Bundan yıllar önce çocukluğumun en güzel neşesini, hafta sonu yayınlanan sabah çizgi film kuşağı oluştururdu. O zamanlar özel televizyonlar, kanallar bu kadar çok yoktu. Tek tük bilinen bazıları vardı. Genelde sabahları güzelce çizgi film yayınlarlar, öğleden sonra da hafta sonu programlarını yayına sokarlardı. Çizgi filmler arasında Transformers, Thundercats, Voltran, He-man, G.I. Joe, Robotech gibi şaheserler vardı. Hafta içi sabah erkenden okula gitmek için kalkardım. Güya hafta sonu hep uyuyacağım diye içimden geçirirdim. Ama çizgi filmler beni uykumdan eder sabah uyanırdım. Hafta sonları erken kalkıp, doğruca salona koşup, televizyon başına çakılmamın sebebi bu çizgi filmlerdi. Şimdi hatırladıkça o günlerin ne kadar güzel ve zevkli olduğu aklıma geliyor. Özellikle Robotech, Transformers ve G.I. Joe’nun hastasıydım. Transformers’ın ve G.I. Joe’ların oyuncakları satılmaktaydı. Birçok oyuncaklarını almıştım halende saklarım. Transformers’ların çeşitli araçlardan robotlara dönüşmesi çok cezp edici bir özellikti. Sırf bu yüzden bile Transformers’ların oyuncakları bana hep en çekici gelmişti. Dinobot’ların hastasıydım. Kısa kesip asıl saadete gelelim. Gelgit zaman aradan yıllar geçti. Bir fenomen olarak Transformers çoğu kişinin çocukluk anılarında yer aldı. Efsane çizgi filmler arasındaki yerini de almış oldu.
Beyaz perdeden dijital ortama
Günümüzde artık ünlü olmuş dizi, çizgi film, oyun, kitap vs… genelde beyaz perdeye aktarılmaya başlandı. Haliyle yıllar önce gerçekten bir kült haline gelmiş çizgi film, dizi, kitap vs… haliyle sinemada görmek kaçınılmaz oldu. Bundan son olarak Transformers da nasibini aldı. Bizi asıl bağlayan nokta artık birçok filmde yan ürün olarak filmlerin oyunları ilgilendiriyor. Transformers’ın filmiyle beraber konsol ve PC platformlarında oyunu da piyasaya sürüldü. Genel olarak dizi veya film oyunları üstünde pek uğraşılmaz. Fazla özen gösterilmeden üstünden geçip gidilir. Bu yüzden “Film oyunları kötüdür” diye genel bir kural geçerlidir. İstisnalar hariç genelde bu kuralın bozulduğunu pek göremedim. Çocukluğumun efsanesi Transformers’ın oyunu bakalım bunu ne kadar etkileyebilecek?
Bu aralar PC’den daha çok Xbox 360 ve Playstation 3 başında zaman geçirmek daha çok hoşuma gitmeye başladı. Özellikle yoğun geçen bir ders trafiğinden sonra oyunlarla biraz stres atmak rahatlatıcı oluyor. Transformers’ın elime geçen versiyonu Playstation 3’e ait olanı. Resistance – Fall of Man’nin arkasından Transformers’ı denedim. Oyunumuz filmle aynı paralelde gidiyor. Gerçi çoğu kişi filmi izlemiştir. Eğer izlemeyen de varsa direk gitsin izlesin derim. Sonuçta burada kült bir çizgi filmin beyaz perde projesi var. Kesinlikle tavsiye ederim. Kısaca konudan bahsedelim. Ortada bir adet alet var bu aletin özelliği mekanik cihazlara hayat verebilmesidir. Gel zaman git zaman bu alet Cybertron’dan kaçırılmak istenirken Dünya’ya düşer. Bu aleti Dünya’da bulabilmek için Sam Withwicky’de bulunan dedesinden kalma eşya anahtar vazifesi görmektedir. Deception’lar Megatron önderliğinde canlandırıcı cihazi bulmak için Dünya’ya gelir. Autobot’larda insanlara yardım ederek Deception’ları durdurmak için büyük bir mücadeleye girişilir.İki farklı taraf ve ezeli düşmanlık
Yapıma girdiğimiz zaman Autobot’ları veya Deception’ları seçebiliyoruz. Autobot’lar filmin hikayesiyle bir giderken, Deception’ları seçersek kötü tarafta neler oldu bitti tarzında konuyu görebiliriz. Aslında amacımız aynı Autobot’lar şu ünlü can veren cihazı yok edip ondan kurtulmak derdinde, Deception’lar ise cihazı bulup hükmetme derdinde. İki taraftan birini seçip oyuna girdiğimiz zaman kendimizi büyük bir haritada buluyoruz. Kocaman şehirde istediğimiz gibi oraya buraya gitme imkanımız var. Yapımda ilk dikkat çeken şey robot karakterlerin modellemeleri. Gerçekten Deception olsun veya Autobot’lar olsun modellemeler güzel yapılmış. Ayrıntıları görebilir ve ayırt edebilirsiniz. Oyun bu konuda ilk artı puanını alıyor. Özellikle araçtan robota dönüşümdeki animasyon oldukça hoş. Modellemeler gerçekten etkileyici de olsa aynı etki çevre için pek geçerli değil. Dokular biraz biçimsiz ve robotların modellemelerinde gösterilen özenin birazı çevrede pek bulamadım. Böylesi güzel modellemelere göre çevre kaplamaları ve diğer görsellik arkadan takip ediyor. Aslında üstünde daha uğraşılıp biraz daha iyi olması sağlanabilirmiş. Ama kötü değiller sadece daha iyi olmasını beklerdim. Bunlarla beraber efektler gözüme hoş geldi. Işık oyunları basit bir şekilde yapılsa da etkili olmuş. Bakıldığı zaman ilgi çekiyor.
Sesler konusuna filmdekiler el atmış. Seslendirmeler iyi fena değil. Bazı yerlerde olan bir iki eksik dışında genelde kötü durmuyorlar. Aynı şekilde ses efektleri de fena değil. Hiç değilse üstünden geçilip gidilmemiş. Kendilerini kulaklarda belli ediyorlar.
Basit ve sadelik
Yapım aslında oynanış bakımından oldukça kolay. Yapmamız gerekenler haritada yeşil notayla gösteriliyor ve buraya gidip görevimizi yapıyoruz. Görevi yaptığımızda görev yeri sarı hale geliyor ve ana hikayenin ilerleyişi sağlanıyor. Görevler aslında klasik olarak tabir edebileceğimiz cinsten. Buraya git şunu koru, bunu yok et, burada kal bekçilik yap vs… gibi daha önce oynadığımız çoğu oyunda karşımıza çıkan aksiyondan ibaretler. İlk zamanlar görevler zevkli gelse de bir süre sonra sıkabilir. Bu konu için yapımcılar yan görevler düşünmüşler. Yan görevleri istersek ana senaryoya bağlı kalmadan yapabiliriz. Ancak yan görevlerin çok da doyurucu olduğunu söyleyemeyeceğim. Bize artı olarak kazandırdıkları puanlarla bonusların açılmasını sağlıyorlar. Bu bonuslar içinde filmle filan ilgili görüntüler vs… bulunuyor. Bitirdiğimiz görevleri yeniden yapabiliriz. Görevleri yapıp bölümleri geçtikçe farklı robotların da kontrolünü alabiliyoruz.Oyunun dövüş kısmı kolay. Yapmamız gereken karşımıza çıkan rakipleri bir güzel pataklamak. Bunu yaparken ister silahlarımızı istersek yumruklarımızı veya olmadı çevreyi kullanabiliriz. Evet çevre demişken çevrede bulunan materyalleri kullanma imkanımız var. Silaha veya yumruklara gerek kalmadan yanı başınızdaki ağacı yerinden söküp rakibinize saldırabilirsiniz. Karar size kalmış. Çevre sadece kullanılmakla kalmıyor aynı şekilde çok güzel zarar da görüyor. Rakip robotla dövüştüğünüz zaman binalar yıkılıyor, asfalt çatlıyor. Bu atmosferin daha etkileyici olmasını sağlıyor. Son yıllardaki oyunlarda zaten fizik etkileşimi olması gereken unsurlardan oldu. Artık kırılmayan vazo gibi örnekler gerçekten atmosferi baltalayan unsurlardan olmaya başladı. Eskiden kabul edilebilirdi, ama gelişen donanım ve yazılım sayesinde artık istenmemeye başladı.
Sonuç böyle olur
Autobot veya Deception olsun alternatif yollardan oraya buraya gitmek gerçekten eğlenceli. İsterseniz robot olarak dağ bayır demeden tırmanın dümdüz gidin veya araç olup keyfini çıkarta çıkarta gidebilirsiniz. Özellikle Autobot olarak trafikte daraldığınız zaman robot olup, bina tepelerinden King Kong’çuluk oynamak zevkli oluyor. Binaların üstüne tırmanma imkanımız var. Hatta üstlerine tırmandığımız zaman bonus bulabiliyoruz. Ancak bundan öte başka bir şeye yaramıyor. Zaten görev bile yaparken bina tepesine tırmanma işi gerekli olarak birkaç kere yapılabiliyor. Kontroller aslında kolay. Robotunuzu oraya buraya götürüp getirmede sorun yok. Tek sorun Deception’ları uçarken kontrol etmek biraz zorlayabiliyor. Ama zamanla eliniz alıştıkça kontrolü kavrıyorsunuz. Bunun dışında başka bir eksik göremedim.
PS3’te herhangi bir Frame Rate düşüşüne ben rast gelmedim. Oyunu konsola adapte edip çıkarmışlar. Ama PS3’ün gücünü ortaya koyabilen bir yapım değil. Transformers’ın oyunu şu haliyle sadece bir alternatif olarak kalıyor. PS3’te çok oyun yokken eğer paranız varsa alıp oynayabilirsiniz. Yoksa Transformers olmadan da yola devam edebilirsiniz diyebilirim. Next-Gen olmasa da fena olmayan grafikleri, aksiyonu, çevresel etkileşimiyle Transformers kendince yeterli bir oyun olmuş.