Son zamanlarda Unreal motorunu kullanmayan FPS kalmadı zaten. Bütün yeni çıkan FPS oyunlarının firmaları, kendi motorlarını yaratmak yerine Unreal motorunun lisansını satın alıyorlar ve bu motoru biraz makyajlayıp oyunu piyasaya sürüyorlar. İyi mi oluyor kötü mü oluyor bilmiyorum ama bence böyle olmaması gerekiyor, bu şekilde işin kolayına kaçıyorlar biraz sanki. Çünkü hangi Unreal motorunu kullanan bir oyun görsem mutlaka ama mutlaka Unreal`ın havasını da görüyorum o oyunda. Peki neden mi Unreal motoru bu kadar tutuldu?. Çünkü programlanması diğerlerine göre çok daha kolay ve ortaya çıkan grafikler son derece hızlı çalışıyor. Mesela şu ana kadar Unreal`dan daha iyi grafikli bir oyun görmedim ama buna rağmen Unreal, 200 mmx, 32 mb ram ve de bir 4 mb hızlandırıcı kartla, arada ufak tefek takılmalarla da olsa gayet hızlı çalışıyor. Neyse, anlayacağınız üzere The Wheel of Time da Unreal motorunu kullanan bir FPS. Hafiften FRP havası taşıyor olsa da diğer FPS`lerden grafik ve sesleri haricinde pek bir farkı olduğunu söyleyemeyeceğim. Kurulumdan sonra bilgisayar sizin sisteminize göre, otomatik olarak bir video istatistiği çıkarıyor. Mesela bende çıkan sonuç; low master detail (düşük genel ayrıntı), low sound quality (düşük ses kalitesi), medium detail world textures (orta derecede çevre kaplaması), medium detail player skin textures (orta derecede karakter kaplaması) ve standart video resulition (standart video çözünürlüğü ki bu da 640×480 oluyor). Bunları neyin ne olduğunu anlayın diye yazdım, belki işinize yarar.
Oyunun sistem gereksinimleri ise P200, 32 mb ram, 4 hızlı cd-rom ve bir de 3D hızlandırıcı kart. Tavsiye edilen sistem de PII 233 ve 64 mb ram. Aslında 200 mmx ve 32 mb ram ile oyunu çalıştırabilirsiniz ama nereye kadar gidersiniz onu bilemem. Çünkü grafikler çok ayrıntılı ve açık alanlarda, eğer ki böyle bir sisteme sahipseniz oyun resmen duruyor. Ana menüde; single player tek kişilik oyun için, multiplayer internet veya LAN bağlantısıyla oynamak için, control kontrol ayarlarınız için, hardware ise grafik ve ses ayarlarınız için kullanılıyor. Hardware seçeneğinin içinde advanced options seçeneği var ki bu da gelişmiş ayarlar için kullanılıyor. Credits`de de oyunu yapanların tanıtımı bulunuyor. Gerekli ayarları yapıp oyuna başlıyoruz. Oyunun grafikleri çok ayrıntılı. 32 bit renk derinliğine çıkabilirseniz mükemmel görüntülerle karşılaşabilirsiniz. Bol bol ışıklandırma efekti kullanılmış ve çok da güzel görünüyor. Çevre de kullanılan renkler oyunun genel atmosferine de uygun olarak koyu.
Oyunda silah kullanmıyorsunuz, bunların yerine büyülere yer verilmiş, büyü efektleri ise fena görünmüyorlar. Yaratıklar da aynı şekilde çok ayrıntılı tasarlanmış ve de ürkütücü bir hava veriyorlar. Grafikler en düşük seviyedeyken bile çevre kaplamaları, diğer birçok oyuna göre çok detaylı. Gökyüzü ise, şöyle bir kafayı kaldırıp bakınca gerçekten insanı etkiliyor ama yine de Unreal kadar mükemmel değil. Zaten Unreal`ın grafikteki en büyük artılarından biri de gökyüzü tasarımıydı ve hala da ortalıkta Unreal`daki kadar güzel gökyüzü tasarımı yok. Bir de oyunda aralarda çok güzel render videolar var. Neyse; Wheel of Time`da grafikler, genel olarak ortalamanın çok üstünde ve de çok güzel bir atmosfer sağlıyor. Oynanabilirlik konusuna gelince; aslında bir Quake3 veya bir Unreal kadar iyi değil. Çok zor değil, yani hiç kontrol edemiyorsunuz diye birşey yok ama dediğim gibi yine de oyundan Quake3 gibi bir oynanabilirlik beklemeyin. Oyunun başındaki training bölümünü mutlaka oynayın ki rahat edin oyunda. Oynanabilirlik için kısaca ortalamanın üstünde denilebilir.
Sesler ise gayet güzel. Oyunun atmosferini güzel bir şekilde tamamlıyorlar. Yaratıkların çıkardıkları hırıltılar, karakterinizin sesleri ve arka plan sesleri insanı fazlasıyla havaya sokuyor. Mesela gök gürültüsü gibi efektler gerçekten çok güzel hissettirilmiş. Grafikler seslerle birleşince ortaya çok güzel bir atmosfer çıkıyor. Oyunun genel havası çok karanlık, hemen hemen aydınlık bir yer hiç yok sayılır. Böyle bir atmosfer arasında yaratık sesleri ve bunun gibi güzel hazırlanmış sesler insanı gerçekten ürkütüyor. Bunların yanında büyü sesleri de fena değiller. Müzikler ise oyunun genel havasına uygun ama bu müzikler mp3 formatında. Yani bilgisayarı fazlasıyla zorluyor. Düşünün, hiç birşey yapmasanız bile mp3 çalarken windowsda bir iki pencere açmak bile daha zorlaşıyor. Dolayısıyla oyun içinde müziklerin çalması, eğer ki makineniz ortalama bir sistem ise oyunu yavaşlatacaktır. Bunun için müzikleri kapayıp oynayın ki oyun hızlansın. Tabi ki müziklerin mp3 formatında olması bir dezavantaj, makinesi çok iyi olmayanların dışındakiler, müzikleri bu şekilde dinleyemeyecek sanıyorum. Eğer ki çok dinlemek isterseniz müzikleri, oyun sonrasında (önce de olur 🙂 harddiskten dinleyebilirsiniz.
Genel olarak bakınca gayet güzel bir oyun, grafikleri ve sesleri özellikle güzel. Zaten oyuna başladığınızdan itibaren havasına hemen giriyorsunuz ve sizi saatlerde başında tutabiliyor.Oyun için eksi olarak sayabileceğim birkaç şey varsa o da (yukarıda da söyledim zaten) müziklerin mp3 formatında olması, oynanabilirliğin diğer oyunlara nazaran biraz daha zor olması, yüksek sistem istemesi (gerçi artık hepsi böyle) ve de FPS`lere her zaman olduğu gibi farklı bir bakış açısı getirememesi. Seveni kadar sevmeyeni de olacaktır oyunun ama eğer ki benim gibi, atmosferi karanlık olan oyunlardan hoşlanıyorsanız mutlaka alın. Dağılabilirsinizzz.