsa ekranda fazla yer kaplamasından dolayı rahatsız olacaklar. Aksiyon
dolu bölümler başladığında ise belki de görmezden gelip kendilerini oyunun
heyecanına bırakacaklar.
Temelde kaskımızın görevi bize; kendimiz ve takımız hakkında taze bilgiler
vermek, aynı zamanda görevlerle ilgili ipuçları ve onların konumlarını
bildirmek. Kaskın orta kısmında kendi sağlığımızı, sağ ve sol yönde ise
zırhımızın gücünü görüyoruz. Yanımızda bizimle birlikte savaşacak askerler
edindikçe onların güçlerini, konumlarını ve o anda ne yaptıklarını küçük ikonlar
ile ekranın sol yanında görebiliyoruz. Bunların haricinde eğer ulaşmamız gereken
bir nokta varsa tam ekranın ortasında çıkan bir çember ve onun üzerindeki ok
işareti ile gitmemiz gereken yöne takip edebiliyoruz. Kısacası pek çok şeyi bir
arada barındıran bu kask oyunun sonuna kadar en büyük yardımcımız olacak.
Kahraman değil takım lideri olmak
Republic Commando’nun en güzel yanı oyunun hiçbir anında dünyayı kurtaracak
süper güçlü bir kahraman olmamamız. Emrimizde tutacağımız 3 adet asker ile tüm
görevleri yapmakla görevli basit bir subayız. Dolayısıyla oyunun tamamına yakın
bölümünde kahramanlık gösterisi yapıp düşmana balıklama atlayan bir karakteri
değil, takım arkadaşlarını iyi koordine ederek en az zararla düşmanı alt etmeyi
bilen bir takım liderini canlandırmaktayız. Hal böyle olunca takımızdaki
askerleri iyi tanımamız gerekiyor.
Alıştırma bölümü esnasında bir süre tek başımıza ilerledikten sonra teker teker
bu üç takım arkadaşımıza rastlıyor ve beraberce ilerlemeye başlıyoruz. Takım
arkadaşlarımızın her biri farklı bir konuda uzmanlaşmış durumda. Biri kilitli
kapılar açarken, diğeri siper alacağı belirli noktalardan düşmana uzak mesafe
atış yapabiliyor. Diğeri ise geçilmez denilen engellere bomba yerleştirerek,
onları geçilebilir kılıyor. Yolda rastlayacağımız güçlü silahları kullanmak
üzere yollayabileceğimiz askerlerimizi bol bol siper arkasına gizleyerek düşmana
karşı hazırlıklı olmamız gerekiyor.
Savaş sisteminde biraz daha detaya inelim. Republic Commando oyununu ekran
ekran ilerleyen taktiksel savaş savaş simülasyonu gibi değerlendirebiliriz.
Yapmamız gerekenler genelde hep aynı sistem üzerine kurulu oluyor. Sözgelimi
oyunun başlarındaki bir görevde amacımız bulunduğumuz kanyonun güvenliğini
sağlamak. Önce askerlerimizi gerekli siper noktalarına yerleştiriyoruz. Hatta
proton topu, büyük lazer silahı gibi kullanabileceğimiz silahları çevrede
bulabilirsek onları kullanmak için de bir kişiyi yollayabiliyoruz. Daha sonra
savunma görevine başlıyoruz. Çevreden akın akın düşmanlar geliyor hepsini
haklamaya çalışıyoruz. Biz takım lideri olduğumuz için tüm askerlerimizden
sorumluyuz. Onların güçlerini ve ne denli saldırı altında olduklarını kontrol
etmeli sürekli tetikte olmalıyız. Eğer gücü azalmakta olan birisi varsa hemen
onun konumunu korumaya almalı ve askeri en yakın sağlık yenileme makinesine
yönlendirmeliyiz. Saldırıyı başarı ile karşılayıp güvenliği sağladıktan sonra
tüm askerlerimizin güçlerinin tam olduğundan emin olup, silahlarımızı
kuşandıktan sonra bir sonraki alana geçiyoruz.
Savunma bölümlerinin haricinde en çok karşılaşacağımız görev tipi de kilit açma
ya da bomba yerleştirme görevleri. Mesela bir üsse sızıp içerideki ana
bilgisayarı patlatmamız gerekiyorsa, önce içerideki güvenliği sağlıyoruz.
Ardından bir askerimizi bomba yerleştirmek üzere bilgisayarın başına yollarken
diğer arkadaşlarımızı onu korumaları için siperlere yolluyoruz ve biz de
bilgisayar başındaki askeri koruyoruz. 10 saniye ile 2 dakika arasında değişen
bu bomba yerleştirme, bilgisayar hackleme ve kilit kırma gibi görevler esnasında
tamamıyla savunmasız olan askerimizi korumalı hiç zarar görememesini
sağlamalıyız.
Deyim yerinde ise Republic Commando hep aynı sistematik üzerine kurulmuş;
güvenliği sağla, kapıyı aç (patlat), görevini yapmakta olan askeri koru, yeni
alana girmeden evvel silahları doldur ve sağlık yenilemesi yap. Sürekli aynı
görevi yapıp yolumuza devam ediyoruz. İlerleyen aşamalarda tek başımıza kalmamız
gereken bölümler oluyor bu görevler esnasında askerlerimize yaptırdığımız pek
çok işi kendimiz yapmak zorunda kalıyoruz ve bu sefer durum tersine dönüyor. Bir
kilidi tek başımıza açmamız için yaklaşık 15 saniyelik sakin ortam yaratabilmek
için önce güvenliği sağlamamız gerekiyor ki bu oyunda tek başınıza olmak
sanıldığı kadar kolay değil. Neyse ki tek başımıza olduğumuz görevler uzun
sürmüyor ve kısa sürede takım arkadaşlarımıza kavuşuyoruz.
Silah kullanmak bir sanattır
Republic Commando’da kullanacağımız silah çeşidi çok fazla olmasa da işimizi
görecek kadar seçenek sunuyor. Oyuna başladığımızda tipik silahlardan olan
assault rifle ile basit düşmanları haklarken, sniper tüfeği, roker atar ve el
bombası gibi FPS klasikleri silahların Star Wars versiyonlarını
kullanabiliyoruz. Ana silahımız olan assult rifle tıpkı Splinter Cell oyunundaki
gibi çok amaçlı. İçindeki bir iki mekanizmayı değiştirerek roket atar’a veya
sniper tüfeğine dönüşüyor. Kullanacağımız el bombaları ise normal
patlayıcılardan elektronik sistemleri bozacak manyetik dalga yayan bombalara
kadar değişiklik gösteriyor.
Republic Commando yapay zekâ konusunda başarılı diyebiliriz. Karşılaştığımız
düşmanlar çevredeki siperleri ve engelleri akılıca kullanarak saklanabiliyor.
Zırhı güçlü robotlar ise direkt üstünüze üstünüze geliyor ve takımınızı zor
durumda bırakıyor. Havadan saldıran yaratıklar ise bol bol yer değiştirdiğinden
kolay hedef olmuyorlar. Düşman birlikleri genelde kalabalık olmanın avantajını
iyi kullanıyorlar. Girdiğimiz mekanlarda dizilmiş ve bekleyen askerlerin olduğu
bölümler gerçekten zorlayıcı olabiliyor. Bu yüzden oyunun her anında çevrede
siper alınacak noktaları çok iyi takip etmeli ve her askerinizi vakit
kaybetmeden siperlere göndermelisiniz.
Sistem canavarı grafikler
Yeni nesil ekran kartlarını son transistörüne kadar zorlamaya çalışan Republic
Commando, başarılı grafikleri ile dikkat çekiyor. Çevre detayları, arka planda
bitmek bilmeyen aksiyonu ile oyuncuya tam bir görsel şölen yaşatıyor. İç
mekanlarda zaman zaman doku tekrarı ve aynı birimlerin defalarca gösterilmesi
sıkıyor olsa da güzel efektlerle oyun her zaman için göz dolduruyor. Yanımızdaki
birimlerin detayları ve düşman robotlarının patlama efektleri çok güzel.
Patlayan robotlar ya da birimler çevreye sayısız parçalarını fırlatıyorlar. Aynı
zamanda manyetik bomba ile fonksiyonlarını yitiren düşmanlar başarılı
animasyonlar eşliğinde yere düşüyorlar.
Oyunun readme dosyasında yazan açıklamasına göre en az Pentium 3 1.0 GHz
işlemci, 256 MB RAM ve 64 MB’lık ekran kartı istediği yazıyor. Bahsi geçen
sistemle ise ancak tüm grafik ayarları kapalı iken ve 640×480 çözünürlükte
oynanıyor. Ancak gerçekçi olmak gerekirse bu oyunu sözü geçen sistemle oynamak
kesinlikle akıl karı değil. 800×600 çözünürlükte oynarken dahi ekranda her şey
kocaman gözüküyor ve çevreyi ayırt etmek zor olurken 640×480 çözünürlükte bence
oynanılmaz. Republic Commando’yu adam akıllı oynayıp keyfini sürebilmek için
Pentium 4 2.4 işlemci, 1 GB RAM ve 256 MB’lık güçlü bir ekran kartı şart. Çünkü
oyunun grafiklerini yüksek seviyeye getirmeden görsel objelerin ne denli
başarılı olduğunu anlamak imkansız.
Derinlerde neler gizli
Republic Commando içinde pek çok detay barındırıyor ve bunlar kimi zaman oyunu
daha fazla oynama isteği yaratıyor. Bu detayların en başında kuşkusuz kaskımız
geliyor. GameCube oyuncularının yakından tanıdığı Metroid Prime oyunundaki
arabirimi andıran kaskımız sayesinde takımızdaki tüm askerlerin yerini, konumunu
ve o anda ne yaptıklarını bilmek önemli bir ayrıntı. Diğer güzel nokta ise;
yakın mesafede öldürdüğümüz yaratıkların yaşamsal sıvılarının kaskımıza
sıçraması. Bu sıvı görüş alanımızı bir anda sıfıra indiriyor, ama hemen devreye
lazer destekli otomatik ekran temizleme sistemi giriyor ve camımızı bir güzel
temizliyor.
Klon askeri olmanın en iyi yanlarında biri her zaman hayata geri dönme gibi bir
imkânınızın olması. Yanınızda sizinle birlikte savaşırken hayati fonksiyonlarını
kaybeden bir asker yerde baygın yatarken ister bizzat siz gidip şok verebiliyor,
isterseniz de birini görevlendirerek askeri yeniden hayata döndürebiliyorsunuz.
Hatta savaşın sıcak anında yerdeki askeri fark edemezseniz en yakın asker kendi
güvenliğini sağladıktan sonra bunu otomatik olarak yapabiliyor. Aynı durum bizim
için de geçerli. Oyunun her hangi bir anında fazla yara alıp yere düşer isek;
önce ekran bulanıklaşıyor ve hareketsiz bekliyoruz. İstersek bölümü baştan
oynamak için son save noktamıza dönebiliriz istersek de hiç tepki vermeyip
askerlerden birinin bizi diriltmesini bekleyebiliriz.
Çoklu oyuncudan ne haber?
Republic Commando’nun bence asıl teklediği nokta çoklu oyuncu modu. Tamam diğer
FPS’lerde bulunan tüm oyun modlarını destekliyor (Deathmatch, Team deathmatch,
Capture the flag gibi) ancak oyunun kendi gibi daha yaratıcı multiplayer
seçenekleri daha iyi olabilirdi. Ana senaryoda fazlasıyla taktiksel beceri
gerektiren oyunun çoklu oyuncu modunda da tıpkı Counter-Strike gibi takım
oyunları olabilir hatta bir takım liderinin verdiği emirleri uygulayan
askerlerin oluşturduğu bir takım oyunu çok farklı olabilirdi. Açıkçası
multiplayer modları diğer FPS’lerden altta kalmamak için yapılmış ancak oyunun
ana senaryosunun uzun süreli olmaması ve pek çok oyuncunun kısa sürede oyunu
bitirecek olmasının tek alternatifi başarılı multiplayer modu olmalıydı. Çünkü
bu haliyle oyun 1 ay süre ile çok beğenilecek ama herkes bitirdikten sonra
unutulup gidecek.
Sonuç olarak bir değerlendirme yaparsak, Republic Commando Star Wars evreni
üzerine yapılmış olan oyunlar arasında bence en yaratıcı olanlardan biri. FPS
gibi sadece karşına çıkanı öldür mantığı ile ilerleyen oyun tipinin taktiksel
öğelerle süslenmesi bambaşka deneyimlere yelken açmamızı sağlıyor. Eğer Star
Wars hayranı iseniz bu oyunu almamanız zaten söz konusu değil. FPS türünü seven
ve içinde taktiksel öğeler barındırıyor olmasını zevkle karşılayan herkesin
mutlaka yaşaması gereken bir deneyim.