Türk yapımı oyunların sayısı, her geçen gün artmaya devam ediyor. Yapımı süren oyunlar, umarız en kısa zaman içerisinde piyasalarda olurlar, çünkü gerçekten kaliteli fikirler var. Oyun yapımı üzerinde çalışan bir başka dostumuz ise Armağan Yavuz. Armağan Yavuz’un web sitesinde bulunan ve bize verdiği bilgilere göre, kaliteli bir yapım hazırlığı içindeler.
Way Of The Sword, action/RPG türünde geliştiriliyor. Oyun, Calardia isimli bölgede geçiyor, biz de buraya gelen bir maceracıyı kontrol ediyoruz. Calardia hem batı, hem de doğru kanadından tehdit edilmektedir. Hatta üçüncü bir tehlike olarak da, köylerde bulunan insanlar canavarlara dönüşmekte; ölüler, yaşayanları cezalandırmak üzere uyanıp, mezarlarından kalkmaktadırlar.
Armağan Yavuz, grafik motorunun tamamen kendi ürünleri olduğunu belirtiyor. Grafik motoru oldukça profesyonel bir biçimde tasarlanmış. Harikalar yaratmamasına rağmen, birçok RPG oyununa göre oldukça üstün özelliklere sahip. Pixel shader ve vertex shader kullanılmıyor. Buna karşın dot3 bumpmapping kullanılıyor ki; bu özellik GeForce kartlarda destekleniyor. Böylece, orta düzeyli makinelerde de, güzel ve oynanabilir bir performans yakalanması amaç edinmiş.
İki çeşit oynanış modu olacak: Map modu ve Action modu. Map modu, Calardia’nın bir haritasından oluşuyor. Partimizi bu harita üzerinde istediğimiz şehre veya başka bir parti ile etkileşime girmek üzere, onların yanına hareket ettirebiliyoruz. Bir savaşa girdiğinizde ya da kasaba içerisine doğru hareket ettiğinizde, oyun action mod’una geçiyor ve karakterimizi 1. ya da 3. şahıs görünümünden kontrol etmeye başlıyoruz.
Way Of The Sword’de partiler kurup, savaşlarda beraber rol alabiliyoruz. Partiler içerisinde, bir hero’nun yanında, farklı özellikler taşıyan asker grupları da bulundurabiliyoruz örneğin knight’lar, bowmen’lar vb. Harita üzerinde birçok NPC’ye rastlamak mümkün, üstelik verecekleri tepkiler de farklı, biri korkup kaçmayı tercih ederken, bir diğeri de size saldırma yolunu seçebilir.
Oyun, face generator (yüz oluşturma teknolojisi) içeriyor. Way Of The Sword’ün bu özelliği de oldukça iddialı, çünkü bu sistem sayesinde, hem karakterler istenildiği gibi oluşturulabiliyor, hem de NPC’ler kolaylıkla tasarlanabiliyor. Oyun esnasında meydana getirilen, her asker ve zombinin birbirinden farklı yüzlere sahip. Bunların yanında, farkılıklar, giysilerde de görülebiliyor; okçuların çoğunda deri zırh bulunurken, birkaç tanesinde de örme zırh bulunabilmesi gibi. Böylece düşmanlarla birlikte, bizim grubumuz da değişik ve güzel gözüküyor. Haritalar, bir terrain editor ile oluşturuluyor. Bu editör ile birlikte haritalarda, nehirler, ağaçlar gibi nesnelerin yanında binalara da rastlayabiliyoruz.
Oyunun bende en ilgi uyandıran kısmı, savaşlar oldu. Way Of The Sword’de, savaşlarda refleksler önemli bir yer tutuyor. Savaşlar sadece düşmanlar üzerine mouse click’lemek ile sınırlı kalan bir iş olmayacak. Gerçekleştireceğimiz hareketlerle de bizim kontrolümüzde olacak, dikkatsiz davrandığımız zaman çok çabuk ölebileceğiz, üstelik sağlık iksiri gibi malzemelerden de yoksun olacağız. Savaşlar sırasında, bize yönelen saldırılarda eğilme ve benzeri savuşturma yönetmlerini kullanmamız gerekecek.
Bahsedilmesi gereken en önemli konulardan birisi de, yetenek sistemi. Armağan Yavuz, oyunun yeterince derin ve karmaşık bir yapısının olduğunu, bu yüzden de yetenek sisteminin basit tutulmaya çalışıldığını belirtiyor. Güç, çeviklik, zeka ve karizmadan oluşan 4 temel özellik bulunuyor, bunlara bağlı olarak da 20 civarında yetenek bulunuyor. RPG oyunlarında olduğu gibi, deneyim puanı (experince) kazandıkça level atlayabiliyor, böylelikle yeteneklerimizi de geliştirebiliyoruz. Ayrıca kahramanımızın bir özelliğinin yüksek olması, tüm parti için geçerli oluyor. Örneğin, ticaret yeteneğine puan ayırmak istemiyorsak, bu yeteneği yüksek bir kahramanı ekibe alarak, ekibin ticaret seviyesini yükseltebiliyoruz.
Ekipte belirli sayıda birim kullanabiliyoruz. Her birime, tek bir kahraman ve çok sayıda asker alabiliyoruz. Kahramanlar, ekibin yetenek seviyesine doğrudan etki ediyorlar. Savaşlar esnasında, askerlerimizi kaybedebiliyoruz, ama kaybedilse dahi, kahramanlar yaralı olarak kurtuluyorlar. Bu aslında önemli bir avantaj teşkil ediyor, çünkü oyunda Save sistemi bulunmuyor. Yaralandığımız zaman, en yakın kasabaya gidip bir doktor bulunması ya da iyileşene kadar beklenilmesi gerekiyor.
Savaşların dışında, oyunun macera kısmı da ilgiçekici. Oyun içerisinde, birçok kasaba gezip, karakterler ya da partiler ile iletişim kurabilecek, elde edebileceğimiz malzemeleri trade etme özelliğine de sahip olacağız. Kasabalarda dövüş turnuvaları düzenlenecek. Bunlara katılmamız özellikle tavsiye ediliyor, çünkü dövüş sisteminde ustalaşabilmek için iyi bir fırsat.
Armağan Yavuz oyunu şu sözle tanımlıyor: “Oyun hakkında daha anlatacak çok şey var. Hatta bazı özellikler, daha önce bu tarz oyunlarda hiç görülmemiş şeyler. Ama hepsini baştan anlatıp, tüm süprizi kaçırmak istemiyorum. Zaten asıl önemli olan, çok özellik olması değil, tüm bu özelliklerin bir araya geldiğinde zevkli ve eğlenceli bir oyun deneyimi yaşatması. Biz de bu konuda iddialıyız. Bağımsız oyun geliştirici olmanın avantajlarını kullanıyoruz ve baştan bir oyun tasarımı belirleyip sonuna kadar ona bağlı kalmak yerine, geliştirme süreci boyunca oyunu deniyor ve tasarımdaki aksaklıkları ve pürüzleri gideriyor, işe yaramayan fikirleri atıyor ya da değiştiriyoruz.”
Oyunun yapım süreci devam etmekte ve umarız Armağan Yavuz ile eşi, emeklerinin karşılıklarını fazlası ile alırlar ki; oyunun bu hali ile hiç de zor gözükmüyor. Oyun hakkında bilgi almak için, resmi web sitesi https://www.taleworlds.com adresini ziyaret edebilirsiniz. Way Of The Sword’ü izlemeye devam edeceğiz.