Bundan 19 sene önce çıkan bir seri, günümüz için yeniden canlanıyor. Evet
Bard’s Tale aslında 1985 yılında ilki çıkan ve daha sonra iki tane devam oyunu
yapılan ünlü RPG serisidir. Geçen uzun yılların ardından bu kez, daha güzel
grafiklerle ve arkasında bir hayli sağlam bir yapımcı ile yeniden beğenimize
sunuluyor.
Oyunun yapımcısı InXile adlı yeni kurulan bir firma ama firmanın kurucusunun
geçmişi bir hayli sağlam. Projenin başında daha önce Fallout serisi gibi bir
klasiğe imza atmış olan Brian Fargo var. Kendisi Bard’s Tale’in daha önce çıkan
oyunların yapımcı kadrosunda da yer almış. Dolayısıyla zaten var olan RPG
tecrübesini, ilginç bir konseptle birleştirerek, başarılı olacağı kesin olan bir
oyunla yeniden çıkmaya hazırlanıyor.
Hayatı ciddiye almayan bir karakterdir Bard
Oyunun isminden de anlaşılacağı üzere Bard karakterini yöneteceğiz. Bard’lar her
yeri dolaşan ve şarkılar söyleyen ozanlardır. Bu ismi FRP ile ilgilenenler iyi
bilirler. Oyundaki karakterimiz paraya önem veren, kızlardan başka bir şey
düşünmeyen ve içkicinin teki. Evet klasik RPG oyunlarındaki karakterlerin aksine
hayli ters bir karakter bizleri bekliyor olacak. Zaten oyunun en ilginç yanı; şu
ana kadar yapılan bir çok RPG klişeleri ile dalga geçmesi. Mesela karakterimiz
ile herhangi bir görev aldığımızda ‘Bu çok standart’ veya ‘Aman ne klişe’ gibi
kendi kendine yorumlarda bulunacak. Yani görevi yapsanız dahi karakterin kendi
kişiliğinin olmasından dolayı illaki herşeye bir kulp bulacak. Oyundaki görevler
aslında çok çeşitli ve çok değişken bir formata sahip. Diyelim ki; sihirli bir
taşı ele geçirmeniz lazım fakat bu taş yüzyıllardır siyah bir ejderha tarafından
korunuyor. Ejderhayı öldürmeyi göz önüne aldınız ve ilerlemeye başladınız. Bir
de ne göresiniz; ejderha size saldırmak yerine “Sende mi bu taş için geldin?
Zaten uzun zamandır bunu korumak için bekliyordum ama artık sıkıldım. Al taş
senin olsun ben de buradan gideyim” diyebilir. Sizde taşa böylelikle bedavadan
konmuş olursunuz. Elbette normal bir RPG oyununda böyle ilginç bir diyalog ve
durumla karşılaşmazsınız.
Daha önceden hazırlanmış ilginç olaylar dışında, oyun esnasında verceğiniz
kararlar sonucu başınıza gelenlerde olacak. Oyunda serbestsiniz, istediğiniz
şekilde davranmanız ve hareket etmeniz mümkün. İster karşınızdaki NPC karaktere
kötü davranabilirsiniz, isterseniz iyilik yapabilirsiniz. Tabi ki her hareketin
sonuçları olacak ve bunlar oyun sonuna kadar bizleri etkileyecek. Söz gelimi bir
çiftçi sizden kaçan atını yakalayıp getirmenizi istiyor. Bunun karşılığında sizi
mükafatlandıracağını söylüyor. Görevi kabul edebilir veya kabul
etmeyebilirsiniz. Her iki kararınızın sonucunda senaryonun gidişatı
farklılaşacak ve bu olay sizin oyundaki ilerleyişinizi etkileyecektir. Diyelim
ki; kabul ettiniz ve atı geri getirdiniz. Çiftçi size oyun boyunca bir hayli
yardımı olacak bir sihir veya silah verebilir. Bir diğer alternatif; görevi
kabul ettiniz ama bu sefer atı öldürüp ölüsünü de çiftçinin önüne serdiniz. Bu
durumda çiftçinin aslında büyücü olduğunu öğreniyorsunuz ve sizi tamamen şansız
hale getiren bir büyü yaparak cezalandırıyor. Bu tip büyüler tüm oyun boyunca
karakterimizi etkileyecek hatta oyuna özel olarak konulan eşyaları bulmamızı
imkânsız hale getirecek.
Halk ozanı olmak zor zanaat
Bard kılıç sallamaktan başka büyü de yapabilecek. Fakat büyüleri öğrendiği ve
söylediği şarkılar sayesinde yapacak. Ne de olsa kendisi aslında bir halk ozanı.
Oyunun en başlarında tek bir şarkı bileceğiz. Bununla sadece ufak bir fare
çağırma imkanımız olsa da, daha sonradan öğrendiğimiz yeni şarkılarla daha
kuvvetli yaratıkları sumon edeceğiz. Ateş iblisinden, yıldırımlar çakan bir
örümceğe veya ölü bir şövalyeye kadar bir çok çağıracağımız yaratık olacak.
Diyelim ki; bir Ateş İblisini yardımımıza çağırarak kalabalık bir düşman
grubunun işini bitirdiniz fakat aradan kısa süre geçtikten sonra bu seferde
karşınıza kalabalık bir zombi grubu çıktı. Siz tabi ki Ateş İblisine güvenerek
onu yeniden çağırdınız. Ama oda ne; iblis bırakın size yardım etmeyi, kendine
hayrı olmayacak durumda. Bir anda size “Diğer tarafta işler kötü, zaten biraz
önceki yaratıklardan yoruldum. En iyisi ben gideyim. Daha sonra gelirim” diyerek
yanınızdan puf diye kaybolabilir. Sonuç olarak büyülerinizi kullanırken doğru
kararlar vermeniz gerekecek ve her büyünün bir bedeli olacak.
Oyunda hayli ilginç bir inventory sistemi kullanılacak. Sürekli olarak dolan
inventory’nizi boşaltmak için kasabaya gitmenize gerek kalmayacak. Bunun yerine
yapımcılar daha değişik bir fikir uygulamışlar. Sizde bulunan bir eşyanın daha
iyisini bulursanız; eski ve düşük özellikli olan eşyanız değeri ile çarpılıp
para olarak size geri dönecek. Böylelikle yeni eşyanız inventory’nizdeki yerini
alacak ve kasabaya gidip alım-satım işleriyle uğraşmayacaksınız. Ayrıca
silahlarımızı ve zırhlarımızı upgrade etme imkanımız olacak. Böylelikle daha
kuvvetli ve isabetli vuruşlar yapabileceğiz. Düşmanlarımızın büyülerinden veya
vuruşlarından daha az etkileneceğiz.
Geçmişin izleri peşimizi bırakmayacak
Bard’ın kabarık bir geçmişi de var. Karakterimizin uğradığı kasabalarda bir çok
anısı olacak. Bazen bu anıları karakterimize hatırlatan enteresan olaylar
olacak. Uğradığınız kasabanın hanına girdiğinizde bir anda tüm gözler Bard’a
çevrilecek. Herkes ona “Hoş geldin salak” veya “Aa bu o değil mi?” diyerek laf
atacaklar. Çünkü daha önceden Bard bu kasabada bir kıza hava atmak için şarkı
söylerken yanlışlıkla bir yaratık çağırmıştır. Üstelik çağırdığı yaratık
kasabadan gidene kadar etrafı yakıp döker. Böylece Bard’ın adı aptal büyücüye
çıkar. Bard’ın yaptıkları hatırlatıldıkça yüzünün alacağı şekli direk olarak
oyunda gösterilecek. Bunun gibi bir çok olay daha bizleri başka kasabalarda ve
başka yerlerde bekliyor olacak. Oyunun diğer bir özelliği ise; hikaye gibi
anlatımı ile olması. Biz oyunu oynarken sanki biri hikaye anlatır gibi “Bard o
sabah şuraya gitti” veya “ Efendi Bard yaratıkları öldürüp prensesi kurtardı”
şeyler söyleyecek. Ama biz bu anlatıcıya bağlı olmayacağız. Oyun içinde serbest
olduğumuzdan ister anlatıcının istediği yoldan veya istersek onun dediğinin tam
tersi yoldan yapabiliriz.
Bard’s Tale ‘in için profesyonel kişiler tarafından seslendirilmiş ve hiç
üşenmeden baştan sona kadar yazılmış tam 40.000 satır diyalog bulunuyor. Bu
diyaloglar yine diğer RPG oyunlarına göre ters ama hoş bir biçimde yazılmış
durumda. Diyaloglara bazı zamanlar biz, bazı zamanlar ise Bard kendi kendine
cevap verecek. Özellikle karakterimizin verdiği cevaplar bizler içinde sürpriz
olacak ve sonuçlarına katlanmak zorunda kalacağız.
Oyunda daha önce PS2 için çıkan Baldur’s Gate: Dark Alliance’ın grafik motorunun
geliştirilmiş versiyonu kullanılıyor. Bizleri tepeden takip edecek bir kamera
ile oynayacağız. Oyunda sade ama güzel grafikler bizleri bekliyor olacak. Bard’s
Tale bizlere 40 saatlik normal bir oynanış sunacak. Ancak bir kere oyunu oynayıp
bitirmek oyunun tamamını görmek anlamına gelmeyecek. Oyunda sadece Bard
karakterini yönetebileceğiz ve multiplayer seçeneğimiz bulunmayacak.
Sonuç olarak normal RPG’ler ile dalga geçse de Bard’s Tale’de su katılmamış bir
RPG oyunu. Kısacası temel D&D kurallarıdan o da taviz vermeyecek. Bard’s Tale’de
vaadedilenler tam olarak yapılabilirse; bizleri bir hayli komik ve bir o kadar
da derin bir oyun bekliyor. Bard’s Tale tüm oyun platformları için hazırlanıyor.
PS2 ve X-Box için önümüzdeki Ekim ayı içinde piyasada olacak. PC sahipleri ise
bu oyunu ancak 2005 baharında oynayabilecek. Son olarak bazı internet
sitelerinde oyunun GameCube içinde çıkmasının planladığı yazıyor. Ancak henüz
kesinlik kazanmadı.