Birçok insan başlığı gördüğünde ne demek istediğimi aşağı yukarı anlamıştır diye düşünüyorum. Bazen incelemelerin altında yeni nesil oyuncular ve biraz daha eski oyuncuların yorumlarını inceliyorum. Aradaki uçurumu görmemek olanaksız. Uçurum derken, bu konu iyi veya kötü olarak değil, ancak yorumların birbiriyle çok zıt olduğu bir gerçek. Ben de eski nesil ile yeni nesil arasındaki değişikliği grafik yönünden ele almak istedim.
Öncelikle yazının pek objektif bir açıdan incelenemeyeceğini sanırız başlıktan anlamışsınızdır. Zira burada yeni nesle geçişte insanların düşüncesinin nasıl değiştiğini ve oyun oynamaya yeni başlayan neslin grafik kavramını nasıl çarpık bir şekilde tanımladığını anlatmaya çalışacağım.
Elbette burada ki amacım grafiklerin tamamen gereksiz bir şey olduğunu vurgulamak değil. Ancak oyuncuların “oyun” kavramını son dönemlerde yeniden ve bence yanlış bir şekilde yorumladığını gördüğüm için böyle bir yazıyı yazma gereği duydum.
Piksel piksel eylemişler dünyayı
İçinizden şu anda geçirdiğiniz ilk şey “Yıl olmuş 2011, grafiklerin bu kadar iyi olması normal değil mi?” olmuştur mutlaka. Zaten benim burada vurgulamak istediğim grafiklerin gelişmesi değil, sadece grafik arayan bir oyuncu kitlesinin oluşmuş olmasıdır.
Daha açıklayıcı olalım, en basitinden hangimiz Mario oynarken “Şu Mario, üç boyutlu olsa, güzel görsel efektler oluşsa daha bir eğlenirdik” diye düşündük ki? Başında saatler geçirdik, son bölüme gelmek için neler yaptık. Çünkü insanlar o zamanlar eğlenmek ve vakit geçirmek için oynardı oyunları. O zamanlar internet de bu kadar yaygın olmadığından dolayı oyun sektöründen veya oyunların bir sektör olduğundan habersiz insanlardık çoğumuz. Arkadaşlarımızla toplanır oyunlar oynar ve sadece eğlenmeye odaklanırdık.
Çünkü o zamanlar insanların eğlenebileceği, zaman geçireceği teknolojik oyuncaklar pek fazla yoktu. Dolayısıyla o dönemdeki çocukların en büyük eğlence kaynağıydı. Zaten oyunun sözlük anlamı da vakit geçirmeye yarayan eğlence olduğundan dolayı, oyun dediğimizde ilk aklımıza gelen kavram buydu.
Uzun süre oyunların eğlence odaklı olduğu gerçeği devam ederken, yeni neslin gelmesi bazı oyuncu kitlelerinin oyunda oynanabilirlikten ziyade grafik konusuna yönelişi başlayacaktı. Özellikle oyunlara yeni nesil ile dahil olan oyuncular grafiklerin bir oyunda en önemli unsur olarak görmeye başladı, bu değişim, oyuncu firmaların üzerinde grafik konusunda yoğun bir baskı oluşturdu.
Eskiden Cryengine mi vardı ?
Durum böyle olunca yeni nesil konsolların da yüzlerini göstermesiyle beraber oyunlarda sadece grafiklerin iyi olmasını bekleyen bir kitlenin oluşması kaçınılmazdı. Ve korkulan oldu diyebiliriz. Çünkü oyunların asıl sunmayı vaat ettiği eğlence ve zaman geçirme olayı, artık kendini daha çok grafik alanında göstermeye başlamıştı.
Benim gözlemlediğim kadarıyla oyun dünyası bu olaylardan sonra bazı ayrımlara gitti diyebiliriz. Bir grup oyuncu oyunlardan zevk almayı her şeyin önünde tutarken, bir grup oyuncu da grafiklerin önemli olduğunu savunuyordu.
Geçen Portal 2 ile ilgili yapılan yorumları gördüğümde bu farkın oluştuğunu daha iyi anladım. Zira evet source motoru o kadar iyi olmasa da, yine güzel bir grafik sunuyordu. Bazı oyuncular Portal 2’nin grafiklerine takılmış ve yeterli olmadığını söylemişlerdi. Evet, belki bu bir eksi sayılabilir, ancak diğer bir açıdan baktığımızda Portal türünün tek örneği. Yani alternatifi olmayan ve böylesine eğlenceli bir oyunu grafik yönünden değerlendirmek bence pek iyi bir bakış açısı olmasa gerek.
Son zamanlarda revaçta olan indie oyunlar (bağımsız oyunlar) ise bu tarz yargıları bir nebze kırmış gibi gözüküyor. Düşük bütçeyle hazırlanan ve özgün tarzlarıyla dikkat çeken bu oyunlar, oyuncuları başında saatlerce tutmayı başarıyor. Aslında bu tür yapımlar, oyunlarda çok üst düzey grafik olmadan da eğlenilebileceğinin bir kanıtı. Hatta çoğu indie yapımın normal oyunlardan daha fazla satış rakamına erişmesi, sektörün bu tarz oyunlara karşı açlığını da gösterir nitelikte.
Eski köye, yeni adet
Sonuç olarak grafikler elbette çağımızın gereklerine göre değişiklik göstermekte ve oyunların önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Ancak bu demek değildir ki bir oyun sadece grafik için oynanabilir, bir oyunu oynanabilir kılan onun oynanışı, sesleri, senaryosu ve en önemlisi eğlendirebilmesidir.
Yazıyı yazmamdaki amaç oyuncu kitlesinin düşüncelerini değiştirebilmek değil, ancak bu konuda bir farkındalık yaratabilmekti. Umarım oyun firmaları bizi başında tutan ve yaratıcı oyunları bize sunarlar ve biz de eğlenerek oynamaya devam ederiz. Hepinize iyi oyunlar.