World of Final Fantasy – İnceleme ve Canlı Yayın Videosu
Şu son zamanlarda Final Fantasy adını o kadar çok duyar olduk ki, artık seri ile uzaktan-yakından alakası olmayan oyuncuların bile ilgisini çekmiş, bir şekilde ‘ben buradayım’ diyebilmiş durumda. Square Enix meydanı hiç bırakmıyor, sürekli yeni bir Final Fantasy içeriği ile karşımıza çıkıyor. Görünen o ki bu politikasına da Final Fantasy XV çıkana kadar da devam edecek.
Son zamanlardaki popüler Final Fantasy akımının bir diğer üyesi de World of Final Fantasy adındaki yeni oyun oldu. PlayStation 4 ve PS Vita’ya özel olarak çıkan World of Final Fantasy, ana seri ile alakası olmayan bir yan oyun niteliğinde karşımıza çıkıyor ancak buna rağmen neredeyse diğer tüm Final Fantasy oyunlarına ve bu oyunlarda bulunan önemli karakterlere gönderme yapıp gönlümüzü çalıyor.
www.twitch.tv üzerinde adlı kanaldan canlı video izleyin Aslına bakarsanız görsellik ve içerik açısından bir Final Fantasy’den ziyade Kingdom Hearts’ı andıran World of Final Fantasy’de ilgi çekici bir hikaye de bizleri karşılıyor. İkiz kardeşler Lann ve Reynn bir gün uyanıyor ve yaşamakta oldukları şehirdeki tüm insanların kaybolduğunu fark ediyor. Ne dükkanlarda kimsecikler vardır, ne de sokaklarda. Sadece Lann, Reynn ve gizemli bir kadın. Ha, bir de, Lann’ın başının üstünde duran ufak detay var, ona sonra geleceğiz. Bu gizemli kadın hem Lann ve Reynn’in, hem de bu ikiz kardeşlerin annelerinin bir zamanlar Mirage adı verilen varlıkları kontrol ederek çok büyük bir orduya sahip olduklarını söyler. Bir de Lann’ın başındaki garip tilkimsi yaratık var. İşte o da Mirage adı verilen canlılardan birisi oluyor. Kafalar karıştı mı? Süper.
Kafaların karışması gayet normal. Çünkü oyun da aslında bunu amaçlıyor. Sonuçta Lann ve Reynn hafızasını kaybetmiş iki farklı karakter ve biz oyuncular da tıpkı bu karakterler gibi nerede olduğumuzu, ne yapmakta olduğumuzu ve hafızamızı nasıl geri kazanabileceğimizi çözmeye çalışıyoruz. Kolay değil azizim. İlk birkaç saat bu hikaye dağınıklığı biraz can sıkıcı olabiliyor ne yalan söyleyeyim. Ancak öyle garip bir şekilde yazmışlar ki senaryoyu, tam sıkılacağım ve oyunu kapatacağım vakit bir olay gerçekleşiyor ve konsolumu iki saat daha açık tutmamı sağlıyor. Bunu gerçekten nasıl ayarlamışlar bilmiyorum ancak birçok kez tam konsolu kapatacakken böyle anlara denk geldim.
Lann, Reynn, Lann’ın başının üstünde duran (bakın buraya takılmayın, sonra geleceğiz buraya) Tama öyle güzel, öyle tatlı bir İngilizce seslendirmeye sahip ki, hiçbir zaman dinlemekten sıkılmıyorsunuz. Bir de genel Final Fantasy yapısının aksine daha komik ve canlı diyaloglar ile karşımıza çıkmasından ötürü World of Final Fantasy daha keyifli anlar sunabiliyor. Lann’ın şapşallığı ve Reynn’in sürekli onu düzeltmeye çalışması bazen abartı sahnelere sebep olsa da hiçbir zaman tam olarak sıkmıyor. O ayarı güzel tutturmuşlar.
World of Final Fantasy’nin görsel açıdan Kingdom Hearts’ı ne kadar andırdığından bahsetmiştim. Aslında belki biraz abartıyor gibi olacağım ama World of Final Fantasy’nin başarılı bir Kingdom Hearts 3 teknoloji demosu olduğunu bile söyleyebilirim. Çünkü eminim ki Kingdom Hearts 3 ya bu ayarda, ya da az daha gelişmiş grafiklere sahip olacak. Yani WoFF grafiksel açıdan hiç de öyle zayıf bir oyun değil. Yan oyun gibi durduğuna bakmayın, görsel tasarım açısından üstünde bayağı uğraşılmış.
Popüler kültüre Chibi ismi ile geçmiş minik, şirin çizimli karakterler de WoFF’de bulunuyor. Hatta benim için bu, oyunun eksi yanlarından birisi. Elbette seveni olabilir ancak bana soracak olursanız bu türden bir oyuna Chibi çizimleri eklenince ister istemez ucuz, kopya bir Kore MMO’su oynuyormuş gibi hissediyorum. Neyse ki WoFF hikayesi ve karakterleri ile bu açığı kapatıyor, bir yerden sonra alışmamı sağlıyor. Oyunda Chibi yerine Lilikin ismini alan bu karakterler bir bakıma Final Fantasy dünyası ile Lann ve Reynn’in bulunduğu gerçek dünyayı ayırt etmek için kullanılıyor. Elbette dilerseniz Lann ve Reyn’in de Lilikin formlarını kullanabiliyorsunuz ancak büyük ihtimalle benim gibi Jiant formları ile kullanacaksınız her iki karakteri de. Karakter tasarımları bir yana, oyun için özel olarak yaratılmış zindanlar ve diğer Final Fantasy oyunlarından tanıdığımız birçok mekan çok ince ve güzel tasarlanmış şekillerde karşımıza çıkıyor. Eğer seriye aşinaysanız birçok bölüm size tanıdık gelecek ve bu bölümlerde hangi NPC ile karşılaşacağınızı da çok büyük ihtimalle tahmin edeceksinizdir.
Gelelim Lann’ın başının üstünde duran tilkimsi yaratık, Tama’ya. Tama, Lann ve Reynn’in tıpkı anneleri gibi kontrol edebildikleri Mirage adı verilen canlılardan sadece birisi. Burada hemencecik anlatabilmek adına aklınıza Ni No Kuni ve Pokemon’u getirmenizi istiyorum. Aslında Pokemon’u boşverin, sırf Ni No Kuni bile olur. Oyunda ilerlerken kapıştığınız, karanlık tarafa ait olmayan tüm Mirage’ları tıpkı Pokemonlar gibi yakalayabiliyor ve tarafınızda savaşmasını sağlayabiliyorsunuz. Bu Mirage’ları dilerseniz yanınızda ayrı ayrı, dilerseniz de başınızın üstüne, üst üste koyarak savaştırabiliyorsunuz. Ayrı ayrı tuttuğunuzda kendileri birer birer saldıracak, başınızın üstüne dizdiğinizde ise hem canınızı artıracak, hem de güçleri de karakterinizin gücüne eklenecek. Oyunda bir sürü farklı Mirage bulunuyor ve bu Mirage’ların her biri farklı yeteneklere sahip. Üstelik çoğu Mirage belirli bir gelişme noktasından sonra şekil değiştiriyor, büyüyor ve farklı işlevler kazanıyor. Örneğin bir Chocochick 10. seviyeye geldikten sonra Chocobo’ya dönüşebiliyor ve bu Chocobo’yu bir binek olarak kullanabiliyorsunuz. Yaklaşık 50 saatlik bir oynanış süresi sunan World of Final Fantasy’de sayısız Mirage toplayacağınıza eminim. Hatta sırf bu Mirage’ları kasarak bile oyunun oynanış süresini ikiye katlayabilirsiniz.
Sıra tabanlı klasik Final Fantasy savaş sistemine sahip olan WoFF, bu açıdan biraz can sıkıcı olabiliyor. Elbette eski serilerin hayranları belki çok sevecektir ancak günümüzde yavaş, sıra tabanlı bir oynanış artık eskisi kadar ilgi çekmiyor sanki. Neyse ki R1 tuşuna basarak yavaş ilerleyen kapışmaları hızlıca ileri sarabiliyoruz. Üstelik oyunun yeni savaş menüsüne alışamadığınız takdirde L1 tuşuna basıp klasik Final Fantasy savaş menüsüne de dönüş yapabiliyorsunuz. Anlayacağınız, her şey düşünülmüş.
Final Fantasy serisinin öne çıkan bir diğer özelliği de ‘Summon’ sistemi olmuştur. Geçmiş Final Fantasy oyunlarında belirli bir seviyeden sonra çeşitli güçlü yaratıkları çağırabiliyor ve yanınızda savaşmalarını sağlayabiliyordunuz. World of Final Fantasy’de her ne kadar farklı olsa da aslında bu sisteme çok benzeyen yeni bir mekanik kullanılmış. Tanıştığınız her bir Final Fantasy karakterinin ardından bu karakterler birer madalya olarak envanterinize ekleniyor ve dilediğiniz vakit bu madalyaları kullanarak ihtiyacınız olan karakteri savaş sırasında çağırabiliyor, size yardımcı olmasını sağlayabiliyorsunuz. Üstelik oyuna ekledikleri içerik de sadece bununla sınırlı değil.
Bu karakterlerin bir de kendilerine has mini oyunları bulunmakta. Mini oyunları başarıyla gerçekleştirdiğiniz takdirde Reynn, Lann ve partinizdeki Mirage’lar tecrübe bonusu alıyor. Ayrıca zorlu bir görev yaptıysanız güzel bir para bonusu da alıyorsunuz. Arada bir monoton akışı bozup farklı bir şey yapmak isterseniz bu mini oyunlar sizler için güzel bir alternatif olacaktır.
Son sözlerime gelecek olursam, World of Final Fantasy’nin genel olarak başarılı bir oyun olduğunu söyleyebilirim. Chibi karakterler ve eski, yavaş savaş sistemi kullanılmasaydı çok daha eğlenceli ve akıcı bir oyun olabilirdi ancak bu haliyle de gayet alınası, oynanası bir oyun olmuş. Eğer serinin eski hayranlarındansanız World of Final Fantasy sizin için çok güzel bir nostalji kaynağı ve Final Fantasy XV çıkana kadar da güzel bir uğraş olacaktır. Ancak serinin uzun zamanlı bir hayranı değilseniz ve sıra tabanlı oynanışdan da pek hoşlanmıyorsanız World of Final Fantasy’ye girişmenizi pek tavsiye etmiyorum.