Amiga zamanında en çok oynadığım yarış oyunu Lotus Turbo Challenge’dı. Hiç
unutmam, ilk olarak başında bir şifre girer ve zamanı kapatırdım. Böylece bütün
yarışları sonuna kadar oynama şansına sahip olurdum, çünkü birbirinden değişik
pistler ve bu pistler içerisinde de yarışa etki eden çeşitli öğeler oluyordu.
Bir oduna tam ortadan çarptığınızda araç havalanıyor, ya da kamyonların altından
geçtiğiniz zamanlarda da şöförümüz bir çığlık atıyor, bizi gaza getiriyordu.
Oyunu tamamen eğlencelik bir hale çevirmiştim ve başında saatlerimi geçirmekten
hiç sıkılmazdım. Önümde tamamen eğlencelik yapılmış ve hiçbirşey vaadetmeyen bir
yarış görünce, Lotus’tan bahsetme ihtiyacı hissettim. Zira 2 Fast Driver,
tamamen çerez niyetine hazırlanmış ve bir süre sizi oyalayabiliyor, yine de çok
fazla birşey beklemeye gerek yok.
Kıtır kıtır ye
2 Fast Driver, alışılagelmiş yarış arabalarının dışında, eski modellerle oynanan
bir yarış oyunu. Dallanıp budaklanan hiçbir öğe yok, genel amaç sadece bu yarışı
kazanıp bir sonrakine geçmek. Bunların arasına kesinlikle başka şeyler
karışmıyor. Halbuki ilk başta, görüntüsü çok fazla kaliteli olmasa da, bir video
izliyor ve oyunun değişik özelliklere sahip olabileceğini düşünüyoruz. Buradan
ana menüye gelindiğinde ise, direkt yarışa girmekten başka uğraşacak
birşeyimizin olmadığını görüyoruz. Seçenekler kısmındaki kontrol ayarları zaten
çok sade, araçlarımız da otomatik vites mantığı ile çalışıyorlar. Single Race’e
girdiğimizde tek bir yarış oynayıp çıkabiliyoruz, ancak buradaki pistleri
açabilmek için, Go Event kısmında ilerlemeli ve bu pistlerin açılabilmelerini
sağlamalıyız. Belki de uğraştırıcıdan bile sayılmayacak tek nokta da bu.
Go Event’e girdiğimizde karşımıza hemen nerede yarışacağımız çıkıyor. Bu ekranda
dikkat edileceği üzere, 30 yarış boyunca mücadele edilebiliyor ve her yarışta
birinci olduğumuzda bir sonrakini oynama şansına sahip olabiliyoruz. Yapılacak
komplike ayarlar, hatta araç seçme olayı bile yok, tamamen eğlencelik olduğu
için kendimizi direkt olarak yarış içerisinde buluyoruz. Tamamen vakit geçirme
amaçlı yapılmış bir oyuna göre, grafiklerin kötü olduğunu söylemek kesinlikle
yanlış olur. Renkli ve tamamen temiz görüntüler var, araçlar da kötü
gözükmüyorlar. Yani, kendi vaadettiği eğlence kadar grafiklere sahip bir yapım.
Yarışlar da gayet basit. Checkpoint’lerden sırası ile geçiyor ve böylece LAP’lar
sonunda yarışı kazanmaya çalışıyoruz. Pistlere ilk başta bakıldığında, sanki
içerisinde kestirmeler var ve buralardan yararlanabiliriz gibi gözükse de
aslında bu pek mümkün değil. Çok çeşitli yerler ve gidilebilecek alanlar
yapılmış ancak bunları yarış içerisinde lehinize kullanabilmek pek de mümkün
olmamış.Sade sade buyrun
Araç kontrolleri fena sayılmaz, ancak şöyle bir durum söz konusu. İsmine
bakıldığı zaman hız vaadeden bir yapımmış gibi gözükse de, aslında oldukça
yavaş, halbuki araçlar virajları sanki inanılmaz hızlı gidiyorlarmış gibi rahat
dönemiyorlar. 2 Fast Driver’daki anahtar kelime şu; el freni. El frenini
kullanmaya alışırsanız, ki bu sadece birkaç saniyeden ibaret, bütün oyuna
rahatlıkla hakim olabilir ve yarışları çekirdek yer gibi tek tek geçmeye
başlayabilirsiniz. Yarışları geçtikçe, tekrar aynı isimli pist karşınıza
gelebilir ancak bu sefer parkur çok daha değişik ve daha farklı yerlerinden
gitmenizi gerektiren türden olabiliyor. En azından bu gibi ufak tefek
değişiklikler, oyunu birazcık ayakta tutabiliyor. Açıkçası çok birşey vaadetmese
de, bende enteresan bir hırs duygusu oluşturdu ve kaybettiğim zamanlarda tekrar
tekrar oynama ihtiyacı hissettim. Halbuki normalde fazla birşeyi bulunmayan
böyle yapımları hemen kaldırıp rafa koymamız icap ederdi, ama bu sefer nedense
ilk başta böyle olmadı.
Hasar modellemeleri bulunmuyor. Ufak tefek eğilmeler dışında, komple hasar
modellemeleri ile karşılaşmıyoruz. Değişik bir ayrıntı da, şöförümüzün araç
içerisinde kontrolümüze göre yaptığı hareketleri görebiliyor olmamız. Tabii, çok
eksik yönleri de bulunuyor. Yarıştaki başlangıcımız çok önemli. Hatalı bir
hareket yaptığımızda ya da rakiplerle aramızdaki mesafe çok fazla açıldığında,
kesinlikle tekrar baştan yarışmamız icap ediyor, bu daha büyük bir handikap,
çünkü bunun için ana menüye tekrar dönüp Go Event seçeneğini seçmemiz gerekiyor,
bu da sıkıcı bir hal alıyor normal olaraktan. Yapay zeka, belirli bir çember
içerisinde, bu çember ise maalesef çok da geniş sayılmaz. Sıkışıklık
durumlarında bizi iterek oraya buraya çarptırmaya ve böylece geri düşürmeye
çalışıyorlar, ama genelde kendi başlarını derde sokuyorlar.
Bazı durumlarda ikinci olarak ilerliyoruz ancak birinci ile aramızda mesafe var.
Pistlerin aynı bölümlerinde aynı hataları yapıp birinciliği bize
devredebiliyorlar. Bununları ben “ani yapay zeka hataları” olarak nitelendirdim.
Bir keresinde de, ben 3 araçtan da geri kalmama rağmen bir süre gidip durdular
ve beni de yanlarına beklediler, böylece ne kadar iyi niyetli araçlar
olduklarını da anlamış oldum. İllet olduğum bir konu ise, el frenini kullanırkan
çıkan ses, tam şarkılık. Yarış sırasında el frenini kullanmadığım zamanlarda bu
melodi gibi çıkan ses hep aklıma takıldı ve içimden onu mırıldanıp durdum. 2
Fast Driver hakkaten de enteresan bir yapım.
Kısa yarışın son virajı
2 Fast Driver, başında sadece ve sadece bir süre vakit geçirilebilecek ancak bu
geçirilecek vaktin ziyan olarak nitelendirilemeyeceği bir yapım. İçinde çok
enteresan bir atmosfer var ve nedense ufak tefek bazı java oyunları gibi bize
hırs yaptırabiliyor. Tabii her alt seviye oyunun başına geldiği gibi, 2 Fast
Driver da bir yerden sonra cazibesini kaybediyor ve üzerinde uğraşılacak bir
özelliği de kalmıyor.