The Lord of the Rings: The Third Age

Hatırlayacağınız gibi EA’nın hazırladığı – EA’nin kendi yapımı olmadığı için Fellowship’i saymıyorum – iki Lord of the Rings oyunu ”Two Towers” ve ”Return of the King” soluksuz aksiyon sahneleriyle konsollarda büyük beğeni toplamıştı. Return of the King’in çıktığı sıralarda haberleri duyurulan LOTR: The Third Age’in ise bu iki oyundan farklı olarak RPG tarzında hazırlandığı belirtilmişti. İşin gerçeği LOTR serisi için video oyunları yapılacağını duyduğumda bir LOTR oyunu için en iyi tarzın aksiyon-macera olacağını düşünüyordum; ki çıkan iki oyun da düşüncelerimi destekler nitelikteydi. Ta ki Third Age’i oynayana kadar…



The Third Age



Açıçası masaüstü FRP oynamayı seven biri olarak, bu oyunları monitör
karşısında oynamayı çok benimseyemedim, tabi Baldur’s Gate gibi bir kaç oyunu
ayırıyorum şöyle bir kenara. Japon RPG’lerine ise ayrı bir uzağım, Legend of
Dragoon gibi yine bir kaç istisna oyun olsa da… Hele işin iç yüzünde sıra
tabanlı dövüşler oldu mu, iyice uzaklaşırım oralardan. Bu yüzden belki Third
Age’in isminin başında ‘’Lord of the Rings’’ kelimeleri olmasaydı, büyük
ihtimalle bu oyun konsolumdan içeri bile giremeyecekti. Gördüğünüz gibi Third
Age’i sadece ismi yüzünden alıp denediğimi çekinmeden belirtiyorum. EA’nin de
RPG oyunlarına uzak bir firma olduğunu düşünürseniz başta aklınızda karamsar bir
tablo oluşabilir; fakat emin olun Third Age’i oynayınca bu fikriniz değişebilir.

Oyunun senaryosu üçlemenin tamamını içeriyor fakat durum biraz farklı, biz
yapılan savaşlarda ve olup bitenler arasında yepyeni altı karakter ile hikaye
örgüsüne bir şekilde dahil oluyoruz; bu yüzden aslında Third Age’i yan bir
senaryo olarak görebiliriz. Oyuna Gondor’lu bir savaşçı olan Berethor ile
başlıyoruz ve daha hemen yolun başında yüzük tayfları karşımıza çıkıp bizi
öldürüyor, bu sırada Idrial isimli elf olaya müdahale ediyor ve şifa büyüsü ile
bizi hayata döndürüyor. Bundan sonrası ise ikilinin yollarına devam etmesiyle
gelişiyor, ilerleyen kısımlarda Elegost, Eaoden, Morwen ve Hadhod isimli dört
karakter daha gruba katılıyor. Bu karakterlerden Elegost bir ranger, Morwen
hırsız/savaşçı, Eaoden şovalye ve Hadhod’da cüce sınıfından bir savaşçı. Grup,
Mines of Moria, Helm’s Deep, Pelennor Fields, Osgiliath ve Minas Tirith gibi
yerlere gittiği için yolumuz buralarda Yüzük Kardeşliği’yle de kesişiyor ve bu
nedenle oyunda kısa süreliğine de olsa Aragorn, Faramir, Legolas ve Gimli gibi
karakterleri de savaşlar esnasında yönetebiliyoruz, hatta Moria’da Gandalf
olarak Balrog’a karşı bile savaşabiliyoruz. Bunların dışında bazı karakterler de
belli savaşlarda yanımızda yer alıyor.

Savaşlar demişken oyun sıra tabanlı bir RPG olduğu için her karakterin kendine
özgü yetenekleri, büyüleri, zırhları ve silahları var. Bu özellikler deneyim
kazandıkça geliştirilebilir niteliklere de sahip, ayrıca bazı gizli silah ve
sihirli nesnelerle farklı marifetler kazanabilmek de mümkün. Oyunun oynanışına
daha fazla değinmek gerekirse; ilk etapta dışarıdan bakıldığında bir aksiyon
oyunu havası var. Görünüm olarak önceki iki LOTR oyununu alın ve karakterinizi
Tomb Raider tarzı bir kamera açısıyla kontrol ettiğinizi düşünün. Tabi mekanlar
önceki LOTR oyunlarından çok daha geniş. Ekranın üst köşesinde bir harita/radar
olmasına rağmen bazı labirent yapılarda kaybolmanız bile mümkün, neyseki
ulaşmanız gereken yerler kırmızı noktalarla belirtilip oyunun akışı zora
sokulmuyor. Evet dediğim gibi siz grubu temsilen istediğiniz herhangi bir
karakterle bu noktalara gidip görevleri tamamlamaya çalışıyorsunuz, tabi bu
noktalara giderken karşılaşacağınız sandık ve benzeri şeylerden gerçek zamanlı
olarak nesneleri topluyor, gizli nesneleri arıyorsunuz. Bir düşmanla
karşılaştığınızda ise görüntü değişiyor ve klasik Sıra Tabanlı Strateji moduna
geçiliyor ve savaşlarınızı bu şekilde yapıyorsunuz. İstisnalar hariç,
karşılaşmalarda genellikle aktif olarak üç savaşçınız bulunuyor, fakat savaşlar
esnasında istediğiniz zaman hamle kaybı yapmadan pasif ve aktif savaşçılarınızı
değiştirebiliyorsunuz, zaten işin stratejik kısmını da genellikle bu olay
belirliyor.

Mesela Watcher in the Water ya da Solucan Dil-Grima gibi düşmanlarla
karşılaştığınızda sağlık büyüsü sık sık gerekli oluyor, bu yüzden sağlık büyüsünü
en iyi yapabilen karakter olan Idrial’ı gerekmedikçe savaşa sokmamalısınız.
Bunun nedeni ise bir kara büyünün Idrial’ın sağlık büyüsü yeteneğini geçici
olarak kaybetmesine sebebiyet verebilecek olması. Aslında stratejik konuda
oyundaki detay daha çok, karakterlerinizi istediğiniz yönlerde gelişitirebilir,
öncelikli olarak öğrenmesini istediğiniz marifetleri belirleyebilirsiniz vs.

Fangorn’daki Entler yardıma hazır!

Savaşlarda Perfect Mode denen bir özelliği de kullanabilmeniz mümkün, süper
gücünüz diyebileceğim bu özellik grubun savaşlar esnasında yaptığı hamelere göre
şarj oluyor ve full şarj sağlandığında Fangorn Ent’lerini yardıma çağırabilmek
gibi çok güçlü saldırılar yapabiliyorsunuz, anlaşılacağı gibi bu saldırıları
yine özel düşmanlara karşı kullanmak gerekiyor.


Karşılaşacağınız düşmanları genelde Orta Dünya’nın vazgeçilmezleri olan: Orc,
Wildmen, Warg, Troll, Nazgul, Uruk-hai ve Goblin‘ler oluşturuyor. Tabi bu ırklar
da kendi içlerinde farklı rütbelere ve sınıflara ayrılmışlar, bu yüzden
düşmanların ırkları aynı olsa da gerek görüntü gerekse güçleri birbirinden
farklı oluyor.

Konsolda RPG oyunu denince akla genelde Japon yapımları geldiği için belirtme
gereği duyuyorum: Oyunda çok fazla dost karakterle karşılaşmadığınız için oraya
git bununla konuş, şuraya git bilmem kimi gör durumu yok gibi birşey. Yok hani
Japon RPG’leri öyledir ya sayfa sayfa text falan, bazı oyuncuları hiç sarmaz, o
yüzden belirteyim dedim. Gerçi zaten Third Age’in o tür oyunlarla ortak RPG
öğeleri dışında hiç alakası da yok.

Evil Mode ile karanlık tarafta yer alın…

Oyunda bir de Co-op modu seçeneği bulunuyor, bu seçeneği aktif hale getirerek
grubunuzu savaşlarda yanınıza aldığınız bir arkadaşınızla birlikte yönetme
şansına da sahipsiniz. Evil Mode ise detaylı olmasa da güzel düşünülmüş farklı
bir mod. Mesela normal oyun modunda bir kaç bölüm geçtiniz ve save’inizi
yaptınız. Oyundan çıkıp Evil Mode seçeneğinde aktif hale gelmiş bölümlerde –
normal modda yeni bölümler açtıkça açılıyor – karanlık tarafta yer alıyorsunuz,
bu sayede Balrog, Uruk-hai ve Orc’lar gibi kötüleri yöneterek bir kaç round
boyunca Berethor ve grubuna karşı savaşabiliyorsunuz. Tüm roundları yenerseniz
normal moddaki save’inizin üstüne ekleme yapılıyor ve bu sayede hem oyunu
karanlık taraftan da oynamış oluyor hem de grubunuzdaki karakterler için yeni
item’ler elde etmiş oluyorsunuz.

Grafikler ise yukarıda bahsettiğim mekanların 3D modellemelerinden oluşuyor,
tabi orman içlerindeki uzun patikalar, kayalık ve dağlık bölgeler, mağaraları da
unutmamalı. Bu bahsettiğim açık alanlar göze genelde tekdüze gelebilir, fakat
Miğfer Dibi’nde surların arkasında geçen bölümler gibi bazı özel bölüm
tasarımları ise göze çok daha hoş gelecektir, zaten alan büyük olunca önceki iki
oyundaki gibi detay beklemek biraz yanlış olurdu. Buna rağmen çevre grafikler
bence oldukça başarılı, miğfer dibi dışında çok fazla karşılaşacağınız karakter
de bulunmuyor fakat Helm’s Deep’teki karakter modellemeleri de bence çok iyi.
Zaten ana karakter modellemelerine söz yok, düşmanlar da oynaya oynaya göze
arada tekdüze gelsede bence başarılılar. Yalnız Helm’s Deep’in iç kısımlarında
yüksek detaylı bölümlerde dikkat edilirse bazı noktalarda akıcılık
kaybolabiliyor, ama sıra tabanlı bir oyunda bu çok da büyük bir sorun sayılmasa
gerek. Görüntü ve renk filtresi ise önceki LOTR oyunlarının kıvamında.

Oyunun seslendirmeleri yine filmin gerçek aktörleri tarafından yapılmış, bunun
dışında Motion Capture tekniği de oyunda kullanılarak animasyonların gerçekçi
olması sağlanmış. Görevler esnasında çok sık karşılaşacağınız filmden alınma
görüntüler ise filmi adeta yeniden izlemişsiniz etkisi yaratacak, hatta filmleri
benim gibi birkaç kez izlemişseniz, bu olay sizi rahatlıkla sıkabilir.

Oyun oynamayı çok seven birisi olarak artık oynayacağım oyunlarda seçici
davrandığımı belirtmeliyim. Çok sık oyun oynarım fakat MGS2’den beri aralıksız
4-5 saat aynı oyunu oynadığımı hatırlamıyorum. Nasıl oldu bilmiyorum ama Third
Age’e üç günümün 15 saatini verdim. Tür olarak alakaları olmayabilir ama Third
Age bence önceki iki LOTR oyunundan da daha başarılı bir yapım olmuş. Unutmadan
oyunu oynarken iyi vakit geçirebilirsiniz, oynayış şeklinize göre oyun süresi
30-35 saati bulabilir; fakat bitirdikten sonra bir daha görmek isteyeceğinizi
sanmıyorum.

RPG’leri özel bir ilginiz olsun ya da olmasın Third Age’i deneyin derim. Bu
arada Third Age’in RGP’lere getirdiği bir yenilik yok, Baldur’s Gate kadar
detaylı ve iyi de olmayabilir, hatta belki sıkı RPG oyuncularına hafif bile
gelebilir; ama oyun kendini bir şekilde oynatıyor. Kim bilir belki bunun sebebi
de Tolkien’in yarattığı Orta Dünya’nın kendi sihrindendir…


Karakterler



Berethor

Gondor kale koruyucularının komutanı. Oyunun ana karakteri ve kılıç kullanmanın
ustası. Ana karakter olarak “liderlik” özelliğini kazanabilen tek savaşçı.
Ayrıca “War Call” ismindeki, düşmana yapılan saldırıları koordine etme ve
arkadaşlarını başarı ile takım halinde savaştırma gücünü de kazanabiliyor. Grubun lideri olan Berethor büyü gücüne sahip olmadığı için başlarda etkisiz kalsa da yüksek defans ve atak güçleriyle sonradan öne çıkarak vazgeçilmez oluyor. Leadership güçleri de çok büyük birer silah.


Idrial

Işığın kraliçesi Galadriel’in hizmetkârı. Yakın dövüş ile ruhani büyü güçlerinin
ustası. Büyü gücü ile takım arkadaşlarını kolayca iyileştirebiliyor. İlerleyen
bölümlerde, su ile düşmana büyük hasar veren, Loudwater Fury’yi ve yardımcı
karakter ışınlama büyüsü olan Water Stallion’ı öğreniyor. Kılıç kullanabilme kabiliyetinin yanında en mantıklı olan Idrial’ın büyü gücünü geliştirmek. Defansif yönden de çok dayanıklı olabilen Idrial, sağlık büyüleriyle özellikle oyunun ileri bölümlerinde grubun en hayati üyesi oluyor.


Elegost

Bir kolcu olan Elegost takım arkadaşları arasında çok yönlü olanı. Yayını çok
iyi kullanabilen Elegost, Ranger Craft kabiliyetinde kendini geliştirebiliyor.
Level atladıkça, okları isabetli göndermede ve düşman ataklarına kontra
ataklarla cevap verme konusunda gelişiyor. Bir özelliği de kazandığı bir
kabiliyet sayesinde düşmanlarını hareketsiz hale getirebilmesi. Belli özellikleri yeterli geliştirilmezse başlıca silahı olan ok kullanma kabiliyetinden verim alınamıyor, bu şekilde de bol bol ıska geçiyorsunuz. Aksi durumda ise tek hamlede birden fazla düşmana zarar verebilecek yeteneklere sahip, uyutucu okları var ve yine Eaoden gibi düşman enerjilerini emebiliyor.


Eaoden

Rohan’dan sürülen Eaoden, grubun önemli üyelerinden. Mızrak konusunda oldukça
deneyimli olduğu gibi çeşitli ruh büyülerinde de söz sahibi. Yapabildiği büyüler
ile düşmanlarının aklını karıştırabiliyor ve onları kendi isteği doğrultusunda
kullanabiliyor. Gruba en son katılan bu üye güçlü vuruşlarla çok öldürücü, ayrıca düşmanın sağlığını emip kendini iyileştirmesi de çok işinize yarıyor, fakat gruba geç dahil olduğu için zırh ve defans konusunda başlarda sorun yaşayabiliyor.



Morwen

Rohan’ın kızı olarak nitelendirilen Morwen, yakın dövüşün en güçlü ismi. Aynı
anda çift balta kullanarak savaşlara hükmediyor. Ayrıca diğer karakterlere
nazaran daha fazla eşya taşıyabiliyor. Düşmanların güçlerini, yeteneklerini ve eşyalarını çalabiliyor, başlarda defans sorunu yaşaması ise bir dezavantaj. Uruk-hai’lere karşı etkili vuruşlar yapabiliyor.
 



Hadhod

Fundin klanından bir cüce. “Sanal savaş tankı” lakabı ve düşmanlarına ciddi
hasarlar veren silahları ile savaş meydanlarının lideri. Düşmanlarının zayıf
noktalarını iyi tespit ederek kendine avantaj yaratan Harhod, Ateş Ejderhası
yaratmaya yarayan ruh büyüsüne de sahip. Cücelerin tipik özelliklerini taşıyan Hadhod oldukça güçlü ve dayanıklı. Oyunun başlarında Berethor’un zayıf kaldığı dönemlerde grubu o sırtlıyor. Ayrıca savunma ve atak büyüleriyle de grubun öteki elemanlarına yararı var.


Fellowship

Görevler esnasında, Lord of the Rings filmi kahramanlarından en önemlilerini
kontrolümüze geçirebiliyoruz. Gri Gandalf’ı yöneterek, Balrog’la savaşıyor,
Faramir ile Osgiliath’ı savunuyoruz. Aragorn, Legolas ve Gimli ile Miğfer Dibini
savunma görevinin haricinde Minas Thrith’de Ak Gandalf ile Witch-King ile
dövüşebiliyoruz. Kısacası, 9 farklı karakter içeren Fellowship grubu ile
efsanenin en can alıcı noktalarını yeniden yaşıyoruz.

Exit mobile version