En çok satan oyunların türlerine baktığımızda FPS başta olmak üzere, aksiyon
ve RPG oyunları olduklarını görürüz. Eline silah alıp hiçbir şey düşünmeden
karşısına çıkanı vurmayı benimseyen oyuncular FPS’ye yönelirken, biraz bulmaca
çözmeyi, biraz aksiyon yaşamayı isteyen ve biraz da özgür olup ortalığı
karıştırmayı isteyenler ise aksiyon oyunlarına yönelir. RPG’severler ise genelde
gerçekçilik isterler ve oyunun kendi dünyasına kendilerini adapte etmeye
çalışırlar. Karakterleri ile bir bütün olmayı, onunla uzun soluklu bir maceraya
çıkıp, karakterinin gelişimini izlemek isterler. Peki birbirinden epey farklı
gözüken bu üç unsuru bir araya getiren bir oyunu denemek hiç aklınıza gelmiş
miydi?
Boiling Point, bahsettiğimiz üç unsuru bir araya getirmeye çalışan, son derece
kapsamlı oyun yapısı, devasa boyuttaki haritaları ve son adımı hiç bir zaman
belli olmayan görevler karmaşası ile uzun soluklu bir oyun olmaya çalışıyor.
Aksiyon filmlerinin değişmez klişeleri
Eski bir asker olan Saul Myers’in gazeteci kızı, Güney Amerika’nın kanundan
nasibini almamış şehirlerinden birinde hiç öğrenmemesi gereken bir bilgiye
ulaşır. Ancak bu durum bölgenin çete elemanları tarafından olumlu karşılanmaz ve
Saul Myers’ın sevgili kızı bir anda ortadan kaybolur. Haberi bir gazeteden
öğrenen kahramanımız kızının peşine düşmek için hemen ilk uçakla bölgeye ulaşır.
Saul Myers’in tek amacı kızını kurtarmak olsa da geldiği şehir kanunsuz işlere
kucak açmış, vasat bir bölgedir. Yılda 70 ila 100 bin insanın cinayete kurban
gittiği şehrin hemen her sokağında bir olay yürütülmektedir. Saul Myers umutsuz
yolculuğu boyunca sayısız işe bulaşacak ve kızının düştüğü durumu düzeltebilmek
için hiç ummadığı olaylarla karşılacaktır.
Açık konuşmak gerekirse Boiling Point’in hikayesi pek iç açıcı değil.
Televizyonda izlediğimiz sıradan aksiyon filmlerini aratmayacak bir senaryo
içeriğine sahip. Ancak oyunun içinde öyle olaylara karışıyor ve öyle durumlara
şahit oluyoruz ki, ister istemez ana senaryodan uzaklaşıyor daha çekici bir oyun
ile karşılaşıyoruz.
Basit bir oyundan çok daha fazlası
Her şeyden evvel Boiling Point’in son dönemde çıkan oyunlara nazaran çok daha
kapsamlı ve detaylı olduğunu söylememiz gerekli. Bu oyun ne sıradan bir FPS, ne
de GTA tarzı yasa dışı görevlere odaklanmış aksiyon oyunu. Boiling Point bana
kalırsa Deus Ex oyununa benzeyen, daha fazla hareket katılmış RPG, FPS ve
aksiyon karışımı bir oyun. Başladığınız ilk dakikalardan itibaren her an yeni
bir şey keşfedip, yeni bir özelliğini fark edeceğiniz oyun, inanın sizi hiç
ummadığınız kadar saracak. Sokaklarda dolaşırken tıpkı gerçek hayatta olduğu
gibi yaşayan bir şehre şahit olacağız. Üstelik herkes kendi halinde işlerine
bakarken, sizin yaptığınız harekete göre karşılık verecekler. Günlük hayatımızda
karşılaştığımız pek çok ahlaki değerlerin, toplumsal kuralların benzerlerine
oyunda rastlayacak, hatta uymak zorunda kalacaksınız. Kısacası Boiling Point
basit bir oyundan çok daha fazlasını sunuyor.
“Merhaba, ben kızımı arıyorum…”
İlk olarak oyunun genel yapısını ele alırsak, FPS oyunlarına benzer bir tablo
ile karşılaşıyoruz. Daha oyuna başlar başlamaz (eski bir asker olmanın faydaları
olsa gerek) bıçak ve tabanca ile başlıyoruz. Karşımızda kendi halinde dolaşan ve
işini yapan insanlar var. Biz ise henüz nereye gitmesi ve ne yapması gerektiğini
bilmeyen basit bir turist edasıyla sokaklarda turlamaya başlıyoruz. Amacımız
elbette kızımızı kurtarmak, ama oyun bizi öyle bir noktada bırakıyor ki;
“özgürlük” kelimesininin her hecesini hissediyoruz. Sokaktan geçen ilk insan ile
konuşmaya çalıştığımızda kapsamlı bir diyalog ekranına denk geliyoruz. Elbette
sokaktan geçecek ilk kişiye; “Merhaba, ben kızımı arıyorum. Bana yardımcı olur
musunuz?” diyecek halimiz yok. Bu sebeple ilk sorduğumuz sorular basit oluyor.
“Şehri kim yönetiyor?”, “Çevrede hiç Amerikan ajanı var mı?” ve benzeri
sorularla kendi kendimizi yönlendirmeye ve bilgi toplamaya çalışıyoruz.
Hikaye bizi ister istemez şehri tanımaya ve yapısını irdelemeye itiyor. Bir süre
dolaştıktan ve sayısız insan ile konuştuktan sonra karşımızdakinin gerçek
hayattan hiç bir farkı olmayan, yaşayan bir şehir olduğunu iyice anlıyoruz.
Hemen hemen her şehirde standart olarak, bir adet polis karakolu, doktor
muayenehanesi, motel, silah dükkanı, araç kiralama dükkanı ve bir adet striptiz
bar (!) mevcut. Dolayısıyla ilk yapmamız gereken bu binaların yerini iyice
ezberlemek. Elbette bu binaları istersek dolaşarak ve kendi kendimize
bulabiliyor veya etraftaki insanlardan bilgi alarak yönlendirilebiliyoruz.
Şehirde vakit nasıl geçer
Yaklaşık bir iki saatlik deneme sonucunda, oyunun az çok genel yapısını
anlayabiliyorsunuz. Boiling Point asla elinizdeki silah ile koşuşturarak karşınıza
çıkanı vuracağınız bir yapıyı benimsemiyor. Mümkün olduğunca, insanlar arası
iletişime ve toplanan bilgiler doğrultusunda ilerlemek üzerine kurulu. Elbette
çevredeki insanlara nasıl davrandığımız da son derece önemli. Bu ayrıntı ise bir
bir şeyi daha açıklıyor; “Oyunu adam akıllı oynayabilmek için orta seviyede
İngilizce bilgisine ihtiyaç var.” Çünkü her karakter ile konuşmalar son derece
önemli. Yapacağımız görevlerin ayrıntıları bize sadece diyaloglar esnasında
veriliyor ve haritada detaylı bir şekilde gösterilmiyor. Söz gelimi bir görevde
“Vali’nin gece yarısı fotoğraflarını çek.” denildiğinde bize ne vali binası
işaret ediliyor, ne de fotoğrafları nereden çekeceğimiz. Bu tip bilgileri ancak
sorarak ve araştırarak elde edebiliyoruz.
Şehrimiz kendi halinde hayatını sürdürürken elbette belirli bir zaman kavramına
sahip. Yani oyun içinde uzun süreler dolaştığımızda gece gündüz farklılıklarını
yaşıyoruz. Hatta bu farklılık sadece görüntüde kalmıyor, belirli dükkanların ve
kamu binalarının kapanmasına, aynı şekilde gece faaliyete geçen çeşitli
uyuşturucu satıcılarının belirmesine neden oluyor. Bu sistem ise bizim
yapacağımız görevlerde hayati önem taşıyor. Çünkü kimi görevlerde bulmamız
gereken kişiler sadece belirtilen saatlerde, bahsi geçen yerde oluyorlar.
Eşsiz karakter Profiline sahip olmak
Boiling point’in beni en çok etkileyen bölümü ara menüsü oldu. Oyun esnasında
zamanı durdurmadan geçeceğimiz bu ara menü ile çantamızda neler olduğuna,
görevlerimiz ile ilgili bilgilere, konuştuğumuz insanlar ile neler konuştuğumuzu
gösteren not defterine ulaşabiliyoruz. Inventory ekranı ile sırt çantamızda
neler taşıdığımıza ulaşıyoruz. 32 kareden olşan bu bölüme silah, mermi ve
çeşitli edevatları yerleştiriyoruz. Oyunun PRG unsurlarını benimsemesinden
dolayı belli bir taşıma kapasitemiz var. Bunu zamanla arttırabiliyoruz elbette.
Görevler seçeneğine tıkladığımızda, asıl görevimiz olan kızımızı aramanın
haricinde pek çok yan göreve erişiyoruz. Yol boyunca sayısız insanla tanışıp,
onlara çeşitli konuda yardımcı olmaya çalışacağımız için pek çok yan görev
sahibi olacağız. Bu yan görevler sonucunda kimi zaman para, kimi zaman eşya,
kimi zaman da saygı puanı kazanıyoruz. Harita seçeneğinde genel haritamızı
görürken mouse ile yakınlaşıp, daha detaylı incelememiz mümkün.
Karakter profili bölümüne geldiğimizde ise son derece detaylı yapısı hemen
dikkat çekiyor. 4 kısma ayırabileceğimiz bu bölümde, ilk olarak RPG mantığı ile
kabiliyet puanına, herşeyden çok ihtiyaç duyacağımız paraya ve level seviyesine
sahibiz. İkinci bölümde ise kuvettimiz, silahlara olan hakimiyetimiz ve genel
durumumuz bulunuyor. Silah hakimiyeti kısmının özelliği; oyun içinde en çok
hangi tip silahı tercih edersek o silaha karşı hakimiyetimiz ve dolayısı ile
verdiğimi zarar artıyor. Böylece en çok kullandığımız silahtan daha fazla verim
alıyoruz. Genel durumumuz ise tıpkı Sims oyununda olduğu gibi karakterimizin o
andaki genel yapısını belirtiyor. Eğer uzun süredir hiç durmadan sağa sola
koşturmuşsak, uyku seviyemiz yükseliyor ve uykusuzluktan yolda yürüyemez
oluyoruz. Sokaktaki satıcılarla yapacağımız pazarlık oranını belirleyen ticaret
becerisi gibi özelliklerin yanı sıra, teknik konulardaki bilgi durumumuzu da
belirleyen bir seçeneğe sahibiz. Aynı zamanda gidip barlarda içki içmemiz
durumunda şarhoşluk barımız doluyor ve yalpalamaya başlıyoruz.
Karakter bölümünde ayrıca, şehirlerdeki insanlarla olan samimiyetimizi de
gösteren bir bölüm mevcut. Şehrin valisi, sokaktaki insanlar, satıcılar veya
çete elemanları gibi insanlarla olan diyaloglarımız onlarla olan ilişkilerimiz
sonucunda belirlenen bu seviye eğer pozitif yönde ise, bahsi geçen insanların
yanında zor duruma gelirsek bize yardım ediyorlar. Eğer bu seviye ekside ise,
bizi gördükleri yerde saldırıyorlar. Daha evvel bahsettiğim gibi sokak ortasında
durduk yere etrafa ateş açarsanız; sivil insanlar bize hemen düşman tavır
takınacaklardır. Böylece kendinize hiç yoktan yere düşman kazanacak, köşe
başlarında bekleyen polislere hedef olacaksınız. Kısacası oyun sizi sonsuz
özgürlük içinde bıraksa da uymanız gereken katı kurallar mevcut.
Şehirde hayatta kalmak
Boiling Point’te hayatta kalmanın ve başarılı olmanın yolu tamamıyla paradan
geçiyor. Evet, amacınız kızınızı bulmak, ama yolunuz o kadar uzun ve dolambaçlı
ki; mutlu sona ulaşmanız belki günler, belki haftalar alacak. Dolayısıyla oyun
içinde yaşayabilmek için bir şekilde hayatta kalmalısınız. İlk olarak kendinize
yatacak bir yer bulmanız gerek. Çünkü sokaklarda turlamaktan ayaklarınıza kara
sular inecek ve yürüyemez hale gelecksiniz. Oyunun başında yeterli paramız
olmadığı için şimdilik motellerde kalmız gerekli. Motelde kalacağımız zaman ise
bize üç seçenek sunuluyor. Eğer düşük fiyat – az dinlence istiyorsanız en
ucuzunu seçip basit bir odada kalıyorsunuz. Paranız bol ise ferah, rahat ve
konforlu bir oda seçebilirsiniz. Oyunun başında yeterli paranız olmadığı için
hayal gibi görülebilir, ama zamanla iyi para kazanabilirseniz kendinize bir ev
bile yaptırabiliyorsunuz. Hatta yaptırdığınız evi kullanmaya başladıktan sonra
rahatına alışmak bir yana dursun, telefon parası ve vergi ödemelerini yapmaya
başlayınca “Keşke almasaydım.” bile diyebilirsiniz.
Sağlık hizmetleri söz konusu olduğunda yine paradan yana sıkıntı çekmeniz
mümkün. En basit sağlık hizmeti olan kendinizi iyileştirme 200 peso’dan
başlıyor. Uykusuzluk giderici, alkol ve uyuşturucu etkisini azaltıcı
iyileştiricilerde 300 peso gibi fiyatlardan satılıyor. Doktorlar ise bunun yasa
dışı bir işlem olduğunu ve kendi güvenliklerinin hiçe sayıldığını söyleyerek
yüksek fiyatı istiyorlar.
Ah bir arabam olsa
Devasa şehirler içinde bir yerden bir yere gitmek çoğu zaman uzun vakit
aldığından herkesin kesinlikle edinmek isteyeceği araçlar ise yine pek ucuz
sayılmaz. İster araç kiralama merkezlerinden araç alabiliyorsunuz, isterseniz de
zamanla yapacağınız görevlerden bunları kazanabiliyorsunuz. Eğer oyunun başında
kızınızın izini biraz sürerseniz, kızınızın eski arabasını alabiliyorsunuz. Bu
araç son derece vasat seviyede olsa da ayağınızı yerden kestiği için son derece
kullanışlı. Fakat araç kullanırken de yine dikkat etmemiz gereken bir unsur var
o da; benzin. Kısa zamanda tükenecek olan benzini geri yüklemek belli bir
maliyet gerektireceğinden ve oyunun başında pek zengin olmadığımızdan aracımızla
gideceğimiz yere en kısa yoldan ulaşmamız en doğrusu.
Sürekli adını andığımız paranın oyunda kazanılmasının tek yolu iş yapmaktan
geçiyor. Bahsettiğim iş ise genelde belirli insanların açıklarını yakalayacak
bilgiler edinmek ya da o kişiyi ortadan kaldırmak gibi özetlenebilir. Görev
almak istediğimizde ise; ilk adresimiz bölgenin barı olmalı. En azından barmen
kimlerle temasa geçmemiz gerektiğini belirtiyor ve sonu olmayan bir görevler
silsilesine ilk adımı attırıyor.
Ummadık taş baş yarar
Boliling Point oyun dünyasına adını altın harflerle yazdırmaya aday olacak kadar
potansiyele sahip bir alt yapı sunuyor olmasına rağmen maalesef öyle büyük
hatalarla karşımızda duruyor ki, insan şaşkınlığını gizleyemiyor. Bu denli
detaylı ve yapımı için son derece emek harcanmış bir oyunda hiç ummayacağınız
kadar hata mevcut. İlk olarak sokaktan başlarsak; sokaktaki insanlar gayet güzel
şekilde çevrede dolaşıyorlarken maalesef, yolda belli bir noktada durursak gelip
bize takılıyorlar. Daha da kötüsü aynı ekseni izleyen bir sonraki karakter yine
aynı yerde takılıyor ve eğer oyundan bir iki dakikalığına ayrılıp tekrar
bilgisayar başına geçersek, karakterimizin karşısında takılıp durmuş olan 7-8
kişiyi görebiliyoruz.
Kimi caddelerde birbirine takılmış olan araçlar yüzüden trafik sıkışıklığına
denk gelmemiz mümkün olabiliyor. Hatta bir sokak lambasına toslamış vaziyette
duran araç, tüm trafiği engelleyebiliyor. Kimi hatalar ise görevler esnasında
karşımıza çıkıyor. Mesela oyuna başladığımız ilk şehirde baş komiser ile
konuşmamız isteniyor ve bunu mutlaka gündüz saatlerinde yapmamız gerekli.
Dolasıyla sabah saatlerinde gidip komiser ile konuşursak her hangi bir sorun
olmuyor, ama aynı olayı akşam yapmak istersek doğal olarak karakolun kapıları
kilitli oluyor. Garip olan ise, saat geç olmasına rağmen çalışanlar masalarında
aynen duruyorlar. Arkayı dolaşıp, camdan karakola girerseniz, komiser ile hiç
bir şey olmamış gibi konuşabiliyorsunuz. Size hiç bir şekilde, “Bu saatte burada
ne işin var?” gibi bir soru sorulmuyor. Bu denli detaylı bir oyunda karşılaşmayı
ummadığımız hatalardan biri bu.
Son olarak grafik ve ses konusunda da bazı hatalar mevcut. Yine ilk
şehrimizde sık sık karşımıza çıkan fareler yerlerde çevik hareketlerle
dolaşırken kimi zaman bu hayvanları havada asılı vaziyette bulmamız mümkün
olabiliyor. Hatta bir keresinde sokakta yürürken 3 adet yanyana duran fareyi
oldukları yere takılmış vaziyette sağa sola çırpınırken gördüm. Dolayısıyla
yanyana dans ettiklerini sandım. Ses konusunda ise maalesef başarılı olmayan
Boiling Point, pek çok ses hatası içeriyor. Bulunduğumuz mekana göre değişen
sesler, kimi zaman saçmalayabiliyor ve oda içindeyken aniden sokak seleri
duymaya başlayabiliyoruz. Yine aynı şekilde bulunduğumuz ortamda belli bir ses
veya müzik varsa, birisi ile diyaloğa girdiğimizde arkadaki müzik aniden
kesiliyor. Konuşma bittiğinde ise yine aniden duyulabilir hale geliyor. Kimi
zaman sinir bozucu olduğunu söylemek gerek.
Teknik konulardaki inişler ve çıkışlar
Grafiksel olarak bakıldığında oyunumuz, sisteme göre cevap verir nitelikte. Eğer
sisteminiz güçlü ise ve grafik ayarlarını yüksek tutmuşsanız karşılaşacağınız
grafikler son derece başarılı. Fakat ayarları düşürürseniz bu sefer son derece
vasat hale düşebiliyorlar. Harita tasarımlarının yeri geldiğinde 25
kilometrekare’ye ulaştığını hesaba katarsanız ne denli yüksek hafıza ihtiyacının
olduğunu da hissedebilirsiniz. Karakter tasarımları şaheser nitelikte olmsa da
başarılı denilebilir, ancak animasyonlar inişli çıkışlı grafik çiziyor. Dans
eden veya olduğu yerde sabit duran karakterlerin animasyonları başarılı olsa da
hareket halinde olanlar bazen hatalı görüntüler sunabiliyorlar. Teknik açıdan en
son teknolojileri kullanmaya çalışan oyunun efektler kosunda pek bir eksiği yok.
Sadece mekanlar arası detay dengesi kurulabilmiş değil.
Ses konusunda bu oyun için söylenecek sözler maalesef çok dengesiz. Daha kurulum
esnasında çalan müzikten fark edeceğiniz üzere, oyunumuzun müzikleri son derece
başarılı ve çevreye gayet uyumlu. Oysa ki aynı şeyi sesler için söylemek mümkün
değil. Boiling Point’in sesleri maalesef çok zayıf. Gerek sokakta yürürkenki
sesler, gerekse diğer sesler kulağa hiç hoş gelmiyor. Hele ki diyaloglar
esnasında seçenekler arasında ok tuşları ile geçiş sağlarsanız resmen kulak
tırmalıyıcı ses ile karşılaşıyorsunuz.
Sistem yenilemeye ne dersiniz?
Boiling Point, kısayoluna çift tıkladığınızda beklediğiniz yükleme süresinden
anlayacağınız üzere sistem canavarı bir oyun. İki farklı makinede test etme
imkanı bulduğumuzdan, adam akıllı oynayabilmek için kesinlikle 2.4 GHz
işlemciye, 1 GB RAM’e ihtiyacınız var. Ekran kartı konusunda ise orta seviyenin
mutlaka üzerinde çıkmalı hatta imkanınız varsa Radeon 9800, GeForce 6800 sınıfı
ya da daha üstü bir ekran kartı kullanmanız gerekli. Unutmamak gerekir ki, oyunu
düşük sistemlerde de oynamak mümkün. Fakat hem grafik seviyesi çok düşük hale
geliyor, hem de ekran yenileme hızı çok düşüyor.
Sonuç olarak Boiling Point, piyasaya devrim yaratacak kadar kaliteli oyun yapısı
sunarak çıkmış yapım. Ancak içerdiği hatalar, seslerin kötü oluşu ve yüksek
sistem gereksinimi puanından düşürmemize neden oluyor. Eğer üzerinde daha fazla
çalışılıp, hatalar en aza indirilebilinseydi yılın oyunu olacağına kesin gözüyle
bakabilirdik. Uzun oyun süresi ve pek çok oyundan bir araya getirilerek yeni bir
türü ortaya serecek kadar kapsamlı yapısı ile dikkat çeken oyun, sistemi el
veren herkesin mutlaka denemesi gerekir. Eğer elinizde silah, sağa sola ateş
etmeyi sevenlerdenseniz uzak durmanız gereken Boiling Point’i hatalara
aldırmadan kapsamlı oyunların detayına inmeyi seven herkese tavsiye edebilirim.