BloodRayne ilginç ve karanlık bir geçmişe sahip. İlk olarak 2002’de piyasaya sürülen oyun, seksi yarı vampir Rayne ile dikkat çekti. Aksiyonu ve bazı özelliklerine rağmen genel olarak ortalamanın üstüne çıkamadı. İlkini takiben devam oyunu da çıtayı yükseltemedi. Bunların üstüne bir de Uwe Boll’un şahaser filmlerini de ekleyelim tam olsun. Genel olarak birbirinden kötü olan üç filmle birlikte BloodRayne kendini çukurda buldu. Ancak yapımcılar halen Rayne’den vazgeçmiş değil. Karanlık dehlizden çıkmak için Betrayal geldi. Bu sefer Rayne’in ışığı 3D’den 2D’ye geçmiş durumda.
Kanlı üç boyuttan iki boyuta
2D olarak hazırlanan Betrayal aslında oyuncu forumlarında yer yer tartışılmıştı. Bazı kullanıcılar seride böyle bir yapım olmasına karşı çıkmış ve güzel olmayacağını bile iddia etmişlerdi. Castlevania: Lords of Shadow’u pas geçersek, Betrayal orijinal Castlevania serisini anımsatıyor. Platformlardan zıpzıplarken, düşmanları kesip biçerken, Boss’lara denk geliyoruz. Aslında oyun türün temel taşlarını ele alıyor, bunu yaparken kendi atmosferine göre uydurmuş.
Duvardan duvara sıçrama veya yüksek bir yere atletik bir zıplama gerçekleştirme Rayne’in marifetleri arasında. Karşımıza gelen yüksek taş yapıya normal olarak zıplayamasak da, engelin tersine doğru koşup, bir anda geriye yön verip zıpladığımızda karakter akrobatik bir hareketle duvarın üstüne çıkıyor. Kalabalık düşman grubu üstüne sıçrayıp, kafalarına kafalarına topuklarıyla vurup öldürüyor Rayne. Animasyonlardaki yumuşaklık dövüş mekaniğinin diğer kısımlarında da gözüküyor.
Rayne’in ünlü bıçakları gene iş başında. Düşmanları kesip biçmek için birebirler. Bunun yanında cephanesi rakiplerimizden düşen tabancalarımızı da unutmamak lazım. Rakiplerimizin kafası kopuyor ve kan revan içinde ölebiliyorlar. Seksi yarı vampir, alttan hızlıca kayarak düşmanların ayaklarını yerden kesiyor, gene havada hızlıca sağa sola doğru kayıyor. Bunlar genel olarak bir bütünlük içinde. Öldürmek için farklı yollar da var. Önümüze gelene bir tekme hesabı, yuvarladığımız bir varil düşmanların üstünden geçip onları pestil ediyor. Patlayan fıçılarla toplu katliam yapabiliyoruz.
Rayne’in en ilginç ve oyunun eğlenceli kısımlarından biri ısırdığı rakibini patlatması. Rakibinizin kanını son damlasına kadar içmeden yarıda bıraktığımızda, rakibimiz virüse maruz kalır gibi yemyeşil kesiliyor. Rayne bağırdığında ise yeşil düşman patlıyor ve patladığı gibi etrafındakileri de yanında götürüyor. Bundan ayrı kuzguna dönüşebiliyoruz. Bazı zamanlar sarkıtların olduğu tünellerden ve kocaman dev testerelerin arasından geçmemiz gerekiyor. Buralarda ilaç gibi bu durum. İlginç bir şekilde bu kısımlar oyunun geri kalan zorluğuna göre biraz daha kolay. İşte Betrayal’ın işi burada başlıyor diyebiliriz, çünkü oyun ikinci yarısından sonra işkence gibi bir zorluğu var. Bu durum yeri geldiğinde isyan ettirebiliyor. Eğlenceli başlayan kanlı çarpışma bir süre sonra sıkmaya da başlıyor.
Her şeyin bir sınırı var
Grafiklerde bir anime tadı var ve Rayne’in modellemesi başta olmak üzere karakter tasarımları iyi duruyor. Gotik yapıdaki mekanlar ve arka plan çerçevesi ise tam oturtulmuş. Böyle bir tasvir üstüne de gotik metal türündeki müzikler iyi uyuyor. Betrayal 3D yeni nesil grafiklerde bir BloodRayne değil, ancak serinin havasını kendine iyi uydurmuş bir oyun. Ortalamanın üstünde de olsa, üst düzey bir performansı tam olarak sergileyemiyor.