Dragon Age, beklenen potansiyeli yüksek bir RPG. Yapan firma da sağlam olunca insanda ister istemez ilgi uyandırıyor. Bu oyundan bahsetmemin sebebi, aslında Dragon Age ile birlikte beklediğim başka bir RPG. The Witcher öyle çok sağlam bir firmadan çıkmıyor, belki de herkesin ilgisini çekmiyor. Ancak gelecek senenin sürpriz yapabilecek yapımlarından biri. Bunun da sebebi Polonyalı CD Projekt firmasının oyun için bir hayli emek göstermesi. Daha fazla sözü uzatmadan sizi aşağıya davet ediyorum.
Cadılar Gerçektir
Her şeyden önce The Witcher, Andrzej Sapkowski’nin romanlarını temel alıyor. Andrzej Sapkowski, Polonya’da kitapları çok satan fantazi edebiyatı yazarı. Kendisine ait 5 ciltlik Büyücü Gerald adında romanı vardır. Gerald Polonya’da en çok satan seri olmuş ve kendisini ülkede çok meşhur etmiş. Sapkowski’nin kendi yarattığı ilginç bir fantazi dünyası var ve The Witcher bunu kullanıyor. Genel görünüm olarak baktığımızda oyun iyi bir giriş yapmış. Oyunun dünyası daha çok yetişkinlere yönelik ve peri masalı olmaktan uzak, tipik fantazi türünden farklı. Ancak diğer fantezi türlerindeki ortak özellikleri de paylaşmıyor değil. Bunlar ile beraber birçok iğrenç unsur da oyuna dahil. Siyah ve beyaz gibi keskin ayrımlar göremiyoruz. İyilik ve kötülük arasında net bir çizgi yok. The Witcher’in Dünyası gerçekliğimize yakın, renkli bir yer olmasının yanında, ayrıca şiddet ile dolu, sadece güçlülerin ayakta kaldığı, zayıfların ezildiği bir yer. Kuralları acımasız olan bu diyarda, en önemli özellik cadıların ve yaratıkların varoluşu. Usta savaşçılardan oluşan kardeşliğin birliği adlarında topluluklar var. Amaçları canavarları yok etmek ve emirler doğrultusunda insanları korumak. Fakat kardeşlik topluluklarından çok az sayıda kalmıştır ve bir çoğu yıkılma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bir gün Kaer Morhen topraklarına bir adam gelir. Geçmişi hakkında hiç bir şey bilmemektedir. Ne olduğu ve neden buraya geldiği hakkında bir fikri yoktur. Ayrıca insan değildir, Witcher adında bir sınıfa bürünmüş, değişim geçirmiştir. Doğa üstü yetenekleri vardır ve dış görünüşü değişmiştir. Yinede içindeki iyilik yok olmamış, usta bir savaşçıdır. Para kazanmak için kardeşlik topluluğuna girer. Canavarlara karşı savaşıp ödülünü almaktadır, şöhret peşinde değildir. Aslında kehanetlerde geçen bir hikayenin baş oyuncusudur. İstemeden de olsa oyunun dünyasını değiştirebilecek, önemli bir rol üstlenecektir. Gerçekte kim olduğunu ve geçmişi hakkındaki sırlar da ortaya çıkacaktır.
Hikaye oyundaki anlatımlar ve olaylar içinde bir hayli derinleşecek. Yaptığımız her hareket veya diyalog oyunu değiştirebilecek. Zaten ister ana, ister yan görev olsun, hepsini yapmak için farklı bir kaç yol var. Bu tamamen sizin seçiminize bırakılmış. Mesela kraliyet ailesine ait değerli bir elması çalmanız gerekiyor. Ailenin genç prensesini güçleriniz ile etkileyip, taşı size vermesini sağlyabilirsiniz. Bu yol olmadı, sanki başka bir imparatorluğun elçisi gibi davranıp, kendiniz için bir davet yaratabilirsiniz. Misafir gibi girip elması onlardan çalabilirsiniz. Yine mi olmadı? Üzülmeyin, siz nasıl olsa normal bir insandan daha üstünsünüz. Gecenin karanlığından yaralanıp gizlice kaleye girin ve sessiz bir şekilde elması çalın. Yok artık daha neler diyebilirsiniz, son şık olarak, bodozlama tanrı yarattı demeden direk dalın. Kesin, biçin, parçalayın artık elmas sizindir.
Ancak sırtınıza giren bir ok ile dizlerinizin önüne çöküp
elması düşürüyorsunuz. Gözleriniz yavaş yavaş kısılmaya başlıyor. Önünüze doğru
baktığınız zaman deri çizmeler ile dişi bir vampir size bakıyor. Aslında o, grup
arkadaşınız olan Natalie’nın kendisi. Elması yerden alıp size teşekkür edip
yanınızdan gidiyor. O hızla uzaklaşırken muhafızlar gelip sizi yakalıyor ve
vurmaya başlıyorlar. Acınız artıyor, ancak bedenen değil! Manevi olarak.
Böyle olayları her zaman yaşama şansınız olabilir. Çünkü yanınızda olan NPC
karakterler ile iyi geçinmeniz gerekiyor. Sizinle kavga edip gruptan ayrılabilir
veya size gerçekten de ihanet edebilirler. Sonuçta onların da bir kişiliği ve
hayatı var. Tıpkı sizler gibi onlarda para kazanmak ve yaşamlarını sürdürmek
istiyorlar. Aç karna ayı oynamaz, aynen o misal ofsayta düşebilecek durumlar
karşımıza çıkabilir.
Wicca
Karakterimizde hücuma yönelik, defansa yönelik ve her ikisinden de özellikler
taşıyan bir yetenek ağacımız olacak. Karakterimizi belli bir yol seçerek
geliştireceğiz. İsterseniz hızlı ve sessiz, isterseniz ağır ve derinden bir
şekilde farklı seçimlerimiz olabilecek. Ancak oyunun güzel bir özelliği de
burada devreye giriyor. Kombolarımızı kendimiz yaratabileceğiz. Hızlı periyodik
veya ağır ancak etki alanı geniş çapta kombolar yapmak bizim kararımıza
bırakılacak. Yalnız bunun şu anda nasıl yapılacağı tam belli değil. Belki
Sacred’daki gibi arka arkaya hazır yeteneklerimizi dizerek, belki de farklı bir
yoldan olabilir. Oyun çıktığı zaman, oynayarak bunu anlayacağız. Dövüşler sıra
tabanlı değil, gerçek zamanlı olacak.
Toplamda 5 ana bölümden oluşan Witcher’da, her bölümün kendine ait mimarisi
olacak. Sapkowski’nin yarattığı fantezi dünyası, firma tarafından ayrıntılı
şekilde inşa ediliyor. Büyük şehir Vyzime, Temerian krallığına ait eski Mayena
kalesi gibi bir çok ilginç yer bunların arasında. Gittiğimiz şehirler de veya
diğer yerlerde bir çok karaterle ve yaratıkla karşılaşacağız. NPC’lerden yan
görevler alabilecek veya ana görevimiz ile ilgili önemli detaylar öğreneceğiz.
The Witcher içinde karşılaşacağımız önemli karakterler var ki; Bunlar oyunun
akışını değiştirebilecek.
Boholt – Paralı asker ve Crinfrid Reavers klanından. Ortak
çalışabileceğiniz bazı görevler olabilecek. Ancak en çok dikkat edilmesi gereken
karakterlerden biri. Menfaatleri doğrultusunda ihanet edebilir.
Hans Kalkstein – Mistik sanatlar konusunda bir usta. Bitkiler, şifalı
iksirler vb… yapabilen aşmış bir bilgin. Ancak aşırı hırslı ve sürekli her
şeyin en iyisini istiyor. Bu yüzden kendi hırsının tutsağı olmuş durumda.
Kötülük yapabilir, sonuç olarak güvenmeyebilirsiniz.
King Foltest – Kaderi trajik olan kraldır. Üstünde bir türlü geçmek
bilmeyen bir lanet vardır.
Maggot – Vyzime şehri içinde en çok saygı duyulan insanlardan biridir.
Çünkü kendisi dilencilerin kralıdır. Acınacak gibi durmasına rağmen, şehirdeki
çoğu kişinin nasıl biri olduğunu az çok bilmektedir. Son derece akıllı ve
kurnazdır, vazgeçilemeyecek bir bilgi kaynağıdır.
Bogut – İlginç eşyaları alan ve satan tüccardır. Bir çok değerli ve ilgi çekici
silah, mücehver zırh vs… kendisinde bulunabilir. Oyun boyunca ihtiyacınız
olabilecek çoğu eşyayı Bogut’dan bulabilirsiniz. Ancak en başta onu Vyzime şehri
içinde bulmanız gerekli.
Zoltan Chivay – O bir dwarf, hayatı macera ile geçmiştir. Bunların arasında bazı
sarsıcı olaylar da yaşamıştır. Şu anda “Common Case” isimli tuz madeninde
çalışmaktadır.
Kristina – Oyundaki seksi bayan karakterlerden biridir. Şehirdeki Tavern’de
çalışmaktadır ve herkes onu tanır. İyi ve neşeli gözükmesine rağmen aslında tam
bir kapalı kutudur.
Geralt – Kısaca oyundaki karizmatik, aşmış esas oğlan. Kısaca yöneteceğimiz
karakterin ta kendisi, yani biziz. Ölüp yeniden bir yaratık olarak canlandığı
söyleniyor. Geçmişi karanlık ve kendisi hakkında hiç bir şey hatırlamıyor. Ancak
kötü değil, sonuç olarak o bir avcı.
Pagan
The Witcher dünyasında cadılar, vampirler, zombiler vb… bilimum bir çok
korkutucu yaratık bulunuyor. Wererat, Drowned Dead, Bonehead, Graveir adında
rakiblerimiz olacak. Onlarda sizi öldürmek için gerekli büyü ve taktikleri
yapacaklar, yenilecekleri zaman kaçabilecekler.
Düşmanlarımızın bize vuruşları veya bizim onlara vuruşlarımız belli kurallar
içerisinde olacak. O anki kullandığımız silahın cinsine, vuruş gücüne,
özelliklerine, bizim yeteneğimize, karşımızdaki düşmanın özelliklerine vb… göre
düşmanımızın canından ne kadar götüreceğiz belli olacak. CD Projekt firması en
çok bu konu üstünde duruyor. Sonuç olarak Sapkowski’nin fantezi dünyası
kurallarına bağlı kalınacak. Bu yüzden dengeli ve adaletli bir sistem oyun
içinde yer alacak.Oyun, Bioware’in Aurora grafik motorunu kullanıyor. Ancak bir hayli
geliştirilmiş bir şekilde karşımızda. Eski motor üstünde değişiklikler göze ilk
batan özellikler. İlk olarak oyundaki gölgelendirme ve ışık sistemi üzerinde bir
çok ekleme yapılmış. Kaplamalar tamamen değiştirilmiş, su efekti ve yansımalar
da bundan nasibini almış. Kısaca karşımızda imajını iyice yenileyen bir Aurora
motoru duruyor. Motor üzerinde oldukça ağır bir modifiye yapılmış.
Aurora’ya ek olarak, Criterion’s Karma fizik motoru yer alıyor. Bu sayede
gerçekci bir oyun atmosferi sağlanıyor. Öldürdüğümüz yaratıkların buz küpü gibi
vücutlarının yere düşmemesi veya dövüşürken etrafın parçalanması gibi bir çok
örnek göreceğiz. Karma Engine, çevre ile etkileşimimize olanak sağlayacak.
Seslendirmeler profesyonel oyuncular ile yapılıyor ve son derece üstünde
duruluyor. Efektler de titiz bir biçimde hazırlanıyor. Teknik verilere ek olarak
The Witcher’da Motion Capture teknolojisi kullanılıyor. Oyundaki tüm
animasyonlar bu teknik ile yapılıyor. Polonyalı aktör Borys Szyc savaş sahneleri
dışındaki tüm animasyonları canlandırmış. Asıl sürpriz burada karşımıza çıkıyor,
dövüş animasyonları Polonyalı Marcin Zmudzki tarafından yapılmış. Zmudzki
Polonyalı bir kılıç ustası, ülkesinde oldukça tanınan biri. CD Projekt firması
gerçekten de bu işi ciddiye alıyor. The Witcher’ın gerçekçi olması için kılıç
ustası ile çalışıyorlar. Acaba bizim ülkemizde böyle ustalar hala var mı?
Yolun Sonu
Yaptığımız tüm diyaloglara, kararlara vs… göre oyunun 3 ana bitişi olacak.
Toplamda bizlere 70 saatlik bir oynanış sunacak. Gittiğimiz yerlerde bizi
tanıyanlar olabilecek, arada geçmiş ile ilgili halisünasyonlar görebileceğiz.
Aslında oyun bir adamın geçmişi ile yüzleşmesi ve gerçekte ne olduğunu
anlamasını işliyor. Sinematikler, kendi hakkımızda duyacağımız hikayeler ve
temalar ile oyunda film gibi bir anlatım yer alacak.
Cd Projekt firması işi gerçekten de çok ciddiye alıyor. Oyun piyasasında sağlam
bir yapım ile girmek istiyorlar. Bu iş için gerçekten de çok emek harcıyorlar,
umarım The Witcher çıktığı zaman bu konuda dumur olmam. En önemlisi oyun ağır,
ama sağlam bir biçimde yapılıyor. Tek endişem oyunun sisteminde dengesizlik
olabilmesi. Eğer Cd Projekt bu konuyu iyi kıvırırsa, tadından yenmeyecek bir
yapım bizleri bekliyor olacak. Umarım endişelerim boşa çıkar ve yeni bir klasik
oynarız.