Piyasada o kadar Winning Eleven ve Pro Evolution Soccer oyunu dönmeye başladı
ki; inanın artık tüm oyunlar birbirine karıştı ve insan ister istemez bunlardan
hangisini oynayacağını şaşırıyor. Konami’nin resmi oyunlarını bir tarafa koyun;
Ole Mix, Fernando, Vendetta gibi editlenmiş bir sürü versiyon da işin içine
girince ortalık resmen PES ve WE’den geçilmez oldu; tabii bundan şikayetçi olan
var mı, o da ayrı bir konu…
Çağın vebası: ’’Winning Eleven’’
İnternet kafe adı altında WE oynanan yerler, evde arkadaşlarla yapılan gazozuna
turnuvalar derken; Winning Eleven’ın tüm dünyada bir salgın haline geldiği gözle
görülür bir gerçek. Daha birkaç ay önce piyasaya sürülen Liveware Evolution’dan
sonra, Konami, Winning Eleven 9’u da geçtiğimiz günlerde oyuncularla buluşturdu.
Oyun aslında Japonca olarak hazırlanmasına rağmen; dünyanın her tarafından WE
fanatikleri şaşılacak bir hızla İngilizce yamaları hazırladı, hatta ortalıkta
yine bir sürü WE9 patch’i dönüyor şu sıralar.
Oyuna başlayıp menülere göz gezdirdiğinizde Match, Master League, League, Cup,
Training, Edit, Network ve Nippon Challenge seçenekleri göze çarpıyor. Match
modunun içeriğine girip takım seçme ekranına geldiğinizde ise eski arcade salonu
günlerini andıran bir biçimde takımların kıta ve liglere göre ayrıldığını
görüyoruz. Oyunda önceden olduğu gibi İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya,
Hollanda ve İspanya ligleri bulunuyor; bunlara ek olarakta Others adı altında
diğer ülkelerin önemli takımları var.
Yukarıda saydığım modlar hep alıştığımız gibi ama yine de Nippon Chalenge’da
Japonya Milli Takımı olarak farklı bir turnuva heyecanı yaşayabilirsiniz.
Sevilen Master Leage modunda ise hem ara yüz hem de özellikler bakımından birkaç
yenilik var. Çok fazla değinmeyeceğim ama taktiksel manevraların takımınız
üzerinde daha çok etkisinin olduğunu söyleyebilirim; açıkçası yine de bu konunun
üzerine çok fazla eğilmedim. Oyun çıkmadan önce; oyuncuların gününde olup
olmamasının normal oyun içinde değişiklik gösterebileceği ve devre arasında
yapılan değişikliklerin oyuna etkisi konusunda belirtilen şeyleri ise ben
Exhibition maçlarda göremedim; fakat doğrusu bunların Master League’de bir
etkisi var mı da bilmiyorum. Sanırım oyunu oynadıkça bunu daha açık bir şekilde
gözlemleyebileceğiz.
Ben senden iyi oynuyorum!
Biraz eski günlere dönersek; 98 yılında Winning Eleven 3 ile başlayan WE
maceramda en büyük rakibim her zaman için kardeşim olmuştur. WE3: Final Version
ve WE4’te de devam eden bu çekişmede, sürekli aramızda: ‘’-Ben Winning’i senden
iyi oynuyorum.’’ tartışması yaşanmıştır; ki zaten her Winning Eleven oynayan
arkadaş grubunda da bu böyledir. WE turnuvaları da her zaman çekişmeli ve
heyecan içinde geçtiği için, her nedense zayıf olan arkadaşlar genelde
karşısındakinden kötü olduğunu kabul etmemektedir. Burada en sinir olduğum şey
ise, işte arada bir karşısındakini yenen zayıf rakibin: ‘’-Al işte gördün mü?
Senden iyi oynuyorum.’’ demesidir. Eminim birçok kişinin başına bu tür şeyler
gelmiştir. Neyse ki Match Mode başlığı altındaki Memorial Match seçeneği
aracılığıyla profilinizi oluşturabiliyor ve sürekli karşılıklı maç yaptığınız
kişiler varsa aranızda yaptığınız maç istatistiklerini buradan takip
edebiliyorsunuz. Gerçi bu da kesin bir çözüm değil hani, hile yapan yine
yapabiliyor ya… Neyse bu konuyu daha fazla uzatmayalım. Unutmadan; Network
üzerinden oynanan (Tabi oynayabilen varsa!) maçların istatistiklerinin de
tutulduğu bu seçeneğin iki oyunculu modda aktif duruma geçmesi için 2 tane
Memory Card gerekiyor.
Oyunu oynayan arkadaşların yorumları…
Yazıyı hazırlamadan önce forum ve haber gruplarına göz atarak oyun hakkında
yapılan yorumlara şöyle bir baktım. Genelde herkes oyunun eski WE’lere göre
yavaşladığı kanaatinde, Liveware Evolution’a yakın olan kontrollerin yanında,
top kontrolünün zorlaşıp oynanabilirliğin düştüğü ve bunun can sıktığı
söyleniyor. Bu görüşlere kesinlikle bende katılıyorum. Oyun temposunun düştüğü
şöyle bir kenarda dursun, oyuncular ayaklarından topu çok açtıkları için kontrol
gerçekten zorlaşmış, bu nedenle de çalım atmak daha fazla maharet istiyor. Durum
böyle olunca da top kayıpları eskisine nazaran çok daha fazla oluyor ve buna
birde yerini bulmayan paslar eklenince genel olarak ortaya hem skor hem de
pozisyon açısından kısır maçlar çıkıyor. Bunun yanında başta yıldız oyuncular
olmak üzere oyuncuların gol yollarında, özellikle de şut açısından daha etkili
oldukları gözüme çarptı. Bundan kastım da; beklenmedik yerlerden, vole gibi
vuruşların yapılabilmesi, zor pozisyonlarda şutun kaleyi bulma olasılığı ve
etkisi artmış.
Taç atışlarını da daha etkili bir şekilde kullanabiliyoruz ve bu sayede rakibi
yanıltmak mümkün olabiliyor. Bir de gerek kalecilerin topu oyuna sokmaları; ki
elle orta sahaya yakın bir yere kadar atabiliyorlar, gerekse de havadan koşu
yoluna atılan paslar daha çabuk olmuş. Yani aslında oyun bazı yönlerden
ağırlaştırılmış, bazı yönlerden de hızlandırılmış. Böylece de skor ve oyun
olarak daha gerçekçi maçların olması sağlanmaya çalışılmış. Bunda belki kısmen
başarılı olunmuş; ama alışkanlıklardan kolay kolay vazgeçilmiyor. Bu nedenlerle
WE9’u beğenmeyip, serinin en kötüsü olarak kabul edenler var, tabii tersini
söyleyenlerde aynı şekilde mevcut.
Yeter hocam! Bu kadar da faul çalınmaz ki…
Hakemler ise yeni oyunun başka bir sıkıntısı gibi geldi bana; öncelikle farklı
hakemlerin pozisyonlar karşısında farklı yaklaşımlar sergilediğini belirteyim.
Yalnız denk geldiğiniz vakit bazı hakemlerin oyunu olmayacak pozisyonlar
karşısında sıklıkla durdurması ve her şeye sarı kart göstermesi veya hiç
göstermemesi çileden çıkartabiliyor; ayrıca bu sarı kart gösteren hakemlerin
kırmızı kartlarını hiç kullanmamaları da ilginç geldi. Tabii bunların tersine
bazıları da avantaj kuralını sonuna kadar uygulayıp, oyunun akıcılığını elden
geldiğince düşürmemeye çalışıyor. Avantaj kuralından bahsetmişken, hakemlerin bu
konuya eski oyunlara göre daha hassas ve doğru yaklaştığı da gözümden kaçmadı,
tabi ara da aksamalar yine olabiliyor. Hangi hakemin nasıl yönetim gösterdiğini
öğrenmek içinse biraz deneme yanılma yoluna gitmeniz gerekiyor.
Aslında oyunun grafik yönü hiç değinmek istemediğim bir nokta; çünkü detay
sayılabilecek bazı düzeltmeler yapılmış olsa dahi, görsellik eskiden neyse yine
o. Ceza sahası içindeki yoğunluklarda frame hızının düşmesi ise sanırım herkesin
en sinir olduğu şeydi; artık bunun olmadığını söyleyebilirim.
Animasyonlar ise bana daha gerçekçi göründü, oyuncuların topa kafalarını
sokmaları gibi animasyonlar daha yumuşak; bununla birlikte bazen omuz yiyen ya
da pozisyon gereği fiziksel olarak zayıf kalan oyuncunun tekme yemiş gibi
teperek uçması biraz sırıtıyor. Bu arada seyircilerin tamamı değil ama arada gol
sevinçlerinden sonra, özel hazırlanmış bazı seyirci modellemelerinin çok iyi
olduğunu söylemeliyim; zaten bunlar da özel hazırlanmış sahnelerde görülüyor.
Replay’lerdeki tribün arkası kamera, yeni animasyonlar, futbolcuların
bazılarının formalarını şortlarının içine sokmaması, soğuk havanın etkisiyle
ağızdan çıkan buhar, maç başlangıçlarındaki havai fişek gösterileri, birkaç yeni
krampon, top, forma ve karlı hava (Sadece zemin de kar var, yağış yok.) seçeneği
de diğer yenilikler arasında; yalnız dediğim gibi ilk bakışta dışarıdan görsel
olarak göze çarpan fazla bir değişiklik yok.
Sesler konusunda da söylenecek çok fazla bir şey yok, her zamanki Jon Kabira ve
müthiş seyirci tezahüratları işte. Gerçi her nedense PSX’teki eski oyunlardaki
anlatımların ve atmosferin yeri benim için ayrı…
Doğruyu söylemek gerekirse Winning Eleven 9 incelemesinin kapanış paragrafı için
neler yazmalıyım kararsızım; çünkü oynanabilirlik yönünden tüm WE oyuncuları
gibi kafamda bazı soru işaretleri var. Bu soru işaretlerinin kaybolması içinde
WE9’un bir süre daha oynanması lazım diye düşünüyorum; ne de olsa her yeni WE
oyunu ile oynanabilirlikte yapılan bazı değişiklikler başta yadırganıyor, fakat
oyunu oynadıkça alışılıyordu. Ama ne yalan söyleyeyim, WE9’un oynanabilirlik
yönünden bende bıraktığı ilk izlenim çokta olumlu değil; tabii bu oyunun kötü
olduğu anlamına da gelmiyor.
İşte WE9 hakkındaki düşüncelerim bunlar, şu an da zaten öyle bir plan yok ama
WE9, artık serinin PS2’deki kapanış oyunu olsa bence iyi olur. Son olarak bu
oyundan bağımsız olarak söylemek istediğim bir şey daha var aslında; PS2’de
çıkan tüm PES ve WE oyunlarına baktığımda, bazen eski günleri özlüyorum sanki…