The Stanley Parable

Sıradan oyunları boşverin. Hepsi zaten birbirlerini taklit edip duruyor. Uzaklarda aramış olduğumuz bir oyun. Bir keşif oyunu. Üstelik her keşfin sonucunda bizleri farklı bir son bekliyor. Bazen hikaye bitiyor, bazen hikaye bitmiyor. Bunu bizim verdiğimiz kararlar etkiliyor. Gelin şimdi bu garip keşif oyununun ne olduğundan ve nasıl olduğundan bahsedelim.

Öncelikle oyunun geçmişine gidelim, 2011 yılına. Half-Life 2 için mod olarak tasarlanmıştı. Daha sonra mod olarak çıktı ve oyuncuların beğenisine sunuldu. Oyuncular bu modu bilgisayarlarına kurduklarında ne olduğunu ilk başta anlayamamışlardı. Ben de aynı tepkiyi vermiştim açıkçası. Daha sonra hikayeyi anlatan kişi konuşmaya başlıyordu ve bizim Stanley adında çalışan bir kişi olduğumu söylüyordu. Devamında ise hikayeyi anlatmaya devam ediyordu.

Stanley son derece mutlu bir insan
Biz Stanley adında bir kişiydik ve işimiz de bilgisayar ekranında çıkan düğmelere basmaktı. Çok kolay bir iş öyle değil mi? Gayet kolay ve mutluluk verici bir iş. Daha sonra ortaya bir problem çıkıyor ve Stanley donup kalıyor. Bu sorunu halletmek için etrafa bakınıyor fakat herhangi bir şey bulamıyor. Daha sonra diğer çalışanlara bakınmak için etrafı dolaşmaya başlıyor. İşte tam bu noktada oyun bizim elimize bırakılıyordu.

Hikayeyi anlatan kişi bizi koordine ederek ilerleyebilmemizi sağlıyordu. Fakat oyunda şöyle bir seçeneğemiz de bulunuyordu. Hikayeyi anlatanın söylediklerini değil de kendi canımızın istediklerini yapabiliyorduk. İşte bu noktadan itibaren oyun pek çok farklı sona ulaşıyordu. Yani verdiğiniz çoğu karar oyunun sonunu etkiliyordu.

Daha sonra bu mod çeşitli ödüller aldı ve aklımızın bir köşesine yerleşti. Evet… Şimdi ise standalone olarak çıkmış durumda. İlk olarak demosu sunuldu ve ardından bir hafta sonra çıkışını yaptı. Mükemmel, mükemmeldi. Evet bu kelimeleri hakediyordu. Hikaye anlatımı olağanüstüydü. Oynadığım oyunlardan tamamen farklıydı. Bana o tüm senaryoları, grafikleri ve oynanış sistemlerini unutturmuştu. E tabii bu bir yere kadar sürmüştü ama o anlar içerisinde oldukça keyifliydim.

Stanley günlük işini yapıyordu
The Stanley Parable yine demodaki gibi ilerliyordu. Stanley odasından çıkıp diğer iş arkadaşlarına bakıyor fakat hiçbirini bulamıyor. E tabii çeşitli cevaplar peşine düşüyordu. Bu insanların hepsi nereye gitmişti? Ben niye burada tek başıma kalmıştım. Hikayeyi anlatan kişi yine kafamızın içinde bizimle konuşuyor ve bize takip etmemiz gereken yolu gösteriyordu. Evet buradan sonra oyun tamamen size kalıyor.

Keşfedebileceğiniz birden çok farklı yol ve son bulunuyor. İsterseniz ilk olarak sağ kapıdan girin, isterseniz de sol kapıdan. Ben ilk olarak hikayeyi anlatan kişinin gösterdiği yoldan gitmiştim. Garip bir duyguydu. Daha sonra ise bunu reddedip tam tersini yaptım. Daha sonra dediklerinin birkaçını yapıp, birkaçını yapmıyordum. Böyle böyle 4’ten fazla sona ulaştım. Henüz kaç farklı son olduğu hakkında kesin bir fikrim yok. Fakat en az 8 tane vardır diye düşünüyorum.

The Stanley Parable önceki mod versiyonunun aksine pek çok yeni özelliği içerisinde barındırıyor. Oyunun içerisinde dolaşırken bazı göndermelere de rastlayabilirsiniz. Mesela Minecraft ve Portal gibi. Hikaye ilerledikçe hikayeyi anlatan kişi sizinle daha bir samimi oluyor ve daha bir içten konuşuyor. Tabii bu siz onun sözlerini dinlediğiniz zamanlar için geçerli. Eğer onun sözünü dinlemeyip farklı yollardan giderseniz, size kızabiliyor veya sizin için endişelenebiliyor.

Verdiğiniz kararlar doğrultusunda değiştirdiği duygular gerçekten muazzam. Eğer evde tek başınıza kulaklıkla oynarsanız ne demek istediğimi daha rahat anlayabilirsiniz. Evet hikayeyi anlatan kişi bizi oldukça büyük bir şekilde etkiliyor. Peki ya Stanley? O hiçbir şey yapamıyor mu? Konuşmak, bir yerleri kurcalamak veya başına iş açmak gibi. Kısmen yapamıyor. Ama en azından başına birkaç iş açabiliyor.


Benim için mükemmel bir oyun, peki ya sizler beğendiniz mi?
Evet oyun bu. O mükemmel dediğim oyun. Beğenmeyenler de çıkacaktır tabii ki. Onlar için düşündüğüm iki şey bulunuyor. Ya İngilizce bimiyorlar ya da kendilerini Battlefield, Call of Duty ve benzeri oyunlara kaptırmış durumdalar.

Genel olarak atmosferi ile bizleri içine çekiyor ve Stanley yerine geçmemizi sağlıyor. Bu şekilde bir insanın bir ses tarafından yönetildiğinde ortaya ne gibi sonuçlar çıkabileceğini görmüş oluyoruz. Ben oyunun her yanını sevdim ve oynamaya devam ediyorum. Yukarıda sizlere eriştiğim sonlardan bahsetmek istemedim. Sizlerin bu sonları keşfetmenizi isterim. Şimdi Steam’i açıp oyunu satın alın ve kendinizi bu garip keşfedilebilir dünya içerisine bırakın.

Exit mobile version