Age of Mythology, 2 yıldır beklediğim bir oyundu. Defalarca bu oyun hakkında yazdık, çizdik. Hiçbiri oyunla karşılaşığımda ki etkiyi bende yaratmamıştı. Bir RTS’de ne farklı olabilir diye kendime sorup duruyordum. Binaları kur, asker üret ve savaş. Kim bilirdi ki bu oyunun RTS’lere çok farklı bir açıdan yaklaşacağını?
Oyunu aldığımda son derece heyecanlı idim. Hatta kutusundan çıkartabilmek için bile oldukça süre uğraştım. Benim bir huyum vardır. İnceleyeceğim oyunu kurarken, kitapçığını okurum. Ama bu sefer farklı oldu. Kutuyu açtığımda sanki “Önce bana bak der” gibi, tanrılarınm özelliklerini anlatan kağıt elime atladı. Her işte bir hayır vardır dedim ve incelemeye başladım. Okudukça ne kadar doğru bir karar verdiğimi anlamıştım.
Bu oyunda başarılı olabilmek için pekçok yöntem var. Üretir savaşırsınız, müttefiklerinizle ortak zafer için çalışışırsınız, vs. vs. Ama zevk alabilmek için tanrıların güçlerini, üretebildiklerini yada size sundukları teknolojileri bilmek zorundasınız. Bu yüzden yazında mümkün olduğunca oyunun genel kriterlerinden bahsedip en kısa zamanda ZOOM köşesi için tanrı özellikleri, birimleri anlatan yazıma başlayacağım.
Age of Mythology çift CD’den oluşuyor. Yaklaşık 20 dakikalık uzun bir kurulumdan sonrada hard diskinizde 907 megabyte’lık bir alan kaplıyor. İlk CD’yi taktığınızda karşınıza çıkan menüden oyunu install edin. Dikkat etmeniz gereken çok önemli bir nokta var. Ne yazık ki ben bu sorunu yaşadım. Ayrıca 2 kişiden daha aynı sorunun varlığını öğrendim. Hemen Microsoft Destek Hattını arayarak sorunun çözümünü araştırdım. Ne yazık ki bir cevap alamadım. Sorun MSXML4.0 kaynaklı idi. Install sırasında kurulumu yapılamamış bir dosya id. Nereden bulacağımı bilemediğm için önce CD’lerin içeriğini araştırmaya karar verdim. 2. CD’de sorunumun çözümünü buldum. MSXML klasöründe bulunan, “msxmlenu.msi” dosyasını kurduğunuzda sorununuz çözülüyor.
Acımasızca vahşet…
Kurulumdan sonra oyunu başlattım. Karşıma çıkan demoyu ağzım kulaklarıma varmış bir şekilde izlerken bunun demo olmadığını ve Ensemble Studios’un giriş introsu olduğunu gördüm. İçim bir hoş olmuştu. Bu etkiyi Age OF Empires 2’yi ilk kurduğumda dayaşamıştım. Intro’nun ardından oyunun demosu başladı. Gerçekten ama gerçekten müthiş yapılmış. Savaş alanından görüntüler, birbirine parçalarcasına saldıran yaratıklar, insanlar…
Demonun bitmesini sabırsızlıkla bekledim. Daha sonra kısa bir yükleme süresi ile oyunun açılmasını bekliyorsunuz. Oyunun menüsü geldiğinde biraz hayal kırıklığına uğradım desem yalan olmaz. “Age of Empires’ın karışık olmasına rağmen, aydınlık olan menüsü yerini karanlık fakat daha rahat bir ekrana bırakmış. Daha basit bir görüntüsü var idi. C-64 kullananlar bilir. Tasarım olarak C-64 oyunlarının menülerinden çok farklı değildi. Sadece daha güzel grafikler vardı.” diye düşünebilirsiniz. Benim düştüğüm hataya düşmeyin ve gidip options menüsünden özellikleri sisteminize göre ayarlayın.
Ah şu Tutorial’ler olmasa
Düşüncelerimi bir kenara bırakıp yine pekçok oyunda yaptığım gibi tutorial’a daldım. Oyunun nasıl idare edilebileceğinizi sanırım pek çoğunuz zaten biliyordur. Ama burada farklı bir konsept öğrenmemiz gerekiyor. Bu da tanrıların konsepti. Yani Mitoloji. Oyuna başlamadan önce bu bölüme göz atmanızı tavsiye ederim. Neyin nasıl ortaya çıkarıldığını, güçlü yaratıklara nasıl ulaşıldığını bunun sayesinde rahatça öğrenebiliyorsunuz.
Learn To Play, menüsü altında bulunan Tutorial’in de kendine has bir konusu, gelişmi var. Atlantis’li Arkantos’u yöneterek oyunu öğrenmeye başlıyorsunuz. Zaman içinde tanrısal güçlerden, gemi yapımına kadar tüm konuları tek tek öğreniyorsunuz.
Hadi başlayalım
Oyunun ana mantığı, üret, geliş ve savaş üzerine kurulu. Ama bunları yaparken tek başınıza değilsiniz. Oyunun girişinde şehir merkezinizi kurmanız yada ele geçirmenizle birlikte kendinize bir tanrı seçiyorsunuz. Artık bu tanrının size sunduğu tüm olankları kullanabilirsiniz. Tabii onu mutlu edebildiğiniz sürece. Bunun yolu tapınaklardan geçiyor. Kuracağınız her tapınak, ona duz etmesi için sunacağınız her köylü Favor dediğimiz tanrıların sizi onaylama/beğenme gücünü arttırıyor. Buna bağlı olarakda tanrıların size sunduğu birimleri, yaratıkları kullanabiliyor, onlar üzerinde daha güçlü gelişmeler yapabiliyorsunuz.
3 Ana Irk ve 3 Ana Tanrı
Age of Mytholgy de yeni birçok ırk sözkonusu değil. Sadece üç uygarlık var. Ancak Age Of Empires serilerinde olduğu gibi ırklar arasındaki fark, kaleden çıkan tek bir birim ya da aynı teknolojiyi kullanıp kullanamamak değil. Tam bir fark. Her ırkın kendine göre kullandığı adamları, savaşçıları, birimleri birbirinden çok farklı.Vikingler, Mısırlılar ve Greek’lerden oluşan üç farklı ırk, bence güzel seçilmiş.
Peki bu üç ırkın kendi içindeki dengeleri Starcraft’ta olduğu gibi mükemmel mi? Tabii ki de. Örneğin Vikingler savaşçı olmanın yanısıra göçebe bir ırk. Age of Mythology de buna uygun yapılmış. Viking ırkını oynuyorsanız köylü yapmıyorsunuz. Savaşçılar aynı köylüler gibi üretim ya da bina yapımı kısımlarında kendileri çalışıyorlar. “Town Center” ınız mobil, yani hareketli oluyor. Bu sanırım oyundaki en ilginç gelişmelerden biri.
Üç farklı ırk size sıkıcı gelebilir. Ancak Age of Mythology’ nin getirdiği son yeniliklerden biri daha önceki oyunlarda bahsi bile geçmeyen Tanrı kavramı. Oyuna başlarken kendinize bir Tanrı seçeceksiniz. Yalnız her ırk için seçilebilecek üç farklı Tanrı var. Vikingler için Odin, Thor ve Loki; Yunanlılar için Zeus, Hades ve Poseidon; Mısırlılar için Ra, İsis ve Set. Her ırkın Tanrılar’ı farklı şekilde iş görüyor ve oyuna hangi Tanrı ile başladınız ise oyuna onunla devam etmek zorunda kalıyorsunuz. Tabii hangi Tanrı ile başladıysanız kendinizi diğer Tanrılar’a kapatmış sayılıyorsunuz.
Seçtiğiniz büyük Tanrı’nın altında dokuz Tanrı daha var. Her birinin görevi birbirinden farklı. Örneğin oyuna başlarken Zeus’u seçtiğinizi düşünelim. Bu durumda siz, klasik çağ için Athena ve Hermes’i; kahramanlar çağı için Dionysos ve Apollo’yu; efsaneler çağında ise Hephaistos ve Hera’yı seçtiniz demektir. Hepsinin yardımcı olduğu bir konu var. Athena ordunuzun defansını arttırırken, Hermes atlı birlikler için avantaj sağlar. Dionysos askerlerinizin derisini zırhla kaplarken, Apollo okçularınıza yardım eder. Herbiri başka bir durumda yardımcı oluyor. Ayrıca herbirinin mitolojik birimi birbirinden farklı. Örneğin Hermes’in mitolojik birimi centaur iken Hera’nınki medusa. Kısacası oyunu oynamak için üç değil, çok seçeneğiniz var.
Aynı Age of Empires serisindeki gibi altın, odun ve yemek gerekli. Tabii ki yine çağ atlayarak bir takım silahlara veya teknolojilere ulaşıyorsunuz. Ancak Tanrılar’ın yardımı için(ki bunlar da birbirinden farklı) “favor” sahibi olmanız gerekiyor. Tabii ki önce tapınaklarınızı yapmalı, insanların tapınmasını sağlamalısınız. Yeterli miktarda favor ile çeşitli şeyler yapabilirsiniz. Bunlar arasında ordunuzu güçlendirmek veya ordunuza mitolojik birimler eklemekten tutun da üretim artışı gibi sosyolojik etiklere varana kadar hatta direk yıldırım, ya da meteor yağmuru gibi ideal pazar eğlencesi olan birçok seçenek var. Hatta eğer kasılırsa çağ atlamayı bile “favor” yardımıyla yapabiliyorsunuz. “Favor”ın artması için ise yapmanız gerekenler gene ırklara göre değişiyor. Örneğin Vikingler agresif bir ırk olduğu için Vikingler’de “favor” artışı savaşla oluyor. Mısırlılar’da ise bina yapımında ve teknolojik gelişmede. Yunanlılar ise tapınaklarda tapınan köylüleriniz ile favor sahibi oluyorsunuz.
Savaşçı birimler olarak normal askerlerin dışında “favor” kullanarak mitolojik karakterler veya yaratıklar çağırabiliyorsunuz. Mitolojik karakterler her ırka göre değişiyor. Bu birimler diğerlerine oranla daha güçlü ve öldürmesi zor. Oyun yapımcıları, mitolojik karakterlerin tek başlarına bir ordu olmadığını belirtiyorlar ve ekliyorlar “Onlar daha çok bir ordunun tamamlayıcıları. Bu sayede güçlü ve eksiksiz ordular yaratmanın daha kolay olacağını düşünüyoruz.”. Benim bu cümleden çıkarttığım anlam, “Mitolojik yaratıkların sayısına güvenip hareket etmeyin, çünkü hepsinin kendine göre zayıf bir tarafı var.”
Age Of Empires’ın en sevmediğim özelliklerinden biri az sayıda olan hayvanlar idi. Mythology’de hem hayvan sayısı arttırılmış hemde çeşitlendirilmiş. Domuz, tavuk gibi hayvanların yanında, askerlerinizin de avlayabileceği çeşitli hayvanlar bulunuyor. Evet askerlerinizin de avlayabileceği dedim. Empires’dan farklı olarak askerlerinizin öldürdüğü hayvanlar telef olmuyor. Köylüleriniz gidip etlerini alabiliyor.
Age Of Mythology’nin yeni bir grafik motoru bulunuyor. RTS oyunlarında 360 derecelik kameralar çok kullanılmaz. Age of Mythology bununla başlamış. Bu tarz görüş açılarının oyunun eğlencesini artırma konusundaki payı sanırım yadsınamaz. Age Of Mythology’de de bu özellikl sonuna kadar kullanılmış. Haritada ki dönüşler, zoom ile yaklaşmanız oyuna daha fazla gömülmenize yani daha hakim olmanıza yarıyor. War Craft 3’de yaşadığım hayal kırıklığını bu oyunda yaşamadım. Ensemble Studios ve Microsoft çok iyi bir iş başarmışlar bence. Bence oyundaki en büyük handikap, adamların suratları idi. Çok detaylandırılmamış. Bu sebeple konuşmalarda biraz oyundan koptum. Bunun dışında denizin içinde gezen balıklar olsun, ateşin parıltısı olsun, bu oyun 3D RTS’lerin de başarılı olabileceğine beni inandırdı. Ama özellikle dikkat etmenizi istediğim bir nokta var. Dalgalar. Oyun sırasında dalgalara özellikle dikkat edin.
Oyunun sesleri klasik Age Of … serisi gibi olmuş. Komut verilir ve karşı taraftan onaylama mesajı gelir. Ama oyunun müzikleri bu sefer müthiş olmuş. Age Of Empires’da çok etkilenmemiştim ama Mythology serisinin müzikleri beni çok etkiledi.
Yazının başında kısaca anlatacağım demiştim değil mi? Yalanmış. Başladım ve ne yazık ki bitiremedim. Ne yazık ki diyorum çünkü daha yazmak istediğim o kadar çok ayrıntı var ki… Zaman içinde ZOOM köşemizde tüm detayları okuyabilirsiniz.