Hani işten ya da okuldan eve yorgun gelirsiniz de, kafanızı hiçbir şeyle
meşgul etmek istemezsiniz ya, o anlarda basit bir eğlence arar gözleriniz; tabii
vurup kafayı yatmazsanız… İşte böylesi dakikalarda aradığınız o basit eğlence
var ya, artık onu buldunuz; tanıştıralım, onun adı Trackmania United!
İlk Trackmania, 2004 yılının yaz aylarında piyasaya sürüldü ve büyük ilgi gördü.
Eğlenceli oynanışıyla, hıza tutkun oyun severlerin kalbini çalan yapımın
ardından, devam oyunları birbiri ardına piyasaya sürüldü. Bu zincire son eklenen
halka ise Trackmania United!
Bunlar güzel şeyler
Eğer daha önce bu isimle karşılaşmadıysanız, kısaca yapımı şöyle anlatabiliriz:
Trackmania gerçekçilik ile uzaktan yakından alakası olmayan, tümüyle eğlenceye
güdülenmiş bir oyun. Yani sakın Toca Race Driver veya GTR 2 gibi bir yapım
beklemeyin, hatta Need for Speed’den bile daha arcade bir oyun Trackmania. İrili
ufaklı hız canavarlarıyla, birbirinden absürt parkurlarda, yarış dışı kalmamaya
çabalarken, ipi önde göğüsleme mücadelesi veriyorsunuz.
Yapımcı firma Nadeo, çoklu oyuncu modlarına büyük önem veriyor. Zira solo
kısımdan aldığınız keyfi katlamak için çeşitli bölümler mevcut. Fakat sakın solo
bölüme başlayıp da, sıkıcı ilk bölümleri geçmeden bırakmayın. Aksi halde oyunla
ilgili ilk intibaınız olumsuz olabilir. Maalesef ilk görevler fazlasıyla kısa ve
zevksiz. Ancak ilerledikçe birbirinden çılgın parkurlarda, hız ve kontrol
mücadelesi vermeniz gerekiyor. Otomobiller çok hızlı ve çok dinamik hareket
ediyor. Dolayısıyla basit bir virajı alırken bile dikkatli olmak zorundasınız.
Aksi halde bariyerlere çarpıp, denize yuvarlanmanız olası…
90’lı yılların başında Stunts isimli bir yarış oyunu vardı. Dönemine göre harika
grafikleri değil de, oynanışıyla beni kendine bağlamıştı. Ancak yarışmak kadar
sevdiğim bir diğer özelliği de, kendi parkurumuzu kendimiz yaratabiliyor
olmamızdı. Hatta sağlam bir pist yapacağım diye saatler harcadığımı bile
hatırlarım. Sonra birçok oyunda bu tür eklentiler çıktı fakat aralarından sadece
Crashday (Zaten Stunts’tan esinlenildiği açık), bu konuda beni tatmin etti.
Şimdi bir başka oyun olan Trackmania’da benzeri bir hissi yaşadım. Kullanıcılara
kendi çılgın pistlerini yaratabilme olanağını sunan yapımcılar, böylelikle
oyunun ömrüne ömür katmış.
Şeytan bunun neresinde?
Özellikle FPS ve yarış oyunlarında grafiğin yeri çok önemlidir. Bu yüzden
yapımcı firma Nadeo, görsel olarak iyi iş çıkartmış. Otomobillerin kaplamaları
oldukça hoş görünüyor, çevre ise yeterli gelmeyebilir. Ancak oyun içi efektlerle
tüm kaplamalar göz kamaştırır hâle gelmiş. Aracınız hızlandıkça (Blur efekti
sayesinde) ekran bulanıklaşıyor ve böylelikle çok hızlı gittiğiniz izlenimine
kapılıyorsunuz. Aslında bu, oyunlarda kullanılan bir tür illüzyon galiba. Bu
efekt ile hem ilgi çekici bir hava yakalanıyor hem de başarısız grafikler bile
cümle içerisinde gerçekçilik kelimesiyle beraber anılıyor. Ne demek istediğimi
Trackmania United’ı oynayınca daha iyi anlayacaksınız.
Sesler ve müziklere gelince oyunun bütünü için yaptığımız güzel yorumlardan
uzaklaşıyoruz. Zira ses efektleri için ‘etkileyici’ demek çok güç. Daha çok
sıradan sesler geliyor kulağa… Müzikler ise yapımın bir diğer eksisi. Hele o
menüde çalan ve tekrarlandıkça rahatsız eden müzik yok mu? Böylesine eğlenceye
odaklı bir oyunda, nasıl da bu tür müzikler kullanılmış dedirtiyor. Çok daha iyi
iş çıkarılabilirdi ya da Need for Speed fenomeni olmasaydı, belki biz daha az
şey bekleyebilirdik.
Genel olarak Trackmania United, türünün PC’deki ender örneklerinden biri. NFS
serisi de eğlence üzerine hazırlanmasına karşın, sırtını gerçekçiliğe
dayadığından ötürü sürükleyici bir oynanış sürüyor. Trackmania bu yüzden NFS ve
türevlerinden biraz ayrılıyor. Hele simülasyonlarla karşılaştırmak abeste
iştigal gibi olacaktır. Uzun lafın kısası Trackmania United, anlık eğlence
arayışlarınızın ilacı olacaktır. Daha fazlası değil.