ÜberSoldier

Almanların 2. Dünya savaşında gizli projeler yürütüp, doğa üstü güçlere baş
vurduğu yıllarca söylenir durur. Hatta Alman mühendislerin bu çalışmalar ile
ilgili gizli tutulan kayıtları olduğu, fakat bunların zaman içinde kaybolduğu
anlatılır. Nazilerin zamanında ilginç deneyler yaptığı ve garip çalışmalar
denediği öyle veya böyle biliniyor. Kurulan Arı ırk dernekleri (Ahnenerbe
Forschungs und Lehrgemeinschaft) veya gizli vakıflar vb… ortalıklarda bir
şeyler dönmüş, ama içeriğini ayrıntılarını tam olarak bilemiyoruz. Almanların bu
olaylarını konu alan bir çok oyun ortaya çıktı, bunların arasında Wolfenstein en
ünlüsüdür. Sonradan bir kaç tane basit oyun daha piyasaya sürüldü, ama çoğu
başarılı olamadı. Şimdi ÜberSoldier bu gizli planları bize sunmak istiyor. İlk
ciddi adımını ise demo’su ile gerçekleştiriyor!

19.Eylül.1944 – Saat 23:40

Kreed gibi bir oyunun uzun zaman reklamını yapan ve sonra da hayal kırıklığı
yaratan Burut ekibi, ÜberSoldier ile hatalarını telafi etmek istediler.
Röportajlar yapıp, oyun hakkında oldukça demeç verdiler. Yabancı siteleri
dolaşırsanız ki, bunların çoğuna ulaşabilirsiniz; uzun zaman ağzımıza bal çalan
Burut sonunda oyunun adam akıllı bir demo’sunu yayınlamayı başardı. Daha önce
Rusça olarak hatalı bir demo yayınlamışlardı. Onu, kuramıyordunuz veya kursanız
da oyun ortasında çöküyordu, Rusça olduğundan anlamak da zordu. Uzun zaman oyun
hakkında iyi umutlar veren ve gerçek anlamda bizi heyecanlandıran Burut
firmasına burdan saygılarımı sunuyorum. Karşımızda bazı açılardan iyi bazı
açılardan sorunlu, garip bir demo yatıyor.

Bu versiyonda tek bir görev bulunuyor. Prison Complex: Outside ismindeki bu
görevde yapmamız gereken, binadaki arkadaşlarımız ile buluşup, oradan bir an
önce çıkmak. Havalandırma deliği içinde oyuna başlıyoruz, hemen önümüzdeki
boşluktan aşağı atladığımızda, ilk rakibimiz karşımızda duruyor. Ona ateş
ettiğimiz anda, Alman askerleri içerisini hemen basıyor. İlk dikkat çeken olay,
rakiplerinizin ölürken aptal bir şekilde yere düşmemeleri. Eğer kafasına ateş
ederseniz, miğferi bir anda başka yere fırlıyor ve adamın cesedi yere kütük gibi
düşmüyor. Yerdeki ölüye ateş ettiğiniz zaman hareket ediyor ve yok olmuyorlar.
Firmanın önceki yapımı Kreed’deki, olmayan fizik modellemesinin bu oyuna
bulaşmadığını görmek, beni memnun etti. Merdivenlerin başında öldürdüğünüz bir
düşmanınızın, merdivenlerin üstünden kayarak düşmesi gibi güzel örnekler de
görebilirsiniz. Sadece cesetlerin değil, çevre ile de etkileşiminiz var. Demo
içinde ilerlediğiniz zaman patlayıcı tüplerin olduğu bir yere geleceksiniz.
Herhangi birine ateş edin, direk olarak patlamayacaktır. Gaz kaçırıp, çevresinde
deli gibi hareket ettiğini göreceksiniz. Resmen dans ederek hareket etmesi,
gerçekten de başarılı yapılmış. Çevredeki sandalye, sandık vb… başka cisimler
ile de temasa geçebiliyoruz. Buraya kadar herşey iyi derken, ben fizik motorunun
çoğu yere etki etmesini beklerdim. Tavandaki ışıklara ateşe ettiğiniz zaman
hiçbir şey olmamış gibi duruyorlar. Halbuki F.E.A.R.’da böyle bir olaya
karıştığınız zaman, ışık parçalanıyor ve asma kısım sallanmaya başlıyordu. Bu
konuda ufak bir hayal kırıklığı olsa da, yapımcı firma Kreed’deki o büyük hatayı
kesinlikle telafi etmiş.
İyilik içindeki kötülük

Oyunun grafiklerinin piyasadaki bir çok yapımdan daha iyi olduğunu itiraf
ediyorum, fakat bazı sorunları yok değil. En başta sanki bölümler iki kişi
tarafından ayrı olarak yapılmış gibi. Sonradan bu iki kısım alıp birleştirilmiş
ve bölümler oluşturulmuş. Kaplamalar bir taraftan iyi duruken, diğer taraftan
ise kötü gözüküyor. Bölümdeki kapılara şöyle bir bakın, bazıları gerçekten iyi
yapılmış, fakat bazılarına kapı demeye bin şahit lazım. Çevre tasarımı da aynı
şekilde; bazı kısımlar da gölgelendirmeler ve ışık oyunları güzel gözükürken,
bir iki yer de sanki kalem ile çizilip yapılmış gibi duruyor. Modellemelerin eli
ayağı düzgün yapılmış, ateş ettiğiniz zamanda yaralanmaları görsel olarak iyi
kotarlanmış. Yerdeki ceset diyeceğim bana yeter diyeceksiniz belki ama, dikkat
edilirse cesedin üstüne ateş ettiğinizde bir yara açılıyor ve kan oradan yere
akıyor. Diğer oyunlardaki gibi yara hemen ceset üstünden kaybolmuyor, tam tersi
üstünde duruyor. Ayrıca kan, duvar veya başka yerlere sıçrayabiliyor. Görsellik
olarak bu iyi işleniyor. Silahların ateş ederken çıkardığı görsel efekt veya
çevredeki patlamalar güzel bir şekilde işlenmiş. Öyle yapmacık alevler
oluşmuyor, gerçekten de patladığını veya yandığını iyi görebiliyorsunuz. Oluşan
duman veya sis efektleri de etkileyici yapılmış. Patlamadan sonra oluşan
dumandan önünüzü görmüyorsunuz. Duman yavaş yavaş dağılırken, görüş açınız
artmaya başlıyor, bu da gerçekten görsel olarak iyi yapılmış. Grafikler dediğim
gibi kötü değil, hatta bir çok yapımdan iyi, ama en büyük sorun motorun iyi
optimize edilememesi. Oyunu oynarken bazı zamanlar ciddi anlamda takılmalar ve
yavaşlamalar yaşadım. Bunun en başta sistemimden kaynaklandığını zannettim,
fakat internetteki forumlar da dolaştığım zaman, bir çok kişinin bu problemden
şikayetçi olduğunu gördüm. Kreed’den kalma grafik motoru geliştirilmiş olmasına
rağmen, iyi optimize edilmediğinden takılma ve yavaşlık problemleri
yaratabiliyor. Umarım bu sorun tam sürümde yer almaz.

Seslerde de bazı problemler yer alıyor. Genel tarzda en başlarda kulağa tok
gelen sesler, bazı zamanlar ortalıktan kaybolabiliyor. Silah efekti olsun,
askerlerin konuşmaları olsun veya müzikler olsun, bir anda yok oluyorlar. Bir
süre sonra kendilerine geliyorlar, fakat bu hata öyle geçirilip gidecek bir hata
da değil. Yinede karşımızda önceki yapımdaki gibi Rus aksanlı konuşan adamlar
bulunmuyor, silahların sesleri arada bulut olup uçmasına rağmen, genel olarak
iyiler. Sesler aslında kötü değil, fakat arada kaybolup gitmeleri olayı
baltalıyor. Tam sürümde umarım bu hatayı kaldırırlar.

Zaman ötesi

Silah çeşidi bakımından oyun tatmin edici gözüküyor. Demo versiyonda altı farklı
silah ve ayrı olarak el bombası vardı. Yapımcılar zaten 2. Dünya savaşında
kullanılan bir çok tanıdık silahın, oyun içinde yer alacağını söylüyordu. Demo
versiyon içindekiler, kısa ve tek kişilik bir görev için fazlaydı bile. Tam
sürümde iyi bir silah yelpazesine sahip olacağımız belli oluyor. Çeşit
bakımından bizleri tatmin eden ÜberSoldier, silahların tepkisi bakımından biraz
hatalı geliyor. Elinize taramalı veya başka bir silah alın, ateş edin. Hiç bir
şekilde silahta savrulma veya geri tepme gibi bir olay yok. Çok rahat ateş etme
imkanımız olduğunu belirtmeliyim. Fakat bu olay oynanışı kolaylaştırsa da
gerçekçilik dozajından bir hayli yiyor. Bana çok basit geldi, hiç tepkime
vermeden karşımdaki rakipleri öldürdüm.
Düşmanlar bazı zamanlar sizlerin ateşinizden kaçsa da bazı zamanlar dikilip
kalıyorlar ve oldukları yerde ateş ediyorlar. Düşmanlar anlatıldıkları gibi bana
karşı taktik filan yapmadılar, halbuki yapımcılar yapay zeka konusunda iyi
olacağına dair açıklamalar yapmıştı. Oyundaki diğer bir program hatası
düşmanlarımızda devreye giriyor. Yere düşen ve hatta litrelerce vücudundan kan
akan bir düşman, bir iki saniye sonra yeniden ayağa kalkıp size ateş edebiliyor.
Bu yine bir program hatasından dolayı oluyor. Aslında hafiften yaralanan veya
bombanın etkisi ile savrulan bir rakibimiz, yerden yeniden doğrulup ateş etmeye
çalışıyor. Bu güzel bir özellikte, ölen bir düşmanımızın yeniden ayağa kalkıp
ateş etmesi hata.

Zamanın kalkanı

Süper bir asker olduğumuz için özel bir yeteneğimiz de var. “Time Shield” adı
verilen bu yetenek sayesinde, çevremizde bir koruma alanı oluşturuyoruz. Bu alan
içinde zaman yavaşlıyor ve bize ateş edilen kurşunlar, kalkana takılıp kalıyor,
hatta yere düşüyorlar. Kalkan içine giren düşmanlarımız da eşşekler cennetine
otomatik olarak postalanıyor. Zaman kalkanı oldukça işimize yarayacak gözüküyor.
Yeteneğimizi açtığımız zaman hatırı sayılır bir süre de üzerimizde kalıyor. Time
Shield’in gücünü arttırmak için, üç düşmanı kafasından vurmamız gerekiyor.
Kısaca Head Shot ile Shield’in güç barını dolduruyoruz. Etrafımızı mavi ve
bulanık bir alan gibi bir anda kaplıyor. Sanki çevredeki belli bir bölgeyi sular
kaplamış gibi gözüküyor.

ÜberSoldier konu olarak Almanların gizli deneylerini ele alıyor. Dr. Ernst
Schäfer, Tibet’de deneyler sırasında insanları yeniden canlandırmayı
başarmıştır. Bu tekniği kullanıp savaşı kazanmak için “Süper Asker” denilen bir
birliği kurmak ister. Karl Stolz bu deneylere maruz kalır, ancak canlandırıldığı
zaman, yaratıcılarına karşı bir mücadeleye girer. Temel olarak tüm her şey
Ahnenerbe Forschungs und Lehrgemeinschaft yani “Irksal Miras Araştırma ve Eğitim
Cemiyeti” etrafında dönüyor. Bu cemiyet gerçekten kurulmuş ve arı ırk denilen
bir insan ırkını aramışlardır. Bu çalışmalarını Tibet’de yürütmüşlerdir.
ÜberSoldier ise konuyu biraz değiştirerek bizlere sunuyor.

Return The Castle Wolfenstein

Yapım bana Call of Duty ve Wolfenstein kırması gibi geldi. Ekrandaki ara birim
olsun veya oynanış olsun, bu iki oyunu bana hatırlattı. Arabirim demişken son
derece basit ve kullanışlı bir şekilde yapılmış, arada belirtelim.
ÜberSoldier’ın demo’sunda sürekli bir şeyler eksik kalmış, bazı yerlerde bana
havada kalıyor gibi geldi. Burut firması Kreed’de yaptığı hataları telafi etmiş.
Oyunun demo’su kısa ve bir kaç özelliği bizlere sunmuyor. Bazı yerlerde kararlar
verip, oyunun ilerleyişini değiştireceğimize ve fizik motoru sayesinde
alternatif yollar kullanacağımız açıklanmıştı. Şimdilik bunlar demo versiyonu
olduğu için bulunmuyor. Sonuç olarak bu bir demo ve tüm her şeyi içinde
barındırmıyor, ayrıca kısa sürmesi de ayrı bir konu. Program hataları ayıklanır,
bazı yerler elden geçerse, tam sürüm tadından yenmez. Çıkmadık candan daha ümit
kesilmez.

Exit mobile version