Super Street Fighter IV

Çocukluğumuzda duyduğumuz o seslerin şimdi de olması ne kadar güzel. Tamam,
belki bire bir aynı değil, ancak yine de hiç yoktan iyidir. Arcade makinelerine
atılan jetonlar, her yönden, her oyundan gelen farklı sesler, kaybetmenin ve
kazanmanın yansıması olan çığlıklar, eminim ki çoğumuzun hayatında genişçe yer
edinmiştir. Bu kültürün ne yazık ki geçmişte kalması üzüntü verici, ama ilk kez
bu çatılar altında tanıdığımız yapımların hâlâ hayatta oluşu bizi bir nebze de
olsa teselli edebiliyor.

Hatırı sayılır firmalardan olan Capcom’un hazırladığı Street Fighter, 20 yılı
aşkın süredir yaşıyor. Üstelik o tam da emekliye ayrılıyor derken IV numaralı
üyesiyle geri dönmüş ve hepimizi yeniden heyecanlandırmıştı. Yeni görselleri ve
özüne sadık oynanışıyla milyonlar sattı ve o artık “Super” takısını hak etmişti.
Nitekim öyle de oldu. Şimdi sırada Super Street Fighter IV var. Ben artık
dayanamadım ve yeni oyunu gittim gördüm, oynadım, beğendim. Şimdi de biraz
bahsetsem iyi olur sanırım (Ardımda da tekrar tekrar DJ Ashba’dan The Ballad of
Death çalarken).


Hakikaten süper

Her defasında “bu artık son” denilse de, bir türlü vazgeçilemediği belli.
Öncelikle Super Street Fighter IV (SSFIV) için söylenen şey, sıradan bir içerik
paketinin olmayacağıydı. Kapsamlıydı ve bu sebeple yeni bir oyundan farksız
olacaktı. Yeni yapımda ilk dikkat çeken yönü, artan dövüşçü sayısı oluşturuyor.
Bu kez yirmiden fazla karakter var. Guy, Rose, T-Hawk, Fei Long, Dudley, Ibuki
ve Juri bunlardan bazıları. Sırasıyla hepsini denedim.

Öncelikle oyuna özellikle Bruce Lee’den esinlenilerek hazırlanan ve atletik yapısıyla
dikkat çeken Fei Long ile başladım. İkinci seçimim ise, Dudley oldu. Bıyıklarından mıdır, yoksa
garsonluktan vazgeçip dövüş arenasına adım atmasından mıdır bilinmez, garip bir
mizahi yönü var. Onca yumruk yedikten sonra, boks eldivenleriyle size ikram
ettiği kahveyi içmeseniz iyi olur.Hayda bre pehlivan!

Güneşli bir günde dışarıdaydı. Etrafta sayısız insan olmasına rağmen tek dikkat
çeken kişinin kendisi olduğunu önemsemeden yürüyordu. Ta ki sataşmayı belgeleyen
ilk sözcükler sarf edilene kadar. Bu durumdan memnun olmadı ve karşısındaki
cılız rakibi pataklamaktan geri kalmadı.

Gelelim en dikkat çekici isme. Öyle ki haber bültenlerine bile konu oldu
kendisi. Onu ilk gördüğümde hafif bir şaşkınlıkla beraber, biraz da Hellboy’a
benzettiğimi söylemeliyim. Evet, Hakan’dan bahsediyorum. Kızgın teni, turkuaz
saçları ve pala bıyıklarıyla arz-ı endam eden karakterimiz, yapı itibariyle de
Honda’yı andırmıyor değil. Hakan’ın pek de seri hareket ettiği söylenemez, ama
darbelerinin ölümcül olduğu gerçek. Yanından bir an olsun bile yağ fıçısını
ayırmıyor. Özellikle sinirlendiği anlarda yağlanmaya başlıyor ve o sırada
rakibini yakalarsa, temizce hırpalamadan bırakmıyor (Sanki sıktığı şey, bir
insan değil de sabunmuş gibi).


Rose, etrafında dönen elementleri silaha dönüştürürse karşısındakine şans
tanımıyor (SFIV’te de var, ama ben bu yapımda da kendisiyle oynamayı tercih ettim). Turnuvadaki en rahat kişi olarak Gen dikkat çekiyor. Elleri birleşik
halde oradan oraya zıplayan ve öldürücü darbelerini tekmeleriyle gerçekleştiren
bu karakter, kendine fazlaca güveniyor ve kendini usta sınıfında görüyor olsa
gerek. Adon’ın Sagat’tan hoşlanmadığı açık. Sonuçta aynı tarzda dövüşüyorlar ve
mutlaka birinin diğerinden üstün olması gerekiyor. Onurlu bir yerli olan T-Hawk
ise güçlü kollara sahip. Rakibini çanta gibi savurup, yerden yere vurabiliyor.
Kısacası tüm dövüşçülerin çok güçlü yönlerinin olduğunu, onlarla aranızdaki
mesafeyi yakınlaştırdıkça, tehlikenin de artacağını söyleyebilirim. Kendi oynanış deneyimim boyunca hem yeni karakterlerin özelliklerini, hem de var olan karakterlerin yenilere karşı neler yapabileceğini görmek istedim

Şimdiye kadar hep dövüştünüz, antrenman maçlarıyla hareket kabiliyetinizi
geliştirdiniz ve usta bir dövüşçü oldunuz. Artık yapabileceğiniz başka şeyler de
var.Bonus modlar ve Multiplayer oynanış gibi. Hatırlarsanız SFIV’te, dövüş
aralarında ekrana gelen bonus modları yer almıyordu. SSFIV ile özlem sona eriyor
ve parçalamadığınız araba, kırmadığınız şarap varili kalmıyor. Tabii ki iş sizin
becerinize kalmış. Kendi zamanlamanızı doğru olarak ayarlamanız gerekirken, aynı
zamanda size sunulan süreyi de en iyi şekilde kullanmalısınız.

Bu araba kaç basıyor ağabey?

Yıllar sonrasında tekrar gıcır gıcır bir arabayı tekmelerle parçalamak beni
çok mutlu etti. Üstelik siz bu uğraşı verirken, arka planda sizi izleyen ve
yaptıklarınızın sonucuna göre tepkiler gösteren kişiler de var. Varil kırma
işlemleri, araba parçalamaya nazaran daha zor. En ufak bir hata, daha sonra
zincir halini alıyor ve kendinizi toparlamanız çok zorlaşıyor.


Oyunumuzda detaylı çoklu oyuncu seçenekleri mevcut. Dünya üzerindeki diğer
oyuncularla kapışarak en iyisi olmayı deneyebilir, kendi arkadaş grubunuzla özel
bir turnuva oluşturarak heyecanlı dakikalar yaşayabilirsiniz. Team Battle ve
Endles Battle, en çok dikkat çeken oyun modları. Team Battle’da 8 kişilik takım
olarak diğer ekiplere karşı mücadele ediyorsunuz. Endles Battle başlığında,
eleme sistemi bulunuyor. Bu defa herkes kendisini düşünmek zorunda. Çünkü
kaybederseniz, eleniyor ve turnuvanın geri kalanını sadece izlemekle
yetiniyorsunuz. SSFIV’te diğer kullanıcılar tarafından yapılan maçları aynı anda
izleyebiliyorsunuz. Bu da güzel bir yön. Ek olarak Replay Channel ise, dikkat
çeken tüm görüntüleri gözler önüne seriyor.

Ses ve grafiksel olarak pek fark yok. Street Fighter’ın yeni modası devam
ediyor. SFIV’te de olduğu gibi yaptığımız özel kombolar sonucunda oluşan
görseller, ekranda tam bir renk cümbüşünün yaşanmasını sağlıyor. Vuruşlarımız ve
aldığımız darbelere göre karakterlerin yüz ifadelerinin anında değişmesi ve ağır
çekim modu da yine ayrı bir hava katıyor. Kısacası Super Street Fighter IV,
isminde de yer aldığı üzere “süper” geliyor.

Exit mobile version