Adım Daniel, Londra-Mayfair’de yaşıyorum. Peşimde bir gölge, bir lanet var. İlacın etkisi vücuduma yayılırken bilincimi kaybediyorum. Her yer bulanık, etraf kararıyor ve daha hızlı hareket etmeliyim…
Amnesia, Penumbra’nın yapımcıları Frictional Games tarafından geliştirilmiş bir macera / korku oyunu. 1930’lu yıllarda Brennenburg adlı bir kalede geçmekte. Bir avuç İsveçli tarafından kurulan Frictional Games, kendi başlarına kurdukları ve geliştirdikleri oyun motoru olan “Newton Game Dynamics”i kullanıyor. Bu motorun en büyük avantajı kullanıcının sadece basit kodları bilmesinin yeterli olması. Bu sayede kod bilmeyenler bile kendi çaplarında bir oyun yaratabiliyor. Bir diğer güzelliği ise her şeyin parçalar halinde yerleştirilebilir olması.
Yani yıkılabilir çevreye olanak sağlaması. Birinci şahıs kamerasıyla oynanan oyundaki hemen hemen her şeyi fareyle yapıyoruz. Kapıları açmak için bir tuşa basmak yerine fareyle kapıyı tutup sürüklüyoruz ya da çekmeceleri açıp içerisindekileri almak için yine aynı şekilde çekmeceyi tutup geriye doğru sürüklemek yetiyor. Hemen hemen her cismi tutup yanımızda taşıyabilir, çevirip etrafına bakabilir, kendimize yaklaştırıp uzaklaştırabilir ya da fırlatabiliriz. Bütün bunlar Newton Game Dynamics’i mükemmele yakın bir fizik motoru olmasını sağlıyor.
Fizik motoru gayet başarılı, ama ya diğer özellikler?
Penumbra’nın grafikleri o zamanki oyunlara göre çok düşüktü. Amnesia’nın grafiklerinin Penumbra’dan neredeyse hiçbir farkı yok. Gölgelendirme çok vasat. Ne oynadığımız karakterin, ne de nesnelerin gölgesi var. Gölgesi olan nadir cisimlerin ise sadece belirli yerlere gölgesi düşüyor. Işığın bu kadar değerli olduğu bir oyunda gölgelendirmenin bu kadar zayıf olması düşündürücü.
Ses gayet başarılı. Özellikle Daniel korktuğu zaman aldığı derin nefesler, sessizce çığlık atması, gıcırdayan kapılar, düşmanınız sizi takip ederken duyduğunuz, kafayı yedirten o cızırtı sesi. Hepsi mükemmel. Fakat bir tahtayı başka bir tahtaya vurduğunuzda çıkan ses, bir tahtayı bir metale vurduğumuzda çıkan sesle aynı değildir. Önceki oyunlarda bu, Frictional Games’in bir çok övgü kaynaklarından biriydi. Maalesef ki Amnesia’da bunun geçerli olduğunu söyleyemeyeceğim. Frictional Games bu noktada biraz hayal kırıklığına uğrattı.
Böyle düşük bütçeli bir oyunda bu kadar iyi ses aktörlerinin kullanılması herkesi şaşırtmış olacak ki Amnesia bu konuda büyük övgüler aldı. Yine de, karakterlerdeki o hafif İsveç aksanı havayı biraz bozuyor diyebilirim. Oyunda müzikle pek karşılaşmıyoruz. Fakat müziğin başarılı olduğu anlamına geliyor. Yani o an, müzik ortama o kadar iyi uyum sağlıyor ki onun orada olduğunu fark etmiyoruz bile. Tabii ki bütün bunlar işin magazin kısmı, önemli olan oynanış şekli ve hikaye.
Gölge bir müttefik de olabilir, düşman da…
Çoğu zaman kendinizi zifiri karanlığın içerisinde, hiçbir şey göremezken buluyoruz. Korkmayın, kısa bir sürede Daniel’in gözleri karanlığa alışıyor ve etrafı az da olsa görebiliyoruz. Buna pek güvenmeyin tabii, yanınızda taşıdığınız gaz lambasıyla etrafınızı aydınlatabilirsiniz. Bununla birlikte etrafta asılı mum, gaz lambası ve meşaleleri topladığımız kibritlerle yakabilir, kaybolmamak için geçtiğiniz yolları bu sayede işaretleyebilir ve yolunuzu aydınlatabilirsiniz. İşte tam bu noktada karşımıza stratejik bir sorun geliyor…
Işığı yakmak, ya da yakmamak. İşte bütün mesele bu
Açıklanamaz olaylar yaşadığımızda, kanlı, ürkünç sahnelere tanık olduğumuzda, düşmana uzun süre baktığımızda ve karanlıkta durduğumuzda akıl sağlığımızı kaybediyoruz. Etraf bulanıklaşıyor, hareketlerimiz yavaşlıyor, sonunda yere düşerek gürültü patırtıya sebebiyet veriyoruz. Kulaklarımız çınlıyor ve sonuç olarak etrafta düşman varsa onları da yerimizi belli etmiş oluyoruz.
Karanlıkta kaldığımızda etrafı düzgün göremememiz bir yana, akıl sağlığımızı da kaybettiğimizden bahsetmiştim. Fakat ışıkları yakmak her zaman sorunun çözümü olmayabiliyor. Gaz lambası çok küçük bir alanı aydınlatıyor, bu da düşmanlarımız için gayet yararlı bir yer bulma cihazı haline geliyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi gaz lambasının da gazı bitebiliyor, en kritik noktada gazın bitmesi çok hoş olmayabilir. Neyse ki ben böyle konularda çok cimriyimdir, oyunun sonuna doğru bayağı gaz, kibrit ve iyileştirme tüpü biriktirmiştim. Tedbirli olmakta yarar var.
Adamı boya, çizgileri kes… Adamı boya, çizgileri kes…
Amnesia’yı diğer macera oyunlarından ayıran en önemli etkenlerden biri de sürekli envantere bağımlı kalmayışımız. Fizik motoru sayesinde kimi zaman demir bir çubuğu levye gibi kullanarak bir yeri açabilir, yolumuzu kapatan kayaları ve tahta parçalarını kenara ittirebiliriz. Bunun yanı sıra bazı bulmacaların birden fazla çözümü de var. Bunu fark etmiyorsunuz tabii ki, oyun bu konuda gayet ustaca davranmış.
Diğer korku oyunlarından ayıran en önemli özellik ise bir köşeden, hiç beklemediğimiz bir anda bir yaratık çıkmaması. Muhteşem ses efektleriyle sürekli tehlikedeymişsiniz hissine kapılmanızı sağlıyor. Bu sayede her an bir yerden düşmanın çıkacağını bekliyorsunuz. Böylelikle bir anlık korkmak yerine oyun boyu süren bir tedirginlik yaşıyorsunuz.
Her şeyin bir sebebi var…
Uyarı: Bu noktadan itibaren inceleme hikayenin anahtar kısımlarını anlatmamakla birlikte az da olsa spoiler içermektedir.
Bir oyunun en önemli özelliği hikayesidir. Daniel, sadece ismini hatırlamaktadır. Kendisine bıraktığı bir notta unutmayı kendisi seçtiğini ve Alexander’ı öldürmesi gerektiğinden bahseder. Gitmesi gereken yolu göstermek için de yere gül yaprakları dökmüştür. Eski bir kaleden bekleyeceğiniz her şey var bu kalede. Kütüphaneler, çalışma masaları, gayet düzenli ve tertipli yatak odaları. Fakat oyun ilerledikçe bu atmosfer daha da kararır, karanlığa doğru, kalenin alt bölümlerine indikçe tüyler ürpertici manzaralara şahit oluruz. Parçalanmış insan ve hayvan cesetleri, karanlık ritüeller, işkence aletleri…
Etrafa saçılmış günlükler ve notlar neler olup bittiğini daha iyi anlamamıza yardımcı olmakla beraber tüylerimizi ürpertmekte iyi bir iş çıkartıyor. Gayet ustalıkla yazılmış senaryo beklentilerimizin de üzerine geçmekte. Klişelere çok müsait olan hikaye gayet profesyonelce işlenmiş, hiçbir klişeye pabuç bırakılmamıştır. Zaman zaman yaşadığımız geri dönüşler ise bu korku deneyimini yeni bir seviyeye çıkarıyor.
Sonuç olarak Amnesia, korku ve macera severlerin kesinlikle denemesi gereken bir yapım.