Arkadaki garaj kapısını kullanarak sessizce içeriye girdik. Bulunduğumuz yer
çok dağınıktı. Bir garajın olması gerektiğinden daha çok dağınıktı. Yerler ince
metal plakalar, içecek kutuları, poşetler, parçalanmış zincirler ve kırık cam
parçalarıyla doluydu. Sanki özellikle bırakılmış gibiydiler. Sanki içeriye
sessizce girilmesini istemiyorlarmış gibi… Üç ekip arkadaşım ve ben son derece
dikkatli bir şekilde, evin ön tarafına açılacak olan, beyaz, ahşap kapıya doğru
ilerliyorduk. Hemen önümüzde 1962 model Plymouth Fury marka bir otomobil
duruyordu. Açık mavi boyasından, garajın tavana yakın ufak ve dar
pencerelerinden içeri giren güneş ışığı yansıyordu. Böylelikle garajdaki kör
karanlık, bir nebze olsun dağılmış oluyordu. Aracın kaportasında herhangi bir
çizik veya çürümenin göze çarpmıyor olması, şüphe uyandırıcıydı! Yaşlı dostumuz
böyle bir garaj için çok bakımlı ve şık görünüyordu! Bu çelişkiler, biz kapıya
yaklaştıkça beynimizden çok kalp atışlarımızı meşgul etmeye başladı. Her
adımımıza dikkat etmek zorunda olmamızın, üzerimizde yarattığı baskı anlatılamaz
derecede büyüktü. Otomobilin yanından geçerken, içerisinde kimsenin olmadığından
iyice emin olmuştuk. Kapıya sadece bir kaç adım kalmıştı. Güneşin önünü
bulutların kapamasıyla birden her yer karardı! Paniklememize gerek yoktu. Çünkü
hala kimse burada olduğumuzu bilmiyordu. Sessizce bir adım daha atıp, kapının
eşiğine geldim. Altın renkli kapı tokmağına dokunduğum sırada ekipten birisi
sessizliği bozdu! Ayağına takılan poşet, içecek kutularını devirmişti. Ardından
geçen 4 saniye kadar kimse yerinden kıpırdamadı. Herşey yeniden sessizliğe
boğuldu. Ancak kapının hemen ardından gelen fısıltı, sessizliğin içinde bir
bıçak gibi bedenlerimize saplandı! Ateş!!!
Taktiksel FPS’lerin en önemli özelliklerindendir gizlilik. Zira bu tür oyunlar,
klasik FPS’lerden daha gerçekçidirler ve düşmanlarınızın bir kaç kurşunuyla
kendinizi yerde, üzerinizde ise “game over” yazısıyla bulmanız muhtemeldir.
Hayatta kalmak için sessiz olmanız gerekmektedir. Zira beraberinde gizlenmeniz
kolaylaşacaktır. Bu türe çok fazla oyun çıkmadığından dolayı, SWAT 4’ü türünün
en iyi örneği olarak gösterebiliriz. Şimdi taktiksel FPS ailesine yeni bir üye
katılmak üzere! Kuju Entertainment’ın yapımcılığını üstlendiği The Regiment,
2006 ‘nın Şubat ayında biz PC kullanıcıları ile buluşacak.
Yapımda S.A.S.(British Special Air Service) adı verilen, zor operasyonlar için
ağır şartlarda eğitilmiş bir Anti-Terör timini kontrol ediyoruz. Ekibimiz 4
kişiden oluşuyor. Genel olarak yapacağımız görevler rehineleri kurtarmak, silah
depolarını havaya uçurmak ve gizli terörist faaliyetlerini engellemek olarak
sıralayabiliriz.
Gerçek S.A.S. personeliyle çalışılmış!
The Regiment’da herşey gerçeğine uygun olarak tasarlanıyor. Öyle ki kostümleri
hazırlarken S.A.S. personel eğitmeni Rhett Butler’dan yardım alınmış. Ayrıca
oyun içi brifingleri de kıdemli S.A.S. görevlisi John McAleese seslendirecek.
Bütün bunlar Kuju Entertainment’in işi ne kadar ciddiye aldığının göstergesi…Taktiksel FPS türündeki yapımın bir diğer özelliği ise gerçek zamanlı görev
sistemi! Biraz açmak gerekirse, oyun içerisinde ilerlerken merkezden yeni bir
görev alabileceksiniz. Örneğin ekip arkadaşlarınızla beraber çatışmaya
girdiğiniz bir anda, telsizden gelen; “geri dön ve rehineleri dışarı çıkar”
komutu ile arkadaşlarınızı yalnız bırakmanız gerekebilir.
Yapımcıların The Regiment ile ilgili olarak, görevlerin başında sıkıcı planlarla
uğraşmayacağımızı belirtiyorlar. Herşey gerçek zamanlı bir şekilde cereyan
edecekmiş. Yani olay mahaline geldiğimizde, planımızı kafamızda kurmaya
başlayacağız. Ancak bu sırada düşmanlar hareket halinde olacak. Yani hızlı
düşünmemiz gerekiyor, aksi halde ummadığımız bir anda aldığımız kurşun
darbeleriyle kendimizi yerde bulabiliriz. Özellikle yapımcılar hazırladıkları
yapay zekaya oldukça güveniyorlar. Teröristler saldırırlarken çok akıllı
davranacaklar. Rehineler ise çatışmanın orta yerinden geçmek gibi saçma
hareketler yapmayacaklar. Tabi sizin oynayışınızı etkileyecek olan en önemli
faktör takım arkadaşlarınız. Onlar da yapay zekadan nasiplerini almışlar…
Killing House
Oyunun tutorial bölümünde tahmin edeceğiniz üzere eğitim yapacağız. Peki nerede
mi? S.A.S.’ın dünyaca ünlü eğitim merkezi “Killing House” bu iş için
kullanılacak. Çalışmalarımız neticesinde bir takım özelliklerimiz gelişecek.
Campaign’ler için yapımcılar oldukça uğraşıyorlar. Zira görevlerin büyük bir
çoğunluğu tamamen kurgu olacakken, bazı görevler de tarihten birebir alınacak.
Bunların arasında 1980 yılında Londra’daki İran elçiliğine yapılan baskın da
bulunuyor.
The Regiment’ın çoklu oyuncu mod’u da unutulmamış! Hem PC hem de PS2 versiyonu
için hazırlanan mod’lar, oldukça çeşitlilik gösterecek. Bunların arasında takım
olarak antrenman yapma mod’u da bulunuyor. Yapımla ilgili bir başka ayrıntı da,
online oyunda aldığınız skorların The Regiment’ın internet adresinde
gösterilecek olması. Böylelikle kıyasıya bir rekabet yaşancağını söyleyebiliriz.
Unreal motoru + başarılı yapay zeka + güzel grafikler + taktiksel FPS = The
Regiment
Oyunumuz Unreal motoru kullanıyor. Bu da demek oluyor ki özellikle
Multiplayer’da oldukça yoğun ilgiyle karşılanacak. Ancak tüm bu vaadlerin
doğruluğunu test etmemiz için 2006’nın ilk çeyreğini beklememiz gerekiyor. O
dönemlerde SWAT 4’ün ek paketi SWAT 4: Stetckov Syndicate’inde marketlerde
yerini alacağını düşünürsek, taktiksel FPS dalında sıkı bir çarpışmaya
hazırlıklı olmak lazım. Oyuna dalıp gerçek hayatı unutmayın…