C & C: Renegade

Ne olacaktı? Yılların strateji ustası Westwood firması, unutulmaz klasiği C&C’yi FPS türüne çevirerek ne derece başarı sağlayabilecekti? Bunca fps varken –ve bi o kadarı da iddialıyken (Medal of Honor gibi)- renegade kendine nasıl bir yer edinecekti? 

Her şeyden önce tüm bu soru yumağının içinde böyle bir değişim cesareti gösterdiğinden dolayı Westwood bir takdiri hakediyor. Ancak bu değişimin ardında FPS türünün anlam veremediğim bir şekilde alıcı bulması mı yoksa firmanın amatör bir ruhla radikal bir manevra mı gerçekleştirmek istediğini doğrusu şu aşamada kestirmek güç, belki de yersiz. Çünkü Renegade elimizde ve artık onu kurmamız elimizde. 

C&C’yi hepimizin duymuşluğu vardır. Teknolojik olarak kökü yine aynı firmanın amigadaki DUNE2’sine dayanan strateji oyunu en son YURI’S REVENGE görev paketiyle kendini yenilemişti. C&C Amerikan ve Rus mücadelesini olası dünya savaşlarıyla ve global terorizmle teknolojinin savaş başlığı altında kullanılmasını gözler önüne sererek anlatan gerçek zamanlı stratejilerin ilklerindendi. Oyunun yüksek derecede oynanabilirliği, dönemine göre yükselttiği çıta ve sürükleyicilik gibi unsurlar oyunu firmanın ve oyuncuların gözbebeği haline getirmişti. 

Şimdi ise firmanın merakla beklenen FPS’sini oynamanın zamanı geldi. Dev bir strateji oyunu içerisinde, kendine has özelliklerle dolu bu dünyada, mouse başında yön veren kişiden savaşın ortasındaki asker konumuna gelmenin sırası. Artık gördüğümüz, üretip patlattığımız binaların içlerine girip, aldığımız emirler doğrultusunda sıcak savaşlar yaşayacağız.

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ ?
  • Westwood firmasının 1991’de adventure ağırlıklı DuneI ve RTS kilometre taşı DuneII’yi 1993 yılında Amiga 500 için 4 disket olarak piyasaya sürdüğünü ?
  • PC sürümünden itibaren C&C’nin intro ve demolarında gerçek karakterlerin kullanıldığını ancak RENEGADE’de sinematiklerin oyun motoruyla yapıldığını?

Tek ve Çoklu oyuncu olanağı sağlayan Renegade’in konusu dünya güvenliğini tehdit etmek amaçlı kaçırılan bilimadamlarının peşine düşmek ve bu noktadan itibaren zenginleşen bir hikayeye dayanıyor. Bilimadamlarını hapis tuttukları olası yerlere girip çıkarak, vurulan uçağımızın düştüğü düşman adasından kendimizi kurtararak ve denizaltında gizli bölmeler bularak zengileşen bir oyun hikayesi bulunmakta. Tek kişilik mod için toplam on iki görev mevcut. Ancak bu görevler yeterince uzunlar. Bunun yanında haritaların da geniş olması sebebiyle ikincil, üçüncül ve hatta gizli görevler de oyunda belirmekte. Böyle olunca sık sık kayıt yapmak lehinize olacaktır. Unutmadan bazen bu ikincil görevlerin ana göreve faydasının da olduğunu belirtmeliyim. Örneğin bir askeri kurtararak yardımcı güç ve yeni silah bulup yolunuza daha emin gidebiliyorsunuz. Ya da o görevi tamamlarken arka bir yol bularak düşmanlarınızı şaşırtabiliyorsunuz. 

Bu arada böylesine büyük bir haritada en büyük yardımcınız kolunuzdaki EVA adlı bir cihaz. EVA’yı (Electronic Video Access/Elektronik Video Aygıtı[Baş harfler iki dilde de tutuyorJ])gelişmiş bir pusula olarak da düşünebilirsiniz. Sol tarafta yer alan bu cihaz ile enerjinizi, zırhınızı ve daha da önemlisi radardaki düşmanlarınızı ve hedeflerinizi görebilirsiniz. Yeşil büyük yıldız ana hedefiniz olurken kırmızı noktalar düşman birliklerini göstermekte. Bu arada sağ üst köşede göreceğiniz “range” ise metre cinsinden ana hedefinize olan mesafenizi gösterecektir.

BİNA YIKMAK, YAPMAKTAN DAHA ZOR!
Dev radarlardan yayılan radyo dalgaları EVA’nızı bozacaktır. Bunun için onları yok etmeniz gerekmekte. İster radar ister rafineri olsun binaları yok etmek için artık bir sıra tank seçip saldıramıyorsunuz. Bunun yerine binanın içine girip en aşağı kata doğru asansörlerle inmeniz ve patlayıcılarla merkezi etkisiz hale getirmeniz gerekmekte. Aslında bu noktada hangi binayı yok edeceğiniz de oyunun strateji bakımından artıları. Örneğin dev lazerleri geçmek için “powerplant” adlı güç kaynağını yok etmeniz gerekmekte. Bu sayede düşman üssünü üretimden ve müdafaadan düşürmüş olursunuz. 

Tek kişilik oyunu etkileyen zorluk ayarı ise üç kademeden oluşmuş durumda. Bu zorluk seviyesi önünüze çıkan düşman sayısını, onların direncini, sizin silah ve sağlık taşıma kapasitenizi, otomatik hedef kitlenmesi gibi ayarları etkiliyor. Dolayısıyla düşman zekasının aynı kaldığını söyleyebilirim. Ancak düşman zekası rakiplerinizin sürekli ürediği düşünüldüğünden size gizli plan yapmak yerine, saldırı esnasında kaçış ve korunma gibi alanlarda geliştirilmiş. Bu bağlamda işinizin bazen çok zora girdiğini söylemek durumundayım.

KIRMIZI SPOR BİR TANKA NE DERSİNİZ?
Görevleri tamamlamanız için yürümek zorunda değilsiniz. Etrafta gördüğünüz araçların çoğunu kullanabilirsiniz. Çoğunu diyorum çünkü bazen düşman araçlarını etkisiz hale getirmeniz gerekiyor. Ya da sizi kıyıya getiren hovercraftların oyuna bir etksi olmayacağı için onları süremiyorsunuz. Bunun dışında park etmiş araçlara gönül rahatlığıyla binebilirsiniz. Araçların kullanımı ise son derece rahat. Yön tuşlarıyla aracı hareket ettirip, mouse ile silahı kontrol ediyorsunuz. Tabii bu özellik size büyük avantaj sağlıyor. Hepimizin favori aracı Mammoth tanka binip bir düzine askeri çiğnemek veya uzun yolları hızlı bir ciple kısa sürede katetmek sandığınızdan daha da eğlenceli. Bu arada arazinin eğimine göre sürüş esnasında dikkatli olmalısınız. Aksi takdirde benimim yaptığım gibi aracı James Bond edasıyla kullanmaya kalkarsanız düşüp takla atan ve parçalanan bir araçtan sağ sağlim kurtulma olasılığınız düşer. 

YİNE AYNASIZLAR..YİNE GÜRÜLTÜLÜ SİLAHLAR
Karşınıza bir çok düşman çıkacak. Bunların çok başarılı modeller olmadığını söylemem gerekir. Ancak en önemli özelliği uzaktan bile diğer birliklerle ayrıma gidebiliyorsunuz. Düşmanlar C&C’den tanıdığımız bol miktarda gelen ve sürümden kazanılan normal askeler, alev püskürtenler, roket atan adamlar mevcut. Bu arada NOD OFFICER adlı şahsiyetlere dikkat etmenizi öneririm. Kendileri chaingun taşımakla beraber diğer adamlardan daha üstün olup “acil yardım” sinyali gönderebiliyorlar. Dolayısıyla bu adamları haklamadığınız sürece paraşütle yeni adam gelecek ve başınız daha da şişecektir. Bu adamlar gözetleme kulelerinde(sniper’ınıza çok iş düşecek) ve siperlerin arkasında bulunuyorlar. Engineer soyundan gelen adamlar da saldırı dışında çok etkili. C&C’de olduğu gibi mühendisler araç tamir edebiliyor ve bina ele geçirebiliyor. Bu alışılmış adamların dışında sürpriz karakterler de unutulmamış. SAKURA adlı bir zamanlar kahramanımızın takım arkadaşı eski bir yakuza ve son derece güçlü, tüpüyle havalanabilen ve çılgın CARLOS MENDOZA size yeterince sorun çıkaracaktır. Bunların yanında VISCEROID adlı mutantlaşmış dev sülükler de yolunuza çıkacaktır ki bunları etkisiz hale getirmek için alev silahınız birebir etkili, aksi takdirde kurşun israfına yol açarsınız. Tüm görevleri hallederken türlü silahlar kullanıyorsunuz. Onlar yukarıda da adı geçen bildiğimiz silahlar (tabanca, tüfek, dürbünlü, roketatar, chaingun, c4 vs..). Ancak çok oyunculu modda yeni silahların ortaya çıktığını söylemeliyim. 

Oyunun C&C’nin dünyasından kopmaması için grafik motoru özel olarak hazırlanmış. Kuşbakışı ya da izometrik olarak gördüğümüz tüm binalar, kara, deniz ve hava üniteleri, nehirler, özellikle oyuna ıssızlık hissi veren kiremit rengi dev kayalar, hepsi üç boyutlu alana başarıyla taşınmış. Ancak grafik kalitesinin bu alanda uzmanlaşmış Return to Castle of Wolfenstein kadar başarılı olamadığını söylemek durumundayım. Bunun dışında oyunda çeşitli sistemlerde meydana gelen buglar mevcut. Bu gibi yama ve haritalar için firmanın sitesine arada bir göz atın. Bu arada şu an uçan birimleri kullanamıyorsunuz. Bunun için de kapsamlı bir ekleme paketinin hazırlandığını biliyoruz. 

AĞ ÜZERİNDEN SALDIRMAK!
Oyun belki de gerçek nimetlerini Multiplayer modunda gösteriyor. Bu seçenekte LAN veya net üzerinden 32 kişilik oyun desteği sunan oyunda C&C’nin dünyasında gerçek bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Önceden belirlenen kredi, yıkım veya ele geçirme gibi görevi ilk tamamlayan ekip birinci oluyor. Ancak Bir taraftan harvesterlar sizin için kaynak toplayıp bunları rafinerilerde kredi haline getirirken, öbür yandan siz araçyapım binasının içine girip tank, cip ve türevi araçları üretebiliyorsunuz. Ardından asker üretim merkezlerine gidip dilediğiniz türden askerden dilediğiniz sayıda üretip, bunları araçlara koyup çeşitli stratejiler geliştirebiliyorsunuz. Tüm bunlar için istediğiniz binanın içine girip anamakineden etkileşim sağlayan E tuşuyla gelen menüden istediklerinizi belirtmek. GDI ve NOD’lar her ne kadar birbirinden değişik birimlere de sahip olsalar neticede büyük bir fark yok. İlk zamandan beri süre gelen GDI’ların tanklarda daha yıkıcı ve NOD’ların asker tiplerinde daha çeşitli ucuz ve etkili olduğu gerçeği değişmemiş. 

Genel olarak oyunun işlenişine bakacak olursak. Kurgunun biraz fazla “kahramanvari” olduğunu söyleyebilirim. Her ne kadar bir ekipmiş gibi gözükseniz de tüm olay sizin hareketlerinizle şekillenmekte. Hal böyle olunca birtakım western klişeleri de oyunda yerini almış. Örneğin henüz eğitim başında size silahları öğrenirken “hadi dostum geç şu namluluları, havaifişeklere gel” tarzında laflar ya da araçları kullanmayı gösteren hatuna “sanırım benden hoşlandı.” Türünden laflar ciddi bir oyunda biraz eğreti kaçıyor. Bu bağlamda henüz ilk görevin başındaki sinematikte kahramanımızın “orada ölen siviller var, sizin emirlerinizi dinleyemem” demesi ve üsse gelen hovercraftlardan biri eksik alarmı ve tahmin edeceğiniz üzre sizin o araca binip savaşa dalmanız bu yaştan sonra biraz komik kaçıyor. Her zaman dediğim gibi Metal Gear Solid’de olduğu gibi konu ve işleniş bütünlüğü bir oyunu eşsiz kılan en önemli etkendir. 

YURİ İLE İŞİMİZ BİTMEDİ…
Sonuç olarak bir devrim niteliği taşımasa da son derece keyifle oynanan oyun türleri arasında başarılı bir uyarlama olarak değerlendirebiliriz Renegade’i. Her ne kadar iki cd ve uzun bir kurulum da gerektirse oyunu bitirmek o kadar zaman almıyor. Neticede bizlere zevkli bir action sunan Westwood belki de bu oyunu daha kapsamlı bir FPS için ön hazırlık olabilir. Yuri ile işimizin bittiğini söylemek yanlış olur.

Exit mobile version