Nickelodeon’ın 90’ların çocukları için hep özel bir yeri oldu. Dünyanın ilk çocuk odaklı kanalı olan Nick, program içeriklerinde hedef kitlesi olan bizleri ciddiye alıyordu. Teletapi ya da Barny gibi çocukları aptal yerine koyarak öğretmeye çalışan programlar Nickelodeon’da yoktu.
90’ların çocuklarının macera merakını hedef alan yarışmalar, büyüklerin de zevk alabileceği kalitedeki esprili çizgi filmler bu kanalda yayınlandı. Sonra araya Sünger Bob gibi kapitalizme kurban giden, her yerde hediyelik eşyaları bulunan yapımlar da girdi.
2000’lerin çizgi film anlayışı sadece hediyelik eşya satacak balon ürünler yaratmakken Nickelodeon, 90’ların ruhuyla popüler olan yeni bir seriye imza attı. Avatar Son Hava Bükücü (ABD’deki adı Aang Efsanesi), animelerin çizim kalitesini, doğunun felsefesini, batınınsa popüler espri anlayışını harmanlayıp orijinal bir evren yaratmıştı.
Dizi, o dönemki çizgi film piyasası için çok cesur bir projeydi. Anime’ler tüm dünyada popüler hale gelirken, firmalar kazanca odaklanarak içi boşaltılmış senaryolar sunuyordu. Avatar’daysa Aang adlı bir çocuğun görebileceğiniz en büyük sorumlulukla karşılaşması anlatıldı.
Suya Tokat, Kayaya Kafa, Ateşe Kebap Atan Bükücüler
Dizinin temel konularıysa, kişinin evrendeki yerini sorgulaması, arkadaşlık, ihanet, iyi ve kötünün dengesi, aile sorunları gibi felsefi içeriklerdi. Aslında bunlar bir yandan herkesin yaşadığı ve hayatı ilgilendiren konularda. Avatar’ın rakipleriyse düşmanlarını yenmek için çocuklara daha fazla oyuncak alması gerektiğini anlatan çizgi filmlerdi.
Üç kitap (sezon) süren dizi de, Aang, arkadaşları Katara, Sokka ve Toph ile birlikte fantastik yolculuklarına devam ederken bir yandan gelişiyorlar, olgunlaşıyorlar ve ilişkileri de güçleniyordu. Sorumluluktan kaçan tek istediği macera olan Aang, başarısız karşısında ağlayacak kadar ilerleyen kişisel bir gelişim yaşamıştı.
Bu yazıyı okuyorsanız, zaten enerji ve madde bükücü kavramını biliyorsunuzdur. Avatar’ı farklı kılan en büyük yanlardan biri de, ilk bölümde kafanızı Avatar’lık nedir, o elementleri nasıl büküyorlar, gibi sorularla doldurmuyordu. Yavaş yavaş, derdini anlattı dizi izleyicilere. Avatar’ı ilk izlediğinizde bunların hiç birini bilmiyordunuz. Senaristler size, sanki bu evrenin dinamiklerini mutlaka bilmeniz gereken temel gerçekler gibi anlattı.
3 sezonluk macera sonucunda, Aang, Katara, Sokka, Toph, Zuko, Azula, Iroh, Avatar Roku gibi kritik karakterler sanki yıllardır tanıdığımız dostlarımız gibiydi. Koskoca insanların bile diziyi izlerken ağladığınızı, büyük küçük herkesin ekrana kilitlendiğini hepiniz hatırlarsınız.
Bir Avatar Vardı Ne Oldu Ona?
Son Hava Bükücü ekranlara veda ederken dizinin devamı için bir açıklama yapılmadı. Avatar televizyonlarda ne kadar başarılı olduysa, yan medyalarda o kadar kötü işler ortaya çıkardı. Artık dizinin felsefesinden midir nedir, koleksiyoncular için almaya layık bir Avatar ürünü bile piyasada bulunmuyor. Ayıp olmasın diye çıkan oyuncakları en büyük hayranlar bile satın almadı. Bir de 2. ve 3. kitaplar arasında çıkan hepimizde büyük travmalara yol açan The Last Airbender adlı katliam film var. M. Night Shyamalan’ın senaryosunu çocuklarına yazdırdığı ve diziyle uzaktan yakından ilgisi olmayan filmi bazen kabuslarımıza giriyor.
Gelelim Avatar oyunlarına. Legend of Korra ile birlikte toplamda 6 adet senaryolu 3 adet ise çocuklara yönelik oyun piyasaya çıktı. Giriş yazısını niye bu kadar uzun tuttuğumu size açıklayalım. Hani birine kötü haber vermeden önce onu rahatlatmak için biraz geyik yaparsınız ya, işte amacım buydu. The Legend of Korra oyununa geçmeden önce, dizi için de bir kaç lafım olacak.
Yapımcılar Legend of Korra’yı ilk açıkladıklarına Avatar hayranları sevinçten hava topu oynadılar. Sonra dizinin temel hedef kitlesinin sorunlu gençler olduğunu öğrendik. Aang’in 9 yaşında ulaştığı olgunluğa 4 sezondur ulaşamayan Korra’nın maceraları çizim olarak müthiş olsa da Son Hava Bükücüyü aratıyor. Legend of Korra spinoff olarak müthiş bir dizi olacakken Son Hava Bükücü’nün başarısının altında kalıyor.
Gelelim oyununa. Nickelodeon inatla Avatar oyunlarından ders çıkartmadı. Sünger Bob oyunları gibi, pek beklenti olmadan büyük satışlar yapacak işler istediler. Oysa Avatar evreni zaten felsefi senaryosuyla o beklentiyi üst seviyelere çekiyor.
Pardon Baygan Ateşiniz Var mıydı?
Geçtiğimiz E3 fuarında hızlıca duyurulan oyun heyecan verici bir fragmanla ilk kez ortaya çıktı. Yapımcı Bayonetta’nın arkasındaki isim PlatinumGames olunca, Avatar hayranlarının ağzının suyu aktı. Dizinin ikinci ve üçüncü sezonları arasındaki dönemi anlatan Legend of Korra, fragmanlarıyla göz dolduruyordu.
Bu sefer gerçekten Nickelodeon güzel bir oyun piyasaya sürmek için adım atmış gibiydi. Legend of Korra, geçtiğimiz hafta 15 dolar gibi bir fiyatla piyasaya çıktı. Çizgi filmdekine benzer grafikler, ara videoların animasyonla yapılması, dizinin oyuncularının yaptığı seslendirmeler gibi detaylar elinizde bulunsun. Çünkü umut fakirin ekmeğidir.
Legend of Korra’nın oyunu, Nickelodeon yanlış taktiklerine kurban gitmiş. Geçtiğimiz yıl iyi bir aksiyon oyunu olarak yola çıkan ve bitmeden piyasaya çıkan Teenage Mutant Ninja Turtles: Out of Shadows’da Korra ile aynı kaderi paylaşmıştı.
Nickelodeon oyun piyasanın ne kadar büyüdüğünü bir türlü öğrenemedi. İsim satar diye yarım yamalak çıkan oyunlar, şirketleri bile batırabiliyor artık.
The Legend of Korra’ya ikinci sezonun sonunda başlıyoruz. Burada dövüş mekaniklerini öğrenmemiz lazım ama ortada bir sorun var. Düşmanlar çok yapay hareketler sergiliyor ve kamera bir türlü rahat kullanılamıyor.
Pro Bending modunun özetini gösteren bir bölümden sonra esas oyun başlıyor. Bu arada, oyundaki bu ilk bölümler arasında kopukluk var.
Grafikler ve seslendirmeler tatmin edici düzeyde. Esas oyundaysa, kötü bir ruhun örgütlediği suçlular tarafından bükme güçlerimiz elimizden alınıyor. Bunu tüf tüfle yapıyorlar. Avatar koyunu bir oyunda 5 bölüm boyunca bükme gücümüzü almak için uğraşıyoruz.
İlk bölümlerdeyse bükme gücü yerine tekme tokat düşmanlar dalıyoruz. Evet, Avatar konulu bir oyunda uzun süre yaptığımız tek şey uçan tekmeyle adam dövmek. Bükme güçlerine ulaşmak için, oyunun verdiği fantastik görevleri yerine getirmemiz lazım.
Jinora’nın ruhsal rehberliği sayesinde, toprak bükmek için robota kafa atmak, su bükmek için okunmuş su peşinde koşmak gibi görevlerle gücümüze kavuşuyoruz. İyileşmek ya da gücümüzü artırmak için bölümlerin arasında Iroh’un dükkanına gitmemiz lazım. Batı Ejderi, büyük general, ruhlar dünyasına yolculuk yapan, bilge General Iroh bu oyunda küçük hesaplar peşinde koşan bir esnaf olmuş. Aldığımız bükme parşömenleri bize yeni teknikler sunuyor (Korra sanki 4 elementin ustası değilmiş gibi…), özel eşyalarsa daha hızlı vurma gibi güçler sunuyor.
Oyunda Korra ve Naga’yı oynuyoruz. Naga’lı bölümlerse Temple Run’dan hallice. Zamanında sağa sola çapmadan, hoplayıp zıplamamız gerekiyor. Oyunun dövüş sistemi çok eğlenceli. Her bükme disiplinin kendi dövüş tekniği var. Ateş ve hava benim kişisel favorilerim oldu. Kötü ruhun gizemini çözmek için orta karar bir senaryoyu oynuyoruz.
Oyunun en büyük sorunuysa, kamera açıları save noktaları ve zorluğundaki bitmemişlik hissi. Legend of Korra şimdiye kadar gördüğünüz en zor oyunlardan biri. Tam anlamıyla güçlenmeden, acımasız olmayan düşmanların ortasına düşüyorsunuz. Robotlar, serseriler, bükücüler derken bir kaç saniye içinde ölüyorsunuz. Çünkü, kamera kimin nerede olduğunu göstermiyor. Üst üst, komboları sıralayıp bir strateji belirlemeden sağa sola saldırırsanız hayatta kalma şansınız daha yüksek.
Legend of Korra, yarım kalmanın hüznüyle sabrınızı zorlayacak bir oyun. Kötü kamera açıları, zor düşmanlar, eksik bölüm tasarımlarıyla birlikte bu oyunu bitirecek sabrınız varsa, Tibete gidip keşişte olabilirsiniz.