Trackmania Sunrise – Demo İnceleme

Genellikle yarış simulasyonları kullanıcılar tarafından büyük ilgi görsede,
bir dönem sırf Arcade oynanırdı. Özellikle atari vb… makinalarda oyunların
çoğunlukla kolay oynanışa sahip olmaları için gerçekçilikten ödün verilirdi.
Yalnız bu durumun kullanıcılar için kötü olduğu sanılmasın. Aksine arcade
yarışlar, oyuncuya maksimum hız hissi ve eğlence olarak geri dönüyordu.

Geçtiğimiz günlerde 220 MB’lik demosu yayınlanan Trackmania Sunrise’da işte bu
arcade türü oyunlardan. Yapımcılığını Nadeo’nun üstlendiği oyun, en geç
Haziran’da PC kullanıcıları için raflardaki yerini alacak. O zamana kadar oyunun
üzerinde mutlaka geliştirmeler ve eklentiler olacaktır. Fakat şuanda oynadığımız
demo’da bazı ufak tefek sorunlar ve elbetteki kısıtlamalar mevcut.

Oyunu kurduktan sonra detaylı diyebileceğimiz konfigurasyon kısmında
ayarlarınızı dilediğiniz şekilde değiştirebilirsiniz. Eğer sisteminiz çok
zayıfsa bu ayarlar hayat kurtarır nitelikte(!) Sisteminize göre ayarlarınızı
yapıp, play’e tıkladığınızdan sonra kısa bir yükleme ekranının ardından “Profil”
yaratma ekranıyla karşılaşıyorsunuz. Sonrasında oyunun basit ama kullanışlı
menüleri ekrana geliyor. Arka planda ise Trackmania’daki parkurlardan biri
tanıtılıyor. Giriş ekranı daha ilk anda oyunun ne kadar detaylı olduğunu
düşündürüyor. Çünkü yarış pisti geniş bir alanda kurulmuş gibi duruyor. Çevre
ise etkileyici derecede gerçekçi tasarlanmış.

Demo’daki parkurlar az mı geldi? O zaman buyrun editöre!

Editor’e tıkladığınızda “track” ve “skin” olarak 2 bölümün aktif olduğunu
görüyorsunuz. Track’e girdiğimizde karşımıza 3 tip bölüm tasarlama şekli
geliyor. En üstteki aktif olduğu için ona tıklayıp, gün durumunu(gece,
gündüz…) ayarlıyoruz. Sonrasında parkurumuzu hazırlayacağımız ada ekrana
geliyor. Aşağıdaki menüden kısıtlıda olsa dilediğinizi seçip, ada’nın herhangi
bir yerine ekliyorsunuz. Burada yol tiplerinden çeşitli rampalara kadar bir çok
materyal mevcut. Yalnız sol aşağı köşede duran puan, editörün anahtar noktası.
Versiyonun demo olmasından dolayı olduğunu düşündüğüm şekilde, kullanacağınız
araç gereçlerden sonra puanınız yükseliyor. En nihayetinde 600’e geldiğinde
parkura başka materyal ekleyemiyorsunuz. Bu yüzden yapacağınız yarış alanını
hesaplı bir şekilde hazırlayın.

Skin’e tıkladığımızda aşağıda verilen hazırlanmış araçları kullanarak,
üzerilerinde dilediğimiz renk değişimlerini ve çeşitli yapıştırmaları
kullanıyoruz. Bu ekranda yaptıklarımız elbetteki aracın görünüşünden başka
herhangi bir özelliğini etkilemiyor.

Yarış başlıyor!

Solo’ya tıklayıp, Official Race seçtiğinizde ise karşınıza 3 adet yarış modu
çıkıyor. Aktif olan ise sadece “Race”. Diğerleri için oyunun versiyonunun demo
olmasından dolayı kapalı olduğunu düşünmeyin çünkü race’de alacağınız 2 gümüş
madalya ile bir sonraki yarış modu, “Platform” açılıyor. Buradaki ödüllü
yarışlarınızdan sonra ise Puzzle modu aktif hale geliyor. Puzzle’ın mantığı
adından da anlaşılacağı gibi bulmaca. Size tıpkı track editörde olduğu gibi
çeşitli yol materyalleri veriliyor. Fakat çok kısıtlı. Sizde, başlangıcı olan
bir parkuru, bitiş çizgisine kadar kısıtlı araçlarla tamamlamaya çalışıyorsunuz.Oynanabilirliğe geldiğimizde, yapımın oldukça eğlenceli olduğunu görüyoruz.
Çünkü kolay oynanabilirlik sayesinde, hız hissini özgürce yaşayabiliyoruz. Öyle
ki araçların göstergeleri 900’ü bile bulabiliyor. Böyle durumlarda
Underground’da gördüğümüz Blur* efekti ile ekran bulanıklaşıyor. Gerçekçilik
kaygısı olmayan Trackmania için bu durumun realiteye katkısı yatsınamaz derecede
büyük.

Otomobillerimiz şaşırtıcı derecede yüksek hızlara çıkabiliyor. Gerek kendi
teknolojik yapıları gerekse yoldaki hız arttırıcı zeminler sayesinde, muhteşem
hızlara çıkmalarına rağmen yol tutuşları kusursuz. Bu da oyundaki devamlılığı
arttırıyor. Bir başka önemli artı da otomobilin frenlerinin olağan üstü olması.
Çünkü havada bile etkili! Yanlış okumadınız, frenler tekerleklerinizin yerden
kesildiği anlarda “airbreak” olarak işliyor. Özellikle Platform modunda
yaşayacağınız atlayışlarda hava frenlerinin çok yardımı olacak. Çünkü malum
otomobillerin hız canavarları olmasından ötürü, gireceğiniz checkpoint’in daha
ilerisine düşmeniz muhtemel. Hatta fazla gidip denize bile düşebilirsiniz(ya da
sekebilirsiniz).

Gözlerime inanamıyorum

Oyunun grafikleri oldukça başarılı gözüküyor. Otomobil çizimlerinde çok büyük
detaylara gidilmemesine karşın, yansımalarla beraber gerçekçi görünüyor. Çevre
ise gayet güzel tasarlanmış. Bir ada’da bulunmamıza karşın, harita çok büyük
görünüyor. Deniz ise mükemmel tasarlanmış. Aracınızla denize uçtuğunuzda
gördüklerinize inanamayacaksınız. Eğer batarsanız şaşkınlığınız iki katına
çıkacak. Çünkü denizin içindeki aracınız, tanınmayacak derecede bulanık
gözüküyor. Tıpkı gerçek gibi! Bu noktada oyun bitti sanıyorsunuz fakat
Trackmania Sunrise – demo’dan öyle kolay kurtulamazsınız(!) Aracınız suyun
altında bile hareket ediyor. Tabii asfalttaki randımanı beklemeyin. Aynı şekilde
toprak zeminde de hızınız belirli bir rakamın üzerine çıkamıyor.

Sesler oyunun bir diğer artısı. Demo olması dolayısıyla 2 adet müziğin bulunduğu
yapımda, motor sesleri oldukça başarılı. Gerçi kadranı 900’ü bulan araçların,
motor sesi böyle mi olur bilemiyorum ama kulağa çok hoş geliyor. Tam bir hız
canavarını kontrol ettiğinizi hissediyorsunuz…

Genel olarak bakıldığında Trackmania demo olmasına karşın oyun hakkında epey
fikir veriyor. Yapımın atmosferinin bir an olsun durmayacağı, sürekli hareket
halinde olacağımız aşikar. Demo olmasına karşın ekran başında bize epey keyifli
anlar geçirten Trackmania Sunrise’ın tam sürümü muhtemelen daha eğlenceli
olacaktır. Oyun dalıp gerçek hayatı unutmayın…

Exit mobile version