Tomb Raider

Tomb Raider oyunlarının video oyunları dünyasında yeri büyüktür. 1996 yılında yayınlanan ilk oyun ile birlikte video oyunları kültürünün büyük bir parçası haline gelen Tomb Raider, aynı zamanda sinemada da büyük bir hayran kitlesine sahiptir. Angelina Jolie ile iyice popüler olan Tomb Raider markası, günümüzde her oyuncunun bildiği ve sevdiği bir seridir. Geçtiğimiz yıllarda Square Enix ile birlikte sıfırlanan Lara Croft‘un maceraları, Tomb Raider isimli oyun ile karşımıza tekrar çıkmıştı. Oynanış olarak tamamen farklı bir yapıya sahip olan oyun, atmosferi ile de bir çok oyuncunun beğenisi almıştı.

Tomb Raider nasıl bir film?

“Burada niye duralım ki?” diyen Square Enix, geçtiğimiz yıllarda sinema filminin haberini vermiş ve hepimizin beklediği filmin çekimlerine başlamıştı. Bugün filmi izleme şansım oldu ve bir Lara Croft hayranı olarak filmi nasıl bulduğumdan bahsedeceğim. Filme çoğu oyuncu gibi ön yargılı bir şekilde gittim. Geçmişte oyunların filmlere uyarlanmasından hepimizin ağzı yandı. 2013’te yayınlanan Tomb Raider isimli oyunun sinema uyarlaması olan yapım, oyunda olduğu gibi babasını kaybetmiş genç bir kızın hikayesini anlatıyor.

Lara Croft‘un babası Richard Croft, Himiko isimli bir projenin peşinden Japonya’nın insan bulunmayan adalarına gidiyor ve bir daha haber alınamıyor. Eğer oyunu oynadıysanız, hikayenin başlangıcının aynı olduğunu, sonrasında ise değiştiğini göreceksiniz. Bu, tabi ki iyi bir şey. İlk oyunda sürekli adını duyduğumuz Himiko filmde yer alıyor. Ancak, farklı bir hikayeye sahip.

Filmin geneli kendini izletiyor ve size Lara ile zorlu bir maceraya gittiğinize ikna ediyor. Yeni Tomb Raider’ın tüm özellikleri başrolümüz Alicia Vikander‘da yer alıyor. Vikander rol için duyurulduğu zaman biraz rahatsız olduğumuz söyleyebilirim. Baktığımda kendisinde bir Lara Croft görememiştim. Fakat, filmi izledikten sonra yanıldığımı fark ettim. Kendisi tam bir Lara Croft olmuş. Lara’nın Yamatai adasına gittiği bu macerasında tabi ki Trinity‘de mevcut. Oyunlardan da bildiğiniz üzere Trinity, dünyadaki tüm olağan üstü güçlere sahip olduğu düşünülen şeylere sahip olmak isteyen bir şirket. Ada içerisinde Lara ile Trinity birbirlerini yiyor, biz de izliyoruz. Silahlara karşı yayı ve okları ile mücadele eden kahramanımız, bir yandan da Himiko’nun sırrını çözmeye çalışıyor.

Tomb Raider’ın Norveç’li yönetmeni Roar Uthaug, güzel bir iş ortaya koymuş. Filmin atmosferi ve açıları çok başarılı olmuş. Kendisinin genellikle bu tarz filmler çekmesi de bu konuda baya yardımcı olmuş herhalde. Lara’nın adada geçirdiği süre boyunca başına gelen ve sürekli ritmin yükseldiği filmi sıkılmadan izliyorsunuz. Özellikle video oyunlarının sinema uyarlamaları ile karşılaştırdığı zaman Tomb Raider filminin çitayı biraz daha yükselttiğini söyleyebilirim. Film için en büyük şikayetim ise başlardaki tempo bozukluğu ve filmin yavaş ilerlemesi. Lara’nın Londra‘daki hayatı biraz uzun tutulmuş. Bunun yerine hayranların geldiği asıl sebep olan Tomb Raider’a yakışan sahneler eklenebilirdi.

Tomb Raider oyununda şelalede yer alan paslı uçağı hepimiz biliyoruz. O uçak bu filmde de yer almakta. Zaten bunu fragmanda da görmüştük. Ancak, buranın güzel bir şekilde işlendiğini belirtmek istiyorum. İzlerken, oyunu seven biri olarak tatmin oldum.

Yeni Lara Croft‘umuz Alicia Vikander‘ın nasıl bir kahraman olduğuna şahit oluyoruz. Eğer Tomb Raider serisini seviyorsanız, filmi izlemenizi tavsiye ediyorum. Aksiyon ve macera dolu Tomb Raider, video oyun filmlerinin çok daha güzel bir şekilde yapılabileceğini ve oyunlara daha çok bağlı kalınabileceğinin yaşayan bir kanıtı olmuş.

Exit mobile version